• Sonuç bulunamadı

Moğollar ve İslamiyet

3. İstila Öncesinden İlhanlıya Kadar Anadolu’nun Siyasi Durumu

1.2. Moğol Steplerine Büyük Dinlerin Nüfuzu

1.2.3. Moğollar ve İslamiyet

IX. asırda Samanilerle (874–1005) başlayan ve daha sonra da Karahanlılarla hızla devam eden İslamlaşma uzun süre iç Moğolistan’a ulaşamamıştır. Bunda Moğolların yaşadığı toprakların o dönemde Buhara, Semerkant ve Kaşgar gibi İslam kültür ve medeniyetinin merkezi konumundaki topraklara uzak olmasının tesiri olmuştur. Moğolistan hakkında İslam tarihçileri ve Müslüman coğrafyacıların eserlerinde -en parlak dönemlerinden olan IX. ve X.yüzyılda da- bir bilgiye rastlanmamaktadır. Ancak bölgeye ilk kez 924 yılından sonra bir kısım Müslüman tüccarın uğradığını Çin kaynaklarından öğreniyoruz.298 Ayrıca Cengiz Han dönemi ve öncesinde Hristiyanlar bu bölgeye birçok misyoner gönderdiği halde Müslüman hükümdarların ve din adamlarının Moğolları tebliğ ve irşada davet etmeleri ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmaması da dikkat çekicidir. Kısmen o dönemle ilgili Müslüman tüccarların faaliyetleri mevcut idi. Yakubovskiy eserinde Büyük Moğol

295 Rubruk a.g.e., s.56. 296 Rubruk a.g.e., s.56. 297 D’ohsson, a.g.e., s.162.

kabile şeflerinin saraylarına yerleşen Müslüman tüccarların onlara muhtelif bilgiler verdiği, yeni yeni medeni alışkanlıklar kazandırdıklarını belirtir.299

Cengiz Han’ın İslam’la ilgili ilk teması, Moğolistan’a gelen Müslüman tüccarlar ile olmuş, İslamiyet ve İslam ülkeleri hakkında onlardan bilgiler almıştır. Bu hususu değerlendiren Yakubovskiy şu tespitlerde bulunmuştur: “Orta Asya

tacirlerinin etkisi Cengiz Han’ın faaliyete başladığı sıralarda özellikle artmıştı. Cengiz Han bu tacirlerden Orta Asya ve Yakın Doğu memleketleri hakkında birçok bilgi edindiği gibi, Moğolistan’ın sınırları dışında düşmanlarıyla yaptığı mücadelede bu tacirlerin yardımından çok yararlanmıştı.”300 Ancak bu Müslüman tacirlerin Moğol kabileleri arasında İslam’ı yayma faaliyetleri hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir.

Cengiz Han hangi dinden olursa olsun âlimlere ve din adamlarına iyi davranır onları her zaman yüceltirdi. Cengiz Han çevresindeki Müslüman âlimler, tacirler, devlet adamları, her zaman büyük bir hoşgörü içerisinde yaşamışlar ve gerektiğinde onlardan faydalanmıştır. Cengiz Han’ın yararlandığı kimseler arasında bazı Müslüman Türkün isimleri geçmektedir. Bunlar Harzemli Mahmut Yalvaç, Karluklardan Danişmend, Hasan ve Cafer Hoca adında Müslümanlar idi.301 Bunun yanında Cengiz Han’ın Harzemşah’a gönderdiği elçilik heyetinin de başında Harzemli Mahmud Yalvaç, Buharalı Ali Hoca, Utrarlı Yusuf Kenka bulunuyorlardı.302 Bunlar gibi daha birçok Müslüman tacir ve âlim Cengiz Han’ın hizmetinde bulunmuştur.303 Cüveynî, Cengiz Han’ın Müslümanlara karşı tutumunu şöyle açıklar: “Moğollar Müslümanlara saygı gösterirlerdi. Müslüman tacirler için

beyaz ve temiz keçeden çadırlar kurarlar. Şimdi ise Müslümanlar birbirlerinin kuyusunu kazdıklarından eski itibarlarını kaybettiler.”304

Cengiz dönemi önemli olaylarından biri de Moğol kabilelerinden Naymanların beyi olan Küçlük’ün isyanıdır. Bu bey Cengiz Han’a baş kaldırarak

299 Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, s.3. 300 Yakubovskiy, a.g.e., s.23.

