• Sonuç bulunamadı

3. Daha Önce Yapılmış Çalışmalar

1.5. Doğal Bitki Örtüsü Özellikleri

Araştırma sahası ve yakın çevresi insanlık tarihinin en eski dönemlerinden günümüze insanlar için yerleşme açısından son derece elverişli bir saha olmuştur. Bazı araştırmacıların ifade ettiği gibi buna bağlı olarak daha en eski zamanlardan beri çevredeki ormanlar geniş ölçüde tahrip edilmiş, özellikle sedir ağaçları gemi inşasında kullanılarak, büyük oranda ortadan kaldırılmıştır (Göney, 1976, s.56). Sahanın Mezopotamya ve Mısır’a yakınlığı, bu medeniyet sahalarının bitki örtüsü bakımından fakir olması nedeniyle ormanlar ve diğer doğal bitki örtüsü hızlı bir şekilde azalmış ve orman alanları giderek daralmıştır (Göney, 1976, s.56). Söz konusu tahribat günümüze kadar bütün şiddetiyle devam etmiştir. Öyle ki, çeşitli tarihi olaylar (savaşlar, istilalar, vb.) yerleşmek, yakacak odun temini ve tarla açmak gibi beşeri ve ekonomik etkilerle orman ve çalılıkların açılması, hayvan otlatmakta aşırıya kaçılması ve kullanımda bilinçsizce hareket edilmesi gibi nedenlerle özellikle otsu bitkiler ve ağaç fidanlarının hasar görmesi, günümüzdeki doğal bitki örtüsünün “asli çehresini” büyük ölçüde etkilemiştir.

Bazı araştırmacılara göre Çukurova bölgesi ve dolayısıyla araştırma sahasının doğal bitki örtüsü, farklı bitki bölgeleri içerisindeki özelliklerle tanımlanmaktadır. Bunlar; Toros-

Kıbrıs-Lübnan doğal bitki örtüsü tali bölgesi ve Akdeniz-Güney Anadolu bitki bölgesidir (Walter, 1956, s.312). Bununla birlikte, Genel olarak Akdeniz iklim bölgesi ve özelliklerinin etkisinde kalan araştırma sahası, Akdeniz fitocoğrafya bölgesinin sınırları içerisinde kalır (İnandık, 1969, s.167). Ancak günümüz iklim koşullarına fazla uyumlu olmayan relikt (kalıntı) bitkiler de sahada yayılış alanı bulmuşlardır. Bu relikt bitkiler, Avrupa-Sibirya, ve İran-Turan fitocoğrafya bölgelerine mensuptur. Örneğin, akarsu vadilerinin içlerinde ve kuzeye dönük nispeten nemli yamaçlarda kızılağaç, söğüt, çınar, kızılcık, kiraz ve hatta fındık gibi bitkileri görmek mümkün olmuştur.

Araştırma sahasında kuzey ve kuzeydoğuya doğru yükseldikçe artan yağış değerlerine rağmen, yaz kuraklığının belirgin olarak yaşanması, sahada kuru ormanların yayılış alanlarını genişletmiştir. İklimin etkileri başta olmak üzere, kuzey ve kuzeydoğuya doğru gidildikçe yükseltinin artması, dağlar ve tepeliklerin kuzey ve güney yamaçları arasında görülen sıcaklık ve yağış değerlerindeki faklılıklar ve yüzyıllardır bölgede varlığını sürdüren insan faktörü, Kadirli ovasından itibaren yüksek sahaya doğru bazı bitki kademelerinin oluşmasını sağlamıştır. Buna göre, çok keskin sınırlar olmamakla birlikte ova tabanından 750-1000 metrelere kadar “Alt Mediteran Kuşağı”, 1000 metreden 2000 metreye kadar “Akdeniz Dağ Kuşağı” ve 2000 metrenin üzerindeki yüksek sahada ise “Akdeniz Supalpin Kuşağı” şeklinde bitki kademelenmesinin olduğu belirtilmektedir (Atalay, 1988, s.98).

Araştırma sahasında yaz aylarında step ve çöl rejimini hatırlatan iklim ve hava koşulları hâkim olurken, kış aylarında ise Batı Avrupa’nın nemli iklim ve hava koşulları etkili olmaktadır. Bunun sonucu olarak, iklim özellikleri bitki yaşamını önemli ölçüde etkilemektedir. Dolayısıyla bitkiler, yetişme devresindeki kuraklık nedeniyle kserofil bir karakter kazanmaktadır. Bu iklim şartları altında Adana ovalarında maki formasyonları gelişmiştir (Göney, 1976, s. 57-58). Maki formasyonu, Toros dağlarının eteklerindeki çam ormanlarının tahribinden sonra ortaya çıkarak gelişmiş sekonder bir formasyondur (Göney, 1976, s.58). Dağların eteklerinde yer yer tesadüf edilen çam ağaçları bunu ortaya koymaktadır. Kadirli etek ovasından 750-1000 metreye kadar olan kuşakta rastlanan maki formasyonları içinde sakız (Pistacia lentiscus), menengiç (Pistacia), akçakesme (Phillyrea media ve Phillyrea latifolia), kocayemiş (Arbutus unedo), zakkum (Nerium oleander), delice (Olea sativa ve Olea europea), defne (Laurus nobilis), sandal (Arbutus andrachne), mersin (Myrtus Communis, halk arasında “murt”), tesbih (Styrax officinalis), palamut meşesi (Quercus Aegilops), karaçalı (Paliurus

