• Sonuç bulunamadı

3. ÇALIŞMASINI YAPTIĞIMIZ AHKÂM DEFTERLERİNİN

3.1. H ÜKÜMLERİN K ONULARINA G ÖRE T ASNİF VE D EĞERLENDİRMESİ

3.1.5. Miras Sorunlarıyla Alakalı Hükümler

Tanım olarak; ölen kişinin ailesine ya da kanunen hayattaki akrabalarına verilen mal ve para olarak karşımıza çıkan miras197 insan ilişkilerinde sorunların baş gösterdiği problemlerden biridir. Çalışmasını yaptığımız defterlerde genel olarak miras sorunları; aile üyeleri veya akrabaların mirasa tümüyle el koyması ya da miras hakkını vermemesi, küçük çocuklara kalan mirası, onlar adına yönetme ve üçüncü şahısların borç karşılığı ya da mirasa haksız olarak el koyması şeklinde çıkan sorunları sınıflandırabiliriz.

3.1.5.1. Aile ve akrabaların mirasa el koyması: İnsanoğlunun doğumundan ölümüne kadar en az ailesi kadar akrabalarıyla da ilişki içindedir. Anne ve babanın yakın çevresinin dışında, evlilik yoluyla da eşlerin çevreleri de sayılırsa, akrabalık kurumu birey sayısı itibariyle sosyal yapıda oldukça geniş bir kitle oluşturur. İnsanoğlunun ikili ilişkilerde yaşadığı sorunlar akrabalık müessesesinde de kendini göstermektedir. Bu sorunlar çeşitli sebeplerden ötürü oluşabileceği gibi miras anlaşmazlığı yoluyla da kendini göstermektedir. Nitekim Yenişehir kazasında ikamet eden İsmail’in, dedesinden kalan mirası annesiyle beraber alamadıklarını şikâyet etmesi bu duruma örnek gösterilebilir.198 İsmail nam kimesne ölünce mirası kızı Aişe ve oğlu Mehmed’e kalmıştır. Şikâyette bulunan kişi Aişe’nin oğlu İsmail olmakla beraber Mehmed’in de İsmail ve Ahmed isminde oğulları bulunmaktadır. İki kardeş mirası kendi aralarında paylaşmışken Mehmed’in ölmesiyle varisleri İsmail, Ahmed ve karısı Raziye, dede İsmail’den kalan mirasın tamamına el koymuş, İsmail annesine kalan miras payını istediğinde karşı çıkılmıştır. Ayrıca kim olduğu tam belirtilmemiş Ömer ve ecanibden Halil oğlu Mustafa’da bu miras sorununa dâhil olmuşlardır. Bu kişiler tahminen Aişe’nin payına düşen mirasa ait bir malı Mehmed’in varislerinden satın almış kişiler olabilir. Bu vaziyette şikâyetçi İsmail, hem uğradığı haksızlık hem de şeyhülislamdan aldığı fetvanın etkisiyle “hakk-ı ırsiyesi alıverilüb, ber muceb-i feteva-yı şerif ihkâk-ı hak olunmak babında” şeklinde yazılan hükümle haklılığını kanıtlamıştır.

196 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00089, s.56.

197 Devellioğlu (1962), a.g.e. s.778.

77

Benzer bir şikâyet konusu da Tire kayıtlıdır. El-Hac Ahmed’in ölmesiyle kızları Hatice ve Emine’ye “bir bab mülk menzili ile bir bab mülk helvacı dükkânı ve bir bab mülk derzi

dükkânı” olarak kalan mirasa Emine’nin tek başına sahip olmasını Hatice hatun şikâyet

etmiştir.199

İzmir kayıtlı başka bir hükümde, babalarından kalan mirası Gülmez Ali tek başına almıştır. Kız kardeşi Âlime yaptığı şikâyette, kardeşinin payına düşen mirası vermediğini, Ali’nin tüccar olduğu için hakkını alamadığını ifade etmiştir. Divân’dan çıkan karar kesindir. “babasından müntakil, mezburun ahz eylediği emval ve eşyası her ne ise tamamen tahsil ve

alıverilüb” ibaresiyle sorunun derhal çözülmesi gerektiği İzmir mollası ve voyvodasına

bildirilmiştir.200

Bozdoğan’da Hacı Mehmed, babalarından kalan mirası paylaştıkları halde bütün mirasa kardeşi Hacı Ahmed’in üzerine aldığını şikâyet etmiştir.201

