• Sonuç bulunamadı

3. Daha Önce Yapılmış Çalışmalar

2.2. Nüfus Hareketleri

2.2.2. Göçler

2.2.2.1. İç Göçler

Araştırma sahasında gerçekleşen göçlerin önemli bir kısmı ekonomik, sosyal ve kültürel olaylara bağlı olarak, genellikle ülke sınırları içerisinde gerçekleşmiştir. Bu göçlerin bir bölümü iş gücü, turistik gezi, iş takibi, yaylacılık, eğitim ve sağlık gibi çeşitli nedenlere dayanmaktadır.

Araştırma sahasındaki iç göçleri üç kategoride incelememiz mümkündür: Birincisi, ilçe kırsalından Kadirli şehrine yönelik olan iç göçler; ikincisi, ilçe dışından Kadirli ilçesine yönelik olan iç göçler; üçüncüsü, Kadirli ilçesinden ilçe dışına yönelik olan iç göçlerdir.

İlçe Kırsalından Kadirli Şehrine Yönelik Göçler:

İlçede mevsimlik iş gücü göçleri oldukça yaygındır. 1950’li yıllarda kırsal nüfusun bir kısmı, topraklarından kopmaksızın kırdan ilçe merkezine doğru yönelmiştir. Başlangıçta geçici özellik gösteren bu göç hareketleri zamanla kalıcı göçlere dönüşmüşse de, kırsal kesimdeki nüfus kayıpları dikkat çekici düzeyde değildir.

1950’lilerde gözlenmeye başlayan ve 1960’lı yıllarda hızlanan kırsal alanlardan kentlere yönelik göç ve dolayısıyla şehirleşme olgusu, önceleri Kadirli şehrinin büyümesi açısından olumlu bir gelişme olarak görülmüştür. Ancak gün geçtikçe göçün hızlanması, kırsal kesimde tarımsal kültür ve ekonomik sorunların yaşanmasına neden olmuş ve nüfus artış hızı giderek yavaşlamıştır.

Kadirli ilçe merkezine 1965–1970 devresinde Topraktepe, Kesikkeli, Vayvaylı, Çaygeçit, Öksüzlü, Kiremitli ve Sumbas ilçesi’nin Araplı ve Gaffarlı köyleri başta olmak üzere ilçenin birçok köyünden ekonomik sorunlar, yüksek gelir elde etme düşüncesi, eğitim ve sağlık olanakları, şehirsel çekicilik gibi nedenlerle göçler olmuştur (Üçeçam, 2002, s.30).

İlçede kırsal kesimden Kadirli şehrine yönelik olan iç göçler, 1970 yılı sonrasında hız kazanmıştır. 1970 yılı sonrasında Kadirli ve çevresinde tarımdan arta kalan iş gücü, ticaret ve sanayi gibi şehirsel ekonomik sektörlere kaymıştır. Çukurova yöresinde tarımsal faaliyetlerin modern yöntemlerle yapılmaya başlanması, tarımsal iş gücüne olan talebin makineleşmeyle birlikte azalması, nüfus planlamalarının bir sonucu olarak doğum oranlarının düşmesi ve aile nüfus büyüklüklerinin küçülmesi, tarımsal arazi işletmelerinin veraset yoluyla giderek daralması ve gelirlerin azalması gibi faktörlerin öne çıktığı bu dönemde; özellikle eğitim ve sağlık sektöründe oluşan taleplere bağlı olarak gelişen hizmetler sektörü ve dolayısıyla şehirleşme hareketleri, Kadirli’de insan topluluklarını topraktan ayıramamış, ancak kırsal kesimin büyük oranda nüfus kaybetmesine neden olmuştur.

