• Sonuç bulunamadı

Ahmet Mithat Efendi uyanık bir mizaca sahiptir. Ona göre uyanık olmak ve fırsatları değerlendirmek toplum için de önem arz etmektedir. “Bu zaman uyanıklık zamanıdır. Uyanmak ise âlemin her tarafını görmek ve oralarda ne var ne yok olduğunu anlamak ile olur” (Fahrettin, 2018: 74-75). Ahmet Mithat, burada seyahat etmeye işaret ederek, en önemli eseri olan Avrupa’da Bir Cevelân kitabıyla bize örnek olur.

Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da Bir Cevelân adlı kitabında, âdeta bir günlük tutar gibi her ayrıntıyı kaydetmiştir. Onun seyahat güzergâhı şu şekildedir: Ahmet Mithat önce gemiyle İstanbul’dan Marsilya’ya, trenle Kopenhag’a, sonra da vapur ve trenle Stockholm’e gitti. İsveç-Norveç’in siyasî biçimlenmesi yüzünden şarkiyatçıların kongresi hem Stockholm’de hem de Oslo’da, ya da o sırada bilinen ismiyle Christiania’da toplanmıştı. Daha sonra, Berlin’e (üç gün), Paris'e (on iki gün), İsviçre’den geçerek Viyana’ya (beş gün) gitti ve trenle Trieste’ye dönerek oradan da vapurla İstanbul’a vardı (Fındley, 1999: 15). Oryantalistler Kongresi’ne görevli katılımcı olarak giden Ahmet Mithat Efendi, her fırsatı değerlendirmiştir. O, bu seyahatinde yol arkadaşı edinse, arkadaşlarıyla birlikte planlar yapsa da aslında

40

bireysel anlamda çalışmalarını yürütmüştür. Ahmet Mithat Efendi asla yaptığı planlardan taviz vermeden hareket etmiştir.

Ahmet Mithat, yolculuk esnasında şimendiferle ilgili toplumsal yaşam alanını içinde barındıran bilgileri vermeden geri durmaz. Çünkü okuyucularını da, yapacağı seyahatlere hazırlamak ister. Seyahat yolculuğuyla ilgili kurtarıcı ipuçları verir. “Şimendiferlerde en muteber müntehap yerler köşelerdir. Çünkü pencerelere yakın olup dışarısı temaşa edilebilir. Pencereyi açmak veyahut kapamak hakkı dahi o pencere yanında oturan adama aittir” (Ahmet Mithat, 2001: 64). Ahmet Mithat Efendi, halka Avrupa’yı doğru anlatabilmek için önemli mevzulara yoğunlaşmıştır. “Ahmet Mithat’ın değerlendirmeleri, özellikle kongre ve sergi üzerinde yoğunlaşmış olmakla birlikte, Avrupa’nın maddî ve manevî ilerlemesini ölçme çabası bütün anlatısına hâkimdi” (Fındley, 1999: 44). Ahmet Mithat, eskiden hayal ettiği Avrupa ile gördüğü ve analiz ettiği Avrupa arasında kıyaslamalar yaparak, öğretici ve bilgilendirici üslubuyla okuyucularına aktarır.

Ahmet Mithat, kurulan dünya sergisini gezmiş ve analizlerde bulunmuştur. “Ahmet Mithat’a göre aslında bu bir dünya sergisi değil, Avrupa’nın ilerlemesini ve onunla karşılaştırıldığında Osmanlı’nın nerede olduğunu ölçmek için bir sosyal Darwinci cetveldi” (Fındley, 1999: 40). Her zaman Avrupa’nın maddi olarak ileride olduğunu savunan yazar, bunu bizzat kendisi tecrübe etmiştir. Bu ilericiliğin kökenine inmiş ve Osmanlı’nın hangi seviyelerde olduğuyla ilgili eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmeler yapmıştır. “Ahmet Mithat Efendi’ye göre manevî tarafları İslâm dini tarafından tayin edilen Müslümanlar, ‘Hikmeti, ilmi nerede bulursanız, velev ki diyar-ı küfür olan Çin’den bile alınız’ hadisine göre hareket etmeli, imrendiğimiz ve Avrupa’nın maddî ilerlemesini sağlamış şeyler mutlaka alınmalı, ancak manevî Avrupa’nın yolundan gidilmemelidir” (Çonoğlu, 2015: 20). Ahmet Mithat, hayatı boyunca hemen hiç değişmeyen bu bakış açısıyla Osmanlı toplumuna büyük hizmetler vermiştir. En önemlisi de Avrupa’ya yaklaşımımız ve Avrupa karşısında bireysel ve toplumsal olarak konumumuzu belirlemede tarihsel ve sosyolojik bir perspektif sunmuştur.