301 Kitapçı, Zekeriya, Türk Boyları Arasında İslamiyet Hidayet Fırtınası, Moğollar Arasında İslamiyet, II, s.25; Ayrıca Kitapçı Cengiz Han’ın hanımının öz kardeşi dediği Cemal Hoca adında

dini bütün bir Müslüman’ın varlığından bahseder. (Kitapçı, a.g.e., II, s.27.)

302 Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, s.421. 303 Barthold, a.g.e., s.421–422.

71

çevresindeki diğer kabilelerin de desteğiyle Kaşgar’a saldırmış, burada yaşayan Müslümanlara eziyet etmişti. Hristiyan olan Küçlük daha sonra hanımının tesiriyle Budist olmuş, Kaşgar’da yaşayan Müslümanlara dinlerini ve ibadetlerini yasaklamış, onların kendi dinlerini terk ederek Hristiyan veya Budist olmaya zorlamıştır.305 Şehrin ileri gelen imamlarından Alaeddin Muhammed el-Hoteni’yi münazaraya çağırmış, daha sonra da dininden döndürmek için işkence yapmış ve onu şehit etmiştir.306 Küçlük’ün Kaşgar ve Hoten’de Müslümanlara yaptığı zulüm ve işkencelerden rahatsız olan Cengiz Han, komutanlarından Cebe Noyan’ı göndererek Küçlük’ün zulmünden Müslümanları kurtararak, onların her türlü ibadetlerini yapma konusunda emirname çıkarmıştır.

Müslümanlar Moğol yasalarını uygulamaktan kaynaklanan bazı sıkıntılar çekmekteydiler. Özellikle Müslümanların kasaplık hayvanları boğazlayarak kesmeleri, onların akarsuda abdest almaları konusunu yasaklayan yasalar vardı. Moğol adetlerinden kaynaklanan bu yasalara düzenleyicisi olarak Cengiz Han, uygulayıcısı olarak Çağatay Han hiçbir esneklik göstermeden sert bir şekilde uyguluyorlardı. Ögedey Han Büyük Kaan olmasıyla bu uygulamada Müslümanlara karşı biraz esnek davranmış, onlara rahat bir nefes aldırmıştır. İslam tarihçileri Ögedey Han’ın Müslümanlara karşı olumlu tutum ve davranışta bulunduğunu, İslam’ı diğer dinlerden üstün tuttuğunu, Müslümanları Budist ve Hristiyanlara karşı himaye ettiğini belirtmişlerdir.307 Cüveynî onun Han olması hakkında şöyle der: “Yüce Tanrı Kağanlık yüzüğünü onun devletli parmağına takınca, adaletin ve

cömertliğin sesi kulaklara küpe yaptığı iyilikler ve hayırlı işler herkesin kolunda bilezik oldu. Sarayı âlimlerin sığınağı ve huzuru, bütün insanların başvurduğu yer haline geldi. Doğruluk sabahının nuru, akşamın karanlığını dağıttı. Yönetimi dünyaya huzur getirdi.”308

Ögedey Han Müslümanların aleyhine olan Cengiz yasalarının uygulanmasında onlara büyük bir tolerans göstermiştir. Bir Müslüman’ın evini gözetleyen ve onu şeriata uygun kurban kestiği için yakalayıp kendi huzuruna

305 Cüveynî, a.g.e., s.109–113.

306 Bu olay ve Küçlük ile İmam Alâeddin Muhammed el-Hoteni arasında geçen münazara Cüveynî’de

uzun uzun anlatılır. Daha geniş bilgi için bkz. Cüveynî, a.g.e., s.111–114.

