• Sonuç bulunamadı

1.4. MİKRO İŞLETMELERİN FONKSİYONLARI

1.4.5. Mikro İşletmelerin İstihdamdaki Rolü

Kamu ve büyük endüstri sektörlerinin son otuz yıldan beri artan istihdam talebini karşılayamadığı küresel piyasa ekonomisi koşullarında bu istihdam boşluğunu ancak mikro ve küçük girişimcilerin teşviki ve motivasyonu ile doldurulduğu OECD, Eurostat ve TÜİK gibi kurumların süreli yayınlardaki istatistiklerden anlaşılmaktadır.

MİKOBİ’lerin varlığı, yaygınlığı ve ekonomi içindeki payları, bir bakıma ekonominin sağlıklı işleyişinin garantisidir. Bu işletmeler gelişmiş ya da az gelişmiş olsun, tüm ekonomiler için büyük önem taşımaktadır. Dünyanın en gelişmiş ekonomik coğrafyası olarak Avrupa Birliği’nde ekonomik büyümenin ve istihdam artışının sağlanmasında en önemli unsurlardan birinin MİKOBİ’ler olduğu kabul

80 edilmiş ve bu işletmeleri destekleyecek çok çeşitli mekanizmalar uygulamaya konulmuştur123.

Nitekim Avrupa Birliğinde işsizliğin önlenmesinde en önemli aracın küçük işletmelerin ve girişimciliğin desteklenmesi olduğu kabul edilmektedir. Bu işletmeler emek-yoğun çalıştığı için büyük işletmelere göre daha fazla istihdam yaratma kapasitesine sahiptir. Her yıl iş hayatına 1 milyondan fazla kişi katılmaktadır. Bu kadar kişiye devletin imkânları ile iş alanı yaratılabilmesi mümkün değildir124. Önceki sayfada yer alan tabloda da görülebileceği gibi AB ülkelerinde mikro ve küçük işletmeler yarattıkları 67 milyon 282 bin yeni iş imkânı ile toplam istidama yüzde 51 oranında katkıda bulunmaktadırlar.

Türkiye ekonomik ve toplumsal yapısında esnaf ve sanatkârlar ve küçük işletmeler, göz ardı edilemeyecek ölçüde önem taşımaktadır. Bu önem, esnaf ve sanatkâr işletmelerinin;

- Daha az yatırımla üretim yapabilmeleri ve ürün çeşitliliği sağlamaları,

- Emek-yoğun çalışarak ve ülke çapında istihdam yaratarak işsizliği azaltmaya katkıda bulunmaları, istihdamı daha düşük maliyetle sağlamaları,

- Bölgelerarası farklılıkların minimize edilmesine katkı sağlamaları,

- Yan sanayi olarak büyük ölçekli firma ve yatırımları desteklemeleri ve tamamlamaları ve katkıda bulunmaları,

- Gelirin dengeli dağılımına katkı sağlamaları ve orta sınıf olarak toplumsal hayatta denge faktörü olmaları, toplumsal hayatta denge unsuru ve istikrara katkıları ile demokrasinin vazgeçilmez unsuru olmaları, gibi özelliklerinden kaynaklanmaktadır125.

Esnaf ve sanatkâr işletmelerinin sayısal olarak çok ve dağınık olmaları ve çok sayıda mesleği bünyelerinde barındırmaları bunlara kolayca ulaşmayı engellemekte, ilgili otoriteler kolaya kaçarak devlet yardım, destek ve teşviklerine istihdam ve

sermaye gibi alt sınırlar getirmekte ve bu işletmelerin desteklerden yararlanmalarına

123 TESK, Esnaf ve Sanatkâr Raporu Mevcut Durum Sorunlar Öneriler, Ankara, Kasım 2008,

s. 10.

124 TESK, Raporu 2008, ss. 11-13. 125 TESK, 2008, a.g.r., s. 10-11.

81

engel olmaktadırlar. Yıllardır sürdürülen KOBİ politikalarında devlet desteklerinin

bir kısmının doğrudan esnaf, sanatkâr ve küçük işletmeleri hedef alarak oluşturulamaması, bu politikaların beklenen sonuçlara ulaşmasına engel olmuştur. Dolayısıyla temel işlevlerinden birisi de istihdam sağlamak olan küçük işletmeler, bu işlevlerini yerine getirememiş ve yıllar boyu süren yüksek işsizlik ekonomik hedeflere ulaşılamamasına neden olmuştur126.