spinachristi) ve hayıt (Vitex agnus-castus) en önemli bitkilerdir. Örneklemek gerekirse, ilçenin

doğusundaki Aslantaş baraj gölü kıyısında yer alan Durmuşsofular köyünde bitki örtüsü genel olarak sandal, meşe ve murt (mersin) gibi maki türleri ve onların üzerinde yer alan kızılçamlardan oluşur. İlçenin orta kesimlerinde yer alan Karakütük köyünde ise makilerden menengiç ve murt (mersin) yaygın olan türler olup, vadi içlerinde daha çok meşe ağaçları

görülmektedir. Yukarı Karakütük mahallesinden itibaren kuzeye doğru ise çamlardan oluşan ormanlar başlar.

Bununla birlikte araştırma sahasındaki bazı maki formasyonları Pliyosen ve Pleistosen oluşumlu çakıllı, kumlu ve geçirimli arazide ve kalkerli yüzeyler üzerinde cılız, çoğunlukla kısa boylu, dikenli, yaprakları küçük, parlak ve kalın olan bitki türlerinden meydana gelmektedir. Aslında bu türler, zeminin nemli olduğu kısımlardaki maki formasyonuna dâhil ağaçların bu kesimlerde tahrip edilerek asli çehresinin değiştirilmesi sonucunda gelişmiş bozulmuş makilerdir. Bu özellikteki makilere de “garig” (frigana) denilmektedir. Araştırma sahası ve yakın çevresindeki garig formasyonu ise abdestbozan (Sarcapoterium spinosum), ada soğanı (Urginea maritima), sığırkuyruğu (Verbascum), kekik (Thymus vulgaris), lavanta (Lavandula vera), kermez meşesi (Quercus coccifera), laden (Cistus albidus), sakız (Pistacia terebenthus) ve ağaç fundası (Erica arborea) gibi en çok rastlanan türlerden meydana gelmektedir.

750-1000 metreye kadar olan alt kuşakta makilerle birlikte kızılçam (Pinus brutia) ormanları da yer almaktadır. 1000 metrenin üstündeki sahalarda ise yükseldikçe düşen sıcaklık ve artan yağış değerleriyle birlikte kızılçamların yerini karaçam (Pinus nigra), köknar (Abies), sedir (Cerdus libani) ve kayınların (Fagus orientalis) oluşturduğu yarı nemli karışık ormanlar almaktadır (Foto: 1.8).

Bu kuşak, çevredeki kırsal yerleşmelerin kuruluşunda etkili olan ormancılık potansiyeli bakımından insanlar tarafından en fazla tahrip edilen sahalara karşılık gelmektedir. Yerleşme yeri, tarla ve bahçe alanları açma, hayvan otlatılabilecek sahalar oluşturma, kereste ve odun gibi ekonomik değeri olan orman ürünleri elde etme ve eskiden beri yakacak temini gibi nedenlerle bu sahalar sürekli olarak tahrip edilmiş ve ekosistem bozulmaya yüz tutmuştur. Tahrip edilen alanlarda yeni yerleşim alanları, tarla ve bahçe alanları, otlak ve mera alanları oluşturulmuş, doğal bitki örtüsünün niteliği bozularak yer yer zeytin, turunçgil, kızılcık, nar ve diğer kültür bitkilerinden oluşturulan bahçelere dönüştürülmüştür.

Araştırma sahasının ova ünitesi dışında kalan yüksek ve engebeli dağlık ve tepelikler sahası bütünüyle orman sahası içerisinde kalmaktadır. Bu dağlık ve tepelikler sahasının yamaç ve zirvelerine ait bölümlerde eğimin fazla olması, toprak tabakasının ince olması ya da erozyonun etkisiyle ana kayanın yüzeyde kalması gibi nedenlerle bu sahalar bitki örtüsünden yoksundur.

Araştırma sahasının orman örtüsünü oluşturan karışık haldeki kuru ormanlar, yaygın olarak kızılçam ve meşelerden oluşurken; yarı nemli ormanlar ise karaçam, köknar ve kayınlardan oluşmaktadır.

