• Sonuç bulunamadı

Şaman’ın (Kam’ın) Özellikleri

3. İstila Öncesinden İlhanlıya Kadar Anadolu’nun Siyasi Durumu

1.1 Moğolların Geleneksel Dini: Şaman İnancı (Şamanizm)

1.1.1. Şaman İnancının Temel Kurumları

1.1.1.4. Şaman’ın (Kam’ın) Özellikleri

Şaman inancında bir peygamber ya da kutsal bir kitap olmadığı için Şamanlar toplum içinde sivrilmiş ve statü olarak önemli bir yer edinmişlerdir. Şamanların görev ve nüfuzları hakkında Çin, Bizans, İslam ve Hristiyan kaynaklarında birçok önemli bilgiye ulaşılmaktadır. Bunlar içinde ünlü İranlı tarihçi Cüveynî’nin adı zikredilebilir. Cüveynî sihir ilmini bilenlere “Kam” adı verildiğini, bunların şeytanlara hükmettiğini bildirmiştir. Tarihçi, kamların Tanrı ile ilişkide bulunduklarından da söz etmiş, bu yolla onların gelecekten haber verdiklerini ileri sürmüştür.199 Ona göre Moğollar döneminde şiddetli kışta çıplak vaziyette dağlara giderek Tanrı ile konuşan Moğol kamı, Tanrı’nın yeryüzünü Timuçin ve oğullarına verdiğini bildirmiştir.200

195 Roux, Eski Din, s.235.

196 Moğolların Gizli Tarihi, §.148.

197 Toplumumuzda hâlâ böyle bir anlayış devam etmektedir. Babanın evi ve eşyaları en küçük erkek

çocuğa kaldığı gibi yaşlılıklarında onlara bakmak da yine en küçük erkek çocuğa düşmektedir. Bu anlayışı devam ettiren aileler günümüzde de mevcuttur.

198 Cüveynî, a.g.e., s 445. 199 Cüveynî, a.g.e., s.105. 200 Cüveynî, a.g.e., s.94–95.

51

Kam, Şaman inancında bu dinin ayinlerini gerçekleştiren fâni insanlarla ruhlar arasında aracılık yapan kişidir. Kamlar kendi ruhlarını göndererek ya da o ruhları kendi içlerine alarak onlarla ilişki kurar ve bu suretle bütün insanların ve devletin yaşamını etkilerdi. Nitekim hanların kamların tavsiyesi olmadan ordularını toplayamadıkları ve savaşa gitmeye cesaret edemedikleri görülmektedir.201 Kamlar bunun yanında hastaları tedavi ederek şifa dağıtırlardı.202 Onların bütün bu özellikleri hanlar tarafından el üstünde tutulmalarını sağlamıştır. Buna en güzel örnek Mengü Han’ın kendi kamı için sarayın hemen karşısına ev yaptırmasıdır.203

Şaman inancına göre kam, tanrılar ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapma kudretine sahip kişiydi. Kam olabilmek için kamın neslinden gelmek gerektiğinden kamlık öğrenilebilecek bir sanat değildi. Hiç kimse kam olmak istemez; fakat geçmiş kam ataların ruhundan biri kam olacak toruna musallat olur, onu kam olmaya zorlardı. Ata ruhu musallat olan kişi bundan kurtulmaya çalışır, şamanlığı kabul etmemekte ısrar ederse deli olurdu. Şamanların hepsi sinirli, melankolik kimselerdir.204 Bir ailede çocuklardan biri şamanlık istidadı göstermeye başlarsa, büyükler derhal bunun önüne geçmeye çalışırlardı. Çünkü şamanın kazancı çok az olur, çoğu zaman ücretsiz ayin yapardı. Aynı zamanda evladından biri şaman olursa, aile bir işçi kaybetmiş olurdu. Buna rağmen şaman olmak durumunda kalırsa, ihtiyar ve tecrübeli bir kamın terbiyesine verilirdi. İhtiyar şaman ona ruhların adlarını, okunacak duaları, silsilesindeki büyük kamların şecerelerini, ayin ve törenlere ait kaideleri, kamlığın usul ve erkânını öğretirdi. Eğitimini tamamlayan genç kam, bütün yakınlarını toplayıp, ihtiyar şamanın nezaretinde ilk ayinini yaparak gerçek kam sıfat ve yetkisini kazanmış olurdu.205 Erkek ya da kadın olabilen kamların sıradan insanlardan farkı yoktu.206 Onlar bir kast teşkil etmez, mensup oldukları boy veya oymağın normal bir üyesi gibi halk arasında yaşarlardı. Kamların diğer insanlardan üstünlükleri sadece ayin sırasında Tanrı ve ruhlar dünyasına karıştıklarına inanılmasından ve diğer dini görevlerinden kaynaklanırdı.