Birgi’de yaşanmış bir başka miras gaspı olayı aile üyeleri çevresinde gerçekleşmiştir. Ali isimli kişinin yaptığı şikâyette ölmüş annesi Fatıma ve kardeşi Hatice’den kalan mirasa202

eniştesi El-Hac Süleyman el koymuştur. Muhtemelen Hatice’nin eşi olan Sarıoğlu Süleyman’ın da mirasta hakkı olduğu göz önünde bulundurulursa, hakkı olanı alması gerekmektedir. Ancak Ali şikâyetinde, eniştesinin mirasa el koyduğunu, Ali’nin; “cümlesini

cebren zabt ve ahz ve kabz edüb” ifadesiyle açıklanabilir. Ayrıca Ali bu iddiasını

şeyhülislamdan aldığı fetva ile kanıtlamak istemektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında Divân Ali’yi haklı bularak el konulan malların geri alınmasına hükmetmiştir. 203

Yine Nazilli’de Ali ve Mehmed kardeşler babalarından kalan mirasta amcaoğullarının hak iddia etmesini şikâyet etmişlerdir. Bu vakada şikâyet konusu amcaoğlu Ali’nin, dükkânları babasına, amcası Hasan’ın hibe ettiğini ve babası ölünce de kendisine kaldığını söylemektedir. Bu durum için Divân’da alınan karar kesin olup “mezburun mevruse-i şer’-i

199 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00071, s.26.

200 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00071, s.126.

201 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00080, s.9.

202 Hükümde miras olarak; “yüz sekiz aded altun ve seksen guruş kıymetlü bir aded gerdanlık ve elli guruş kıymetlü (...) ve bir cariye ve on iki res manda iki ve üç sandık elbise ve yüz guruşluk tehamis ve beş yüz guruşluk sair eşya“ kaldığı kaydedilmiştir.

78 şerif fuzuli zabt eylediği, dekakin-i mezbur mevruseleri alıverilüb” şeklindedir. Bu da Ali ve

Mehmed kardeşlerin haklı oldukları kaydedilmiştir.204

Bergama’da gerçekleşen başka bir olay Hatice hatunun öldürülen eşinden kalan mirasına yeni eşinin el koyup kaçmasıyla ilgilidir. Divân bu şikâyete eşi Mustafa’nın derhal yakalanıp zorla Bergama’ya getirilmesi ve Hatice’nin haklarının tahsil edilmesine hükmetmiştir.205

Aile içerisinde yaşanan miras sorunlarında gayrimüslimlerden de söz edilebilir. İzmir’de Yani ve Avlaki kardeşler babalarından kalan arsaya, diğer kardeşleri Tedori’nin dükkân yapıp “bina olmağla benim olmuş olur” diyerek kendi malı olduğunu iddia etmesini şikâyet etmişlerdir.206

3.1.5.2. Varis adına miras yönetimi: Anne ve babanın ölmesiyle, miras hukuki olarak çocuklarına kalmaktadır. Çocukların yaşı bu mirası kabul edip yönetmeye yetmediği durumlarda, akrabalar ya da üçüncü şahıslar vekâleten miras üzerinde, çocuklar adına söz sahibi olup, çocukların aklı erince onlara devretmektedir. Bu devir işlemlerinde miras vekil tarafından varislere hakkını teslim ettiği gibi kimi zaman devir işlemlerinde sorunlar da yaşanmaktadır.