307 Cüveynî, a.g.e., s.193–195; D’ohsson, a.g.e., s.186–191;Barthold, a.g.e., s.497; Spuler, a.g.e.,

s.259–260.

getirerek ihbarda bulunan bir Kıpçak’a, Ögedey Han fena halde kızmış ve: “Bizim

yasalarımıza bir derviş uymuş ve bir Türk uymamış” diyerek Müslüman’ın canını

bağışlamış ve kötü huylu, üstelik başkasının evini gizlice gözetleyen bu kimseyi de idam ettirmiştir.”309

Buna benzer başka bir uygulama ise Ögedey Han’ın kişilerin din ve vicdan hürriyetine ne kadar çok değer verdiğini göstermektedir. Cüveynî’nin naklettiği bir rivayete göre : “Putperest bir Uygur beyi, tanıdığı ve borç verdiği bir Müslüman’a, daha sonra borcunu ödeyemediği için ona dinden dönüp zorla Budist olması, aksi takdirde çarşı ortasında yüz sopa vurup cezalandıracağını söylemiş ve eziyetler etmeye başlamıştı. Hanlar Hanı bu zavallı Müslüman’ın şikâyeti üzerine iki tarafı dinlemiş ve söz konusu Uygur beyine pazar yerinde yüz sopa vurulması, ayrıca evini bu Müslüman’a vermesini emrettikten sonra Müslüman’a 100 baliş bağışlamıştı.310

Ögedey Han’ın yasanın uygulanması konusunda bir Müslüman’a gösterdiği tolerans onun Çağatay’dan ne derece müsamahalı olduğunu gösterir. Rivayete göre Ögedey ile Çağatay bir gün avdan dönerlerken bir Müslüman’ın abdest almak için bir akarsuya girdiğini görmüşlerdi. Çağatay bu Müslüman’ın derhal öldürülmesini istiyordu. Çünkü Moğol inancına göre insanların akarsuya girmeleri onu kirletmeleri günah sayılır, bunun Tanrının öfkesine sebep olacağına inanırlardı. Oysa Ögedey Han böyle yapmamış, muhafızlara gizlice suya bir kese gümüş bıraktırıp o Müslüman’a da : “Ben geliri az ailesi kalabalık olan bir adamım. Bütün sermayem

bu keseden ibarettir. Bu yüzden onu çıkarmak için bu cüreti gösterip suya girdim.”

şeklinde bir ifade vermesini tembih etmiş, daha sonra da Çağatay Han’ın huzurunda yapılan yargılamada onu beraat ettirmiştir. Ayrıca ona on kese gümüş daha vererek bundan sonra daha dikkatli olmasını söylemiştir.311

Ögedey Han Müslümanların toplumda hakir gösterilmesine karşı çıkmış ve böyle davrananları çok ağır bir dille suçlamıştır. Şöyle ki Çin’den halkı güldürecek orta oyuncuları gelmiş ve onlar oyun sırasında beline kadar sakalı beyaza boyanmış kafasında ise kocaman bir sarık olan bir adamı atın kuyruğuna bağlamışlar onu hakir bir şekilde sürüdükleri gibi bazı el ve kol hareketleri yapmaktan da geri

309 Cüveynî, a.g.e., s.197–198.

310 Bu hikâye hakkında daha geniş bilgi için bkz. Cüveynî, a.g.e., s.211. 311 Bu hikâye hakkında daha geniş bilgi için bkz. Cüveynî, a.g.e., s.196–197.

73

kalmamışlardı. Ögedey Han bir Müslüman’ın bu şekilde tahkir edilmesine daha fazla dayanamamış ve onlara sert bir dille: “Müslüman’ın en fakirlerinin bile birkaç Çinli

kölesi vardır. Hâlbuki Çinlilerin beylerinin bile bir tek Müslüman kölesi yoktur. Cengiz Han yasalarına göre bir Müslüman’ın diyeti kırk kese altın, oysa bir Çinlinin diyeti sadece bir eşektir. Onların lehine bu kadar büyük bir delil varken bir Müslüman’ı niçin böyle küçük düşürüyorsunuz? Bu yaptığınız hareket suçtur”

diyerek onları, bir daha gelmemelerini söyleyerek kovmuştur.312

Cüveynî’deki hikâyeler, Moğol saray çevresinde Budistler, Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında ciddi bir rekabetin yaşandığını, ancak Moğol hanlarının tarafsız kalmaya çalıştıklarını yansıtır. Müslüman gücünün kendini daha fazla hissettirmesi, Budist ve Hristiyanları tahrikkar tavırlara sürüklemişe benziyor. Cüveynî Ögedey Han’ın onun bunlara benzer Müslümanların lehine daha birçok güzel davranışlarını kaydetmiştir ki,313 bizim onları bir bir anlatmamıza imkân yoktur.314 Bu bakımdan Cüveynî onu göklere çıkarmakta ve şöyle demektedir: “İyiliğini ve rahmetini kazanmak için herkes yüzünü ona çevirdi… O sıralarda daha

