• Sonuç bulunamadı

KKTC’nin kuruluşunun ve Türk Halkının Şanlı Direnişinin öncüsü olan efsanevi TMT, ilk Bayraktarı Yarbay Rıza Vuruşkan’ın başkanlığında 1 Ağustos 1958 tarihinde resmen Lefkoşa’da kurularak faaliyete geçmiştir.68 TMT’nin kuruluş tarihini her ne kadar farklı ifade eden kaynaklar var ise de, KKTC Meclisinin onayı ile resmi kuruluş tarihi olarak 1 Ağustos 1958 tarihi kabul edilmiş ve Kıbrıs’ta her yıl törenlerle kutlanmaktadır.

TMT Derneği Başkanı Yılmaz Bora teşkilatın kuruluşunu şu şekilde ifade etmektedir: “Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) resmi kuruluşu 1 Ağustos 1958’dir. Bu tarihte bir kişilik kazandırılmıştır. Anavatana heyetler giderek Kıbrıs’taki durumu anlatmaya başladı ve Kıbrıs davası anavatana taşındı. Kıbrıs’tan giden heyetlerin başvuruları sonucu dönemin hükümeti durumu kavradı ve rahmetli Daniş Karabelen (Dönemin Genelkurmay Özel Harp Dairesi Başkanı)’e örgütü kurma görevi verildi. Giden heyetler tarafından, ‘Bizim örgütlerimizin olduğu, ancak dağınık ve yetersiz oldukları, anavatandan gelecek işin uzmanı kişilerin emir komutasında örgütlenilmesinin uygun olacağı’ talebi iletildi. İlk olarak 1958’in başlarında anavatandan Yarbay Rıza Vuruşkan komutasında bir ekip geldi. Rıza Vuruşkan İş

67 A. Akkurt, a.g.e., s. 47-50. 68 Kıbrıs TMT Derneği, Arşivi.

Bankası’nda görevli bir müfettiş görünümündeydi. İlk Bayraktar Rıza Vuruşkan’dır.

Kod adı ‘Bozkurt’ idi.” 69

1958 yılı Mayıs ayında Ankara’da, 1 Ağustos 1958 günü de TMT lideri Yarbay Rıza Vuruşkan tarafından Lefkoşa’da TMT Karargâhı tesis edilmişti. Ardından Lefkoşa’ya öteki kurucu subayların da gelmesi ile liderlik karargâhı tam kadro ile çalışmaya başlamıştı. Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş tarafından, TMT lideri Yarbay Rıza Vuruşkan’a, örgütü kurmasında yardımcı olmaları için önerilen ve tanıtılan, toplumun üst düzeyde aydın kişilerin örgüte alınmaları ile TMT’nin çekirdeği oluşturulmuştu.

TMT’ye alınan bu değerli aydın kişilerin adları şöyle idi; Avukat Osman Örek, Dr. Şemsi KAZIM, Dr. Necdet Ünel, Dr. Niyazi Manyera, Dr. Orhan Müderrisoğlu, Dr. Burhan Nalbantoğlu, PTT Müdürü Namık Kemal Şemi, Nevzat Uzunoğlu, Baf Belediye Başkanı Halit Kazım öğretmen Necdet Hüseyin. Kıbrıs Davamıza gönül veren bu “vatansever kişiler” lider Vuruşkan’dan aldıkları talimat ve onun yol göstericiliği ile Türkiyeli uzman subaylarında yardımları ile TMT hücrelerini oluşturmuşlardır. Bu kişiler TMT’nin alt kademelerinde liderlik konumunda bulunuyorlardı.

Bayan gazeteci Özcan Ercan, 1995 yılı Haziran ayında Milliyet gazetesinde yayımlanan TMT ile ilgili bir dizi yazısında, Lefkoşa’da kurulan ilk hücreden şu şekilde söz etmektedir: “İlk seferde, yedi kiydiler. Yüreği vatan sevgisiyle çarpan, coşkulu, heyecanlı, ölüme meydan okuyan yedi gözü pek ve kararlı adam, isimlerini, üniformalarını, mesleki kıdemlerini ve sevgi dolu yürek bağlarını geride bıraktılar. Maske isimler, maske mesleklerle, bir meçhule gönüllü oldular. Bir bilinmeze kulaç attılar. Artık biz yokuz ve hiçbir zaman olmadık. Şu andan itibaren tek başınasınız, dendiğinde, büyüklerine kırılmadılar. Ve de yılmadılar. Aksine çatık silahların gölgesinde, Kuran’a el basıp, dava için ölümüne yemin ettiler. Onları, ‘umut susuzluğu

ve çaresizlik’içerisinde, karşı kıyıda bekleyenlere uzattılar ellerini, Kader birliği ettiler.

