• Sonuç bulunamadı

3. Daha Önce Yapılmış Çalışmalar

2.2. Nüfus Hareketleri

2.2.2. Göçler

2.2.2.2. Dış Göçler

Dış göçler doğal koşullar, siyasi ve sosyal baskılar, antlaşmalarla uygulanan nüfus değişimleri (mübadele), iç karışıklıklar ve savaşlar gibi zorunlu nedenlerden kaynaklanabildiği gibi, göç edenlerin isteğine bağlı olarak bir işte çalışmak, eğitim görmek gibi değişik amaçlarla gerçekleştirilir.

Araştırma sahamızdaki dış göçleri iki yönden incelememiz mümkündür: Birincisi, dış ülkelerden Kadirli ilçesine olan göçler; ikincisi Kadirli ilçesinden dış ülkelere olan göçlerdir.

Genel olarak Kadirli yöresine 1960’lara kadar ülke dışından göçler olmuştur. Bu durumu Ortadoğu ve Balkanların siyasi yönden dünyanın en hareketli bölgelerinden biri olması ve Anadolu’nun “jeopolitik” ve “jeostratejik” konumu itibariyle daha detaylı bir şekilde ele almak için, Türkiye’nin uzak ve yakın tarihine ışık tutarak genel bir değerlendirme yapmakta fayda vardır.

Buna göre, Anadolu toprakları coğrafi konumuna bağlı olarak yüzyıllardan beri çeşitli ülkelerden yönelen göç hareketlerine sahne olmuştur. Tarihi ve siyasi olaylara dayanan dış göçler 9. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür. Bu göçler Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda da devam etmiştir.

1071’de kazanılan Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’da Türklerin siyasal varlığı başlamış Anadolu’ya doğru büyük bir göç hareketi olmuştur. Bu göç hareketleri, Osmanlı Devleti’nin yükselme döneminde de devam etmiştir. Osmanlı Devleti, duraklama ve gerileme dönemlerinde ise büyük toprak kayıplarına uğramıştır. Kaybedilen topraklardan Anadolu’ya doğru yoğun bir göç hareketi yaşanmıştır. Bu göçler, 1829’da Yunanistan’ın bağımsızlığa kavuşması ile hız kazanmıştır. 1877-1878’deki Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Kırım, Kuzey Kafkasya, Bosna Hersek ve Azerbaycan’dan gelen çok sayıda Türk göçmen Anadolu’ya yerleşmiştir. 1912-1913’te Balkan Savaşı yıllarında göçler devam etmiş; Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve eski Yugoslavya’dan büyük nüfus kitleleri göç ederek Anadolu’nun çeşitli yerlerine yerleşmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda da Türkiye, zaman zaman dışarıdan göçlere sahne olmuştur. Bu arada Lozan Barış Antlaşması gereğince Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus değişimi yapılmıştır. Bu karşılıklı göç ile Anadolu’da yaşayan 150 bin kadar Rum Yunanistan’a, Yunanistan’da yaşayan 400 bin kadar Türk nüfus da Türkiye’ye göç etmiştir.

Resmi istatistiklere göre 1939 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen göçmenlerin sayısı 17.777 iken bu miktar 1942’de 2.672, 1945’de 630 kişiye düşmüştür. 1948 yılında ise 98 göçmen gelmiştir. 1950 yılında, Türkiye’nin Kore savaşına katılmasından hemen sonra, Bulgaristan hükümetimize bir nota vererek 250.000 Türk’ün Bulgaristan’dan çıkarılacağını bildirmiş ve bizden bu göçmenlerin üç ay içinde kabullerini istemiştir. Bu bir tehcirdi. Türk- Bulgar siyasi ilişkilerinin normal bir seyirde devam ettiği ve şiddetli bir kış mevsiminin yaşandığı 1950 yılı sonlarına doğru, ortada hiçbir sebep ve tahrik unsuru olmaksızın yüz binlerce Türkü toplu tehcire kalkışan Bulgaristan, Türkiye’yi, muazzam bir problemle karşı karşıya bırakmıştır. Her türlü varlıkları gasp edilmiş bir halde, Türkiye’ye sığınan bu bedbaht insanların acilen yerleşmek, mesken, toprak ve iş sahibi olmak gibi zaruretleri olmuştur. Bu olayı olgunlukla karşılayan Türkiye, diplomatik girişimlerle göçmen akınını önce düzenlemeye