Mehmetli (Kesiksuyu) ve Aslantaş Barajları’nın yapımıyla birlikte tarım arazileri sular altında kalan çevre halkı, yeni geçim kaynakları için Kadirli’ye göç etmek zorunda kalmıştır. Mehmetli (Kesiksuyu) Barajı’nın yapılmasıyla 1970’den sonra Mehmetli köyünden, 1975’ten sonra özellikle Akdam, Akköprü, Akmaşat, Alibeyli, Düğenli köylerinden şehre göçler olmuştur. Ayrıca 1960’tan sonra Kahramanmaraş, Andırın, Göksun ile Kayseri’nin Sarız ve Pınarbaşı ilçelerinden Kadirli’ye yönelik iç göçün yaşandığı görülür. Bunun yanı sıra, o dönemdeki yerel yönetimin oy kazanmak için uyguladığı iskân politikasını da unutmamak gerekir. Ayrıca Aslantaş Barajı’nın yapılmasıyla birlikte 1980’den sonra Kadirli’nin doğusundaki Bahadırlı, Durmuşsofular, Karatepe ve Sofular köylerinden de şehre göçler olmuştur (Üçeçam, 2002, s.32).

İlçe merkezinin batısında Aslantaş Baraj Gölü kıyısında bulunan Durmuşsofular

köyünün yaklaşık 3000 dönüm tarım arazisi ile 25 ailenin evi sular altında kalmış ve

yurtlarından olan yine yaklaşık 150 hane büyük oranda Kadirli’ye taşınarak, Şehit Mustafa Yağız Mahallesi’nde yerleşmişlerdir. Köyde 20 ilâ 25 dönüm kadar tarlası bulunan birkaç aile günübirlik köye gelip - giderek işledikleri topraklarında geleneksel alışkanlıklarını sürdürmektedirler (Arazi Anketleri, 2004).

Kadirli ilçesindeki köylerde ikamet edip, köyleri dışında çalışan nüfus hakkında 1976 yılına ait veriler mevcuttur. Buna göre, genellikle erkek nüfusun oluşturduğu “köyleri dışında çalışan” kişi sayısı 354’tür. Bu sayı, 1975 yılı erkek nüfusunun yaklaşık % 1,7’sidir. Yani, Kadirli ilçesi köylerinde ikamet edip, köyleri dışında çalışan nüfus sayısı oldukça azdır. Çalışanların % 48,3’ü Kadirli’deki ticaret (158 kişi) ve çeşitli hizmetlerde (13 kişi) faaliyet gösterirken, % 27,7’si ağaç işleri (12 kişi), demir ve metal işleri (29 kişi), motor ve makine tamiri (57 kişi) gibi zanaatkârlık işlerinde çalışmaktadır. Geriye kalan % 24’lük kısım ise tütün imalatı (1 kişi), maden ve taş ocakçılığı (3 kişi), tuğla ve kiremit imalatı (40 kişi) ve mensucat (dokuma, tekstil) işlerinde (41 kişi) çalışmaktadır (D.İ.E., 1981).

2000 sayımına kadar olan son yirmi yıllık dönemde Kadirli kırsal kesiminden dışarıya olan göçlerin büyük oranda Kadirli etki alanında toplanmasına bağlı olarak, son yirmi yıllık devrede şehir nüfusunda, 24.584 kişilik ciddi bir artış gözlenmektedir.

2004 yılındaki arazi çalışmaları sırasında ilçe köylerinde uygulanan anket sonuçlarına göre; köylerde ikamet edip, köyleri dışında çalışan işçi sayısı 4248 kişidir. Bu işçilerin 1062’si (% 25) Kadirli’deki işyerlerinde günübirlik çalışmaktadır. Bunlar, çoğunlukla Hardallık, Vayvaylı, Harkaçtığı, Aydınlar, Azaplı, Kabayar, Halitağalar, Kümbet, Yusufizzettin, Anberinarkı, Narlıkışla, Söğütlüdere ve Şahaplı gibi şehre 1–10 km arasında değişen mesafelerle yakın konumda bulunan köylerde ikamet eden işçi, memur ve işyeri sahipleridir. Kadirli’de günübirlik çalışan işçiler genellikle küçük sanayi sitesindeki çeşitli atölye ve iş yerlerinde, taksi ve dolmuş servislerinde, ayrıca diğer perakende ve toptan ticaret yapılan iş

yerlerinde, çeşitli kişisel hizmetler sunan iş yerlerinde işçi veya işyeri sahibi olarak çalışmaktadırlar (Arazi Anketleri, 2004).