Foto: 1.8. Araştırma sahasının kuzeyindeki dağlık sahada 1000 m nin üstündeki alanlarda daha çok köknar, karaçam, sedir türlerini görmek mümkündür. Kösepınarı, Değirmendere, Tahta, Yoğunoluk köylerinde bitki örtüsünün bu derece yoğun olması halkın iktisadi faaliyetlerine de yansımıştır. Dolayısıyla bu sahalarda ormancılık halkın 1. derece geçim kaynağı olmuştur.

Kızılçam ormanları, kuzeyden ve doğudan ovayı çevreleyen alçak sırt ve tepelerde makilerle birlikte, bu sırt ve tepelerin daha nemli kuzey ve kuzeybatı yamaçlarında ise tek tür olarak bulunur. Kuzey ve kuzeydoğuya doğru yükselti arttıkça aralarına yer yer karaçamlar, diğer alanlarda ise meşeler girerek karışık ormanlar oluşturur. Kızyusuflu köyü ve çevresindeki orman sahası özellikle karaçamlardan oluşmuştur. Araştırma sahasının doğusundaki bu kesimlerde Karatepe’ye doğru giderken yol boyunca bu çamları yaygın olarak görmek mümkündür. Karatepe köyü ve çevresinde gördüğümüz ormana ait türleri karaçam başta olmak üzere, kızılçamlar ve meşe ile birlikte kızılağaçlar (Alnus glutinosa) oluşturmaktadır.

Kızılçamlardan sonra yayılış alanı en fazla olan ormanlar halk arasında “saçlı meşe” olarak da bilinen meşe (Quercus cerris) ormanlarıdır. Aşağı seviyelerde kızılçamlar ile birlikte olan meşeler, yukarı seviyelerde kayınla karışık olarak yer alırken bu seviyeden sonra tek tür olarak da yayılış gösterir.

Araştırma sahasında 1000 ilâ 2000 metre arasında kalan alanda görülen doğal bitki örtüsü genel olarak yarı nemli Akdeniz ormanlar sahası olarak karşımıza çıkmaktadır. 2000

metrelerde görülen tek tek ağaçlar, adeta bu metrelerden sonra ormanlara rastlanmayacağının işaretçileri gibidir. Dolayısıyla orman üst sınırını genel olarak 2000 metre izohipsi belirlemektedir. Bu kuşaktaki orman formasyonu yaygın olarak halk arasında “mezda” olarak bilinen köknar (Abies), karaçam (Pinus nigra) ve sedir (Cedrus libani) gibi ağaç türlerinden meydana gelirken arada fıstık çamlarına (Pinus pinea) da rastlanır. Ayrıca araştırma sahasının kuzeyi ve kuzeydoğusundaki yüksek ve engebeli sahada Pleyistosen içindeki buzul devrelerinde Karadeniz iklimine has şartların oluşmasına bağlı olarak şimşir (Buxus longifiola) ve halk arasında “bangras” olarak adlandırılan kayın (Fagus orientalis) gibi relikt türlere rastlanmıştır.

Koçlu, Değirmendere, Kösepınarı, Tahta, Oruçbey ve Göztaşı köyleri konum olarak orman içinde yer almakta ve halkın öncelikli geçim kaynakları arasında hayvancılıkla birlikte ormancılık faaliyetleri de gelmektedir (Foto: 1.9). Köylerin çevresindeki orman sahalarında Eylül-Mart ayları arasındaki altı aylık dönemde devlet müsaadesiyle köylüler yakacak odun temin etmekte ve genel olarak orman ürünlerini satarak geçimlerini temin etmektedirler.

Koçlu köyünden kuzeye doğru giden karayolu boyunca satış için istiflenmiş odun, kerestelik ve tomruk kümeleri dikkat çeker. Köyde ayrıca hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerinin desteklenmesi ve geliştirilmesi için bir “Tarımsal Kalkındırma Kooperatifi” kurulmuştur. Dolayısıyla köyün birincil geçim kaynağı ormancılık faaliyetleri olurken, ikincil geçim kaynağı hayvancılıktır. Bu faaliyetleri doğal olarak ziraat izlemektedir.

Değirmendere köylüleri için ormancılığın sezonluk bir uğraşı olması, hayvancılığın ise geniş yayla ve mera alanları, ağıl ve ahırlarda yıl boyunca sürdürülebilmesi ve hayvancılığın ormancılığa nazaran daha fazla gelir sağlayan bir uğraş olması gibi nedenlerle hayvancılık faaliyetleri ön plana çıkmıştır. Değirmendere köyünde bütün bu faaliyetlerin geliştirilmesi ve desteklenmesi amacıyla bir “Tarımsal Kalkındırma Kooperatifi” ve birde “Orman Kalkındırma Kooperatifi” kurulmuştur.

Foto: 1.9. Orman alanlarının geniş yer kapladığı Tahta, Kösepınarı, Yoğunoluk ve Koçlu gibi dağ köylerinde ormancılık faaliyetleri halkın 1. geçim kaynağını oluşturmaktadır.

