• Sonuç bulunamadı

Moğollar Arasında Budizm

3. İstila Öncesinden İlhanlıya Kadar Anadolu’nun Siyasi Durumu

1.2. Moğol Steplerine Büyük Dinlerin Nüfuzu

1.2.1. Moğollar Arasında Budizm

Milattan önce VI. yüzyılda, Brahman şekilciliğine ve kast sistemine karşı çıkan soyut metafizik tartışmaları bir yana bırakarak, duyguları dizginleme, ahlâken temizlenme, insanları eşit görme, insan ve diğer canlılara sevgi ve şefkat duyma gibi ilkelere dayanarak Hindistan’ın kuzey doğusundan doğan Budizm, milattan sonra VII. asırdan itibaren Türkistan’a yerleşmiştir. Budizm, özellikle Buhara ve Belh şehirlerine hızla nüfuz etmiş, Buhara’da çok miktarda Budist Viharaları (manastır) kurulmuştur. Buhara’nın adını bu manastırlardan aldığı rivayet edilmiştir.233

Moğolların Buda dini ile tanışmaları 1206 yılında Çin’e yapmış oldukları sefer sonucundadır.234 Buna müteakip Türkistan’ı istila etmeleriyle Buda dini Moğollar arasında hızla yayılmaya başlamıştır. Moğolların dini hoşgörüleri, Cengiz Han’ın din adamlarını desteklemesi, vergiden muaf tutulmaları özellikle Taoist rahip Çang-çuen’in Cengiz Han katında itibar görmesi ve 1223235 fermanıyla ona büyük

228 Barthold, a.g.m. s.527. 229 Barthold a.g.m. s.528. 230 Spuler a.g.e. s.197–198

231 Yuvalı, “Gâzân Han”, DİA, XIII, s.430,

232 Kâşânî, Tarihi Olcâytû, s.250; Yuvalı, “Ebu Said Bahadır Han”, DİA, X, s.219. 233 Turan, Mefkûre, s.64.

234 Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, çev: Aykut Kazancıgil-Ayşe Bereket, Kabalcı Yayınevi,

İstanbul, 2001, s.155–156.

235 “Yarlık” veya soyurgal da denilen bu ferman 11 Nisan 1223 yılında Çang-Çuen’e her türlü

vergiden muaf olduğuna dair ve birçok yetki veren Moğol topraklarında serbesiyet tanıyan mühürlü bir fermandır. (Roux, Moğol, s.221.)

57

ayrıcalıklar tanıması, Budist Lamaların dikkatini çekmiş ve onlar Moğollar arasında bu dinin hızla yayılması için çaba sarf etmişlerdir. Cengiz Han’dan sonra Ögedey Han’ın daha geniş olan dini hoşgörüsü ve akabinde Güyük Han’ın Müslümanlar dışında diğer dinlere özellikle de Hristiyanlara karşı olan toleransı ve Mengü Han’ın iktidarı döneminde sağlanan geniş serbesiyet ile Budist inancı Cuci ulusu dışında bütün bölgede geniş bir kitleye ulaştı. Bu dönemde Mengü Han, Budizm’e gösterilen yakın ilginin bir sonucu olarak Karakurum şehrinde birkaç yüz metre yüksekliğinde, beş katlı dev bir anıt (stupa) inşa ettirdi.236

Moğol topraklarında Budizm’in yayılmasıyla beraber Cengiz Han döneminde Han’ın davetiyle bu topraklara gelen ünlü Taoist rahip Çang-Çuen’in handan büyük iltifatlar almasıyla bu bölgede güçlenen Taoistler ile Budistler arasında büyük problemler yaşanmaya başladı. Taoistler, Budizm sesini daha iyi duyurmaya başladıkça, onların seslerini kısmaya çalışmış; düşmanlarının öğretisini saptıran ve onu gelip kendi dinlerine eklenmiş bir tür tarikat gibi gösteren düzmece fikirler yaymışlardır.

Uzakdoğu’nun bu iki öğretisi arasındaki sürtüşmelerden bıkan Mengü Han, 1258 yılında küçük kardeşi Kubilay’ı bu konuyu çözmekle görevlendirdi. Kubilay, Şang-tu da (Şantu) 300 Budist ve 200 Taoist din adamını bir araya getiren ve bilginlerin hakemlik yaptığı bir toplantı düzenledi. Tartışmalar başlamadan önce Budistler, Hint âdeti olduğu üzere galip gelen tarafın yenilenlerin başlarını kesme hakkına sahip olmasını teklif etti. Aslında Budist hoşgörüsüne uygun olmayan bu teklifi Kubilay reddetti; ancak Budistler kaybettikleri takdirde Taoist din adamlarının başlıklarını giyeceklerini, kazandıkları takdirde Taoistlerin derhal başlarının kazıtılacağı ve Budist olacaklarını buyurdu. Bu toplantıda kaybeden taraf Taoistler oldu.237