Köyleri şehre yakın konumda bulunmasına rağmen, özellikle evli ve çocuklu işçilerin son zamanlarda; gerek sağlık tesis ve imkânlarına yakınlık ve çocuklarının eğitimi ve gerekse diğer şehirsel hizmetler gibi yaşamı kolaylaştıran olanaklar ve şehirli kültürüne özenti gibi psikolojik nedenlerle konut kiralayarak şehre yerleştikleri bilinmektedir. Örneğin, Halitağalar

köyü, Kadirli’ye 7 km uzaklıktadır. Köyün Kadirli’ye yakın olması, bazı köylüleri şehirde

yaşamaya sevk etmiş ve şehirde oturmayı cazip bulmuşlardır. Onlar şehirde yaşayan köylülerdir. Köye her gün gelip, tarlalardaki işlerini bitirdikten sonra akşam olunca tekrar şehirdeki evlerine dönmektedirler. Toprağı olmayan bir kısım köylüler ise Adana ya da İstanbul’a göç etmişlerdir.

Bununla birlikte, nispeten Kadirli’ye daha uzak konumda bulunan (10 km ve daha uzak) köylerde ikamet eden bazı aileler, genellikle ortaöğretim kademesindeki çocuklarının eğitimini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için, konut kiralayarak şehre geçici olarak yerleşmekte ya da çocuklarını yerleştirmektedirler.

İlçenin güneyinde, ova ünitesinden alçak yükseltilerle engebeli yamaçlar sahasına geçildiği yerde bulunan Topraktepe ve Cığcık köyleri, topoğrafyaya ve yetersiz su kaynaklarına uyumlu olarak dağınık mahallelerden oluşmaktadır. Geçirgen arazi yapıları nedeniyle köylerde içme ve sulama suyu problemleri vardır. Topraktepe köyünde evlerde taşıma yoluyla çeşme suyu kullanılmaktadır. Köyün yaklaşık % 70’i şehre göç etmiştir. Arazilerin engebeli yapısından çok, sulama sorunu ve çocuklarının eğitim için uzak mesafelere gidip gelmeleri göçlerin başlıca nedenleridir. Göçenler, Kadirli’de “Şehit Orhan Gök Mahallesi”nde bir araya toplanmışlardır. “Baba toprağı” terk edilemediği için 1 hafta köyde, 1 hafta şehirde kalarak köydeki arazilerini işlemektedirler. Sulama yapılamadığı için, su isteyen ziraat ürünlerinin yerine daha çok kuru tarım metoduyla ve genellikle buğday ekimi yapılmaktadır.

İlçenin güneyindeki Cığcık köyünde tarım arazisi olup ta şehirde oturan aile sayısı oldukça fazladır. Bu aileler köye gelip arazisini işleyip, yeniden şehre dönmektedirler. Köyün tarım arazisi fazla olmasına rağmen, su problemi nedeniyle tarlalar sulanamadığı için hepsinde kuru tarım yöntemi uygulanmaktadır. Ziraattan fazla gelir elde edilmediğinden, köyde kalan ailelerde hayvancılık ön plandadır. Hemen hemen her aile ortalama 5 inek beslemektedir. Halk geçimini çoğunlukla süt ve süt ürünleri ile canlı hayvan satışından sağlamaktadır. Köyde sağlık evi ve okul bulunmakla birlikte nüfus yeterli olmadığından faaliyete geçirilememiştir. Okul kapalı olduğundan öğrencilerin bir kısmı her gün devlet desteğiyle Aşağıbozkuyu köyüne, bir kısmı da kendi imkânlarıyla Kadirli’ye taşınmaktadırlar.