Cığcık köyü merkez mahallesinden Alaybeyi mahallesine giden alanda da geniş ve nitelikli bir orman alanı bulunmaktadır. Bu alan, devlet girişimleriyle oluşturulmuş kızılçam ormanlarından meydana gelmektedir. Kızılçamlar arasında yer yer ladinlere de yer verilmiştir. Ayrıca Alaybeyi mahallesinde Orman İşletme Müdürlüğü’ne ait bir de yangın gözetleme istasyonu bulunmaktadır. Kızılçam ormanlarına ait bu manzara Cığcık köyü ile Aşağı Bozkuyu köyü arasındaki sahada kesintisiz bir şekilde devam etmektedir (Foto: 1.10).

Kösepınarı köyünün kuzeyindeki Çiçekli ve Gezit dağları, Değirmendere köyünün kuzeyinde Ağılca ve Turna dağlarının yüksek kesimlerinde, ormanın üst sınırını oluşturan 2000 metreden itibaren supalpin çayır kuşağına geçilir. Bu kuşak, söz konusu dağların güneye bakan yüzlerinde geniş alanlar kaplar. Karaçam ormanlarının tahribi sonucunda ortaya çıkmış antropojen stepler ise bu kuşağın hemen altında yer almıştır. Eğim nispeten azaldığı bu kesimler günümüzde yayla ve mera alanları olarak değerlendirilmektedir. Çayır kuşağındaki ot topluluklarını meydana getiren başlıca türler; çayır otları (Carex ve Graminae), sütleğen (Euphorbia kotschayana), sığırkuyruğu (Verbascum), geven (Astragalus micocephalus), kekik (Thynus), alev otu (Pholomis), defne (Daphne oleoides), korunga (Onabrychis cornuta) ve dam göçüren (Cirsium)’dir.

Foto: 1.10. Araştırma sahasının doğusunda yer alan engebeli alanların büyük bölümü devlet tarafından ağaçlandırılmış durumdadır. Cığcık, Yukarı Bozkuyu, Aşağı Bozkuyu köylerinde ağaçlandırma alanlarına geniş oranda rastlamak mümkündür.

Araştırma sahasının ova kesiminde kserofil karakterli bazı bitkiler de mevcuttur. Bunlar arasında bazı kaktüs, agav (Agave americana) ve yaban incirleri (Opuntia, halk deyimiyle “diken inciri”) yer almaktadır. Arazi çalışmalarımız sırasında ova köyleri ile

Karakütük,

Yukarı Bozkuyu ve Aşağı Bozkuyu gibi yamaç ve ova kenarı köylerde diken incirlerine hemen her tarafta ve yoğun olarak rastlanmıştır (Foto: 1.11).

Foto: 1.11. Ova köylerinin hemen hepsinde çok sık rastlanan yaban incirleri (halk arasında diken inciri olarak söylenmektedir) daha çok yol boylarında görülmektedir. Kimi yerlerde bahçelerin doğal korunağı da olmuşlardır. Meyvesi “hazır lop” olarak isimlendirilmekte ve yaz aylarının vazgeçilmez tatlarından birini oluşturmaktadır.

Araştırma sahasında profilini çizmeye çalıştığımız doğal bitki örtüsü dışında özellikle Göztaşı köyünün merkez mahallesinde görülen kavaklıkların genellikle akarsu vadileri boyunca geniş alanlar kapladığı dikkat çeker. Bununla birlikte Coşkunlar köyü ile Kerimli köyü arasındaki sınır kesiminde tespit edilen 50 dekarlık alandaki okaliptüslerin arıcılık için önemli bir alan olduğu, bu kesimde görüşme yaptığımız arıcılar ve çok sayıdaki kovandan anlaşılmıştır. Bu arada Çiğdemli, Mehedinli, Yukarı Bozkuyu, Yukarı Çiyanlı köylerinde geniş zeytinlik alanlara da dikkat çekmek gerekir.

İKİNCİ BÖLÜM

KADİRLİ İLÇESİ’NİN NÜFUS COĞRAFYASI

2.1. Nüfus Miktarları, Oransal Artış ve Azalışlar:

Cumhuriyet Öncesi Dönem (1525–1914):

Kadirli’nin nüfusuna ait en eski bilgilere, 16. yüzyıldan sonra muntazam bir şekilde tutulan “Osmanlı Arazi Tapu Tahrir Defterleri” ile ulaşılabilmiştir. 1525 yılına ait “Kanuni