Tablo 25: Türkiye’de KOBİ’lerin Toplam İstihdamdaki Payları

İŞLETME ÖLÇEĞİ

İSTİHDAM

TÜRKİYE AB

Adet Pay Pay

Mikro 3 518 642 %38.1 %29,7 Küçük 2 847 259 %30.8 %20,7 Orta 1 181 237 %12.8 %17,0 KOBİ 7 547 138 %81.7 %67,4 Büyük 1 693 879 %18.3 %32,6 Toplam 9 241 017 %100 %100

Kaynak: SBA Factsheet Türkiye - 2009, s.1’den yararlanılarak tarafımızdan

hazırlanmıştır.

Yukarıdaki tablodan tüm bu sınırlı kaynaklar ve desteklerle ekonomik üretim sürecinde yer alan KOBİ’lerin, 7 buçuk milyon kişilik istihdam payı ile özel sektör iş gücünün yüzde 81,7’sine istihdam olanağı sunmakta olduğu anlaşılmaktadır.

Yeni yaklaşım ve yorumlanışıyla birlikte kayıtlı kayıtsız olduğuna bakılmaksızın ve özellikle aile üyelerine kısa süreli üretim ve iktisadi hayata katılma imkânı sunması bakımından nasıl bir kitlesel istihdam ve katma değer potansiyeli oluşturduğu tabloda derlenen rakamlardan anlaşılmaktadır.

126 TESK, 2008, a.g.r., s. 10.

82

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA KOBİLERE YENİ YAKLAŞIMLAR

Başta uygulanan ve uygulanması planlanan hükümet programları olmak üzere uluslar üstü kurumlar, MİKOBİ dernekleri ve federasyonları gibi mesleki baskı grupları aracılığı ile öneri, bildirge ve manifestolar biçiminde doğrudan yasa yapıcı kurumlara ulaştırılmış veya bu kurumların üyeleri ile tartışmaya açılmış olan boyutları ile de sorun güncelliğinin ve duyulan ihtiyacın kaçınılmazlığının bir göstergesi olarak ele alınmaktadır127.

Bu verilerin sorgulayıcı-üretken analizi ve sentezleri neticesinde ortaya çıkan tezlerin küresel boyutları ile negatif ve pozitif sonuçlarına dair uygulama örneklerini gerek Avrupa Birliği üyesi ülkelerde gerekse başarılı MİKOBİ politikalarının ve uygulamalarının hayata geçirildiği ülkelerde128 görmek mümkündür.

KOBİ’ler ana başlığı ile yapılmış bulunan yüzlerce makale ve tez çalışmasında ele alınıp incelenen bu kümenin daha çok orta büyüklükteki kesimi üzerinde durulduğu kolayca anlaşılmaktadır. KOSGEB’in ilk yıllarda sadece imalat sektöründeki KOBİ’lere yönelik faaliyetleri nedeni ile araştırmacılar da moda terim olan KOBİ’yi kabul ederek genellikle imalatçılığın değişik kollarında faaliyet sürdüren KOBİ’leri ele almışlardır.

Küçük esnaf ve sanatkârları inceleyen çalışmalarda sıkça gündemde bulunması sebebiyle toplumsal öneminden de kaynaklı olarak daha çok bakkallar ele alınmaktadır. Bu kapsamdaki çalışmalarda da doğrudan vergilendirme veya

127 Osman Sirkeci, KOBİ Bakanlığı Kurulması Hakkında CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut

ORAN ile Yapılan Görüşme, TİDAF Çalışma Raporu, Köln, 2010.

128

Örneğin; Almanya Türkiye Kökenli Vatandaşları Konseyi RTS’in TİDAF’ın yanında MÜSİAD, DİTİB, AABF vb birçok kurumun katılımı ile gerçekleşen gündeme ilişkin 21 Ocak 2009 tarihli toplantısında Almanya Federal Çalışma Bakanı Olaf Scholz’a iletilmek üzere doğrudan girişimleri ilgilendiren iki ana başlıkta TİDAF ekibi görevlendirilmiştir. Bilim kurulu üyesi olan değerli öğretim üyelerinin de katkıları ile uzun ve yorucu çalışmalar neticesi olarak hazırlanmış, Almanya’da yerleşik 90 bin Türkiye kökenli göçmen girişimci nezdinde yaklaşık 700 bin kişiye ulaşmış tüm göçmen girişimcilerin, ortak sorunlarının, talep ve önerilerin, Federal Çalışma Bakanı’na, dolayısıyla dönemin hükümetine sunulması, bilimsel çalışmaların pratiğe uygulanması bakımından dikkate alınması gereken girişimlerdendir. Tez çalışmasında doğrudan bu ve benzer gelişmelere tanıklık ve bizzat meslek örgütleri faaliyetlerin içerisinde bulunmak ve uygulayıcı konumda olmaktan kaynaklı birikim ve tecrübelerden yararlanılmaktadır. Aytürk, http://www.ayturk.de/news.php?id=606. (29.01.2009).