İzmir’de Bardakçı Abdullah öldüğünde, Hacı Halil yaşı küçük olan çocuklar Süleyman ve Hatice adına vekil olup mirası yönetmiştir. Ancak Hacı Halil’in ölmesiyle çocukları İsmail, Havva ve karısı Fatıma, Bardakçı Abdullah’ın mirasını çocuklarına vermek istememişlerdir. Süleyman ve Hatice bu durumu Divân’a şikâyet etmiştir.207 Divân’da alınan karar net olduğu kadar serttir. Kararda bardakçı Abdullah varislerine haklarının verilmesi gerektiği ve Hacı Halil varislerinin zorla İstanbul’a getirilip mahkemeye çıkarılması gerektiği belirtilmiştir.208

3.1.5.3 Üçüncü şahısların mirasa karışması: İzmir’de gerçekleşen miras şikâyetinde; Hacı Abdullah ölünce çocukları Süleyman ve Hatice’ye kalan mirasa İmam karısı Hörü ve oğlu Mehmed “bin beş yüz guruşluk emval ve eşyalarını” gasp etmişlerdir. Bu sorunun

204 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00089, s.37.

205 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00089, s.137.

206 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00080, s.51.

207 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00071, s.67.

79

çözümü için Divân Çavuş ataması yaparak; “fuzuli zabt eyledikleri, ba defter ol mikdar

guruşluk emval ve eşyalarını tamamen tahsil ve bi küsür kendülere alıverilüb” şeklinde alınan

eşyaların eksiksiz olarak varislere teslimine hükmetmiştir.209 Yine Tire’de Alaybeyizade Mehmed’in çocukları, Mandıralık Çiftliğinden kendilerine miras kalan hisseyi, tımar müşteriği Urfalızade İbrahim’den alamadıklarını şikâyet etmişlerdir.210

İnsanlar, günlük yaşamlarını sürdürdükleri sırada beklenmedik gelişmelerle başka bir yere geçici de olsa göç edebilirdi. Bu göç onların eski yaşadıkları yerle bağının kopmasına sebep olabileceği gibi doğrudan kendisini ilgilendiren konulara da müdahale edemez konumdadır. Nitekim Güzelhisar sakini Osman nam kimesne Malta adasında sürgündeyken, ölüm haberini aldığı üvey kardeşinin tek varisi konumundaydı. 1196 yılında Malta’daki sürgününden dönen Osman, Diryanoğlu Abdülkadir Efendi’nin kendisine miras kalan tarlalara el koyduğunu görmüştür. “Müslümanların takrir eyledikleri resm-i tapu ile sahib-i

arzdan olub” ifadesinden anlaşılacağı üzere Diryanoğlu Abdülkadir Efendi, bölge ahalisinin

belirlediği biri ve tapuyu da bu şekilde aldı. Bu vaka karşısında Osman, tahminen önce kadıya şikâyet etmiş olmalıdır. Çünkü bölge halkının da karıştığı bu durumu tapu kaydından dolayı kadı da biliyor olabilirdi. Buradan bir sonuç alamayınca Osman konuyu Divân’a taşımıştır.211

Divân’da yapılan görüşmelerde “ol yerleri bi ırz-ı müslümanların takrir eyledikleri, resm-i

tapu ile sahib-i arzdan alıverilmek muvafıkdır deyu…” ifadesiyle biraz şüpheyle de olsa

tarlaların Osman’a ait olduğuna dair karar verilmiştir.212

Tire kayıtlı başka bir şikâyet kaydında Veliyüddin Efendi’nin ölmesiyle çocuklarına miras kalan menzile, Bacaksız El-Hac Halil’in el koyduğu işlenmektedir. Bu şikâyette çocukların yaşı küçük olduğundan, bunu fırsat bilen Bacaksız El-Hac Halil menzile sahip olmuştur. Çocuklar yetiştiğinde menzili geri vermek istememesini Mehmed Saadettin ve Mustafa Nasrullah kardeşler Divân’a bildirmişlerdir.213

209 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00071, s.69; Bu hükümle ilgili dikkat çeken nokta şudur ki; 209 numaralı dipnot ile örneğini verdiğimiz hükümde adı geçen kişilerin adının neredeyse aynı olmasıdır. İlk örnekte Bardakçı Abdullah olarak geçen şahıs, diğer örnekte Hacı Abdullah, çocukların ismi ise Süleyman ve Hatice olarak bizzat aynıdır. Her ne kadar olay örgüsü iki örnekte farklı olsa da iki hükmün birbiriyle bağlantılı olması ihtimal dahilindedir.