41

Yurt içi seyahati münasebetiyle Ahmet Mithat Efendi, Sayyadane Bir

Cevelân’da Beykoz'dan başlayıp Tavşancıl’a kadar devam eden hem avlanma hem

de seyahat amaçlı olarak dört günlük seyahat notlarını bir araya getirmiştir (Ahmet Mithat, 2017: 14). Onun Seyyadane Bir Cevelân eseri Tanzimat sonrası Osmanlı’nın yurt içi bölgelerini tanıtan seyahatnamelerin öncülerinden sayılabilir.

Ahmet Mithat Efendi’nin bu iki seyahat kitaplarından başka roman ve hikâyeleriyle de seyahat konusunu işlemiştir. Kural’ın (Kural, 2008) hazırladığı,

Ahmet Mithat Efendi’nin Romanlarında Seyahat başlıklı Yüksek Lisans Tezi, O’nun

birçok eserinde seyahat olduğunu açıklamaktadır. Ahmet Mithat’ın romanlarında roman kahramanları genellikle Avrupa’ya seyahat gerçekleştirirler. Bu nedenle anlatıcı Avrupa şehri ve sosyal yaşantısıyla ilgili pek çok bilgi vermektedir. Ahmet Mithat, Avrupa’nın her köşesinden roman çıkacak bir memleket olduğundan bahseder. Bu romanlarda daha çok Doğu-Batı karşılaştırması, Müslüman-Hristiyan kıyaslaması yapılmakta olup yanlış bilinen gerçekleri gün yüzüne çıkarma hedeflenmektedir. Romanlarda yer alan seyahatler konu dışına çıkılarak anlatılmaktadır. Daha çok yer, zaman, mekân, coğrafya hakkında bilgi verilerek romanda öğreticilik Ahmet Mithat’ın öncelediği mevzulardandır. Yapılan seyahatler, o zamanın dünyayla bağlantısı olmayan okuyucuları bilgilendirmek amacıyla yapılmaktadır.

Ahmet Mithat, Rikalda Yahut Amerika’da Vahşet Alemi romanının önsözünde, romanlarında, okurun zihnini ülkenin pek çok yerine seyahat ettirdiği, tanımadığı, bilmediği mekânları gezdirdiğini belirtir. Daha sonraki yıllar bununla da sınırlı kalmayıp ülke sınırları dışına çıktığını belirtmektedir (Ahmet Mithat, 2003a: 5-6). Ahmet Mithat, okurlarına, seyahat rehberi, coğrafya ve tarih kitaplarından yola çıkarak keşfedilmesi gereken bir dünya sunar. Bu kaynaklardan önce kendine bir zihin dünyası kurar sonra da kurduğu bu zihin dünyasına okurlarını seyahate çıkarır (Ahmet Mithat, 2003b: 128). Ahmet Mithat, okurun hiç görmediği yerlere zihni seyahatler yaptırarak, okuru bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. Onun romanlarında yer alan seyahatler, okura bilgi verme ve merak uyandırma amacı taşımaktadır.

42

Paris’te Bir Türk romanıyla Ahmet Mithat, İstanbul’da muhabirlik yapan bir

gazetecinin İstanbul’dan Paris’e yaptığı yolculuğu ve muhabirin Paris’te başından geçen olayları anlatır. Roman kahramanı Nasuh’un Avrupa’da ziyaret ettiği Boulogne Ormanı ve birkaç bahçeye yaptığı ziyaret ve gezintiler, Avrupa coğrafyasına dair bilgiler kapsamındadır. Ahmet Mithat, bu romanıyla Avrupa’nın daha çok sosyal yaşamını konu edinmiştir. Bu sosyal yaşam, Avrupa’nın eğlence mekânları, tiyatroları, baloları oluşturmaktadır. Ahmet Mithat, bu romanında ayrıca İstanbul ile Paris’in ulaşım imkânlarını kıyaslamıştır. Paris’te kişinin istediği zaman istediği yere ulaşım aracı bulması kolaylığından bahsederek bu imkânların İstanbul’da olmayışından hayıflanmaktadır. Ahmet Mithat, Paris’i bir hayranlıkla değil eleştirel bir bakış açısıyla, Paris’in olumlu ve olumsuz yönlerini ele almıştır (Ahmet Mithat, 2000a).

