• Sonuç bulunamadı

Cengiz Han ve Taoizm’in Moğolistan’a Nüfuzu

3. İstila Öncesinden İlhanlıya Kadar Anadolu’nun Siyasi Durumu

1.2. Moğol Steplerine Büyük Dinlerin Nüfuzu

1.2.5. Moğol Steplerindeki Diğer Din Ve İnanışlar

1.2.5.1. Cengiz Han ve Taoizm’in Moğolistan’a Nüfuzu

Çin’de M.Ö.600’lü yıllarda Lao Tse tarafından ortaya atılan felsefi öğretileriyle oluşan bu din406 Moğolların Çin’i istila etmeleriyle Moğol kavimleri arasında yayılma fırsatı bulmuştur. Cengiz Han Çin’i istila ettiği zaman orada meşhur olan Çang-Çuen407 adlı Taoist bir rahip hakkında bilgi alır. Rivayete göre Cengiz Han 1219 yılının sonbaharında kendisini ölümsüz kılacak bir içecek sağlayacağını düşündüğü ünlü Taoist rahibini yanına gelmesi için adam yollayarak davet eder.408

Cengiz Han’ın daveti üzerine Taoist rahip bu daveti kabul ederek Han’ın kan dökme konusundaki iştiyakını yok edemese de en azından azaltmak umuduyla yola çıkarak Nisan 1220 de Pekin’e vardı.409 Yanında yolculuğun vakanüvisi olan öğrencisi Li-Çe-çang410 ile 19 Mayıs 1220 de Pekin’den çıkarak Kuzey Çin’i geçip

405 W. Barthold, F. Köprülü, İslam Medeniyeti Tarihi, Diyanet işleri Başkanlığı Yayınları, Ankara

1984, s.87–93.

406 Çin’in en eski dinlerinden olan Taoizm’in kurucusu Lao Tse (ihtiyar bilgin) dir. M.Ö.604–517

yılları arasında yaşadığı Honan şehrinde doğduğu ve Konfüçyüs’ün çağdaşı olduğu rivayet edilmektedir. Tao kavramı üzerine inşa edilen bu dinin kendine göre büyücüleri, rahip ve rahibeleri ve kendine has ayinleri vardır. Taoistler ilkbaharda ateş yakar onunla arınır, raks ve sarhoşlukla vecde ulaştıklarına inanırlar. Sakin, mütevazı, ısrarcı olmayan, aşırılıktan kaçınan karşılıksız iyilik yapan ve düzenli bir yemek rejimi ile ölümü geciktirdiklerini düşünürler. Temeli mistik bir panteizme dayanan Taoizm’de kişiye göre birçok mabut tasvirleri bulunmaktadır. Ahlaki öğretilere dayanan bu dinin kutsal kitabı Tao-Te-King (Tao ve fazilet) dir. Bu kitabı Tao’nun ihtiyarlığında güneye göç ederek bir gümrükçüye yazdırdığı söylenir. Daha geniş bilgi için bkz. Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Fakülte Kitabevi, Isparta 2005, s.219–222.

407 Taoist rahip Çang Çuen (Şang Şun) Şan-tang’da 1146 yılında doğmuş ve on sekiz yaşında rahip

olmuştur. Ünlü bir hocadan ders alan Taocu rahip, Kuzey Çin’de çok kısa bir sürede büyük bir üne kavuşmuştur. Bu nedenle 1188 de Kin sarayına davet edilmiş, bir süre orada kaldıktan sonra, keşişlik hayatına dönmek istediğini beyan ederek saraydan kaçarcasına ayrılmıştır. Cengiz Han ondan söz edildiğini duymuş, onu davet etmiş ve onun daveti üzerine 1220 de Pekin’e gelmiş oradan yola çıkarak seferde olan Cengiz Han’ın Kuzey Afganistan’daki kampına 16 Mayıs 1222 tarihinde gelmiştir. (Roux, Moğol, s.217–219.)

408 Grousset, a.g.e., s.277; Ligeti, Bilinmeyen İç Asya, s.108;Roux, Moğol, s.179.

409 Ligeti onun yolculuğunu düzenlemekten sorumlu olan Çinlinin onu imparatorun haremine

katılacak kadınların konvoyuna dâhil etmek istediğini ama onun gücenip reddettiğini, yetmiş yaşlarında olan bu rahibin “Dağlarda yaşayan bir yabancı olsam da böyle bir toplulukla yolculuk

etmem” dediğini yazar. (Ligeti, a.g.e., s.109; ayrıca bkz. Roux, Moğol, s.217–218.) 410 Ligeti, a.g.e., s.109.