Taoistlerin bu Şang-tu toplantısından yenilgiyle çıkmaları Budistler için çok önemli sonuçlar doğurdu. Kubilay kardeşi Mengü Han adına, Taoistlerin Budistlerden aldıkları tüm toprak varlıklarının onlara geri verilmesini buyuran bir ferman çıkardı. Budistler bu tür fermanlardan 1261, 1280, 1281 yıllarında tekrar

236 Roux, Moğol, s.266. 237 Roux, Moğol, s.345.

aldılar.238 Budizm, Moğol imparatorluğunda ayrıcalıklı bir konum edinmeye başladı. Budistler Mengü Han’ın kendilerinin üstünlüğünü tanıdığını belirtirler. Bununla ilgili olarak bir Budist metni olan Pien-vey’da Mengü Han’ın şöyle dediğini söylerler: “Taoistler öğretilerinin en üstün öğreti olduğunu söylüyor. Bilginler kendi

bilginlerinin öğretisinin ilk öğreti olduğunu; Hristiyanlar Mesih’e hizmet ediyor ve ondan göksel hayatı elde ettiklerini söylüyorlar; Müslümanlar Gök’e yakarıyor ve Gök’ün armağanlarına şükrediyorlar. Bunların ilkelerini dikkatle incelersek bu öğretilerin hiçbiri Budizm’e denk olamaz”. Bunun üzerine elini kaldırır ve der ki:

“Bu, elin aynı avuçtan çıkan başparmağı gibidir. Budist öğretisi avuç, diğer dinler

parmaklar gibidir.”239

Kanaatimce Budist metnin Mengü Han’a atfedilen ve Budistlerin üstünlüğünü ifade eden bu rivayet şüphelidir. Ya da bu kendilerince böyle algılanmış ve metinlerine biraz tahrif edilerek girmiş olabilir. Nitekim Mengü Han, Hristiyan elçi Rubruk’a da bu tür bir benzetme yapmıştır.240 Ancak buradan böyle bir üstünlük çıkarmak söz konusu değildir. Bununla beraber Budistler kendilerine Mengü Han’ı diğer hanlardan daha yakın görüyordu. Bunu 1257 yılında üzerinde şu şekilde dua dileklerini: “Kağan Mengü binlerce yıl yaşasın! Bunu söyledikten sonra Bars Tüge

bu dikili taşı inşa etmiştir. Bu olayın övüncü torunlarının torunlarına, çok sayıda ardıllara ulaşsın” yazdıkları Çince uzun bir metin ve üç satır olan Moğolca yazılı bir

taş anıt inşa ederek göstermişlerdir.

Budistleri diğer dinlerden daha çok himaye eden Kubilay’ın Budist olup olmadığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Kubilay’ın Budist olduğu iddia edildiği gibi241 onun Hristiyan bir anneden doğan ve Budizm’e yakınlık duyan, ne Hristiyan ne de Budist olan bir Şamanist olduğunu rivayet edenler de vardır.242 Kubilay’ın hastalığında Çinli hekimlerin haricinde yanında Budist rahipler, Müslüman dervişler ve Hristiyan papazlarla beraber çok sayıda Şaman bulunması ve Şaman inancı

238 Roux, Moğol, s.346. 239 Roux, Moğol, s.345.

240 Daha öncede belirttiğimiz gibi Rubruk bir konuşmasında Mengü Han’ın şöyle dediğini rivayet

eder: “Biz Moğollar; sayesinde yaşadığımız ve öldüğümüz tek bir Tanrı olduğuna inanıyoruz ve

ona karşı dürüst bir kalbimiz vardır… Ama Tanrı bir ele birçok parmak verdiği gibi insanlara da birçok yol vermiştir.” (Rubruk, a.g.e., s.121)

241 Spuler, a.g.e., s.199; D’ohsson, Kubilay’ın Buda dinini kabul ettiğini yazar.(D’ohsson, Moğol Tarihi, s.245)

59

üzerine defni, cenaze töreni ve ayinleri yapılması onun Şamanist olarak öldüğü izlenimini vermektedir.

Budizm, Moğollar arasında o kadar hızlı yayıldı ki onların büyük bir kısmı Budizm’e sempati duyuyor hatta zahiren de olsa Budizm’i kabul ediyorlardı. Özellikle Moğol ekâbirleri arasında bu dine intisap adeta usuldendi. Bilhassa Çin’deki Moğollar arasında bu din çok etkili olmuştur. Tangut mıntıkasının valisi olan Kubilay’ın torunlarından Prens Ananda Müslüman olmuş ve Budizm’e dönmesi için yine Kubilay’ın torunu Büyük Han Temür tarafından uyarılmış; ancak Ananda bunu şiddetle reddetmiştir.243