ve nihayet durdurmayı başarmıştır. Diğer taraftan milli bir dava haline getirdiği problemi, göçmenleri yurdun çeşitli bölgelerine yerleştirerek onları kısa sürede üretken bir durumuna getirmiş ve bu yüzden Bulgaristan ve diğer demir perde gerisi âlemin Türkiye üzerindeki emellerini boşa çıkarmıştır. Bu emel, Tanoğlu’nun ifadesiyle “Türkiye üzerine bir tazyik

yapmak, ekonomisini sarsmak, sosyal nizamını bozmak, memleketimize ajanlar sokmak ve bilhassa hudutlarımıza yakın mıntıkalardaki Türk ekalliyetini bertaraf etmek”ti. Neticede,

Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen göçmen sayısı 1950 yılında 51.951 kişiyi, 1951 yılında ise 102.442 kişiyi bulmuştur. Dolayısıyla 1950–1951 tehciri neticesinde göçmen sayısı 37.351 aile halinde toplam 154.393 kişidir (Tanoğlu, 1955, s. 129-131).

1970 sonrasında ülkemize yönelen göç hareketleri yeniden yoğunluk kazanmıştır. Bunda Ortadoğu ve Balkanların siyasi yönden dünyanın en hareketli bölgelerinden biri olmasının büyük payı vardır. Yakın çevremizdeki ülkelerden ülkemize yönelen dış göçlerin başlıca nedenleri; baskı ve zulümden kaçış, siyasi kargaşa ve rejim değişiklikleridir. Ayrıca, Türklerin geleneksel misafirperverliği, dil, din, ırk ayrımı gözetilmeksizin zorda kalan insanlara yardım etme özelliği de başka ülkelerden Türkiye’ye yapılan göçleri çeken bir etken olmuştur.

1979’da Sovyetler Birliği’nin işgalinden kaçan 5000’e yakın Afganlı mülteci Türkiye’ye getirilerek yerleştirilmiştir. Aynı yıl İran’daki rejim değişikliği sonucunda 1 milyondan fazla İranlı ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye göç etmiştir. Bulgaristan’da sosyalist rejimin kurulmasından sonra daha da artan baskı ve zulüm nedeniyle yüz binlerce Türk, Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmıştır. Daha sonra şartların kısmen düzelmesi üzerine bir kısmı Bulgaristan’a geri dönmüş, 250 bin kadarı Türkiye’de kalıp yerleşmiştir.

Ülkemize yönelen bir başka göç hareketi Irak’tan gerçekleşmiştir. 1990 yılındaki Körfez Savaşı sırasında Kuzey Irak’ta yaşayan yaklaşık 500 bin kişi baskıdan kaçarak Türkiye’ye sığınmıştır. Göç edenlerin tamamına yakını daha sonra ülkelerine geri dönmüştür. 1991’de Yugoslavya’da meydana gelen iç savaş nedeniyle 25 bin civarında Boşnak; 1999 yılında ise Sırpların Kosova’ya uyguladıkları soykırım sonucunda binlerce Kosovalı göçmen Türkiye’ye sığınmış, daha sonra ortamın düzelmesiyle ülkelerine geri dönmüşlerdir.

Yukarıda tarihin süzgecinden geçirdiğimiz Türkiye’ye olan dış göçlerin araştırma sahamızdaki etkileri oldukça yoğun olmuştur.

Yabancı Ülkelerden Kadirli İlçesine Yönelik Göçler:

Kadirli, Yukarı Çukurova’daki topraklarının tarımsal potansiyelinin yüksek oluşu, tarihi ticaret kentlerinin varlığı; ülkenin doğusunu ve batısını, diğer taraftan İç Anadolu’yu Çukurova’ya bağlayan yolların kavşağında yer alması gibi çekici nedenlerle daha ilk çağlardan beri elverişli bir yerleşme alanı olmuştur.

Yöreye yönelik bilinen dış göçlerin bize en yakını 1838’de Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim paşa tarafından, tarımsal faaliyetleri geliştirmek amacıyla Çukurova’ya getirilerek yerleştirilen Mısırlı Memluklar (Fellah) ve 1864’te Kırım’dan olan Türk nüfusu göçleridir (Kara,1975, s.163-164).