93

24 Nisan 1221 de Moğolistan genel valisi Temuge’nin karargâhına geldi.411 Buradan itibaren ünlü Moğol komutanı Çinkay Cengiz Han’ın emriyle yolculuğu hızlandırmak üzere ona katılarak Beşbalık, Almalık ve Maveraünnehr’i geçerek on ay sonra Kasım sonlarında Semerkant’a vardı.412

Cengiz Han onların gelmesinden kısa bir süre önce bu bölgeden ayrılarak Hindistan tarafına gitmiştir. Taoist rahip kışı burada geçirdikten sona Cengiz Han’dan bir mektup413 alarak hemen yola çıkmış, Belh şehrini geçerek Kuzey Afganistan’daki Cengiz Han’ın kampına 16 Mayıs 1222 yılında ulaşmıştır.414 Neredeyse hemen huzura kabul edildi. Cengiz Han kısa bir hoş geldin iltifatından sonra ona hemen şu soruyu yöneltti: “Kutsal adam, ölümsüzlük ilacına sahip misin?” Çang-Çuen yanıtladı: “Hayatı uzatmanın birçok yolu vardır, ama ölümü

engellemenin çaresi yoktur”.415 Çang- Çuen’in çadırı büyük bir ayrıcalıkla Cengiz Han’ın çadırının yanına kuruldu. Sık sık din ve felsefe konularında onunla konuştu. Sonra Taoist rahip izin isteyerek Semerkant’ta üç ay kadar kaldı.

15 Eylül 1222 de Cengiz Han onu tekrar çağırmış ve sıkı bir korumayla Belh’e gelmiştir. Taoist rahip inançları açısından hükümdarın önünde diz çökmeme hakkına sahip olması gerektiğini belirterek izin istedi. Törensel davranışlar konusunda ısrarlı olan, ama din adamlarının hiçbir isteklerini geri çevirmeyen Cengiz Han bu dileği kabul etti. Ona içmesi için kımız ikram etti ancak istemedi. Han her gece kendisiyle yemek yemesini teklif ettiyse de rahip davetleri kibarca reddetmiştir. Ordu tekrar kuzeye doğru yol almaya başlamış ve 1222 yılı sonbaharında Semerkant’a ulaşınca burada Kasım ve Aralık olmak üzere iki ay kalmışlardır. Bu süre zarfında, rahibin Tao’nun öğretilerini açıklayacağı ve imparatorun bunları dinleyeceği özel bir çadır kuruldu. Bu çadırda üç kez geniş kapsamlı bir toplantı düzenledi ve Cengiz Han bu toplantılarda Rahibin söylediği Taoist öğretilerin Çince, Moğolca ve Uygurca yazılmasını emretti.416

411 Taoist rahip Çang-Çuen Ho-pei’de Moğolistan genel valisinin emirlerini beklemek üzere Mart

1221 e kadar kalmıştır. (Roux, Moğol, s.218.)

412 Ligeti, a.g.e., s.115–118.

413 Cengiz Han mektubunda Çang-Çuen’e şu satırları yazmıştır. “Kutsal adam, güneşin doğduğu ülkeden geliyorsun. Çok zor ve yorucu bir yolculuk yaptın. Elbette yakında geri döneceğim ama beklemeye sabrım yok. Gel! Çabuk gel!”. (Roux, Moğol, s.219.)

414 Çang-Çuen’in bu uzun yolculuğu hakkında daha geniş bilgi için bkz. Ligeti, a.g.e., s.108–122. 415 Ligeti, a.g.e., s.124; Roux, Moğol, s.219.

Çang-Çuen gitme izni istemek için Han’ın huzuruna çıktı ve “Ben inzivayı

seven bir keşişim. Burada gürültüden başka bir şey duyamıyorum ve derin düşüncelere dalamıyorum” diyerek müsaade aldı. Ancak havalar kötüleşince Cengiz

Han “Ben bile geri dönüyorum. Yalnızca oğullarımın geri dönmelerini bekliyorum.

