• Sonuç bulunamadı

Modern (Demokratik) Elitizm Bağlamında Güçlü Demokratik Elitizm

3.2. Güçlü Demokratik Elitizm Modelinin Elitizm Teorileri İçinde

3.2.2.3. Modern (Demokratik) Elitizm Bağlamında Güçlü Demokratik Elitizm

Modern elitizm teorisi, siyasal hayatta elit varlığını, klasik elitizmin ifade ettiği gibi kaçınılmaz bir tarihsel gerçeklik olarak değil; ekonomik ve siyasal yapılara bağlamaktadır. Güçlü Demokratik Elitizm Modeli, ana gövdesi itibariyle demokratik elitizm teorisi içinde bir söylemdir ve modern elitizm teorisinin birçok unsurunu kabul ediyor görünmektedir. Ancak günümüz dünyasının gerçekleri, liberalizm ve cumhuriyetçilik arasındaki dengenin iyiden iyiye yitirilmiş olması gibi unsurlar, demokratik elitizmin revize edilmesini, zamanın özellikle postmodern dünyanın siyaset anlayışına uyarlanmasını ve böylelikle güncellenmesini gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede Güçlü Demokratik Elitizm Modeli, siyasette erdemli elitlerin meşru görülmesi ve arzulanan bir taraf olması açısından Normatif elitizmden faydalanması kadar; parçalı,

Cumhuriyetçi değerlere sahip, şeffaf ve hesap verebilen elitlerin demokratik işleyişe yarayacağını ifade etmesi bakımından Modern Elitizm teorisinden de yararlanmaktadır.

‘Rekabetçi’, ‘Parçalı’, ‘Plüralist’, veya ‘demokratik’ nitelemeleriyle de ifade bulan Modern Elitizm Teorisi, siyasal elitlerin yeknesak, insicamlı ve bütünleşik bir yapıda olmaktan ziyade, toplumsal yapılara yayılmış ve değişik hatlar boyunca parçalanmış olduğunu ve parçalar arasındaki rekabetin halka da yarabileceğini iddia eder. Ancak Güçlü Demokratik Elitizm Modeline göre, “demokratik elitistlerin parçalı elit, parçalı halk kavramlaştırması, teoride güzel görünmekle birlikte, günümüz toplumlarının gerçeği karşısında çok hayalci kalmaktadır. Zira ekonomik eşitsizliklerin ulaştığı düzey, böyle bir çeşitliliği imkânsız kılmaktadır. Ekonomik güç az sayıda imtiyazlı elit tarafından ele geçirilince halkın, kendi kendisini yönetme ihtimali giderek zorlaşmaktadır. Zira ekonomik elitler arasındaki mücadele, (modern elitistlerin iddia ettiği üzere) ekonomik olmayanların özgürleşmesine ve/veya refah bir düzeye yükselmesine çok fazla katkı yapmamaktadır” (Kurtbaş, 2017: 408). Zira Mills (akt. Tolan, 1983: 90), aralarında “bulunan sıkı bir bağ sayesinde elitlerin, ekonomik ve siyasal karar verme süreçlerini kontrol etme gücüne sahip olduğunu belirtmektedir”. Mills’in üç parçalı olan elit teorisine karşılık çoğulcu ve parçalı demokrasi fikri savunan Mannheim, çoğulcu elit kuramının en önemli temsilcilerinden biridir. 20. yüzyıl boyunca, savaşların olduğu zamanlarda elit yöneticiler ile demokratik düşünce arasındaki ilişkiyi araştıran bir sosyolog olan Mannheim, Güçlü Demokratik Elitizm Modeli’ne önemli ölçüde kaynaklık etmiş görünmektedir.

Mannheim, diğer modern elitistler gibi, elitlerin toplumlarda her daim etkin bir rol üstlenmesi gerektiğini ileri sürmekte ve elitlerin siyaseti yoğun şekilde şekillendirdiklerine inanmaktadır.69 Elitler ile demokrasi arasındaki ilişkiyi açıklarken,

daha önce de belirli elit grupların var olduğunu reddetmemekle birlikte, elitlerin demokrasiye katkı sunmaya başlamalarını yeni bir elit kesimin ortaya çıkışına ve alt kesime bu güveni sunması ile ilişkilendiren Mannheim (Bottomore, 1996:104), halkın kendi kendini yönetmesi anlamına gelen demokrasiye saygı duymakla birlikte halkın, kendi kendini yönetemeyecek durumda olması durumunda, bu işi üst sınıfa bırakması gerektiğini düşünmektedir. Çünkü Mannheim’a göre (Bottomore, 1996: 113) alt sınıf, her

zaman siyasette aktif rol alamasalar bile, en azından belli aralıklarla siyasete katılabilir. Bu da demokrasi için yeterlidir.

Bu noktada Mannheim da dâhil diğer modern elitistlerin düşüncesinde halkın yeterince etkin olmaması ciddi eleştirilere açık kapı bırakmıştır. Her toplumun seçkin bir azınlık tarafından yönetilmesine karşın, yine de demokratik olabileceğini savunarak, çağın gereklerine uygun ve alternatif bir model olarak değerlendirilebilecek olan “Güçlü

Demokratik Elitizm Modeli” ile eksik bırakılan bazı unsurlar tamamlanmaya

çalışılmaktadır.