Cığcık köyünün yüksek kesimlerindeki bir sırt üzerinde kurulu 150 hanelik Kaniağalı

özellikle çocuklarının eğitimi için Kadirli’ye göç etmiş ve sadece tarlalarını işlemek amacıyla köye gidip gelmektedirler.

İlçenin güneyinde yer alan köylerden biri olan Karabacak köyünde ise durum biraz farklıdır. Yıllarca miras yoluyla bölünerek küçülen babadan kalma tarım alanlarının geçimi sağlamada artık yetersiz kalmasından dolayı ekonomik zorluklar çeken pek çok aileden özellikle tahsilli olanlar mesleki alanlarında çalışmak, çeşitli sosyal ve kültürel hizmetlerden yararlanmak amacıyla köylerinden ayrılarak, başta Kadirli şehri olmak üzere ülkenin diğer merkezlerine göç etmiştir.

Anlaşılacağı gibi, araştırma sahamızdaki iç göçlerin önemli bir bölümü eğitim ve sağlık amaçlıdır. Özellikle ilköğretim, lise ve dengi okullarda öğrenim görmek amacıyla çok sayıda çocuk ve genç nüfus bu okulların bulunduğu Kadirli şehrine gelmekte ya da günübirlik taşınmaktadır. Aynı şekilde sağlık alanında da sağlık ocakları ile hastanelerde tedavi görmek amacıyla çok sayıda hasta bu tesislerin bulunduğu Kadirli’ye gelmekte ya da günübirlik taşınmaktadır.

Yukarıda belirtilen göç tiplerinde insanların bir bölümü işlerini bitirdikten sonra tekrar geldikleri köylere dönmektedirler. Bir bölümü ise Kadirli’de yerleşmektedir.

İlçe Dışından Kadirli İlçesine Yönelik Göçler:

İç göç hareketleri, ilçenin kırsalından Kadirli şehrine meyilli olduğu kadar ülkemizin doğu ve güneydoğusundan Kadirli ilçesine doğru da gerçekleşmektedir. Araştırma sahamızda en çok göç alan alanlarımız “ova ünitesi” olarak nitelendirebileceğimiz Yukarıova köyleri ile Kadirli şehridir.

İlçe dışından Kadirli ilçesine yönelik olduğu bilinen en eski iç göçler, 1865 ve 1866 yıllarında Çukurova’da devlet idaresini yeniden tesis eden ve bilhassa konargöçer oymakların yerleşmelerini sağlayan Fırka-i İslâhiye’nin, Kadirli ve çevresine “Kars dağlarında oturanlar” ile istekli “Çukurova aşiretleri”nden 600 haneye yakın bir topluluğun yerleşmelerine izin vermesidir (Halaçoğlu 1973, s.13-14).

Bununla birlikte çevredeki göçebe topluluklardan olan ve yöreye sık sık ziyaretlerde bulunan Tekeli Yörükleri, 1935 yılında Tozlu ve Tekeli köyleri civarına yerleşmişlerdir. Toplam 1096 kişiden oluşan Yörüklerin 574’ünü erkek, 522’sini ise kadın nüfus meydana getirmektedir (D.İ.E 1937, Seyhan Vilayeti, s.14).

1940–1950 dönemine araştırma sahasına ilçe dışından olan iç göçler damgasını vurmuştur. Bu dönemde Kadirli ve köylerine Adana, Osmaniye ve Konya’dan yerleşmek amacıyla; Adıyaman, Urfa, Kayseri, İzmit ve iyi tanımlanamamış çeşitli güneydoğu illerinden hayvan otlatmak ve tarım işçisi olarak çalışmak amacıyla çok sayıda göçler olmuştur. 1940

yılında Konya’dan 40 aile (yaklaşık 200 kişi) Erdoğdu köyüne iskân amacıyla göç etmiştir (Köy Envanter Etütleri, 1984 ve Arazi Anketleri, 2004) (Tablo: 2.14).

