• Sonuç bulunamadı

Milli ve manevi geliĢim çocuklara kazandırılması gereken önemli değerlerdendir. Mevlâna Ġdris, çocuklara eserlerinde doğrudan dini iletiler vermez, yani din kurallarını öğretmeyi veya dini bir altyapı oluĢturmayı amaçlamaz. Ancak masallarında dini ve milli sembollere, iletilere rastlanır.

Denemelerinde de çok sayıda manevi ileti bulunan Zengin “Değerlendirilmek mi? TeĢekkürler” isimli denemesinin sonunda Ģöyle diyor:

… “Oysa dünyalıların dünyaya ait değerlendirmelerinin Karınca kulağı kadar bir önemi var mı acaba?

Bence yok.

Çünkü her Ģeyimizi en ince ayrıntısına kadar gören ve Değerlendiren birisi var.

95 Değerlendiriyor.

Varsa o, yoksa o.

Gerisi fasafiso.” … (VC,1997:124).

Yazarın milli ve manevi değerler adına verdiği iletiler Ģunlardır:

Ġslâm dininde, doksan dokuz sayısı ile ilgili, Allah‟ın doksan dokuz ismi ve namazlardan sonra yapılan ve doksan dokuz defa okunan tespihler vardır. Yazarın doksan dokuz kiĢiden oluĢan dünyayı kurtarma timi bunu temsil ediyor olabilir:

“Sonra gerçek dünyadaki gerçek mıknatıs kopya canlıları kendine çektikçe, doksan dokuz hayvandan oluĢan Kaosu Sona Erdirme Timi, bu kopya canlıları silahlarıyla birlikte alıp alıp o kopya dünyaya fırlatmaya baĢladılar.”…“Kopya canlıların, kopya dünyaya transferi, doksan dokuz gerçek hayvandan oluĢan timi de çok yormuĢtu.”(PHH, 2004).

Semavi dinlerin hepsinde dünya hayatından sonra iyiler için cennet, kötüler için ise cehennem hayatı olduğu bilinir. Ġslam dininde ise çocuk yaĢta ölenler henüz buluğa ermedikleri için cennetle mükâfatlandırılırlar:

Yazar, “Tersine Adam” karakterinden iletisini Ģöyle veriyor:

“Ölürsen cennete gitmeni ve orada beklemeni isterim. Çünkü sanıyorum ki ben çocuk olarak öleceğim ve doğrudan cennete gideceğim. Cennette belki her Ģeyi yeniden konuĢabiliriz baba. Biliyorsun Allah için hiç bir Ģey zor değil.” (TA, 2004)

Ölüm ötesi hayatla ilgili yazarın bir baĢka iletisi de Sufi ile Pufi isimli hikâyesinde bulunmaktadır. Çocukların cennette gideceğine dair ileti, Tersine Adam masalındaki iletiyle de aynı doğrultudadır:

“Bana göre olan bir Ģey yoksa daha fazla beklemeden bu dünyayı terk etmek istiyorum. Nereye giderim bilmiyorum. Yine çocuk olduğum hesaba katılırsa gideceğim yerin sonsuz çiçeklikler, sonsuz ırmaklar sonsuz mutluluklar ülkesi olacağından hiç kuĢkum yok. Dünyayı bırakınca nereye gideceğini büyükler düĢünsün.”(SP,61).

96

Kuran-ı Kerim‟in ilk cümlesi olan ve surelerin baĢında yer alan “Bismillahirrahmanirrahim” lafzı kısaca besmele olarak adlandırılır. Anlamı “Rahman ve rahim olan Allah‟ın adıyla baĢlarım.” demektir. Masalda geçen “bismillah” kelimesi, ardından gelen aĢk ve merhamet kelimeleri de ilahi aĢk ve Allah‟ın merhameti ile doğrudan ilgili olabilir. Çünkü “rahim” ismi Allah‟ın inanan kullarına merhameti anlamını taĢımaktadır. Yazarın iletileri Ģu Ģekilde:

“Ve bir bahar sabahı, çocuk, torbadan bir kelimeyi özenle alarak pencereden sokağa fırlattı. Çocuğun yeryüzüne fırlattığı ilk kelime “Bismillah” Ve dünyadaki milyarlarca insan o tek kelimeyi birbirine söylemeye baĢladı… Bismillah, bismillah, bismillah… Irmaklar, müzik, rüzgâr, bismillah, bismillah… BaĢka bir Ģey duyulmuyordu.”(ÜA, 2002: 22).