210 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00071, s.73.

211 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00080, s.106.

212 Kararı alırken şüpheye düşüldüğünü, Divân’da kanun tartışıldıktan kayıdolunan cevapta geçen; “…tapu ile olmasına mümanaat ve teaddi eylediğin vaki ise men’ ve def’ olub…” ifadesiyle açıklayabiliriz.

80

İzmir’de Fatıma hatun babasından kalan “bi’l-cümle emval ve eşyası, altı kıt’a makune

ve altı kıt’a sakk ve mahzen derununda mevcud kazgan ve reçine ve zift ve üstüpü ve kızak ve (...) ve halat ve alet-i sairesi” Kalafat oğlu Hacı Mehmed ve Refik Halil Çelebi oğlu olduğu

bilinen kişi tarafından el konulduğunu şikâyeti etmiştir.214 “fuzuli zabt eyledikleri emval ve

eşya ve altını bi’l-verese vekil-i merkumeye alıverilüb, icra-yı şer’ ve ihkak-ı hak olunmak babında” ifadesinden anlaşılacağı üzere karar Fatıma hatundan yana olup, Fatıma hatun

tarafından vekil atanan Çömez Efendi ile hakkı olan ne varsa teslim alınması gerektiği yazılmıştır. Yine İzmir’de gerçekleşen bir vakada Zeyneb hatunun eşinden kalan mirasa Mehmed nam kimesnenin, mirası almasını engellediği ve “müttefiken cümlesi fuzuli zabt

olduğu taleb ve ahz ve kabz etmek istedikde” olarak yazılan mirasa sahip olmak istemesi halini

şikâyet ettiğinde “fuzuli zabt eylediği hissesin, tamamen tahsil” kararıyla sorunu çözüme ulaşmıştır.215

Alaşehir’de gerçekleşen başka bir vakada Kırgöz Hacı Mehmed’in, Alaşehirli Hacı Mehmed’e olan borcuyla alakalıdır.216 Bu hükmü miras başlığı altında sınıflandırmamızdaki sebep Alaşehirli Mehmed’in ölmesiyle, varisleri Kırgöz Hacı Mehmed’de olan borcu zor kullanarak almış olmasıdır. Hüküm içinde verilen detaylara göre Hacı Mehmed Alaşehir âyânı olup, imam olan Kırgöz Hacı Mehmed’de kuyud-ı ahkâm incelemesi ile ganem217 parası alacağı olduğu tespit edilmiştir.

3.1.5.4. Diğer: Güzelhisar’da Cihanzade El-Hac Abdülaziz’in büyük oğlu müderris Mehmed, kardeşleriyle babalarından kalan mirası paylaşamadıklarını Divân’a şikâyet etmiştir.218 Benzer bir durum İzmir’de Kasapbaşı Hasan’ın ölmesiyle varisleri arasında çıkan mirası paylaşamama sıkıntısıdır.219

Kuşadası’nda müderris Mahmud’un İbrahim Ağa’nın yaptırdığı medreseye, geliri müderris maaşlarını ödemek üzere dükkân yaptırdıktan sonra ölmesiyle, müderris Mahmud’un kızı Aişe ve oğlu Mehmed dükkânı babalarının kendisinin yaptırdığı ve ırsen

214 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00072, s.86.

215 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00080, s.111.

216 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00080, s.23.

217 Kanunnâmelerde “resmi ganem” yani “koyun resmi” diye zikredilen vergidir. Hem koyuna hem de keçiye

aittir. Neşet ÇAĞATAY (1947), Osmanlı İmparatorluğunda Reayadan Alınan Vergi ve Resimler, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Sayı 5, C.5, Ankara, s.484.

218 BOA, A{.DVNS.AHKA.d.00089, s.102.

81

kendilerine ait olduğu söylemişlerdir. Divân; “ol vech ile müdahale etdirilmeyüb, men’ ve def’

ettirilmek babında” şeklinde karar vererek mübaşir tayiniyle sorunun çözülmesine

hükmetmiştir.220