Ayrıca bu dönemde daimi ikametgâhı Kadirli’de olmayan 4968 tarım işçisi sayılmıştır. Söz konusu işçiler nüfus kayıtlarına “bölge dışından gelenler”, “aşiret mensupları” ve “çeltik amelesi” şeklinde yazılmıştır (DİE 1945 ve 1950 Gen. Nüf. Say.) (Tablo: 2.6). Ayrıca yöreyi sık sık ziyaret eden Saçıkaralı Yörükleri, sayıları net olarak bilinmemekle beraber 1951 yılında Erdoğdu (Akmaşat) köyüne gelerek yerleşmişlerdir. Ayrıca, ilçeye 1960 yılından itibaren Kahramanmaraş’ın Andırın ve Göksun ilçelerinden de gelenler olmuştur (İller Bankası, 1998, s.8).

Tablo: 2.14. İlçe Dışından Kadirli İlçesine Yönelik İç Göçler (1940–1980).

Dönem Nereden Nereye İskânAmaç (Aile Sayısı)Tarım Amaç (Kişi Sayısı) İşçiliği OtlatmaHayvan İskân İşçiliğiTarım OtlatmaHayvan

1940 Konya Erdoğdu 40 - - 200 - - 1960 Kayseri Erdoğdu 10 - - 50 - - 1965 Adana Y.Çiyanlı 2 - - 10 - - 1975-1980 Kayseri Akköprü - - 20 - - 100 Çukurköprü - - 5 - - 25 Konya Mecidiye 2 - - 10 - -

Şanlıurfa SöğütlüdereHalitağalar 11 -- -- 55 -- --

İzmit Vayvaylı - 30 - - 150 - Osmaniye Yusufizzettin 6 - - 30 - - D.Anadolu Kümbet 33 - - 165 - - Çukurköprü 20 - - 100 - - Diğer Erdoğdu - 50 - - 250 - Çukurköprü - 20 - - 100 - Yalnızdut 10 - - 50 - - TOPLAM 125 100250 25 625 5001250 125

Kaynak: Köy Envanter Etütleri, 1984

(Kişi ya da aile sayısı belirtilmeyen durumlarda yaygın olarak kullanılan aile büyüklüğü 5 kişi kabul edilmiştir).

Eski adı “Hüseyinölen Çiftliği” olan Coşkunlar köyü, başlangıçta bir çiftlik yerleşmesiyken; bir bölümü Andırın (Kahramanmaraş), bir bölümü de Sarız’dan (Kayseri) gelen ve genellikle birbirleriyle akraba olan ailelerin yerleşmesiyle gelişerek önce Yalnızdut köyüne bağlı bir mahalle yerleşmesine, 1990 yılında yapılan bir düzenleme ile de muhtarlığa (köy) dönüşmüştür. Köye ilk yerleşenler, çiftlik sahipleri tarafından 1940–1945 yılları arasında çiftliğe tarım işçisi olarak getirilmişlerdir. Periyodik olarak çiftliğe gelip giden söz konusu aileler, bir zaman sonra buraya yerleşip kalmışlar ve tekrar yurtlarına geri dönmemişlerdir. Coşkunlar köyü arazilerinin tapusu “Coşkunlar” olarak bilinen aileye (kabile) ait olduğundan, burada yaşayan insanların arazileri ve evlerinin tapusu bulunmamaktadır. Köyde oturan göçmenler, tapulu arsa ve arazi sahibi olmak için bu güne kadar herhangi bir girişim ya da talepte bulunmazken, buraların sahipleri de onları buradan çıkarmak için her hangi bir girişimde

bulunmamışlardır. Başlangıçta 5 haneden oluşan köydeki hane sayısı bugün 60’a ulaşmıştır (Arazi Anketleri, 2004).