Asıl göçlerin 1877–1878 yıllarındaki Osmanlı-Rus savaşından sonra Kırım, Kuzey Kafkasya, Bosna Hersek ve Azerbaycan’dan gelen çok sayıda Türk göçmenle başladığı bilinmektedir. 1885’te Kuzey Kafkasya’dan, 1893’te Karabağ’dan, 1917’de Rus işgaline uğrayan Doğu Anadolu’dan, 1918 ve 1924’te mübadele sonucu Selanik’ten gelen göçmenlerin bir kısmı Kadirli ve köylerine iskân edilmişlerdir (İller Bankası Raporu, 1956).

İlk Rus istilâ dalgaları ile başlayan Bulgaristan’dan Türkiye’ye olan göçler, Bulgaristan’ın gizliden gizliye yürüttüğü sistemli saldırı, kaçırma ve imha siyasetinin etkisiyle 1950’ye kadar sürmüştür. Bu göçler, mevcut anlaşmalar ve mukaveleler çerçevesinde hareket etmiştir. Türkler, Bulgaristan’dan ayrılırken menkul mallarını, hayvanlarını ve serbestçe tasfiye etmek hakkını taşıdıkları gayrimenkullerinin satış bedellerini beraberinde götürmek suretiyle Türkiye’ye geliyorlardı (Tanoğlu, 1955, 130). Dolayısıyla 1933 yılında Bulgaristan başta olmak üzere çeşitli Balkan ülkelerinden gelen soydaşlarımızın 1935 yılı genel nüfus sayımında Kadirli’de sayılmış olmaları ilçede nüfus miktarını dış göçlere bağlı olarak artırmıştır. Ancak göçmenlerin sosyal yapıya uyum sağlamakta güçlük çekmelerinden dolayı geldikleri yerlere geri dönmeleri ya da kendilerine uygun başka alanlara göçmelerine bağlı olarak, 1940 genel nüfus sayımında ilçede olmamaları kırsal kesimde bu defa iç göçlere bağlı olarak nüfus kaybına neden olmuştur.

1950–1965 devresinde ülkemiz Cumhuriyet Türkiye’si en hızlı kalkınma devresini yaşamış, Adana gibi büyük şehirlerimiz dolayısıyla Kadirli şehri adeta birer inşaat ve imar şantiyesi durumuna getirilmişti. Ayrıca dışarıdan ülkemize ve dolayısıyla Kadirli yöresine yönelik Türk nüfus göçü de giderek artmıştır. Nitekim 1950–1955 devresindeki nüfus artışının % 8’ini bu yoldan kazanılan nüfus oluşturmuştur. Aynı şekilde, 1955–1960 devresinin nüfus artışını da % 7,9 oranında gerçekleşen göçmen Türk nüfus oluşturmuştur (DİE, 1950, 1955 ve 1960). Bu devrede Kadirli’ye 1951’de Bulgaristan’dan göç edenler olmuştur (İller Bankası, 1998, s.8).

1950 yılı sonlarına doğru, Bulgaristan, ülkesindeki yüz binlerce Türkü göçe zorlamış ve Türkiye büyük bir nüfus problemiyle baş başa kalmıştır. Baskılara dayanamayarak Türkiye’ye sığınan bu nüfusun elbette Türkiye’den toprak edinme, yerleşme ve istihdam gibi ekonomik ve sosyal beklentileri olmuştur (Tanoğlu, 1955, s.129). Türkiye de bu beklentileri layıkıyla yerine getirmeye çalışmıştır. Örneğin, 1951 yılında Kadirli ilçesine 163 aileden yaklaşık 815 Bulgar göçmeni gelmiştir. Göçmenler genellikle Kadirli şehrinin batısı ve güneyindeki ova köylerine

yerleştirilmişlerdir. Gelen ailelerin % 49,1’i Azaplı, % 29,4’ü Kümbet, % 12,2’si Kesikkeli, % 6,1’i Tozlu ve % 3,1’i Çaygeçit köylerinde “göçmenler mahalleleri” oluşturmuşlardır (Tablo: 2.17.) (Köy Envanter Etütleri,1981). Tanoğlu’na göre ise, 1950–1951 tehciri neticesinde Bulgaristan’dan Kadirli’ye gelen toplam göçmen sayısı 1240 kişidir (Tanoğlu, 1955, s.152–153 arası “Göçmenlerin Dağılışları Haritası”). İlçede bu köylerin dışında Hardallık, Aydınlar, Bahadırlı ve Mecidiye köylerinde de 1951 yılında gelen Bulgaristan göçmenlerine ait “Göçmenler Mahallesi” bulunmaktadır.

