• Sonuç bulunamadı

Meydânî’ye Kadar Anlama ve Yorumlama Kâidelerine Değinen Bazı

1. Araştırmanın Konusu, Yöntemi ve Kaynakları

2.2. Meydânî’ye Kadar Anlama ve Yorumlama Kâidelerine Değinen Bazı

İlk dönemde hadis külliyatı içerisinde yer alan Kur’ân’a ve Kur’ân ilimlerine dair rivâyetler tedvin döneminde hicrî II ve III. asırlarda ayrı ayrı ilim dallarına dair eserlerin yazılmasıyla sistematik/normatif(usûl) ve konu eksenli bir yapı kazanmıştır. Allah’ın muradını tespit etme ve Kur’ân’ı doğru anlama noktasında önemli bir yere sahip olan ‘ulûmü’l-Kur’ân ve bu konuyla ilgili kural ve kâidelerin bir kısmı bazı müfessirlerin tefsir eserlerinin mukaddimelerinde bulunmaktaydı.140 Daha

sonraları Kur’ân’ı doğru tefsir etme ve anlama hususunda müstakil eserler kaleme alınmaya başlanmıştır. Abdurrahman İbnü'l-Cevzî'nin (ö.597/1201) Fünûnü'l-

Efnân'ı141, Süleyman b. Abdulkavî et-Tufî’nin (ö. 716/1316) el-İksîr fî İlmi’t-Tefsir’i

ve İbn Teymiyye’nin (ö. 728/1327) Mukaddimetü fî Usûli’t-Tefsir adlı eserleri bu eğilimin ilk örneklerindendir.

Bu süreçte Zerkeşî (ö. 794/1392), Bulkûnî (ö. 824/1421), Kâfiyeci142 (ö.

879/1474) ve onların öğrencileri Suyûtî (ö. 911/1505) ile devam eden eğilim yakın dönemde Meydânî ile kayda değer bir noktaya ulaşmıştır. Celalüddîn el-Bulkûnî’nin

139 Bk. Bakara 2/73-242; Enam 6/15; Zuhruf 43/3; Enbiyâ 21/10; Yûsuf 12/2; Nur 24/61.

140 Bulut, Ali, Erken Dönem Tefsir Mukaddimelerinin Tefsir Usûlü Açısından Değerlendirilmesi,

(Basılmamış Doktora Tezi), Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, 2009, s. 219-221.

141 İslâmî ilimlerin hemen her alanındaki çalışmalarıyla tanınan Hanbelî âlimi Ebü'l-Ferec Cemâlüddîn

Abdurrahman b. Ali b. Muhammed İbnu’l-Cevzî el-Bağdadî’nin (ö. 597 /1201) Fünûnü'l-Efnân fî

'Uyûni 'Ulûmi'l-Kur'ân adlı eseri, Zâdü'l-Mesîr adlı tefsirinden sonra kaleme aldığı ulûmü'l-Kur'ân'ın

belli başlı eserlerindendir. Kitapta müellifin diğer eserlerinde geniş olarak yer verilen konular özetlenmiştir. Eser otuza yakın ana konudan oluşmaktadır. Bk. Yavuz, Yusuf Şevki, Câsim Avcı, “İbnü’l-Cevzî Ebü’l-Ferec” md. DİA, İstanbul, 1999, XX, 543.

142 Müellif, Cemâluddîn Ebi’l Amr, Osman b. Ömer b. Ebî Bekr b. el-Hâcib (ö. 646/1249)’ in nahiv

ilmindeki meşhur "Kâfiye" adlı eseriyle çok meşgul olduğundan kendisine bu lakâp verilmiştir. Bk. İbnu'l-I’mâd, Abdü’l-Hay b. Ahmed b. Muhammed el-Akerî el-Hanbelî, Şezerâtu'z-Zeheb fi Ahbâri

Mevâki‘u’l-Ulûm fi Mevâki‘i’n-Nücûm adlı eserini kaleme alması sonrasında Muhammed b. Süleyman el-Kâfiyecî et-Teysîr’ini kaleme almıştı.143 Bunların

ardından gelen Suyûtî ise önce et-Tahbîr’i, bunun yeterli olmadığı kanaati sonrasında da el- İtkân fî Ulûmi’l-Kur’ân adlı eserini yazmıştır.144