1945 yılında Kerimli köyünde kolera salgınına bağlı olarak sürdürülen karantina nedeniyle sayım yapılamamış, tahmini 538 kişi (o yılın % 3,84 nüfus artış oranına göre) nüfusa katılmamış; dolayısıyla bu durum, 1950 yılına yaklaşık 1000 kişilik artış olarak yansımıştır (DİE 1945 ve 1950 Gen. Nüf. Say.).

Köyde “kolera” tanılı rahatsızlıklar sık görülmeye başlayınca, köy yakınlarından geçen Savrun çayının yatağı bir ark (kanal) yardımıyla drene edilerek, Anberinarkı köyü “Tucar” mevkiinden geçirilmiş, böylece bataklılar kurutulmuş, ancak salgın nedeniyle köyden Kahramanmaraş dolaylarına ve Çığcık köyüne yönelik göçler olmuştur. Bugün Kerimli köyü halkı arasında Andırın ve Göksun (Kahramanmaraş) asıllı aileler çoğunluğu oluşturmakla birlikte, Gerger (Adıyaman) yöresinden de gelenler vardır.

Halitağalar köyündeki Pamsan Çırçır Fabrikası’nın güneyinde “Adıyamanlılar” adıyla 20 hanelik bir mahalle bulunmaktadır. Mahalle sakinleri daha önce işçi olarak gelip gittikleri köyden 1990 yılında ev ve tarım arazisi satın alarak buraya yerleşmişlerdir. Başlangıçta 2 hane bulunan Adıyamanlı mahallesinde hane sayısı giderek artmış ve bugün 20 haneye ulaşmıştır.

1960 yılında Kayserili olduğu bilinen 10 aile (yaklaşık 50 kişi) Erdoğdu köyüne, 1965’te ise Adana’dan 2 aile (yaklaşık 10 kişi) Yukarı Çiyanlı köyüne gelerek yerleşmiştir (Köy Envanter Etütleri, 1984) (Tablo: 2.14).

İlçenin orta kesimlerinde, ilçe merkezinin güneyinde yer alan Kümbet köyü “Göçmenler Mahallesi”ndeki Bulgaristan göçmenlerinin boşalttığı yerlere Güneydoğu Anadolu’nun çeşitli illerinden yöreye zaman zaman tarım işçisi olarak gelen bazı aileler yerleşmişlerdir. Bu mahallede yer alan evlerin çoğunluğu göçmenlere ait evlerdir. 1951 yılında mahalleye yerleştirilmiş olan 80 göçmen hanesinden bugün sadece 3 hane kalmıştır. Giden göçmenlerin yerine 1960–1965 yılları arasında Şanlıurfa ve Adıyaman’ın çeşitli ilçelerinden özellikle Siverek ve Gerger’den gelip yerleşmişlerdir. Zazalar, göçmenlere ait evleri ve 3–5 dönüm de tarla satın alarak mahalleye öylece yerleşmişlerdir. Daha çok çevredeki tarlalarda işçi olarak çalışmaktadırlar (Arazi Anketleri, 2004).

Kümbet köyünde olduğu gibi Hacıhaliloğlu köyüne de Güneydoğu’dan gelip yerleşen 6 hane bulunmaktadır. Bunlar, daha çok süt hayvancılığı ile geçinmektedirler. Her bir hanenin buzağılar hariç, beslediği en az 6–7 tane ineği bulunmaktadır. Aynı zamanda canlı hayvan ticareti de yapmaktadırlar. Gerger (Adıyaman)’den gelenlerin bir kısmı, kan davası nedeniyle, bir kısmı Atatürk Barajı kurulunca toprakları su altında kaldığından, Siverekliler ise yaygın olarak geçim sıkıntısı nedeniyle gelmiş ve buraya yerleşmişlerdir. Arazi çalışmalarımız esnasında, Siverek’ten akrabalarını getirip buraya yerleştirmek isteyen Siverekliler ile bu duruma muhalefet eden Gergerliler arasındaki gerginliğe ve jandarma müdahalesine bizzat şahit

olunmuştur. Bu olay sonucunda anladığımız kadarıyla gelecek yıllarda mahallenin hane sayısı günden güne artacaktır.