Tablo: 2.17. Bulgaristan’dan Kadirli Köylerine Yönelik Dış Göçler (1951). Göç Alan Köyler Aile Sayısı Kişi Sayısı

Azaplı 80 400 Kümbet 48 240 Kesikkeli 20 100 Tozlu 10 50 Çaygeçit 5 25 TOPLAM 163 815

Kaynak: Köy Envanter Etütleri, 1984 (Kişi sayısı belirtilmeyen ailelerde

aile büyüklüğü 5 kişi kabul edilmiştir).

Bulgaristan’da yaşayan Türkler siyasi ve etnik baskı altında tutuldukları dönemlerde, zaman zaman anavatana göç etmek durumunda kalmışlardır. 1951 yılında anavatana göçenlerden bir kısım göçmen, devlet tarafından özellikle Manisa, Sivas, Adana ve ilçelerine yerleştirilmişlerdir. Gelişigüzel ve birbirinden kopuk olarak yerleştirilen ailelerin bazıları daha sonra bir araya toplanarak, örneğin Kadirli yöresine getirilmişler ve çeşitli ova köylerine yerleştirilmişlerdir. Bu bakımdan ilçenin batısındaki Hardallık köyü “Göçmenler Mahallesi”ndeki 35 hanenin (170 kişi) hemen hepsi Bulgaristan göçmenidir. Söz konusu göçmenler öncelikle Manisa’ya yerleştirilmişler, daha sonra Kadirli ilçesine ve ilçenin batısındaki Hardallık köyüne gelmişlerdir. Bugün oturdukları mahallede daha önce oturanlar olmadığı gibi, tamamen bataklık alanı durumundadır ve bu bölgeye “Hıdırlar” kabilesi sahiptir. İlk geldiklerinde kendilerine devlet tarafından bu bölgeden aile ferdi başına 8 dönüm arazi verilmiştir. Çevreden toprak taşıyarak bataklık alanı kurutmaya çalışmışlardır. Göçmenler, başlangıçta dayanılmayacak kadar zor olan bu koşullara direnmişler, ancak çevredeki toprak sahibi köylülerle sosyal ve kültürel anlamda uyum sorunu yaşamışlardır. Malumdur ki, hariçten gelen ve gelecek olan her nüfus belirli miktar misafir için hazırlanmış fakir bir sofraya beklenmeyen ve hesap dışı katılan bir misafir durumundadır ve doğaldır ki, bu türlü bir misafirin Kadirli’de o zamanın şartlarında çok düşük olan hayat seviyesini biraz daha düşürmekten başka bir fonksiyonu olamaz. İşte o dönemde yaşanan bu toplumsal çekişme günümüzde büyük oranda ortadan kalkmış olsa da, göçmenlerin nispeten farklı sosyal ve kültürel yaşantılar nedeniyle sürekli azınlıkta kaldıkları, horlandıkları ve kendilerini yalnız hissettikleri bir gerçektir. Örneğin, çevredeki köylüler onların akça pakça (genellikle sarışın,

beyaz tenli, renkli gözlü) kızlarını gelin almışlar, ancak onlara kız vermeyi hiç de hoş karşılamamışlardır.

İlçenin batısındaki Aydınlar köyü “Göçmenler Mahallesi” de 1951 yılında Kadirli yöresine yerleştirilmiş göçmenler tarafından oluşturulmuştur. Mahallede onlardan kalma 45 konut halen mevcut olmakla birlikte, 35 konut yaşadıkları sosyo-kültürel ve biraz da ekonomik sıkıntılardan dolayı ya Bulgaristan’a geri dönmüş ya da ülkenin çeşitli yerlerindeki başka tanıdık ailelerin bulunduğu yerlere göçmüşlerdir (Arazi Anketleri, 2004).

