• Sonuç bulunamadı

1. Araştırmanın Konusu, Yöntemi ve Kaynakları

3.2. Rivayet Yönünden Meydânî Tefsiri

3.2.1. Kur’ân’ın Kur’ân ile Tefsiri

Kur’ân-ı Kerîm’de hâss- âmm, mutlak- mukayyet, müşterek, mücmel, muhtasar ve müteşâbih özellikte farklı lafızlar bulunmaktadır. Bu lafızlar bulundukları âyette veya bir başka yerde ayrıntılı olarak izah edilip

525 Abdurrezzâk, Ebu Bekr b. Hemmâm b. Nâfi' es-San'ânî el-Himyerî (ö. 211/826-27) Tefsîru

Abdurrezzâk, thk. M. Muhammed Abduh, I-III, I. Baskı, Dâru’l-Kütübi’l-‘Ilmiyyeti, Beyrut, h. 1419,

III, 438; Vehbî, Mehmet, Hulâsatü’l-Beyân fî Tefsiri’l-Kur’ân, I-XVI, IV. Baskı, Üçdal neşr., İstanbul, 1966, XVI, 6492; Âlimler bu sözün sebebini ikinci cümledeki “ رْسُعْلا-zorluk-” kelimesinin ma’rife olması yani birinci cümledekiyle aynı olduğu; “ ا رْسُي–kolaylık” kelimesinin ise her iki cümlede nekre olarak gelmesi yani birbirinden farklı oldukları şeklinde izah etmektedirler. Bk. Meydânî, a.g.e., I, 595.

526 Meydânî, Me‘âric, I, 595; Aynı şekilde bir başka yerde de içerisine bir dağ atıldığında daha dibine

ulaşmadan yanıp yok olacak olan cehennemdeki “ليولا-veyl-” adındaki vadi hakkında rivâyet edilen hadisin muhaddisler nezdinde sahihlik derecesine ulaşamadığını ancak azabın şiddetini anlatması bağlamında kullanıldığını ifade etmektedir. Bkz. Meydânî, a.g.e., XII, 200.

527 Bk. Meydânî, a.g.e., VI, 22.

528 Kur’ân’ın anlaşılması için rivâyet tefsirlerinin araştırılması-صنلا ىنعمل روثأملا ريسﻔتلا عبتﺗ لوﺣ – Bk.

açıklanabilmektedir. Kur’ân’ı indiren Allah Teâla olduğu için onun maksadını en iyi bilen ve açıklayan da yine kendisidir.529 Bu yüzden yapılan tefsirlerin en makbulü Kur’ân’ın Kur’ân ile tefsiridir.530

“Kur’ân’ı Kur’ân ile tefsir etme”, Meydânî’nin tefsir metodunda önem verdiği hususlardan biridir. O, Kur’ân’ın bütünlüğü çerçevesinde konulara yaklaşarak herhangi bir konuda ilgili tüm âyetleri sıralamaktadır.531 Aynı şekilde bir

kelimenin anlamını izah ederken, anlamı başka âyetlere dayandırmaya ve onlarla delillendirmeye gayret etmektedir.

Diğer müfessirlerde olduğu gibi Kur’ân’ın Kur’ân ile tefsiri konusuna önem veren Meydânî edebî açıdan bunu birkaç şekilde yapmaktadır. Kelime ve âyetlerin manasını izah ederken farklı âyetlere atıflar yaparak onlardan örneklendirmelerde bulunmaktadır.

3.2.1.1. Kelimelerin Lügat Mânâsını Açıklamak İçin Olanlar

Allah (c.c.) Kıyâmet sûresinde 75/19 “ ُهَﻧاَيَﺑ اَنْيَلَﻋ َّن إ َّمُث -Dahası onun açıklaması da şüphesiz ki bize aittir.-” buyurmaktadır. Kur’ân’ı en doğru şekilde anlamakta önemli kurallardan biri de Kur’ân’ı kendi beyanlarıyla tefsir etmektir. Yukarıdaki âyetten de anlaşılacağı üzere Allah Teâla Kur’ân’ı açıklama(tefsir) hususunda bütün mesuliyeti özellikle kendi üzerine almaktadır.532

Örnek

Meydânî, Fâtiha sûresi 1/7. “ ي لاَّضلا َلا َو ْم ﻬْيَلَﻋ بوُضْغَمْلا رْيَغ ْم ﻬْيَلَﻋ َتْمَعْﻧَأ َني ذَّلا َطا َر ص َن ’- Gazaba uğrayanların ve şaşırıp sapıtanların yoluna değil-” âyette geçen “ َتْمَعْﻧَأ” kelimesini açıklarken bu kelimenin Kur’ân’ın diğer âyetlerinde hangi bağlamlarda kullanıldığına değinmiştir.533 Meydânî’ye göre “ةمعنلا” lafzı Kur’ân’da şu anlamlarda

kullanılmıştır:

a) Risâlet ve dîn,

529 Kıyâmet 75/19.

530 İbn Teymiyye, Takıyyüddîn Ebu’l-Abbâs Ahmed b. Abdulhalîm (ö. 728/1328), Mukaddimetü fi

Usûli’t-Tefsir, Dârü Mektebeti’l-Hayât, Beyrut, Lübnan, 1980, I, 39.