İslam’ın kokusunu koklamamış olan şirk ve küfrün hüküm sürdüğü ülkelere Muhammed’in (sav.) dininin bayrağı çekildi. Dinsizlerin mezarlığının karşısına şehitlerin mezarlığı kuruldu. Heybetinden asiller köle oldu. Emri, kılıç vazifesini gördü.”315 Ögedey Han zamanında idarede birçok Müslüman görev almıştır. Hiç kuşkusuz bunlardan en önemlisi Harzemli Mahmut Yalvaç’tır.316 Onun yanında Dânişmend Hacib,317 Çin’de maliye işlerine görevlendiren Abdurrahman318 gibi Müslümanlar Moğol yönetimi içerisinde önemli görevler almışlardır.

312 Cüveynî, a.g.e., s.198.

313 Cüveynî’de geçen bu hikâyelerden biri imparatorlukta Müslümanlara karşı düşmanlığın ne kadar

ileri olduğunu göstermek açısından çok dikkat çekicidir. Cüveynî bu olayı şöyle anlatır: “Bir gün Arapça konuşan bir münkir, Kaan’ın huzuruna gelip, “Dün gece Cengiz Han’ı rüyamda gördüm.

Bana “oğluma söyle hepsi de kötü kişiler olan Müslümanları öldürtsün dedi” demesi üzerine,

Kaan biraz düşündükten sonra, “Cengiz Han, seninle Tercüman aracılığıyla mı yoksa tercümansız

mı konuştu?” diye sordu. Tercümansız cevabını alınca “Sen Türkçe veya Moğolca biliyor

musun?” diye sordu. Adam “hayır” cevabını verdi. Bunun üzerine Kaan “Cengiz Han’ın

Moğolcadan başka dil bilmediğini kesin olarak biliyorum. Bundan senin yalan söylediğin anlaşılıyor” dedikten sonra emir verdi, adamı öldürdüler.” (Cüveynî, a.g.e., s.212.)

314 Cüveynî’de bu konuda birçok hikâye vardır. Bkz. Cüveynî, a.g.e., s.195–220. 315 Cüveynî, a.g.e. s.194.

316 Cüveynî, a.g.e. s.136, 141. 317 Cüveynî, a.g.e. s.206, 216. 318 Roux, Moğol, s.271.

Bu dönemde Moğol beyleri arasında Müslümanlığı seçenler de bulunmaktaydı. Bunların en önemlilerinden biri Cengiz Han’ın kızı Tümelün’den torunu Moğol Kongirat kabilesinin emiri olan Musa Küregen’dir. Bu emir hocası Danişmend Hacib’in telkinleriyle Müslüman olmuş ve Musa adını almıştır.319 Bu dönem Müslüman olan Moğol devlet adamlarından biri de daha önce Budist olan Uygur asıllı Körgüz idi. Ögedey döneminde (1229–1241) İran ve Horasan bölgesinde uzun yıllar valilik yapmış olan Körgüz (ö.640/1242–1243) Budizm’i terk ederek Müslüman olmuştur.320 Moğol emirleri arasında İslamiyeti ilk kabul edenlerden biri de Moğolların Oryat kabilesinden olan Şeyh Ali’dir.321

Müslümanlar Çağatay’dan daha az memnundular: O, Orta Asya’daki Müslüman bölgelerin çoğuna hâkimdi ve ailenin büyüğü olması yönüyle kardeşi üzerinde büyük bir nüfuza sahipti. Onun idaresindeki bölgede yasaya aykırı hiçbir inancı yerine getiremiyorlardı. Horasanda bile Müslümanlar açıktan kurban kesemiyor ve inançlarına göre murdar sayılan eti yemeğe mecbur tutuluyorlardı.322 Çağatay bölgesindeki Müslümanların çektiği bütün bu sıkıntılar Çağatay’ın yasayı uygulama konusundaki tavizsiz tutumuna bağlıydı.