Dönemi Tapu Tahrir Defterleri”nden elde edilen ilk bilgilere göre: Kadirli kasaba sınırları

içerisinde 105 hane, 14 mücerred (bekâr) ve 242 asker nüfus bulunmaktadır. Hanelerde ortalama 5 kişinin yaşadığı düşünüldüğünde (Göyünç 1991, s.331–348), asker ve bekâr sayısı ile birlikte kasabanın nüfus miktarı yaklaşık 781 kişiyi bulmaktadır. 1562’de ise kasabada 89 hane, 183 mücerred (bekâr), 86 sipahi hanesi ve 164 de bekâr sipahi nüfus bulunmaktadır (Osmanlı Arşivi Tapu Tahrir Defteri (1562–1563 Sayımı), s.154–158). Yine aynı yöntemle yaptığımız hesaplamaya göre, kasabada yaklaşık 1222 kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir (Tablo: 2.1). Bu tarihten sonra 1864 yılına kadar geçen sürede, ne kasabanın, ne de ilçenin nüfusu hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kadirli kasabası, 1691’de Suriye’nin

“Rakka” bölgesinden gelen aşiretler tarafından tahrip ve talan edilerek bir harabeye

dönüştürülürken, yöre sakinleri de güvenlik amacıyla civardaki dağlık ve engebeli alanlara çekilmek zorunda kalmışlardır (A.Refik 1989 s.112–113). Bu tarihi olay sonucunda, kasabada sadece “Alacami” ve çevresindeki bir kaç (10 ya da 15) bina ayakta kalabilmiştir. Bu karanlık ve sıkıntılı dönem Kadirli’yi yeniden yerleşime açmak isteyen “Fırka-i İslâhiye Hareketi”nin bölgeye gelmesine kadar sürmüştür.

Tablo: 2.1. Kadirli’nin Cumhuriyet Öncesinde Nüfus ve Hane Sayıları (1525–1914).

Yıllar Kasaba Merkezi Toplam

Kaynaklar

Nüfus Hane Nüfus Hane

1525 781 105 - 7617 Osm. Arş. T. T. D (1525–1526 Sayımı), No:998, s.486–487

1562 1222 175 - - Osm Arşivi Tapu Tah. Def. (1562–1563 Sayımı), s.154–158

1864 - - 12980 2596 Baysun 1963, s.223–224 1872 - - 7525 2536 Yurtsever 1999, s.142 1876 4561 1325 8406 2552 Halaçoğlu 1973, s.15–16 1878 8021 2500 Tutar 2002, s.160 1890 14829 Tutar 2002, s.160, Karpat 1985, s.124–125 1896 - - 14601 3381 Vayısoğlu 2000, s.85

1901 - - 14697 4457 Salname-i Vilayet-i Adana 1319, s.162 1914 - - 18212 - Karpat 1985, s.173

Fırka-i İslâhiye Hareketi”nin komutanlarından Derviş Paşa ile birlikte bölgede çıkan isyanları bastırmak için, 1864 yılında Kadirli yöresine gelen Cevdet Paşa, “Tezakir” adlı

eserinde ilçenin nüfus hakkında kesin olmayan rakamlar vermiştir (Baysun 1963,s.223–224). Bu eserde Kadirli ilçesinde toplam 2596 hane olduğu ve yaklaşık 12980 kişi yaşadığı ifade edilmektedir (Tablo: 2.1).

1865’de “Kars-ı Zülkadriyye” adıyla yeniden teşkilatlandırılarak, Halep vilayetinin Kozan sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Kadirli; o dönemde birkaç konak ve evden başka yerleşim birimi olmayan, Alacami civarında kurulan pazaryerinde ticari faaliyetlerin sürdürüldüğü bir yerleşim yeridir.

1600-1800’lü yıllar arasındaki dönemde sürekli saldırılara maruz kalarak yakılıp yıkılan Kadirli kasabası, Fırka-i İslâhiye Hareketinin 1865 yılında kasabayı yeniden imara açma teşebbüsüne kadar yaklaşık 175 yıl yerleşilememiştir. Bu dönemde kasaba merkezi tamamen boşalmış ve halk güvenliğini sağlamak amacıyla dağlık alanlara çekilmiştir.

1865 ve 1866 yıllarında Çukurova’da devlet idaresini yeniden tesis eden ve bilhassa konar-göçer oymakların yerleşmelerini sağlayan Fırka-i İslâhiye, Kadirli ve çevresine “Kars dağlarında oturanlar” ile istekli “Çukurova aşiretleri”nden 600 haneye yakın bir topluluğun yerleşmelerine izin vermiştir (Halaçoğlu 1973, s.13–14). Kasaba hane sayısı 1868’de 700-800’ü bulmuştur (Yurtsever 1999, s.105–106).

Yurtsever’in, 1872 yılında yayınlanan “Adana Vilayet Salnamesi”nden aktardığı bilgilere göre; 9 mahalle ve 36 köyden oluşan Kars (Kadirli) kazasında 93 Gayrimüslim, 2536 Müslüman hane mevcuttur. Nüfus miktarı ise 7525’dir (Yurtsever 1999, s.142). 1876 yılında ise kasaba nüfusu 4143’ü Müslüman ve 418’i Gayrimüslim olmak üzere toplam 4561 kişidir (Halaçoğlu 1973, s.15) (Tablo: 2.1).