‘Ölmek var, dönmek yok’ oldu parolaları. Hep birlikte, gizlilik andı içtiler. Gizli

kalmalıydılar ki, ‘karşı kıyıdakileri’sahipsiz, çaresiz ve savunmasız sanan ejderha, bir

gün, ölüm saçan alevden dilini uzatsın. Ve onlara, tedbirsiz yakalansın. Bu nedenle,

69 Yılmaz Bora (TMT Derneği Başkanı), Mehmet oğlu,1936 Akıncılar Köyü/Kıbrıs Doğumlu, Lise

gizlerini canla başla korudular. Başarıyla örgütlendiler. Ama yeraltında 30 adet şifre üzerine kurdular Bozkurt’un otağını. ‘Bereket Çadırları’ dinleri, imanları, namusları oldu. Çelikten bir ağ gibi Ada’nın dört bir yanında mevzilendiler. Altı bölgede, altı birlik kurdular. Hep o kana susamışları mağlup edip, geri tepmek ve katliama engel olmak üzere hazırlandılar. Dört yıl boyunca öylesine çarpıcı örgütlendiler ki, dünyanın başarılı hücre teşkilatları arasında adları saygıyla anıldı. Gizlilikteki inanılmaz başarıları, dişe diş, başa baş ama sessizce savaştıkları düşmandan bile sakladı varlıklarını. Direnişin gerçek gücü hiçbir zaman fark edilemedi. 1957-61 arası vardılar, ama yok gibi estiler. Taa ki ejderhanın alevden dilini uzattığı 1963 yılına kadar. Taa ki,

yeraltından yeryüzüne çıktıkları, Kanlı Noel’e kadar.” 70

Lefkoşa’da başlatılan bu hücre kurma faaliyetleri süratle adanın tüm Türk yerleşim bölgelerine yaygınlaştırılmıştı. Yeraltı gizlilik kuralları nedeni ile bir hücredeki Mücahitler öteki hücrelerde ki Mücahitleri tanımazlar, hücre liderleri de yalnız kendi bağlı olduğu birlik liderlerini tanıyabilirdi. Bu sıkı gizlilik kuralı 1963 yılına kadar TMT’nin gücüne güç katmıştı.

TMT’de her kademede lider durumunda bulunan kişilerle hücrelerde yer almış olan tüm mücahitlerin adları kodlanmıştı. Örneğin, TMT lideri Albay Rıza Vuruşkan’ın TMT lideri olarak Kod adı Bozkurt idi. Dr. Küçük’ün Kod Adı Ağrı, Rauf Denktaş’ın kod adı ise Toros idi. Mücahitlere genel olarak Kurt deniliyordu. Mücahitlere TMT’deki görevlerine göre de, eğitimcilere Temizlik Kurt’u, Silah ikmalinde çalışanlara Bereket Kurt’u, istihbarat işlerinde çalışanlara da Fal Kurt’u denilirdi. Türkiye’de çalışan subay, TMT ile ilgili devlet adamları ve generallerin adları da kodlanmıştı. General Karabelen’in kod adı Cankurt idi. Bnb. İsmail Tansu’nun kod adı da Albay Vuruşkan’ın önerisi ile ilk günlerde “Mücahit” olarak tespit edilmiş ise de bu adın, TMT personeli için genel ad olarak benimsenmesi ile “Doğan” şeklinde değiştirilmesine karar verilmişti.

TMT’nin örgütlenme planında öngörülen ve adanın altı bölgesinde, ilk üç yılda (1958-1960) oluşturulan Sancaklardaki toplam mücahit sayısı yaklaşık beş bin kadardı ve hepsi de silahlandırılmıştı. Bu sayının son dönemde on bine yükseltilmesi planlanmış

ve bunu için tüm hazırlıkları tamamlanmıştı. Gerekli her cins silahlar da Mersin ve Anamur’daki özel depolarımızda her an gönderilmeye hazır bulunduruluyordu. TMT’yi kurulduğu dönemde İngilizler henüz Ada’dan çekilmemişler, Zürih ve Londra Antlaşmaları imzalanmamış ve Türk Rum ortaklık cumhuriyeti devleti kurulmamıştı. Planlar yapılırken, Ada'dan İngilizlerin çekilmesinden sonra ortaya çıkacak olaylara karşı, ileriye dönük olarak hep TMT’nin güçlenmesi ve devamlı geliştirilmesi esası göz önünde bulundurulmuştu.71