İlçenin orta kesimlerinde, ilçe merkezinin güneyinde yer alan Kümbet köyü “Göçmenler Mahallesi”ndeki Bulgaristan göçmenleri de 1951 yılında yöreye getirilerek yerleştirilmiş, ancak daha önce belirtilen sorunlar nedeniyle büyük oranda yerleşmeyi boşaltarak başka yerlere göçmüşlerdir. Onların boşalttığı yerlere Güneydoğu Anadolu’nun çeşitli illerinden yöreye zaman zaman tarım işçisi olarak gelen bazı aileler yerleşmişlerdir. Bu mahallede yer alan evlerin çoğunluğu göçmenlere ait evlerdir. 1951 yılında mahalleye yerleştirilmiş olan 80 göçmen hanesinden bugün sadece 3 hane (10 kişi) kalmıştır. Göçmenlerin yerine, 1960–1965 yılları arasında Şanlıurfa ve Adıyaman’ın çeşitli ilçelerinden, özellikle Siverek ve Gerger’den gelip yerleşen aileler olmuştur. Bunlar, göçmenlere ait evleri ve 3-5 dönüm de tarla satın alarak mahalleye öylece yerleşmişlerdir. Daha çok çevredeki tarlalarda işçi olarak çalışmaktadırlar (Arazi Anketleri, 2004).

Kesikkeli köyünde de “Göçmenler Mahallesi” bulunmaktadır. 1951 yılında Bulgaristan’dan gelen göçmenler, köyde 25 haneden oluşan bir mahalle oluşturmuşlardır. Ancak mahallede günümüzde 5 hanede 22 kişi yaşamaktadır. Diğerleri ise genellikle Adana’ya göçmüşlerdir (Arazi Anketleri, 2004).

İlçe merkezinin doğusunda Aslantaş Baraj Gölü kıyısında yer alan Bahadırlı köyünün “Göçmenler Mahallesi” 1975 yıllında yapımına başlanan Aslantaş baraj gölünün suları altında kalmıştır. 1951 yılında 120 haneden oluşan mahalle sular altında kaldığında, 1975–1984 yılları arasında burada oturan göçmenler devlet desteğiyle başta Kadirli olmak üzere, Ceyhan ve Adana’ya göçmüşlerdir. Günümüzde Bahadırlı köyünde toplam 9 kişiden oluşan sadece iki hane kalmıştır. Köyde kalan göçmen aileleri sular altında kalan arazilerine karşılık köy içinden ev ve tarla satın alarak yeni yurtlarını benimsemişlerdir (Arazi Anketleri, 2004).

İlçenin güneybatı köşesinde yer alan Mecidiye köyünün “Merkez Mahalle”sinde oturanlar köken itibariyle Azerbaycan’dan gelip yerleşenlerdir. Azeriler aynı zamanda köyün kurucusudurlar. Çukurova’ya gelen Azerilerin bir kısmı Kadirli’de Mecidiye köyüne yerleşirlerken, bir kısmı Sumbas’da Reşadiye köyüne ve bir kısmı da Osmaniye’de Selimiye köyüne yerleşmiştir.

Kadirli ilçe merkezinin batı sınırında yer alan Azaplı köyünde iki Göçmenler Mahallesi bulunmaktadır. Azaplı ile Kabayar köyleri sınırında bulunan Göçmenler Mahallesinde bir

göçmen ailesiyle yaptığımız mülâkata göre: “Bulgaristan’dan gelen bu Azaplı köyü göçmen

ailesi, 1951 yılında önce Kızıltepe (Mardin)’ye yerleştirilmişler. Burada yöre insanlarıyla yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle üç ay kaldıktan sonra Savur (Mardin)’a gönderilmişler. Burada da aynı problemlerden dolayı dört ay kalan göçmenler, daha sonra Gürün (Sivas)’e geçmişler. Gürün’de 9 yıl kaldıktan sonra 1960 yılında akrabalarının bulunduğu Sumbas’ın Küçükçınar köyüne gelmişlerdir. Küçükçınar köyünde 4 yıl amcalarının yanında kaldıktan sonra, son olarak Azaplı köyüne gelerek yerleşmişlerdir”. Azaplı köyünde bulunan bu Göçmenler Mahallesi 1955

yılında 60 hane olarak iskân edilmiştir. Günümüzde bu mahallede 20 hane kalmıştır. Diğerleri Adana’ya göç etmişlerdir. Bu iskân mahalline daha sonra başka alanlardaki göçmenler de gelip yerleşmişlerdir. Mahallenin bugünkü toplam nüfusu 95 kişidir. Mülâkat yaptığımız iki kişilik yaşlı aile de buraya sonradan gelip yerleşenler arasında bulunmaktadır. Azaplı köyünde bulunan diğer “Göçmenler Mahallesi”nde ise günümüzde 30 hane bulunmaktadır. Mahallenin toplam nüfusu ise147 kişidir (Arazi Anketleri, 2004).