İnşasına 1965 yılında başlanılan ve 1971 yılında tamamlanan, Sumbas ilçesi sınırları içerisinde yer alan Mehmetli (Kesiksuyu) Barajı’nın, civar köylerin tarım alanlarını işgal etmesiyle, Sumbas ilçesi kırsalından bir miktar nüfus Kadirli’ye göç etmiştir. Özellikle Şanlıurfa’dan gelen bazı tarım işçileri, belediye seçimlerinde potansiyel seçmen nüfus olarak görülerek, Yeşiltepe mahallesinde yerleşmelerine müsaade edilmiştir. Bunun sonucunda şehir nüfusu ülke değerlerine oranla 2,5 kat daha hızlı artmıştır (Üçeçam, 2002, s.30).

1975-1980 yılları arasında ilçeye Kayseri, Konya, Şanlıurfa, İzmit, Osmaniye, Doğu Anadolu’nun çeşitli illeri ve ülkenin diğer alanlarından 198 aile gelmiştir. Gelenlerin % 50,50’si tarım işçisi, % 12,63’ü ise hayvan otlatmak amacıyla geçici olarak; % 36,87’si ise iskân amacıyla gelmiştir (Tablo: 2.14). İzmit ve genellikle Güneydoğu Anadolu illerinden gelenler tarım işçisi olarak, Kayseri’den gelenler ise hayvan otlatmak amacıyla ilçeye geçici olarak gelirlerken; Konya, Şanlıurfa, Adana, Osmaniye ve çeşitli Doğu Anadolu illerinden gelenler ise “ova köyleri” şeklinde tasvir ettiğimiz tarımsal varlığı ve geliri yüksek olan köylerde iskân olmuşlardır. Bu dönemde ilçeye yaklaşık 365 kişi yerleşmekle beraber, aynı zamanda yaklaşık 625 kişi de geçici olarak ilçenin doğal kaynaklarından yararlanmıştır (Köy Envanter Etütleri, 1984).

Yapımına 1975 yılında başlanılan ve 1984 yılında tamamlanan Aslantaş Barajı’nın göl sularının işgaliyle yerleşim alanları ve tarım arazileri daralan Andırın ilçesinin Gökahmetli, Kıyıkçı ve Köleli köyleri başta olmak üzere göl havzasındaki diğer köylerden, Kadirli şehrinin doğusundaki yerleşim alanlarına göçler olmuş, bu nedenle de şehrin doğusu gecekondularla işgal edilmiştir. Bu kontrolsüz göç hareketleri daha sonradaki dönemlerde de devam etmiş ve kırsal alandan gelenlerle şehrin doğu kesimindeki gecekondu sayısı giderek artırmıştır (Üçeçam, 2002, s.32).

Araştırma sahamızda bu göçlerden başka mevsimlik göçler de görülmektedir. Mevsimlik göçler, daha çok tarım işçilerinin ekim, dikim ve hasat dönemlerinde yer değiştirmeleri şeklinde gerçekleşen periyodik nüfus hareketleridir. Her yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu’nun güneyi ve Kadirli’nin çevresindeki yüksek kesimlerden çok sayıda tarım işçisi, önceleri pamuk çapalama ve toplama mevsiminde tarlalarda çalışmak üzere yöreye göç ederken, şimdilerde yer fıstığı ziraatında çalışmak üzere gelmektedirler. Bu işçiler belirli bir süre çalıştıktan sonra tekrar geldikleri yere geri dönmektedirler. Araştırma sahamızda gözlenen mevsimlik göçlerin bir başka şekli ise hayvan otlatmak amacıyla yapılan yaylacılıktır. İnsanlar genellikle ilkbaharda nisan ve mayıs aylarında civardaki otlak ve meralar ile yüksek yaylalara hayvanları ile birlikte göç etmekte (bu şekilde göçen ailelere yörede “Aydınlı” denilmektedir.