83 sosyolojik yaklaşımlar ile yapılanların dışında pazarcısından, işportacısına, musluk tamircisinden, berberine kadar söz konusu olan kümenin bütünlüklü olarak ele alınmaktan kaçınıldığı görülmektedir.

Yapılan araştırmaların yüzde doksanının ele alınan KOBİ’ler genel kümesinin sadece yüzde yirmilik üst dilimleri olan küçük ve orta ölçekli kısmı ile sınırlandığı bir ortamda bu kümenin yüzde seksenini oluşturan ana kütlesi olan Mikro Girişimleri araştırma konusu olarak seçmek birçok şeyi ilk baştan yeni oluşturmak gibi zorlukları içinde barındırmaktadır.

Sanayi bakanlığından meslek örgütlerine kadar küçük ve orta büyüklükteki işletmelere dair kapsamlı biçim ve içerikte tasnif edilmiş geçmişe yönelik veya güncel veriye ulaşmak mümkün olmaktadır. Buna karşın birçok meslek örgütünün veya bakanlık gibi resmi kurumların ekonomik hayatın en küçük hücreleri olan mikro işletmelere-girişimlere dair tahminden öteye geçmeyen rakamlarla durumu idare etmekte olduğu anlaşılmaktadır.

Birçok kaynakta dile getirilmekte olduğu gibi vergiden muaf olan esnaf ve sanatkârın sayısına ilişkin veri bulunmamaktadır129. Bu veri yoksunluğunun yol açtığı bilinmezlikler ortamından yakınmalara birçok araştırmanın başlıca ortak konuları arasında rastlanmaktadır.

Genel olarak KOBİ genel tanımı ve çalışmaları içinde ekonomik piyasa değeri pek dikkate alınmayı gerektirecek kadar önemli olmayan mikro işletmeler- girişimler, MİKOBİ tanımı ve kavramı çerçevesinde yeni yaklaşım ile asıl ana küme olarak ele alınmaktadır.

2.1. KÜRESEL AÇIDAN MİKOBİLERE YENİ YAKLAŞIM

Çalışma özellikle üç alt ana kümeden oluşan KOBİ’ler kümesinin mikro ve küçük işletmelerden oluşan iki alt kümeyi ancak esas olarak da mikro girişim(ci)lerin incelemesi ile sınırlandırılmış bulunmaktadır. Genel olarak da bu küme açısından ve

129 ESDEP, Esnaf ve Sanatkârlar Değişim, Dönüşüm, Destek (3D) Strateji Belgesi ve Eylem Planı, http://www.sanayi.gov.tr/files/documents/esnaf_strateji_belgesi_02-

84 bu kümenin diğer kümelerle ilişkileri ve çelişkileri çerçevesinde KOBİ’ler genel kümesi de dikkate alınmaktadır.

Mikro girişimler son yıllara kadar küresel kabul görmüş bir isim veya kavram ile ele alınmıyordu. Son yıllarda dünyanın en yoksul bölgelerinde 100 dolarlık, 500 dolarlık krediler ile başlayıp gelişmiş sanayi ülkelerine ve Türkiye’ye kadar çok geniş bir alana yayılan Nobel ödüllü mikro kredi uygulamalarının yaygınlaşmasının kaçınılmaz sonucu olarak mikro sermayeler ile kurulan mikro girişimler gündeme gelmiştir.

Mikro kredi bu kapital ile yapılacak çapta kayıtlı olup olmamasına bakılmaksızın iktisadi bir girişim söz konusu olduğu şartlarda verilmekteydi. Son üç yüz yıla damgasını vuran makineleşme, sanayileşme ve beraberinde mega şehirleşme süreci özellikle kırsal alanları ve kırların başlıca iktisadi faaliyeti olan tarımsal girişimleri, klasik deyimi ile çiftçiliği istenmeyen, hoş bakılmayan bir coğrafya ve atıl marjinal ekonomik rezerv olarak lanse etmekteydi.