Tablo: 2.2. Kadirli İlçesi Kırsal Nüfusu (1876).

Bugün Kadirli’ye Bağlı Olan Köyler

Hane

Sayısı Nüfus

Bugün Kadirli’ye Bağlı Olmayan Köyler

Hane

Sayısı Nüfus

Şahaplı 54 194 Alibeyli 73 285

(Gümüş)Kümbet 30 63 Şeyhşami (Armağanlı) 102 420 Dedefakılı (Çınar) 29 112 Mehmetli 135 440 Mehirli (Yenigün) 32 78 Karaömerli 113 388

Aşağı Çıyanlı 38 84 Araplı 71 211

Sofular 25 60 Akdam 68 165

Durmuşsofular 45 82 Köseli 29 268

Nurbend (Göztaşı) 109 431 Çokak 45 134 Avluk (Koçlu) 65 182 Hemite (Gökçeli) 102 273 Oruçbey 53 219 Hendeküzre (Karaali) 87 279 Arkaçtığı (Harkaçtığı) 34 109 Endel (Karalı) 66 159 Araslı-Tayıplı (Azaplı) 46 133 Karakaya (Kuyucu) 19 31 İlbistanlı (Elbistanlı) 52 217 Bozdoğan 60 216 Köreluşağı (Karakütük) 17 51 Acemli 19 59

Kerimli 65 164 Toplam 989 3328 Tozlıu 37 68 Cığcık 28 62 Sarımehmetli (A.Bozkuyu) 40 81 Şamlı (Y.Bozkuyu) 48 117 Hacıkodal (Vayvaylı) 65 159

Toplam 912 2666 Genel Toplam 1901 5994

1876 yılı bilgilerine göre, Kars-ı Zülkadriyye kasabasında 599’u Türk ve 52’si Hıristiyan olmak üzere toplam 651 hane; 34 köyden oluşan kırsal kesimde ise 1856’sı Türk ve 45’i Hıristiyan olmak üzere toplam 1901 hanede 5994 kişi yaşamaktadır. Kaza genelinde ise 2455’ini Türklerin oluşturduğu toplam 2552 hanede 8406 kişinin yaşadığı tespit edilmiştir (Yurtsever 1999, s.99). Sonuçları daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek amacıyla, Kadirli’ye günümüzde bağlı olmayan köyleri hariç tuttuğumuzda, Kadirli kırsal kesiminde toplam 912 hanede 2666 kişinin yaşadığı görülmektedir (Tablo: 2.1 ve Tablo: 2.2).

Görüldüğü gibi, 1525–1876 yılları arasındaki 350 yıllık dönemde Kadirli nüfusunda önemli değişiklikler olmuştur. Özellikle 1864–1876 yılları arasındaki 12 yıllık dönemde kırsal kesimde nüfus kaybı dikkat çekmektedir. 1864 yılında hane sayısına göre ilçede nüfus yaklaşık olarak 12980 kişi, 1876 yılında ise Halaçoğlu’na göre 8406 kişidir (Tablo: 2.1). Geçen 12 yıl içerisinde nüfus 4574 kişi azalmıştır. Bu düşüş muhtemelen, göçebe halinde yaşayan toplulukların sedanter ziraat hayatına alışamayarak sıklıkla tekrarladıkları gibi eski hayvancılık sahalarına gidip- dönmelerinden kaynaklanmaktadır.

1878 yılı tarihli bir belgeye göre (BOA., Y., E.E., dosya No: 37, Vesika No:46) Kars-ı

Zülkadriyye kazasında toplam 2500 hanede 8021 kişi yaşamaktadır (Tutar 2002, s.160). Kaza

nüfusu 1890 yılında 14829 kişi (Salname-i Vilayet-i Adana 1309, s.151, Karpat 1985, s.124– 125), 1896’da 14601 kişi (Vayısoğlu 2000, s.85), 1901 yılında 14697 kişi (Salname-i Vilayet-i Adana 1319, s.162), 1914 yılında ise 18212 kişiye ulaşmıştır (Karpat 1985, s.173), (Tablo: 2.1).

Cumhuriyet Dönemi (1927–2000):

Görüldüğü gibi Cumhuriyet öncesi dönemde Kadirli nüfusu hiç de istikrarlı bir seyir izlememiştir. Ancak bu durum söz konusu yıllarda elde edilen nüfus bilgilerinin gerek askeri ve gerekse vergiler ve toprakla ilişkili ekonomik çıkarlara yönelik bilgiler olması sebebiyle sahanın gerçek nüfus varlığını yansıtmadığı kanaatindeyiz. Bununla beraber, ortaya çıkan istikrarsız tablo düşündürücü olmaktan öte, yanıltıcı ve kaygı vericidir. Dolayısıyla ilçe nüfusu ile ilgili en sağlam bilgilere ancak ilki 1927 yılında yapılan periyodik genel nüfus sayımları ile ulaşabiliyoruz. Buna göre:

Kadirli ilçe nüfusu, bazı dönemlerde Türkiye’nin genel seyrinden ve aynı bölgede yer alan Adana ve Osmaniye gibi büyük merkezlerden farklı bir seyir izlemiştir. 1927–2000 Genel Nüfus Sayımları arasında Türkiye, Adana ve Osmaniye nüfusları sürekli artarken, hiçbir dönemde azalmamıştır. Oysa Kadirli ilçe nüfusu 1935–1940 yılları arasında azalmıştır. Türkiye, Adana ve Osmaniye nüfusları 1950–1985 yılları arasında gösterdiği artışla büyük oranda birbirine paralellik gösterirken, Kadirli’de gözle görülür nüfus artışları ancak 1940–1970 yılları arasındadır. 1970 sonrasında ise ilçe nüfusu artmaya devam etmiş ancak bu durum 1940–1970 devresi kadar ekstrem değerlerde olmamıştır. Artış hızları adeta kademeli olarak azalmıştır. Söz

konusu farklılıklar, Kadirli ile Adana ve Osmaniye arasındaki karşılıklı nüfus ilişkisinden ve sahanın kendine özgü nüfus yapısından kaynaklanmaktadır (Tablo: 2.3-4-5, Şekil: 2.1-2-3).

Tablo: 2.3. Türkiye ve Adana, Osmaniye Merkez İlçeleri İle Kadirli’nin Toplam Nüfusları (1927–2000)

YILLAR E TÜRKİYEK T E ADANAK T E OSMANİYEK T E KADİRLİK T

1927 6563879 7084391 13648270 58555 50660 109215 - - - - 1935 7936770 8221248 16158018 69461 61010 130471 10854 10437 21291 11057 9732 20789 1940 8898912 8922038 17820950 72735 66048 138783 11492 11259 22751 10202 9886 20088 1945 9446580 9343594 18790174 79505 73465 152970 13199 12853 26052 12581 11892 24473 1950 10572557 10374631 20947188 97585 88486 186071 15846 15439 31285 17481 16425 33906 1955 12233421 11831342 24064763 127742 113652 241394 20869 20340 41209 22021 20575 42596 1960 14163888 13590932 27754820 149735 130923 280658 26663 25512 52175 26978 25002 51980 1965 15996964 15394457 31391421 182738 164355 347093 32015 30761 62776 31242 29618 60860 1970 18006986 17598190 35605176 212754 200611 413365 37906 35586 73492 35626 34718 70344 1975 20744730 19602989 40347719 281173 260378 541551 45990 43997 89987 39071 37613 76684 1980 22695362 22041598 44736957 337542 328190 665732 59736 58439 118175 42234 41906 84140 1985 25671975 24992483 50664458 437004 421836 858840 71549 69113 140662 44548 46286 90834 1990 28607047 27865988 56473035 525023 516627 1041650 79955 79994 159949 47703 49178 96881 2000 34346735 33457192 67803927 646532 656550 1303082 104322 103540 207862 50006 52411 102417 Kaynak: DİE (1950 yılı cinsiyet verileri 1945 ve 1955 yılı cinsiyet oranlarından tahmin edilmiştir)

Tablo: 2.4. Türkiye, Osmaniye Merkez İlçe ve Kadirli’nin Toplam Nüfus Yıllık Artış Oranları (%) (1927–2000)

YILLAR E TÜRKİYEK T E ADANAK T E OSMANİYEK T E KADİRLİK T

1935 2.61 2.01 2,30 2.33 2.55 2,43 - - - - 1940 2.42 1.70 2,06 0.94 1.65 1,27 1.18 1.58 1,37 -1.55 0,32 -0,67 1945 1.23 0.94 1,09 1.86 2.25 2,04 2.97 2.83 2,90 4.66 4.06 4,36 1950 2.38 2.21 2,30 4.55 4.09 4,33 4.01 4.02 4,02 7.79 7.62 7,71 1955 3.14 2.81 2,98 6.18 5.69 5,95 6.34 6.35 6,34 5.19 5.05 5,13 1960 3.16 2.97 3,07 3.44 3.04 3,24 5.55 5.09 5,32 4.50 4.30 4,40 1965 2.59 2.65 2,62 4.41 5.11 4,76 4.01 4.11 4,06 3.16 3.69 3,42 1970 2.51 2.86 2,68 3.29 4.41 3,85 3.68 3.14 3,41 2.81 3.44 3,12 1975 3.04 2.28 2,66 6.43 5.96 6,20 4.27 4.73 4,50 1.93 1.67 1,80 1980 1.88 2.49 2,18 4.01 5.21 4,61 5.98 6.56 6,27 1.62 2.28 1,95 1985 2.62 2.68 2,65 5.89 5.71 5,80 4.27 4.73 4,50 1.93 1.67 1,80 1990 2.29 2.30 2,29 4.03 4.49 4,26 2.35 3.15 2,74 1.42 1.25 1,34 2000 2.01 2.01 2,01 2.31 2.71 2,51 3.05 2.94 3,00 0.48 0.66 0,57

Not: 1950 yılı cinsiyet verileri 1945 ve 1955 yılı cinsiyet oranlarından tahmin edilmiştir.