Keza, bu aileler Aydın yöresinden gelerek buralara yerleşmiş yarı göçebe Yörüklerdir), sonbaharın eylül ve ekim aylarında ise tekrar geldikleri yerlere geri dönmektedirler.

Mecidiye köyü ve çevresine son yıllarda ilçe dışından gelip, “süt davarcılığı” yapan bazı göçmenler vardır. Kilis civarından gelen bu kişilere köylüler arasında da “Kilisliler” denmektedir. Kilisliler, ortalama 1000 baş kadar olan davar sürüsü (koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlar) ile gelip civardaki köylerin tarım arazilerini otlak olarak kiralayarak sürülerini bu alanlarda beslemektedirler. Kilisliler, yöreye haziran ayının sonlarına doğru (ayın yirmisinden sonra) gelmekte; çadır kurmadan sırtlarında taşıdıkları yataklarıyla bir gün orada, bir gün burada kalarak ekim ayı sonlarına doğru da gitmektedirler.

Mecidiye köyünden Tozlu köyüne geçerken, Mecidiye köyünün artık kullanılmayan okul binası ve bahçesinde kurulmuş 20 çadırda kadın ve çocuklar dahil 50 kişiye rastlanmıştır. Suruç (Urfa)’tan geldiğini öğrendiğimiz bu tarım işçileri, Kadirli ilçesine her yıl mayıs ayı sonunda “karpuz zamanı” geldiklerini ve “fıstık sökümü”ne kadar (kasım ayı sonuna kadar) yaklaşık 6 ay burada çalıştıklarını ifade etmişlerdir. Tarla sahipleri her sabah sırasıyla, işçilerin kamp kurdukları yere gelmekte, işçileri alıp tarlasına götürmekte ve akşam iş bitiminde yeniden kaldıkları yere getirmektedirler (Foto: 2.1).

Foto: 2.1 Mecidiye köyünde tarım işçilerinin kaldıkları alanlardan bir görünüş. Suruç (Urfa)’tan gelen bu tarım işçileri, yöreye her yıl mayıs ayı sonunda gelmekte ve kasım ayı sonuna kadar yaklaşık 6 ay kalmaktadırlar. Sabahları tarlalara götürülen işçiler, akşam iş bitiminde tekrar kaldıkları çadırlara geri dönmektedirler.

İlçe merkezinin batısındaki Yusufizzettin köyünde “Aydınlar” adıyla bilinen bir göçmen mahallesi bulunmaktadır. Bu mahalle sakinlerinin anayurtları, Aydın ile Antalya arasındaki yüksek göçebe hayvancılık sahalarıdır. Daha sonra kış aylarını geçirmek üzere Osmaniye çevresine göç etmiş bulunan bu insanların yeni yayla alanları ise Develi ve Kayseri tarafları olmuştur. Bunlar o dönemde “pastoral nomadizm” (göçebe hayvancılık) yaşam tarzını benimsemiş Yörüklerdir. 1970 yılında davarlarıyla birlikte üç haneden 15 deve sırtında 18 kişi

ile köye gelen Yörükler, bugünkü Aydınlılar mahallesine yerleşmişler ve zamanla kalabalık bir nüfusa erişmişlerdir. Bugün mahallede 31 hanede toplam 211 kişi bulunmaktadır. Yerleşik hayata geçtikten sonra bile 1979’a kadar alışık oldukları küçükbaş hayvancılık faaliyetlerini yarı göçebe olarak sürdüren Yörükler, 1980–1985 yılları arasında verimli tarım arazilerini işlemeye ve genel anlamda ziraatla uğraşmaya başlamışlar ve giderek göçebelikle olan bağlarını