Cüzcanî ve bazı muahhar kaynaklar Çağatay’ın Müslümanlara karşı şahsi bir nefretin varlığından söz etmelerine rağmen Müslüman olan Otrarlı veziri Kutbeddin Habeş Amid’in Çağatay nazarında değeri büyüktü. Hatta onun tesiri o kadar çoktu ki devlet idaresinde söz sahibi olan aileler onunla sıhrî bir bağ kurmaya çalışıyorlardı.323 Kutbeddin Habeş Amid ona kendi ailesinden bir gelin vermiş, Harzemşah ailesi esir edildikten sonra Muhammed’in iki kızı Çağatay’a sunulmuş, Çağatay da o kızlardan birisini kendisine almış diğerini de Habeş Amid’e vermiştir.324 Bu hadiselerde Müslüman vezirin Moğollar nezdindeki itibarını göstermektedir. Ancak bu veziri İslam’a yeteri kadar hizmet etmemesinden dolayı zamanın âlimleri eleştirmiş, onun idaresinden şikâyet etmişlerdir. Zamanın meşhur

319 Musa Küregen’in Müslüman olmadan önceki ismi Toga Timur idi. Reşîdu’d-dîn’in bildirdiğine

göre Hûlâgû Han, halası Tümelün’ün oğlu olan Musa ile kızlarından Taragay’ı evlendirmiştir. (Reşîdu’d-dîn, a.g.e., II, s.476.)

320 Cüveynî, a.g.e. s.408-409.

321 Makrîzî Oryat kabilesinden İslamı seçerek Müslüman olan Şeyh Ali’nin 681/1282’de Mısır’ı

ziyaret ettiğini ve orada birkaç mucize gösterdiğini zikreder. (Makrîzî, Sülûk, II/1, s.53.)

322 Barthold, a.g.e. s.498. 323 Barthold, a.g.e. s.499. 324 Cüveynî, a.g.e. s.382.

75

sufilerinden Seyfeddin Bâherzi’nin ona gönderdiği mektupta görüleceği gibi Müslüman din adamları onun idaresinden memnun değillerdi. Bâherzi, kudretli vezire yazdığı mektubuna, mutat olan medhu senadan sonra şöyle devam eder: “Sen

bu devlette hakkın zaferini gerçekleştirmekle vazifeli olduğundan bunu gerçekleştiremezsen kıyamet gününde kendini mazur göstermek için ne söyleyeceksin? Bizim dini cemiyetimizde (kıyamete kadar devam etsin) bilgi, ruhani liderlik ve İslam idareciliğin esas şartlarıdır. Eğer başarısız bir genç amir olmak istiyorsa zeki insanların gözünde eski hükümdarların idarecilik meziyetlerinden mahrum olmaları ayıp değildir. Çalıkuşu’nun saltanat sürdüğü bir yerde tacı yok diye şahini ayıplamamalı. Ahmakların hüküm sürdüğü yerde zeki insanların kenarda durmaları daha iyidir; saray minber olursa minberin hiç olmaması daha iyidir.” Son

iki mısra Bâherzi’nin memnuniyetsizlik sebebini gayet iyi bir şekilde açıklamaktadır: Dünyevi hâkimiyetin üstünlüğü ve kendi mensubu olduğu zümrenin aşağılanması. Sufiler, Moğol istilası esnasında halkı ümitsizce bir mukavemete teşvik etmişlerdir. Bâherzi’nin hocaları olarak bilinen ve sufilerin üstatları kabul edilen Necmeddin Kübra ve Rükneddin İmam-zade Gürgenç Buhara müdafaasında şehit düşmüşlerdir.325 Tarihçiler de onun dini icapları yerine getirme konusunda pek dikkatli olmadığını bildirmişlerdir ve hatta onu zamanın en meşhur âlimlerinden Harzemli Yusuf Sekkâki’nin ölümünden sorumlu olarak göstermişlerdir.326