Benimle yol almak ister misin?” diye sorarak devamla “Hala öğretinin iyi anlamadığım birkaç noktası var” diyerek bir süre daha yanında tuttu. Birçok konuda

taoist rahipten tavsiyeler alsa da Cengiz Han bunlara uyduğu söylenemez.417

Cengiz Han 10 Mart 1223 yılında Taşkent bölgesindeki bir sürek avı sırasında attan düşerek yaralanmış ve yolculuğa devam edemeyeceği için rahiple birlikte yolculuk yapmayı istemesine rağmen 11 Nisan 1223 de onun yola çıkmasını önermiştir. Çang-Çuen hemen Gobi çölünü geçerek geldiği yoldan Moğol postasının iyi çalışması sonucu dört ay gibi kısa bir sürede Çin’e varmıştır.

Çang-Çuen buradan ayrılmadan önce Cengiz Han onun adına Taoizm üstadını vergiden muaf tutan bir ferman hazırlatmıştı (11nisan 1223). Bu yarlık ya da soyurgal adını taşıyan, ona bazı imtiyazlar veren ve ardından bütün Moğol topraklarındaki farklı dinlerin yüksek görevlilerine aynı ya da benzer ayrıcalıkların sağlanmasını amaçlayan çok sayıdaki fermanın ilkidir. Bu ferman din adamlarına sağlanan imtiyazların ilki olması, Han’ın halefleri içinde bir örnek teşkil etmesi ve sonraki dönemlerde de din ve din adamlarına tanınan büyük toleransın varlığına ve devam etmesine önemli bir katkı sağlamıştır. Cengiz Han’ın vermiş olduğu bu fermanda şöyle yazmaktadır.418

“Cengiz Han. Yarlık. Tüm yörelerin görevlilerine şunlar yasaklanmıştır. Tüm

dini binalarda ve Yol’un (Tao) izlediği, kutsal keşiş Kieu’ya (Çang-Çuen) bağlı tüm konutlarda, işleri kutsal kitapları okumak ve Gök’e yakarmak olan kişiler yaşar. Bunlar imparatorun on bin kere on bin yıl yaşaması için dua eden kişilerdir. Bunun içindir ki, tüm yükümlülüklerin, küçük ya da büyük tüm vergilerin onlara uygulanmasını yasaklıyorum”.

Cengiz Han’ın dinlere ve din adamlarına vermiş olduğu bu imtiyazlar daha önce de açıkladığım gibi muhakkak onun din anlayışının gereğidir. Ancak bu ferman ve daha sonra diğer din adamlarına verilen toleranslarda göz önüne alındığı zaman

417 Taoizm öğretilerini kapsayan bu tavsiyeler hakkında daha geniş bilgi için bkz Roux, Moğol, s.221. 418 Roux, Moğol, s.222.

95

bunun bir siyasi sonuçları da olabileceği düşünülmüş olabilir. İmparatorluk içerisinde yönetimin sağladığı bu imtiyazların toplum üzerinde en çok etkisi olan din adamlarına verilmiş olması, genel manada onların Moğolların sadık hizmetkârları ve kitlelere karşı en iyi propaganda araçları oldukları kanaatindeyim. Nitekim Cengiz Han’ın bu fermanı Taoizm’in Çin’de ve diğer Moğol topraklarında diğer dinlere karşı tahakküme götürecek sonuçlara da sebep olabilecektir.

Cengiz Han halefleri Ögedey ve Güyük Han dönemi Taoistleri hakkında tam bir bilgiye ulaşamıyoruz. Ancak İç Moğolistan’da bu dinin hızla yayıldığı kanaatindeyim. 17 Mayıs 1254 yılında Karakurum’a gelen Rubruk burada On iki tane putperest dinlerin (Budizm, Taoizm, Manihaizm) mabetleri olduğunu söyler.419 Aynı seyyah bu şehirde İslam ve Hristiyanlık gibi büyük dinlerin de mabet sayılarını verir.420 Bu tarihte Karakurum’da iki cami ve bir kilise varken on iki tane put hanenin varlığı bu dinin o kısa sürede nasıl hızla yayıldığını göstermektedir. 1235 yılından hemen sonra Ögedey Han zamanında Karakurum’da bir Taoist tapınağı inşa edilmiş ve bu tapınağa gidecek rahiplerin yolculuklarının kolaylaştırılması için tüm yollar üzerinde erzak ve posta atları bulundurulması emri verilmişti.421 İç Moğolistan’da hızla yayılan Taoizm ve Budizm arasında bu dönemde sürtüşmeler başladı. Taoistler Cengiz Han’dan aldıkları yarlık ile Budistler üzerinde baskı yapıyorlardı.