Kadirli İlçesinden Yabancı Ülkelere Göçler:

Birçok Avrupa ülkesi İkinci Dünya Savaşı’nda çalışma yaşındaki milyonlarca vatandaşını kaybetmiş ve bu ülkelerde iş gücü ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyaç, nüfusu hızla artan ülkemizden dışarıya doğru bir göç hareketinin başlamasına yol açmıştır.

Türkiye’den Avrupa ülkelerine yönelik ilk işçi göçleri 1958–1961 yılları arasında ülkelerarası antlaşmalar öncesinde yaşanmıştır. 1961 Anayasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra, Türkiye’deki ilk beş yıllık (1962–1967) kalkınma planında göçler, yani işgücü ihracatı, işsizliği azaltma ve işçi dövizi akışını sağlama bağlamında gelişme politikalarından birisi olarak değerlendirildi. Türkiye bu politikayı gerçekleştirmek için Almanya ile 1961’de göç anlaşması imzaladı. Hükümetler arasında benzer anlaşmalar göçün temel koşulları, iş ve ücret konularını da içerecek şekilde Avusturya, Hollanda ve Belçika ile 1964’te, Fransa ile 1965’te, İsveç ve Avustralya ile 1967’de ve İsviçre ile 1971’de imzalandı (Yılmaz, 1992, s.28–29).

Özet olarak; Türk işçilerinin Batı Avrupa ülkelerine göçü 1960’larda başlamış, 1960’ların ortalarında hızlanmış, 1960’ların sonunda ve 1970’lerin başında oldukça yaygınlaşmış ve 1970’lerde petrol bulanımı ve onu izleyen ekonomik dar boğaz döneminde Federal Almanya’nın işçi alımını durdurmasıyla en azından yasal planda çok yavaşlamıştır (Yılmaz, 1992, s.15–21). Bu göç hareketi, 1970’lerin sonu ve özellikle 1980’lerin başında aile birleşimi ve evlilik göçü şeklini alarak devam etmiştir. Bu göçler 1980’de sadece Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk nüfusunun 1,7 milyona ulaşmasına neden olmuş; 1985’te bu nüfus 2 milyona; 1990’da 2,3 milyona yükselmiştir (Yılmaz, 1992, s.46–57). 1995’te söz konusu nüfus resmi kaynaklara göre yaklaşık 3 milyon kişidir.

Dolayısıyla Türkiye’den dışarıya olan göçler, resmi olarak 1961 yılından sonra başlamıştır. 1961–1986 yılları arasında 1,3 milyon vatandaşımız Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika, İsviçre, Danimarka, İngiltere, İsveç ve Avusturya gibi çeşitli Avrupa ülkelerine çalışmak üzere göç etmiştir.

Bu durum, ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi özellikle Kadirli kırsal kesiminde de büyük alâka görmüştür. 1964 yılında yurt dışında bulunanların % 41,1’i yurt dışına çıkmadan önce İstanbul’da ikamet ediyordu. İstanbul’un ardından en fazla göç veren iller sırasıyla; Ankara, İzmir, Konya, Balıkesir, Zonguldak, Denizli, Adana, Trabzon ve Samsun’dur (Yılmaz, 1992, s.33). Çoğunluğu köylerinin bile dışına çıkmamış olan Adana yöresinin Kadirli çiftçisi, daha çok kazanç elde etmek, ailesine daha fazla imkânlar sunabilmek gibi çekici nedenlerle; hızlı nüfus artışı, isteklerin çoğalması ve çeşitlenmesi, gelir dağılımındaki bozukluklar, istihdam sorunları ve düşük gelirler gibi itici nedenlere bağlı olarak yoğun bir biçimde bu göç hareketlerine katılmışlardır. Ancak 1974’te Avrupa ülkelerinin yaşadığı petrol bunalımı ve bunu izleyen ekonomik durgunluk nedeniyle bu ülkelerin iş gücü ihtiyacı azalınca, bu yoğun göç hareketi durdurulmuştur.