Ögedey Han’dan sonra Büyük Han olan oğlu Güyük’ün kısa süren saltanatı, bütünüyle İslam’ın ve İslamî ilimlerin gelişmesine engel teşkil etmiştir. Hristiyan Kadak tarafından yetiştirilen ve Hristiyan veziri Çinkay’ın tesirinde kalan Güyük, Hristiyanları diğer din mensuplarından daha üstün tutuyordu. Her yerden -Suriye, Rum, Bağdat ve Rusya’dan- onun yanına Hristiyan papaz ve hekimler geliyordu.327 Güyük bütün işlerin idaresini Kadak ve Çinkay’a bırakmıştı. Hristiyanlar bu durumdan faydalanarak İslam’a karşı sert hücumlarda bulunuyorlar ve Müslümanlar onlara mukabeleye cesaret edemiyorlardı. Bununla ilgili Cüveynî şöyle der: “ Güyük,

Kadak ve Çinkay’a yakınlığı dolayısıyla Muhammed’in (S.A.V.) dinini küçük gördü. Hastalanınca ülkenin bütün işlerini Kadak ve Çinkay’ın ellerine bıraktı.

325 Barthold, a.g.e., s.500.

326 Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, s.164. 327 Cüveynî, a.g.e., s.234.

Hristiyanların işi rast gitmeye başladı. Hiçbir Müslüman bir Hristiyan’ın aleyhinde konuşamaz oldu.”328

Güyük Han’ı ziyaret eden Ermeni Kralının kardeşi Simbat’ın Fransız kralı Louis’e gönderdiği 7 Mart 1248 tarihli mektup dönemin Hristiyanlarının düşünce tarzlarını ifade etmesi ve Müslümanlara yapmış oldukları eziyeti göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Simbat mektubunda: “Hristiyanlığa karşı şiddetli

günah işlemiş olan Müslümanların artık hesap verme zamanı gelmiştir. Daha önceleri Hristiyanlara dehşet salan Müslümanlar şimdi yaptıklarının cezasını iki kat çekmelidirler” demektedir.329 Her ne kadar Mirhond ihtiyatla yaklaşsa da Simbat’ın sözlerini destekler mahiyette, Müslümanların toplu olarak imhası için Hristiyanların bir plan tertip ettiklerinden bahseder.330

Güyük döneminde Müslümanlara yapılan eziyet Hristiyanların yaptığıyla kalmamış, Budistler daha da ileri gitmişlerdir. Çin ve Türkistan’da meşhur olan bir Budist Lamasının telkinleriyle Güyük, bütün Müslümanların hadımlaştırılmasına dair bir ferman çıkartmıştır. Fermanı alan Budist rahip bir köpek tarafından korkunç bir şekilde paramparça edilmişti. Bu olay üzerine Budist’in başına gelen bu ilahı ceza, Güyük’ü fermanı iptal etmeye mecbur bırakmıştır.331

Hristiyanlar, Müslüman din adamlarına karşı da kinlerini göstererek devrin en ünlü âlimlerinden imam Nureddin el-Harzemî’yi dini münakaşada rezil etmek için Güyük Han’ın çağırması konusunda ikna ettiler. Güyük’ün huzurunda düzenlenen bu münazaraya Nureddin Harzemî katılmış, ona Hz. Muhammed (SAV) hakkında sorular sorup sıkıştırmaya çalışsalar da büyük âlim İmam Nureddin Harzemî bu soruları rahatlıkla cevaplandırmıştır. Hristiyan papazlar imama namaz hakkında sormuşlar ve namaz kılmasını göstermesini istemişler, imam namaz kılarken ona hakaretler etmişler, secdeyi engellemiş, dövmüş, alnını şiddetli bir şekilde yere vurmuşlardı. Bütün bu eziyetlere rağmen imam, namazı bozmadan bitirerek oradan uzaklaşmıştı.332 Cüzcanî Güyük’ün mübarek imama hakaret etmesinin cezasını

328 Cüveynî, a.g.e., s.234.

329 Barthold, a.g.e., s.616; Kitapçı, a.g.e., II, s.52.

330 Spuler, a.g.e., s.261. Bu olaydan Cüveynî, Reşîdu’d-dîn, gibi tarihçiler de bahsetmektedir. Güyük

Han döneminde planlanan ancak Mengü Han döneminde uygulanmak üzereyken ortaya çıkarılan bu olaydan ilerde değinilecektir.