Meydânî, kendisinin topladığı bu kuralları daha önce hiçbir müfessirin yazmadığını iddia etmektedir. Oysa Bulkînî’nin Mevâki‘u’l-Ulûm’u, Suyûtî’nin et- Tahbîr ve el-İtkân’ı, Kâfiyecî’nin et-Teysîr’i ile bunlar öncesinde bu muhtevadaki en eski matbu eser kabul edilen Abdurrahman İbnü'l-Cevzî'nin (ö.597/1201) Fünûnü'l-

Efnân'ı145, Süleyman b. Abdulkavî et-Tufî’nin(ö. 716/1316) el-İksîr fî İlmi’t-Tefsir’i,

İbn Teymiyye’nin(ö. 728/1327) Mukaddimetü fî Usûli’t-Tefsir’i ve Zerkeşî’nin(ö. 794/1392) el-Burhân’ını incelediğimizde kırk maddeden oluşan bu konuların konu başlıkları ve içerik bakımından benzerlerine söz konusu eserlerde de yer verildiğini söyleyebiliriz.146

Kur’ân ilimleri ve bunların kaynaklarından söz eden İbnü'l-Cevzî Fünûnü'l- Efnân adlı eserinin başında Kur’ân’ın faziletiyle ilgili hadislere yer verirken tefsir ilminin tanımı, konusu, tefsire olan ihtiyaç ile tefsir ve te'vil gibi konuları ele almamıştır. Kur’ân’ın mahlûk olmadığı ile ilgili bir bölüm açarak bu konuda diğerlerinden de ayrılmıştır.147 Kâfiyeci’nin et-Teysîr adlı eserine baktığımızda klasik

bir yöntem olarak birinci bölümde tefsir, te’vil, Kur’ân vb. kavram ve terimleri ele aldıktan sonra ikinci bölümde âyetlerle örneklendirdiği kâidelere yer verdiğini görmekteyiz. Bu kâidelerde nüzûl sebepleri, Mekkî-Medenî, kıraatler, şiirle istişhat, nâsih-mensûh, delâlet türleri, muhkem-müteşâbih vb. konuları incelemiştir.148

143 Subhi Salih, Mebâhis fî Ulûmi’l-Kur’ân, s. 125. 144 Zürkânî, Menâhil, I, ss. 37-39

145 İslâmî ilimlerin hemen her alanındaki çalışmalarıyla tanınan Hanbelî âlimi Ebü'l-Ferec Cemâlüddîn

Abdurrahman b. Ali b. Muhammed İbnu’l-Cevzî el-Bağdadî’nin (ö. 597 /1201) Fünûnü'l-Efnân fî

'Uyûni 'Ulûmi'l-Kur'ân adlı eseri, Zâdü'l-Mesîr adlı tefsirinden sonra kaleme aldığı ulûmü'l-Kur'ân'ın

belli başlı eserlerindendir. Kitapta müellifin diğer eserlerinde geniş olarak yer verilen konular özetlenmiştir. Eser otuza yakın ana konudan oluşmaktadır. Bk. Yavuz, Yusuf Şevki, Câsim Avcı, “İbnü’l-Cevzî Ebü’l-Ferec” md. DİA, İstanbul, 1999, XX, 543.

146 Meydânî, Me‘âric, I, 6; Bu eserler hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Turgut, Ali, Tefsir Usûlü Ve

Kaynakları, İFAV, İstanbul, 1991, s. 15-34.

147 İbnü'l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Cemâlüddîn, Abdurrahman (597/1201), Fünûnü'l-Efnân fî ‘Uyûni

U‘lûmi'l-Kur'ân, I. Baskı, Dâru’l-Beşâir, Beyrut 1987, ss. 149-195.

148 Kâfiyecî, Muhyiddîn Muhammed b. Süleyman, et-Teysîr fî Kavâ‘idi I‘lmi’t-Tefsir, thk. Mustafa

Osmanlı döneminde yazılan birkaç tefsir usûlü eserinden biri olan ‘er-Risâle fî Kavâ‘id-i ‘ılmi’t-Tefsîr’ adlı eserinde de eş-Şeyh Osman (ö. 1200/ 1785) Mekkî- Medenî, nâsih-mensûh, ilk ve son inen âyet ve sûreler, Kur'ân'ın yedi harf üzere inzâli, kıraatler, vakıf kuralları ve kellâ lafzı gibi konuları ele almıştır.149