Mengü Han iktidara gelmesiyle beraber bu iki uzak doğu dini arasındaki sürtüşmelere son vermek için her ikisine iki sorumlu üst düzey yönetici atayarak iki dini de eşit konuma getirdi. İki görevli de kısa sürede tutuklamalar ve doğrudan savunmalarla sonuçlanan hitabet tartışmaları yapma notasına geldi. Mengü Han dedesinin verdiği fermanı reddedemezdi. Buna ilaven Taoistlere yeni bazı yükümlülükler yükleyen 1252 tarihli yeni bir imtiyaz yarlığı verdi. Hemen arkasından da dengeyi yeniden sağlamak ve tek bir muhatap bulabilmek için Budistlere Na-mo adında bir başrahip, Taoistlere de daha önce Çang-Çuen ile

419 Rubruk, a.g.e., s.111. 420 Rubruk, a.g.e., s.111. 421 Roux, Moğol, s.344.

beraber yolculuk yapmış, bu yolculuğun notlarını tutmuş ve Cengiz Han ile görüşmüş ünlü Taoist’in öğrencisi Li-Çe-Çang’ı başrahip olarak atadı.422

Ancak Budizm daha hızlı yayıldıkça onları engellemeye çalışan Taoistler onların öğretisini saptıran ve onları kendi dinlerine eklenmiş bir tarikat gibi göstermeye çalışan haberler yaydılar. Buna karşı Mengü Han çaresiz kalmış ve dengeyi sağlamak için Budistlerin üstünlüğünü tanıyan sözler sarf etmiştir.423

Uzakdoğu’nun bu iki öğretisi arasındaki tartışmalardan bıkan Mengü Han 1258 yılında küçük kardeşi Kubilay’ı bunları çözmekle görevlendirmiştir. Kubilay da Şang-Tu’da 300 Budist ve 200 Taoist din adamından oluşan bir toplantı düzenlemiş ve yapılan tartışmayı Taoistler kaybetmiştir.424 Bu olaydan sonra her iki öğreti için de 1261 yılında imtiyazlar içeren yarlıklar verildi. Böylece bir süre devam edecek olan sessizlik sağlanmış oldu.

Taoistler Çin’de Budistlere karşı hakaret içeren düzmece metinler yayınlamaya başladılar. Kibirli davranıyorlar ve başına buyruk hareketleri Kubilay Han’ı kızdırdı. Han 1281 yılında bunlara karşı sert davranarak kutsal kitapları Tao- Te–King dışında bütün kutsal metinlerini yok ettirdi,425 başına buyruk olanları cezalandırdı.426

Taoistlerin Kubilay’dan sonraki dönemlerde Moğol imparatorluğu içindeki varlıkları hakkında bir bilgi mevcut değildir. 1258 yılında Budistlerle yaptıkları tartışmanın mağlubiyetle sonuçlanması sonrasında Taoistlerin daha çok Çin’e dönüp burada faaliyetlerini devam ettirmiş olmalılar. Nitekim Çin’deki Büyük Hanlar döneminde de bu öğreti düzenli bir biçimde 1296, 1297, 1299, 1309, 1310, 1314, 1335 ve 1337 yıllarında gerek doğrudan Taoizm, gerekse çeşitli tapınakları için yayınlanan hoşgörü fermanlarından yararlanmaya devam etmişlerdir.427

422 Roux, Moğol, s.344.

423 “Taoistler öğretilerinin en üstün öğreti olduğunu söylüyor. Bilginler kendi bilginlerinin öğretisinin ilk öğreti olduğunu; Hristiyanlar Mesih’e hizmet ediyor ve ondan göksel hayatı elde ettiklerini söylüyorlar; Müslümanlar Gök’e yakarıyor ve Gök’ün armağanlarına şükrediyorlar. Bunların ilkelerini dikkatle incelersek bu öğretilerin hiçbiri Budizm’e denk olamaz” (Roux, Moğol, s.345.) 424 Grousset, a.g.e., s.334; Spuler, a.g.e., s.200; Roux, Moğol, s.345.

425 Grousset, a.g.e., s.334. 426 Roux, Moğol, s.388. 427 Roux, Moğol, s.466.

97