Bu süreç klasik iktisatçıların toprağı temel üretim faktörü olarak gördükleri tarımsal üretimi, çiftçiliği çok düşük kar getirili bir uğraş olarak dünyanın yoksullarının barınağına dönüştürdü. Ancak son yüzyıl bu gün 7 milyara yaklaşmış bulunan küresel nüfusun sadece şehirlerle sınırlı yaşayamayacağını göstermiştir. Endüstriyel ürünlere bağımlı gıda ve beslenme insan sağlığı için tehdide dönüşmüştür. Sadece kara endeksli, doğa ile barışık olmayan sanayileşme insanı kendi doğasına aykırı bir yaşam ortamına mahkûm etmektedir. İşte bu koşullarda atıl rezerv olarak terk edilmiş kırların önemi yeniden fark edilmiştir. Doğal beslenme, organik tarımsal üretim vb gibi yaklaşımlar ile kırsal girişimcilik insanlığın sanal ortamdan doğal ortama yönelmesi, kurtuluşu gibi görülmesine neden olmaktadır.

Serbest piyasa ekonomisi olarak anılan üretim ve tüketim süreci 7 milyara ulaşan dünya nüfusu içinde 1 milyarı açı bir o kadarı da yoksullukla mücadele etmekte olan insan kitlesini ortaya çıkarmıştır. 2000 yılında yaşanan finans krizi uluslararası finans kuruluşlarını yeni arayışlara itmişti. Yoksulların çok küçük miktarlardaki kredi ihtiyaçlarının karşılanması ile yoksulluk baskısı bir derece hafifletebilecek ve böylece daralan kredi piyasası nispi olarak canlanacaktı. Böylece

85 yoksullar kitlesinin para ihtiyaçlarından doğan potansiyeli yeni bir müşteri kitlesinin keşfedilmesini sağlamıştır.

Muhammed Yunus’un uygulamalarından yola çıkan ekonomistler o gün dünya çapında 500 milyon mikro girişimci potansiyelinin atıl beklediğini tahmin ettiler. Bu rakamın yüzde onu olan ve henüz geri ödeme ahlakı hiç deforme olmamış 50 milyon insana biner dolar kredi verilebilmesi ile 50 milyarlık devasa bir kredi pazarının harekete geçirilebileceği tespit edilmiştir. Madalyonun diğer şık yüzünü Birleşmiş Milletlerin küresel yoksulluğu ve açlığı önleme politikaları ile birleştirince formüle hümanist bir çehre de eklenmiş olmaktadır.

Birleşmiş Milletler 2005 yılını Mikro Kredi yılı ilan etmiştir. Bu yılın ilanı ile birlikte gelecek 10 yıl içinde bu Mikro Kredi uygulamaları ile 500 milyon insan açlıktan kurtulacak küresel yoksul sayısının yarıya indirilmesi hedeflenmektedir.

Böylece bir yandan biriken atıl sermayeye yeni ve yıllık yüzde 25’lere kadar varan faiz getirileri sağlayacak pazarın kapıları açıldı. Diğer yandan potansiyel mikro girişimci adayı yoksul ve işsiz kitlelerin yaşadığı bölgeler mikro kredi ile küresel finans sistemine entegrasyonu yönünde ilk adımları atılmaya başlanmış oldu. İster yerel ister küresel pazar için üretsin sonuçta birçok girdisi ile mutlaka teknolojik ve iletişimsel küresel gelişmeleri gerekli kılan üretim faaliyetleri bu mikro girişimcileri küresel dış dünya ile entegre edecek ikinci aşamaya taşımaktadır.

Yeni Yaklaşım ile sadece imalat ve sanayiyi kapsayan işletmecilik ve girişimcilik anlayışı hizmet sektörünün ilk yıllarda hızla gelişmesi ve ardından içsel olarak evrimleşmesi ile bireysel girişimlerin, kalifiye emek gücünün bağımlı çalışma ilişkilerinden kendi hesabına çalışmaya yönelmesi ile bireyi temel alan girişimcilik anlayışına yerini bırakmıştır.

Bir yandan tarımın ve kırların yeniden keşfi diğer yandan şehirlerde kendi hesabına çalışan uzman bireysel girişimler küresel mikro girişimler çağını başlatmış bulunmaktadır.

86