Batı Avrupa ülkelerinin 1974 yılından itibaren yabancı işçi alımını durdurması, buna rağmen alt yapı yatırımları giderek artan ve işçi talebi çoğalan bazı Orta Doğu Arap ülkelerinin ülkemizden işçi talebinde bulunması ve yurt dışında çalışan işçilerimizin büyük bir kısmının belirli bir düzen kurduktan sonra eş ve çocuklarını da çalıştığı ülkeye götürme girişimleri gibi dışa yönelik göç hareketleriyle ilçenin 1970–1975 yılları arasında nüfus artış hızında yavaşlama görülmüştür.

Araştırma sahasında 1981 yılında yapılan anket çalışmalarına göre, 1960–1980 yılları arasında 141 aileden 449 kişi Batı Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine, kalifiye işçi olarak göç etmiştir. Göçler, 1961–1967 yılları arasında yapılan antlaşmalar gereğince büyük oranda Batı Avrupa ülkelerine, özellikle de Almanya’ya yönelik olmuştur. Batı Avrupa’ya yönelen göçlerin % 98,2’sini Almanya, diğerlerini ise Hollanda ve Fransa çekmiştir (Tablo: 2.18.) (Köy Envanter Etütleri, 1984).

Tablo: 2.18. Kadirli İlçesinden Yabancı Ülkelere Yönelik Dış Göçler (1960-1980). Göç Alan Ülke Aile Sayısı Kişi Sayısı

Almanya 110 301 Kıbrıs 25 140 Libya 2 3 Irak 2 2 Hollanda 1 2 Fransa 1 1 TOPLAM 141 449

Kaynak: Köy Envanter Etütleri, 1984 (Kişi sayısı belirtilmeyen ailelerde

1980–2000 yılları arasındaki dönemi sorguladığımız son anket çalışmalarına göre araştırma sahasının son yirmi yıllık göç tablosu bir hayli değişmiştir. 2004 yılında yapılan anket çalışmalarına göre 1333 aileden yaklaşık 5892 kişi Batı Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine, işçi olarak göç etmiştir. Göçler, yapılan antlaşmalar gereğince büyük oranda Batı Avrupa ülkelerine, özellikle de Almanya’ya yönelik olmuştur. Araştırma sahasında ülke dışına olan göçlerin % 60’ı Almanya, % 11’i Hollanda, % 9’u Fransa’ya yöneliktir. Göçlerin % 10’u ise Belçika, İsviçre, Danimarka, İngiltere, İsveç ve Avusturya gibi Avrupa ülkelerine ve Avustralya’ya olmuştur (Tablo: 2.19) (Arazi Anketleri, 2004).

Tablo: 2.19.Kadirli İlçesinden Yabancı Ülkelere Yönelik Dış Göçler (1980-2000). Göç Alan Ülke Sayısı Aile SayısıKişi %

Almanya 710 3537 60 Hollanda 130 648 11 Fransa 110 530 9 Kıbrıs 65 295 5 Belçika 50 235 4 Avusturya 35 176 3 Libya 70 120 2 Irak 65 117 2 İsviçre 14 59 1 Suudi Arabistan 47 58 1 Danimarka 13 41 0,7 İsveç 10 29 0,5 Avustralya 6 30 0,5 İngiltere 8 17 0,3 TOPLAM 1333 5892 100

Kaynak: Arazi Anketleri 2004.

1980 sonrasında Suudi Arabistan, Libya, Ürdün ve Kuveyt gibi Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde Türk müteahhitleri inşaat işlerini üstlenmiş, bu ülkelere Kadirli yöresinden özellikle deneyimli tır ve kamyon şoförleri ile kalifiye inşaat işçileri gitmiştir. Buna rağmen, araştırma sahasının 1960–1980 yılları arasındaki göç hareketlerinde Avrupa’ya nazaran Ortadoğu ülkelerine olan göçlerin önemli bir yer tutmadığı görülür. Örneğin, 1981’de 25