Budizm’in Moğollar arasında yükselmesi Mengü Han’ın kardeşi Hûlâgû Han’ın bölgesi İran’da da hızla devam etmiştir. Hûlâgû ve oğlu Abâkâ Han Budist rahipleri ve özellikle Tibet Lamaları ile çok fazla temas etmekte, Budist mabetleri yaptırmakta, bu mabetleri zengin hazinelerle desteklemekte ve bunun gibi birçok yardımlarda bulunmakta idiler. Bir anda İlhanlı topraklarının her bir köşesinde Budist mabetleri açılıyordu. Bu mabetlerde birçok Budist rahip kalıyor ve bunların hükümdarlar üzerinde çok büyük etkileri oluyordu.244

Hûlâgû ve Abâkâ dönemlerinde İlhanlı topraklarında büyük bir yayılma istidadı gösteren Budizm, Abâkâ’dan sonra iktidara geçen başlangıçta Hristiyan olan daha sonra da Şeyh Abdurrahman’ın telkinleri ve etkisiyle Müslüman olup Ahmed adını alan Tekûdâr’in 21 Haziran 1282 tarihinde iktidara gelmesiyle245 büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Sultan Ahmed Tekûdâr özellikle Budizm’e karşı bir tavır alarak birçok mabetlerini tahrip ettirdi.246 Budistler, Ahmed Tekûdâr dönemindeki bu kıyımdan yeğeni Argûn’un iktidarı ele geçirmesiyle kurtuldular. Nitekim Argûn, amcasına karşı isyanda kendi hesabına Budizm’in bayrağı ve İslam düşmanlığı altında mücadeleye atılmak için önemli bir problemle karşılaşmadı. Çünkü başka bir dine geçişi hazmedemeyen Moğol emirleri ve Müslüman olmayan azınlıkların destekleriyle Tekûdâr’in saltanatı kısa sürmüştür. Argûn’un iktidara gelmesi Budizm’in yeni bir zaferi ve İslam düşmanlığının başlangıcı idi. Budist rahipler en

243 Spuler, a.g.e., s.207. 244 Spuler, a.g.e., s.201. 245 Roux, Moğol, s.398. 246 Spuler, a.g.e., s.204.

çok Argûn döneminde büyük bir nüfuz kazanmışlardı. Hatta Argûn son zamanlarda iki vezirinden başka yalnız Budist rahiplerini huzura kabul ediyordu.247

İlhanlı topraklarındaki en parlak dönemini Argûn zamanında yaşayan Budizm bunu Keyhâtu ve Baydû dönemlerinde de sürdürmüş, özellikle Keyhâtu döneminde Budist rahipler sarayda çok etkili olmuşlardır. Hatta Keyhâtu Budist rahipleri tarafından kendisine verilen Rin-cenrdo-rje (çok kıymetli inci) lakabını sikkeler üzerine bastırmıştır.248 1291 yılından 1295 yılına kadar geçen süre İlhanlı topraklarında Budistlerin rahat yaşadıkları son seneler oldu. Budist249 olduğu rivayet edilen Baydû’nun250 5 Ekim 1295 tarihinde idam edilmesiyle Budizm’in bu topraklardaki nüfuzu ve etkisi tamamen yok oldu.

Gâzân Han’ın İlhanlı tahtına oturmasıyla beraber Budizm’in buradaki varlığı da son buldu. Gâzân Han Müslüman din adamları dışında diğerlerine verilen vergi muafiyetini kaldırarak vergi alınmasını emretti. Ebu’l Ferec, Gâzân Han’ın iktidarıyla beraber Budistlerin başına gelenleri şöyle anlatır: “Budist papazlara kat

kat daha şiddetli zulümler ve işkenceler yapıldı. Hâlbuki o zamana kadar Moğol Hanları bunları büyük şeref mevkilerine yükseltmişlerdi. O kadar ki, hazinedeki paraların yarısı bunlara verilmiş, altın ve gümüş, putların yapılması için sarf edilmişti. Maruz kaldıkları bu mezalim üzerine Budist papazların birçoğu Müslüman oldular.”251

Gâzân Han Budist mabetlerini tahrip ve yağma ettirmiş; Budistlerin, babası Argûn Han’ın da Budist olduğu hakkındaki propagandaları Gâzân’ı kararından vazgeçirememiş; tahrip edilmeyen bazı mabetler kısmen de olsa cami haline getirilmiştir.252 Gâzân Han’dan sonra Budist olan Moğol hanı veya emiri hakkında bir bilgi mevcut değildir. Yalnız Olcâytû Han’ın saltanatından önce Budist inancına sahip olduğuna dair Kâşânî’de rivayetler vardır.253 Bu durum öyle görülüyorki babası Argûn Han’ın saltanat dönemindedir.

247 Spuler, a.g.e., s.205. 248 Spuler, a.g.e., s.99. 249 Spuler, a.g.e., s.205.

250 Bazı kaynaklarda Baydû’nun Hristiyanlığı kabul ettiğini ve onun hükümdarlığı döneminde

Hristiyanların çok sayıda devlet görevi elde ettiklerini belirtir. (Ebu’l Ferec, Tarih, II, s.655.)

251 Ebu’l Ferec, Tarih, II, s.657. 252 Spuler, a.g.e., s.208. 253 Kâşânî, a.g.e., s.68.

61