Ġkinci gün torbadan aĢk kelimesini çıkarıp fırlattı çocuk yeryüzüne. Ve milyarlarca insan bu ikinci kelimeyi kullanmaya baĢladı. AĢk, aĢk, aĢk… Müzik, ırmaklar, rüzgâr, bismillah ve aĢk, aĢk… BaĢka ses yoktu dünyada. Üçüncü gün merhamet kelimesini çıkardı çocuk. Kimse Ģikâyet etmiyordu. Bismillah, aĢk ve merhamet sonsuz açılımları ile yetiyordu insanlara.” (ÜA, 2002: 22-23).

Fatih Sultan Mehmet‟in 1453 yılında Ġstanbul‟u fethetmesi dünya tarihi açısından önemli olduğu kadar bizim milli ve manevi duygularımız açısından da önemlidir. Çünkü Hz. Muhammed‟in (sav) hadislerinde bu fethi müjdelediği ve bu sefere katılacaklara iltifat ettiği bilinmektedir. Yazar Zengin‟in Fatih, fetih, Ġstanbul, Ayasofya, abdest, namaz gibi milli ve manevi değerleri bir arada kullanması önemli bir ileti içirmektedir. Ġletiler Ģu Ģekilde:

“Yürüdü Behram. Geriye doğru yürüdü. Biraz ileride Fatih Sultan Mehmet‟i gördü. Ġstanbul‟u almıĢ Ģehre giriyordu. Bir süre onunla yürüdü Behram. Ayasofya‟da namaz kıldıktan sonra Fatih‟e sordu: “Mutlu musunuz?” Evet dedi Fatih, “Sen mutlu değil misin?” “Bilmiyorum” dedi Behram “Hayatımda hiç Ģehir almadım ve babam ekmek bekliyor.” (ÜA, 2002: 98).

97

“Biraz daha yürüyünce Fatih‟in Ġstanbul‟u almak için hazırlıklar yapmakta olduğunu gördü. Fatih‟e yaklaĢarak “Ġstanbul‟u alacaksınız.” dedi. “Seninle daha önce karĢılaĢtık mı?” dedi Fatih. “ Evet”, dedi Behram. “Ayasofya‟da beraber namaz kılmıĢtık. Bakınız abdest aldığım saçlarım hala ıslak.” Fatih Behram‟ın saçlarına dokundu ve “Peki benim saçlarım neden kuru?” diye sordu. “ Merak etmeyin ıslanacak.” dedi Behram ve yürüdü.” (ÜA, 2002: 100).

Zengin‟in büyük oğlunun ismini verdiği masal kahramanı Behram‟ın, zaman içinde yaptığı yolculukta Hz. Peygamber ile karĢılaĢması ve onun torunları ile güzel vakit geçirirken anlatılması önemli bir dini iletidir. Ardından Behram‟ın Hz. Âdem ile karĢılaĢması ve geleneğimize has bir âdet olan elini öpmesi de milli ve manevi bir ileti olarak karĢımıza çıkıyor. Yazar, Behram‟ın bu karĢılaĢmalar ile duyduğu mutluluğun iletilerini Ģöyle veriyor:

“Yürüdü. Peygamberi gördü. Gülümsüyordu. Omuzlarında Hasan ve Hüseyin vardı. Onları okĢuyor, seviyordu. Aklında Hasan ve Hüseyin‟in güzel yüzü içinde peygamberden aldığı ıĢıkla ayrıldı Mekke‟den.” (ÜA, 2002: 100).

“Âdem aleyhisselam onu gördüğü zaman “Sana biri geri dön dedi diye bu kadar da geriye dönülmez ki evladım.” dedi. “Haydi, Ģimdi geriye dön!” Ve Behram Âdem aleyhisselamın elini öpüp büyük bir hızla geriye döndü.” (ÜA, 2002: 101).

III.14. Hikâye ve Masalların DıĢındaki Eserlerde Bulunan Milli ve Manevi