Tablo: 2.5. Türkiye, Osmaniye Merkez İlçe ve Kadirli’nin Toplam Nüfus Yıllık Artış Hızları (‰) (1927–2000)

YILLAR E TÜRKİYEK T E ADANAK T E OSMANİYEK T E KADİRLİK T

1935 23.74 18.60 21,10 21.35 23.24 22,23 - - - - 1940 22.88 16.36 19,59 9.21 15.87 12,35 11.42 15.16 13,26 -16.10 3.14 -6,86 1945 11.94 9.23 10,59 17.80 21.29 19,47 27.70 26.48 27,10 41.92 36.95 39,49 1950 22.52 20.93 21,73 40.98 37.21 39,18 36.56 36.66 36,61 65.79 64.59 65,20 1955 29.18 26.28 27,75 53.86 50.06 52,06 55.07 55.14 55,10 46.18 45.05 45,63 1960 29.30 27.73 28,53 31.77 28.29 30,14 49 45.31 47,19 40.61 38.98 39,82 1965 24.34 24.92 24,63 39.84 45.48 42,49 36.59 37.42 36,99 29.35 33.89 31,54 1970 23.67 26.76 25,19 30.42 39.87 34,95 33.78 29.14 31,52 26.26 31.78 28,96 1975 28.31 21.58 25,01 55.77 52.15 54,02 38.66 42.43 40,50 18.46 16.02 17,26 1980 17.97 23.45 20,65 36.54 46.29 41,29 52.30 56.77 54,50 15.57 21.62 18,56 1985 24.65 25.13 24,88 51.65 50.20 50,94 36.09 33.55 34,84 10.67 19.88 15,31 1990 21.65 21.77 21,71 36.70 40.554 38,60 22.22 29.24 25,70 13.69 12.12 12,89 2000 18.28 18.28 18,28 20.81 23.97 22,39 26.60 25.80 26,20 4.71 6.37 5,56

Şekil: 2.1. Türkiye ve Adana, Osmaniye Merkez İlçeleri İle Kadirli’de Toplam Nüfusun Karşılaştırmalı Değişimi (1927–2000)

Şekil.2.2 KADİRLİ İLÇE NÜFUSUNUN GELİŞİMİ (1935-2000) 0 10000 20000 30000 40000 50000 60000 70000 80000 90000 100000 110000 19 35 19 40 19 45 19 50 19 55 19 60 19 65 19 70 19 75 19 80 19 85 19 90 20 00 Yıllar Kişi Erkek Kadın Toplam

Şekil: 2.3. Türkiye, Adana, Osmaniye ve Kadirli Nüfuslarının Yıllık Artış Oranları ve Hızları TÜRKİYE, ADANA, OSMANİYE VE KADİRLİ NÜFUSLARININ

YILLIK ARTIŞ ORANLARI (1935-2000) -2 -1 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 19 35 19 40 19 45 19 50 19 55 19 60 19 65 19 70 19 75 19 80 19 85 19 90 20 00 Yıllar % Türkiye Adana Osmaniye Kadirli

TÜRKİYE, ADANA, OSMANİYE VE KADİRLİ NÜFUSLARININ YILLIK ARTIŞ HIZLARI

(1935-2000) -15 0 15 30 45 60 75 19 35 19 40 19 45 19 50 19 55 19 60 19 65 19 70 19 75 19 80 19 85 19 90 20 00 Yıllar Türkiye Adana Osmaniye Kadirli

Kadirli nüfusu 1935–2000 sayım yılları arasındaki 65 yıllık dönemde % 393 oranında artarken, aynı dönemde Türkiye nüfusu % 320, Osmaniye nüfusu % 876 ve Adana nüfusu % 899 oranında artmıştır. Kadirli şehir nüfusu % 2.454 artış oranıyla, kırsal kesiminden olan göçlerin önemli bir bölümünü kendine çekmiştir (Tablo: 2.3-4-5, Şekil: 2.1-2-3).

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte hızlı bir kalkınma ve yapılanma sürecine girmiş olan Adana şehri, etki sahasında yer alan pek çok yerleşmeden nüfus çektiği gibi, Kadirli ve kırsal kesiminden de belirli oranda nüfusu bünyesinde toplamıştır. Bununla birlikte 1933 yılında Bulgaristan başta olmak üzere çeşitli Balkan ülkelerinden gelen soydaşlarımızın 1935 yılı sayımında nüfusa dahil edilmesi nüfus miktarını artırmış, ancak yöreye uyum sağlamakta