Abdurrahman b. Nâsır es-Sa’dî (ö. h. 1376) ve Hâlid b. Osman es-Sebt de bu konuda eser telif eden müelliflerdendir.150 es-Sebt’in aynı zamanda doktora çalışması

olan Kavâ‘idü’t-Tefsîr adlı eseri Meydanî’ye göre daha kapsamlı ve sistematiktir.151 Yirmi sekiz bölümden oluşan eserindeki üç yüz seksen kâideyi yaklaşık yüz yirmi beş kaynaktan tahriç etmiştir.152 Sebeb-i nüzûl, Mekkî-Medenî, nesih, kasem, belagat

ve dil konuları yönünden Meydanî ile benzeşirken emir- nehiy, istifham, nefy, zamirler ve Kur’ân’ı tefsir yolları gibi bazı faklı hususlara değinerek ondan ayrılmaktadır.

Meydânî’nin eseri bazı konularda tenkit edilmiştir. Meydânî’nin eserine yöneltilen eleştirilerden biri de eserindeki söz konusu kâidelerin yeni olduğu iddiasıdır. Çünkü Meydânî’ye kadar pek çok âlim benzer kurallardan söz etmiştir. Tefsiri için bir mukaddime ve yol haritası niteliği taşıyan Meydânî’nin tespit ettiği bu kuralların benzerlerini daha kısa bir şekilde eserinin kırk ikinci bölümünde “ دﻋاوﻗ ىﻓ اﻬتﻓرعﻣ ﻲلإ رسﻔملا جاتحي ةمﻬﻣ -Bir müfessirin ihtiyaç duyduğu ve bilmesi gereken önemli

kâideler/esaslar” başlığı altında Suyûtî de ele almaktadır.153 Bir başka yerde de “ ﻲﻓ

رسﻔملا اﻬيلإ جاتحي ﻲتلا تاودلأا ﻲﻧاعﻣ ةﻓرعﻣ -Bir müfessirin ihtiyaç duyduğu araçların

anlamlarını bilmek-” şeklindeki başlık altında bazı unsurlara değinmektedir.154

Meydânî de eserinin otuz iki, otuz üç, otuz altı ve otuz dokuzuncu maddelerinde benzer edat ve tabirlere yer vermektedir.155

149 Özel, Mustafa, Tefsir Usulü İle İlgili Bir Eser, D.E.Ü.İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. XIII-XIV, ss.

309-312. İzmir 2001.

150 Abdurrahman b. Nâsır es-Sa‘dî (ö. h. 1376) el-Kavâ‘idü’l-Hısân li Tefsîri’l-Kur’ân adlı eserinde

örnekleriyle birlikte yetmiş bir kâideye yer vermektedir. Müellifin tespit etmiş olduğu bu kâideler incelendiğinde bunların bir kısmının tefsir kâideleri, bir kısmının Kur’ân’dan çıkarılan fıkhî kâideler, bir kısmının da tefsir kâideleri olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan fakat Kur’ân’ın yöntemini gösteren kurallar olduğu görülmektedir.

151 Bk. http://www.ahlalhdeeth.com/vb/showthread.php?t=115097 (Erişim tarihi, 28 Aralık 2016 ) 152 Bk. es-Sebt, Kavâ‘idü’t-Tefsîr, I, ss. 3-4.

153 Bu bölümde Suyûtî, zamirler, müzekkerlik-müenneslik, ma’rife-nekre, çoğul-tekil, soru-cevap,

mastar, atf, terâdüf ve muhkem-müteşâbih gibi konulara yer veriyor. Bk. Suyûtî, İtkân, s. 448.

154 Bk. Suyûtî, a.g.e., s. 357.

Aynı şekilde Kâfiyecî, et-Teysîr’inde “رسﻔملا اﻬيلإ جاتحي ﻲتلا مولعلا -Bir müfessirin muhtaç olduğu ilimler-” başlığı altında şunlara değinmektedir:

a) Sayısı farklı olmakla birlikte dünya ve âhirette insana faydalı olacak olan ilimleri itikâdî ve amelî olarak ikiye ayırabiliriz. Bunlara da ancak mevhibî/vehbî, aklî ve lafzî ilimleri layıkıyla tahsil etmekle ulaşılır.