Günümüz post-modern dünyasında, bazı etik-erdem kuralları aşınmış, artık her

şeyin kâra dönüştüğü bir ortamda ahlâk da geri plana düşmüştür. Sosyal medyanın

ilerlemesiyle de geleneksel ahlâk pek çok saldırıya maruz kalarak, bireyselleşme temel bir gayeye dönüşmüştür. Böyle olunca insanlar egoist olmuş ve birçok ahlâk ilkesini görmezden gelmeye başlamışlardır. Bütün bunlar sonucunda post-modernite ahlâk, erdem ve vicdanın sorgulanmasına yol açmıştır. Bu da değersizleşmeyi beraberinde getirerek artık ahlâki konular adeta dalga geçilecek bir olgu haline gelmiştir. Dolayısıyla etik ve erdem gibi değerlerin hafife alındığı günümüz modern dünya siyasetinde, Güçlü Demokratik Elitizm Modeli, güçlü erdem vurguyla siyasette aşınmaya başlayan bu ahlâk sorunlarına etik temelli ve dengeli çözümler getirmeye çalışmaktadır.

Bu çerçevede elit olmayı, bir kişinin ahlâklı veya kişilikli olmasına değil, zengin oluşuna, yüksek rütbede bulunmasına veya itibarına bağlayan ve seçimlerin sadece seçkin gruplar arasında vuku bulduğu modern elitizm modelinde, halk zayıftır ve seçkinleri kontrol imkânına sahip değildir. Demokratik elitizm teorisi bağlamı içerisinde, çağdaş pratik deneyimler ve demokrasilerin eksikliklerini göz önünde bulundurarak oluşturulan Güçlü Demokratik Elitizm Modeli, demokratik elitizmin Aşil topuğu olarak gördüğü zayıf halkı fiilen güçlendirecek öneriler ortaya atarak, güçlü ve etkili bir elit ile denetim yetkisini elinde bulunduran güçlü bir halk tarafından yürütülecek bir demokrasinin pekala mümkün olabileceğini savunmaktadır, diyebiliriz.

Nitekim halkın eskisine göre giderek daha eğitimli ve yüksek gelir sahibi olduğu, ayrıca internet ve sosyal medya sayesinde eskisine göre çok daha kolay şekilde organize olabildiği bir çağda, halkın yekpare ve despotik elit yapılarına karşı çok daha fazla demokratik bir güce sahip olduğunu ve halkın elitler karşısında denetleyici bir “ortak

irade” oluşturmasının eskisine göre daha olanaklı olduğunu var saymak, hiç de gerçek dışı bir tutum olarak değerlendirilmemelidir.

Modern Elitizm Teorisi’nin eşitliğe önem verdiğini, ancak bu eşitliğin toplum kesimleri arasında değil, güçlü bir konuma ulaşabilmede tanınan bir fırsat eşitliği anlamında olduğunu ifade eden Kurtbaş, elit olmaya giden yolların kısıtlılığı gerçeğini eleştirmekte ve şu soruları sormaktadır: Herkese fırsat eşitliğinin sunulmadığı bir toplumda, halk ne ölçüde gerçekten güçlü olabilir ve elitleri nasıl denetim altında tutma iradesi gösterebilir? Siyasi isteklerini, çıkar grupları sayesinde dile getirebilen halkın dâhil olduğu bu gruplar, yeterince varlıklı değillerse ve elitlerce (sendika elitleri, muhalefetteki siyasi elitler, ekonomik elitler vs. tarafından) desteklenmiyorlarsa; halkın isteklerini yöneticilere kim ulaştırabilecektir? (Kurtbaş, 2017b: 403). Bu süreçte en önemli noktalardan biri elit dolaşımı ve elit dolaşımına giden yolların eşitlik çerçevesinde açık tutulmasıdır. Demokratik elit teorisi açısından eşitlik hususu, demokrasinin gücün toplumsal gruplar arasında “eşit” dağılımı ilkesinden farklıdır. Demokratik elit teorisinin eşitlik anlayışına göre, önemli olan toplumsal eşitsizlikler arasında gücün ve iktidarın eşit dağımı değil; elit/seçkin olmaya giden yolda fırsatların eşit olmasıdır (Kurtbaş, 2017b: 403). Bu noktada fırsatların eşit olduğu bir toplumda, elit dolaşımının bütün yolları açık olmalıdır ki sağlıklı işleyen bir demokrasinin kurulması mümkün olabilsin.

Güçlü Demokratik Elitizm modeliyle ilgili farklı kişiler değişik açılardan bir takım eleştiriler getirebilirler. Bir sonraki bölümde bu eleştirilere yer verilerek, Model’in sunabileceği olası çözüm yolları ele alınacaktır.

3.3. Güçlü Demokratik Elitizm Modeli İle İlgili Gündeme Getirilebilecek