Ahmet Mithat Efendi’nin Acayib-i Âlem adlı romanı tıpkı Paris’te Bir Türk romanında olduğu gibi haritalar, rehber ve seyahatname kitaplarından faydalanarak yazdığı bu romanda Rus coğrafyasını ve buradaki yaşam koşullarını kaleme almıştır. Romanda ayrıca ulaşım imkânlarından da bahsedilmiştir. Roman kahramanlarının yani seyyahlar Rusya’daki mimari yapıları da ziyaret etmişler ve Ahmet Mithat bu mimari eserler hakkında sanatsal ve matematiksel bilgiler vermiştir. Bu mimari yapılar arasında saray, heykel, caddeler, mabetler ve kiliseler yer almaktadır. Ahmet Mithat seyahat konusuna en çok bu romanında yer ermiştir. Ahmet Mithat seyahat fikrine önem verdiği bu romanında Rus coğrafyasını tanıtma fikrini daima ön planda tutmaktadır (Ahmet Mithat, 2000b).

Ahmet Mithat seyahat konusunda kıyas yaparken bizim eksikliklerimizi sıralar: “Biz Osmanlı Türkleri başkalarına göre seyahate çok az önem veren halkız. Avrupa seyyahları dünyanın her tarafını dolaşıp mükemmel seyahatnameler yayımladıkları halde bizim aramızda hatta kendi memleketimizde gezenler de çok azdır. Avrupa’nın akılları hayrete düşüren medeniyetini görüp ibret alma kendimizden geri halklar arasında gezip fikrimizi geliştirmek bizim vazifemizdir. Bizim aramızda Avrupa’ya seyahat edenler olsa da onlar yalnız keyif ve safa yerlerini gördüklerinden, dolaştıklarından bizim bahsettiğimiz seyahatimizden hariçtirler” (Fahrettin,

43

2018:118). Seyahat etmeyi bir vazife bilerek, Avrupa üzerine yapmış olduğu seyahatiyle de halkı bilinçlendirmek için ve Avrupa üzerine bakış açımıza katkıda bulunmak için bu seyahatini kaleme alır. Türk Edebiyatı tarihinde oldukça önemli olan bu eser sosyolojik açıdan da büyük bir ehemmiyete sahiptir. Ahmet Mithat’ın Avrupa’ya yaptığı seyahati onun Doğu-Batı arasında kıyas yapması açısından oldukça önemlidir. Her fırsatta özellikle ülkemizden örnekler vererek kıyaslama yapar. Erişmemiz gereken konuları sıralar, geri kaldığımız noktaları açıklar ve ileride olduğumuz konularda eşsiz keyfiliğin rahatlığını çıkarır.

İslam memleketleri, Fas, Cezayir, Kafkas, İran, Arabistan gibi ülkelerle olan ilişkilerimiz fevkalade olup biz bu memleketlere seyahat edemiyoruz. Bunun sebebi fakirliğimiz değildir (Fahrettin, 2018:118). Seyahati önemsemek lazımdır. Seyahati bir zahmet olarak görmemeli eşsiz bir keyif olarak bakmalıdır. Ahmet Mithat’ın Avrupa seyahati hiç bilinmeyen bir ülkeye gidilip ne yapılacağını bilmeyen birinin seyahati değildi; ‘hayalîlikten hakikiliğe intikal’di (Fındley, 1999: 12). Ahmet Mithat Efendi, daha Avrupa’ya gitmeden Avrupa’yı iyi okuyup tahlil etmiş ve Avrupa üzerine romanlar yazmıştır. O, yazdığı romanları ve tahlil ettiği Avrupa kültürü ve mekânlarının doğruluğunu kıyaslamıştır.

Seyyah öncelikle bavul eşyalarını tedarik etmelidir. Bavul eşyaları; yağmurluk, palto, şemsiye, boyun atkısı, vücut sargısı gibi şeyleri bittabi yanından ayıramaz. Tütün, mendil, para çantası, boyun çantası gibi şeylerdir. Şimendiferle yapılacak olan yolculuklarda yanında lâzım olmayan eşyaları yük vagonuna kaydettirip biletini almak yolcu için büyük rahatlıktır (Ahmet Mithat, 2001: 63).

44

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SEYAHATNAMENİN SOSYOLOJİK İZDÜŞÜMÜ

“Kar-ı evvelde kişi akıbet-endiş gerek” (İnsanın işin başından sonunu hesaplaması gerekir) (Seyahatname, sayfa 108).