201 Rubruk, a.g.e., s.94; Cüveynî, a.g.e., s.105 202 Cüveynî, a.g.e., s.105.

203 Turan, Mefkûre, s.55. 204 İnan, a.g.e., 75,76 205 İnan, a.g.e., 76. 206 İnan, a.g.e., 79.

Kam, kendisinin Tanrı tarafından tayin edildiğine ve ruhların hizmetinde bulunduğuna inanırdı. Ayin sırasında kam’a gaipten haber veren en kuvvetli ruhlar, ona anne veya baba tarafından büyük ata olan kamların ruhlarıydı. Kam “Töz” adı verilen bu ruhlarla cemaat arasında sadece bir aracıydı.207

Bu derece özel ve güçlü konumda bulunan kamların hükümdarla iyi ilişkilerinden faydalanarak yönetimi ele geçirmek için durumlarını istismar etmeye çalıştıklarına da tanık olunmaktadır. Şaman inancına sahip Orta Asya toplulukları ve devletlerinde bunun birçok örnekleriyle karşılaşılmaktadır.208 Moğolların Gizli

Tarihi’nde bununla ilgili bir örnek zikredilmektedir. Gizli Tarihe göre Büyük Şaman

Kökötçü’nün, babası Mönglik’in Cengiz Han nezdindeki olumlu itibarından da faydalanarak bunu istismar ettiğini görüyoruz. Daha önce de bahsettiğimiz Cengiz Han’ın Teb-Tengri unvanını verdiği büyük şaman Kökötçü, altı erkek ve kız kardeşi ve babasıyla herhangi bir anda hükümdar çadırına dilediği gibi girip çıkmakta; Cengiz Han’a yüksek sesle seslenmekteydi. Cengiz Han sonunda “Benimle eşit

duruma gelmeyi kafanıza koydunuz.”209 diyerek onu uyarıyor; buna rağmen Kökötçü daha da ileri giderek hükümdarlık ailesine saldırıyordu. Kardeşleri, Cengiz Han’ın kardeşi Kasar’la kavga edip onu fena halde dövdüler. Kasar şikâyet ettiyse de başvurusu dikkate alınmadı. Bundan sonra Kökötçü yeni bir kehanette bulunarak Cengiz Han’a: “Ebedi Gök, bir gün Timuçin’in, imparatorluğu eline almasının

gerçekleşeceğini bana söylemişti. Şimdi bana Kasar’ın bu işi yapacağını söylüyor. Ama kaderi değiştirmek mümkündür”210 dedi. Cengiz Han onun bu sözüne itibar ederek kardeşini tehdit etti. Kasar -büyük bir olasılıkla- annesinin araya girmesiyle kesin olan ölümden kurtuldu.

Bundan sonra Teb–Tengri ailenin en zayıfı olan Temuge’ye yöneldi. Bunun üzerine karısı Börte, Cengiz Han’ı harekete geçirmeye çalıştı. Börte Cengiz Han’a

207 Kamların görevleri ve hayatları ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. İnan, a.g.e. s 74 vd.; Turan, Mefkûre, s.54–62; Bayat, a.g.e., s.131–150 vd.

208 Moğollardan önce bunun örneğini Cücen Devletinde de görüyoruz. Kadın bir şamanın yönetimi ele

geçirme teşebbüsü bunun akabinde kraliçe olması, hatta prensi boğdurtmaya kadar giden bir güce kavuşması, sonuç olarak ta bu devletin yıkılmasını hızlandırarak bu söz konusu devletin Göktürkler tarafından ortadan kaldırılmasına kadar geçen süreçte aktif rol aldığını görüyoruz. Daha geniş bilgi için bkz.(W. Eberhard, Çinin Şimal Komşuları, çev: Nimet Uluğtuğ, TTK Yayınları, Ankara, 1942, s.43 vd.)

209 Moğolların Gizli Tarihi, §.246. 210 Moğolların Gizli Tarihi, §.144.

53

şöyle dedi: “Sanıyor musun ki sen öldüğünde bu kimseler, senin varislerinin tahta

geçmesine izin verecekler?” O zaman Cengiz Han korku ve dostluk duygularını

bastırarak kardeşlerine şöyle dedi: “Teb-Tengri buraya geldiği zaman ona ne

isterseniz yapın.” Böylece daha önce yerlerine yerleştirilen üç güçlü kişi beki’yi

dışarı götürdü ve onun belini kırdı.211 Hükümdarın emriyle ceset gri bir çadıra konup kilitlendi ve duman deliği de kapatıldı. Kapısına da şeref kıtası niteliğinde olmak üzere nöbetçi konuldu. Üçüncü günü gece olduğunda, Teb-Tengri çadırın üst deliğini açtı ve kendi bedeniyle çıktı. Cengiz Han şunları dedi: “Teb-Tengri benim küçük

kardeşime el kaldırdığından ve bizim aramıza nifak sokmak için küçük kardeşlerim hakkında asılsız iftiralar yaydığından artık Gök tarafından sevilmemeye başlandı ve hayatıyla gövdesi götürüldü.”212 Bundan sonraki dönemde Cengiz Han şamanlara karşı daha ihtiyatlı davranmış, bu olay şamanlık makamını bu zor durumdan gücü zayıflamış bir şekilde çıkarmıştır.

Moğol şaman inancını tetkik edenlerden biri de Rus bilim adamı Banzarov, Moğol şamanlarını üç kategoride toplamıştır:213

1- Rahiplik görevi üstlenen şamanlar, 2- İyileştirme görevi üstlenen şamanlar, 3- Gelecekten haber veren falcı şamanlar

Rahiplik görevi üstlenen şamanlar, ruhların istediklerini insanlara iletir ve kurban sunmakla insanlara yardım ederdi. Bu tür şamanlar ayinleri yönetir dua gibi ritüelleri bilirler, bu görevlerin dışında özel işleri için de davet edilirdi. Tabip şamanlar yalnız hasta vücuttan kötü ruhu çıkarmak ve hastaları iyileştirmekle yükümlü idiler. Gelecekten haber veren şamanlar ise koyunun bel kemiği veya okla fal açar ve gelecek hakkında kehanette bulunurdu.