331 Barthold, a.g.e., s.515. Roux, Moğol, s.313.

77

gördüğünü ve olayın ertesi günü öldüğünü; Güyük’ün oğullarının imamdan özür dileyerek onun gönlünü almaya çalıştıklarını söylemiştir.333 Cüzcanî Güyük’ten bahsederken Çağatay Han için söylediği gibi, “Melun” ve “Lanetullah” kelimelerini ilave etmeyi de ihmal etmemiştir.334

Güyük Han’ın 1251 yılında ölümüyle beraber onun yerine geçen Mengü Han devri Müslümanlar için bir kurtuluş olmuş, Müslümanlar Ögedey Han devrindeki gibi tam bir adalet, hoşgörü ve dini serbesiyet içinde yaşamışlardır. Bunda koyu bir Nesturi olan annesi Sorgaktani Beki’nin diğer dinlere özellikle de İslam dinine ayrı bir özen göstermesi, Hz. Muhammed’e (SAV) ilgi duyması ve oğlunu bu yönde yetiştirmesi etkili olmuştur. Cüveynî onun dini coşkusu ve İslam dinine olan muhabbeti hakkında açıklamalarda bulunmaktadır. Ona göre; Sorgaktani Beki’nin eli ihsan ve bağışta bulunmak için daima açıktı. Her ne kadar Hristiyanlara bağlı ve tutkun olsa da imamlara ve şeyhlere de sadaka verir onlara yardımda bulunmayı asla ihmal etmezdi. Muhammed (S.A.V.)’in dini ve şeraitinin yaşatılması için çaba gösterirdi. Bu cümleden olarak o, bir defasında Buhâra’da bir medrese yapma işiyle Necmeddin Kübra’nın müritlerinden Şeyhü’l-İslam Seyfeddin Bâherzi’yi görevlendirmiş ve bunun için ona bin kese gümüş vermişti. O, bundan başka o civardaki köylerden geniş araziler satın almış, oraların gelirlerini bu medresede görevli hoca ve öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması için vakfetmiştir. Ayrıca o, her zaman şehir ve köylerde yaşayan Müslüman fakirlere dağıtılmak için büyük yardımlar da göndermiştir.335

Mengü Han gayretli bir başkan, sert ama adil bir yönetici, katı fakat zeki bir politikacı idi.336 Bu bakımdan o, kağanlık makamına geldikten sonra çok büyük bir deha örneği sergilemiş ve bütün dinlere her türlü taassuptan uzak engin bir hoşgörü içinde yaklaşmıştır. Mengü Han’ın bu özel durumu sebebiyledir ki dini cemaat önderleri onu kendi aralarında paylaşamamış herkes kendi dinine mensup bir kimse olarak görmüştür. Nitekim o, Hayton’un bize bildirdiğine göre vaftiz edilmiş iyi bir Hristiyan idi.337 Cüzcanî ise onun tahta çıkışı sırasında Büyük Altın Ordu Han’ı 333 Barthold, a.g.e., s.516. 334 Barthold, a.g.e., s.515. 335 Cüveynî, a.g.e., s 447. 336 Grousset, a.g.e., s.311. 337 Barthold, a.g.e., s.522.

Berke’nin ısrarı üzerine Müslüman olduğu ve kelime-i şahadet getirdiğini kaydetmektedir.338 Budistler de onu kendi dinlerinden görüyorlardı. Bu sebeple Rubruk’un şu sözü bu durumu en iyi şekilde özetlemektedir: “ Sineğin bala üşüştüğü

gibi bütün din adamları onun sarayına koşuyor ve onu kendine yakın hissediyor ve ona hayırlı dualar ediyordu.”339

Mengü Han daha iktidara geldiği ilk kurultay günlerinde Müslümanlara karşı bu özel tavrını ortaya koymuş ve bu kutlamalarla ilgili olarak verdiği şölenlerde bütün Moğol hanları ve beyleri Müslümanlara İslam’a uygun olarak kesilmiş koyun etinden ikram etmiştir. Onun bu asil davranışı Müslümanlar arasında büyük bir mutluluk uyandırmıştır. Zira Müslümanlar için büyük bir sıkıntı olan kasaplık hayvan kesimi ve kurban bayramları bundan sonra rahat olacak demekti.340

Güyük Han zamanında büyük sıkıntılar yaşayan Müslüman Türkler, Mengü