b) Kelimelerin delaletini anlamaya yarayan lügat/dil-gramer bilgisi c) Müfret lafızların birbiriyle uyumunu anlamaya yarayan iştikak bilgisi d) Kelimelerin kip/sîga ve kalıplarını gösteren sarf bilgisi

e) Aslî mânâya delaletine uygun olarak lafızların terkibi ve cümlelerin nahiv bilgisi

f) Meâ’nî, beyan ve bedî’ ilmi

g) Alanı Kur’ân olan ve bizzat Kur’ân’la ilgilenen kıraat ilmi

h) Âyetlerin inme nedenleriyle alakalı, esbâb-ı nuzül kitaplarından öğrenilebilecek olan sebeb-i nuzûl bilgisi

ı) Peygamberlerin ve önceki nesillerin hatıralarını içeren târih, kıssa ve sünnet/siyer bilgisi

i) Nâsih-mensûh, umum-husus, muhkem-müteşâbih, mantûk-mefhûm, iktiza- işaret, icmâ‘, kıyas yapılabilen ve yapılamayan konulara ait bilgiler yani fıkıh usûlü bilgisi

j) Edep, ahlâk ve ilm-i siyaset bilgisi k) Mantık ve Kelam ilmi

l) Allah’ın (c.c.), yalnızca öğrendikleriyle amel eden, takva ehli olan ve ihsan üzere hareket edenlere vereceği mevhibî/vehbî ilimler.

Kâfiyeci’ye göre bu ilimlerin tamamını tahsil edip tamamlayanlar Kur’an’ı tefsir edebilir. Bu ilimlerde eksiği olanlar ise ancak kendi reylerine göre Kur’ân’ı tefsir etmiş olmaktadırlar.156

156 Kâfiyecî, et-Teysîr, s. 27.

Menna‘u’l Kattan (ö. 1421/2001) ise müfessirin bilmesi gereken kuralları zamirler, ma‘rife-nekre, müfred-cem‘î, müterâdif olmadığı halde müterâdif zannedilenler ve atıf gibi dokuz ana başlıkta ele almaktadır.157 Aynı şekilde beyânî tefsir metodunun çağdaş temsilcilerinden biri olan Salih es-Sâmerrâî de Kur’ân’ın anlatım üslûbuna dair kaleme aldığı eserinde bu açıdan Kur’ân’ı tefsir edeceklerin bilmesi gereken on beş kâideye yer vermektedir.158

Oldukça geniş bir ilim havzası olan eklektik yapıdaki bu alana bazı tekrarlarla beraber her müfessir farklı ve yeni yorumlarla katkıda bulunmuş, eklenen yeni kâide ve kurallarla mesele olgunlaşmıştır. Abdurrahman Habenneke el-Meydânî, tefsirine bir mukaddime sadedinde yazmış olduğu eseriyle şu an için bu silsilenin son halkası olmuştur.

Eleştiri ve tenkîde açık olmakla birlikte kâidelerin düzenli bir dizilişi olmadığı gibi bazen de birbiri içerisine girdirildiğini yani bir öncekinin alt başlığı olabilecekken müstakil olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Örneğin, bir ve ikinci kâide Kur’ân’daki konu birliğinden, yedinci kâide nassın mânâsı konusunda rivâyet tefsirlerine müracaat edilmesi gerektiğinden, on birinci kâide sebeb-i nüzûllere bakılma zorunluluğundan, yirmi bir, yirmi iki, yirmi üç ve yirmi dördüncü kâideler birbirinden ayırt edilemeyecek şekilde Arap dili grameri kurallarından söz etmektedir. Aynı şekilde altı ve on beşinci kâideler küçük nuanslarla Kur’ân’daki tekrarlar konusunu anlatmaktadır. Oysa bunları diğerlerini de kuşatan bir ana başlıkta toplamak da mümkündür. Zira Suyûtî’nin el-İtkân’ı ve Zerkeşî’nin el-Bürhân’ında da benzer bir üslûpla bu mevzular anlatılmıştır.

Ayrıca araştırmamızın Kur’ân’ı anlamada şiir ve edebiyattan faydalanması başlığı altındaki örneklerden de anlaşılacağı üzere Meydânî, tefsirinde kullanmasına rağmen Kur’ân’ın en doğru şekilde anlaşılmasyla ilgili kâideleri arasında şiirin önemine dair bir maddeye de rastlayamamaktayız.

157 Kattân, Mennâ‘ b. Halil (ö. h. 1421), Mebâhis fi Ulûmi’l-Kur’an, III. Baskı, Mektebetü’l-Meârif

li’n-Neşr ve’t-Tevzî‘ h. 1421- m. 2000, ss. 198-212.