531 Bk. Meydânî, Me‘âric, II, 622.

532 Baljon, J.M.S. Kur’ân Yorumunda Çağdaş Yönelimler, çev. Şaban Ali Düzgün, Fecr yay., Ankara,

2000, s. 30.

“ ٍنوُنْجَم ﺑ َك ﺑ َر ةَمْع ن ﺑ َتْﻧَأ اَﻣ –Sen Rabbinin nimeti sayesinde asla aklına zarar gelmiş biri değilsin.-”534

b) Allah’ın lütfuyla varlıkların insana hizmet etmesi,

“… ه ﺗاَياَء ْن ﻣ ْمُكَي رُي ل َّاللَّ ةَمْع ن ﺑ رْحَبْلا ﻲ ﻓ ي رْجَﺗ َكْلُﻔْلا َّنَأ َرَﺗ ْمَلَأ -Rabbinizin, size (kudretinin) işaretlerini göstermek üzere gemilerin Allah’ın lütufkâr emri ve rahmetiyle akıp

gittiğini görmez misiniz?...-”535

c) Allah’ın Hz. Yûnus’u (a.s.) esirgemesi,

“ موُﻣْذَﻣ َوُه َو ءا َرَعْلا ﺑ َذ بُنَل ه ﺑ َر ْن ﻣ ةَمْع ﻧ ُهَﻛ َراَدَﺗ ْنَأ َلا ْوَل –Eğer Rabbinin rahmeti ona erişmeseydi

yerilmiş bir halde ıssız ve çöl bir sahile atılacaktı.-”536

d) Allah’ın cennete giren kullarını üstün kılması ve onlara ikramı,

“ َني رَضْحُمْلا َن ﻣ ُتْنُكَل ﻲ ﺑ َر ُةَمْع ﻧ َلا ْوَل َو –Eğer Rabbimin nimeti/hidayeti omasaydı,

şimdi ben de bunların arasında olacaktım.-”537

3.2.1.2. Dil Kurallarıyla İlgili Olanlar

Meydânî kimi zaman Arapçanın sarf ve nahiv gibi gramer özellikleri bakımından Kur’ân’ın kelime, terkip ve cümlelerini inceleyerek bu konuda diğer âyetlerden örneklemelerde bulunmaktadır.

Örnek:

Meydânî, Vâkıa sûresindeki 56/22. “ ني ﻋ روُﺣ َو –Ve güzel gözlü hûriler-” âyeti tefsirinde “ روُﺣ” lafzının, beyaz kadınlar manasına gelen “ ُءا َر ْو َﺣ” kelimesinin çoğulu olduğunu; “ ُر َوَحْلا” lafzının da beyaz ve siyahı iri olan göz anlamına geldiğini fakat burada bunun kastedilmediğini söylemektedir. Aynı şekilde büyük ve güzel göz manasına gelen “ ني ﻋ” kelimesinin de “ ُءاَنْيَﻋ” lafzının çoğulu olduğunu ifade etmektedir. Bunu destekleme noktasında bu kelimelerin kullanıldığı Kur’ân’ın diğer âyetlerinden538 de örnekler vermektedir.539

534 Kalem 68/2; Duhâ sûresi 11 ve Mâide sûresi 3. âyet-i kerîmelerde de aynı durum söz konusudur. 535 Lokman 31/31.

536 Kalem 68/49. 537 Saffât 37/57.

538 Duhan 64/54; Tur 52/20. 539 Meydânî, Me‘âric, VIII, 452.

3.2.1.3. Âyetlerin Anlamlarını Te’yit Etmekle İlgili Olanlar Örnek 1:

Meydânî, Duhâ sûresindeki “ ْث دَحَﻓ َك ﺑ َر ةَمْع ن ﺑ اَّﻣَأ َو -Ve durmayıp anlat Rabbinin nimetini-”540 meâlindeki âyette geçen “Rabbinin nimeti - َك ﺑ َر ةَمْع ن ﺑ-” lafzını Allah Teâlâ’nın Hz. Peygambere bildirdiği(vahyettiği) Kur’ân’ı ve öğreterek onu doğruya/hidayet yönelttiği İslâm dininin öğretileri olarak tefsir etmiştir.541 Bu

manayı te’yit eden açık delilleri de şöyle sıralamıştır.

a) Kalem sûresinde Allah Teâlâ’nın Hz. Peygambere hitaben kavminden bazı kimselerin onu delilikle ithamlarını reddettiği “ ٍنوُنْجَم ﺑ َك ﺑ َر ةَمْع ن ﺑ َتْﻧَأ اَﻣ -Sen Rabbinin nimeti sayesinde asla aklına zarar gelmiş biri değilsin-” manasındaki ikinci âyette ‘Rabbinin nimeti’ Kur’ân, İslâm ve Allah’ın O’nu hidayet ve başarıya ulaştırmasıdır.

b) Hz. Peygamber’e hitaben yine Tûr sûresinde “ َلا َو ٍن هاَك ﺑ َك ﺑ َر ةَمْع ن ﺑ َتْﻧَأ اَمَﻓ ْر ﻛَذَﻓ ٍنوُنْجَﻣ -Artık(aldırma onlara ve) uyarmaya devam et. Çünkü sen, Rabbinin nimeti sayesinde asla kâhin ve de(cinlere bağlantılı) bir mecnun değilsin-” manasındaki yirmi dokuzuncu âyetteki ‘Rabbinin nimeti’ İslâmî değerler ve Rabbinin sana Kur’ân’dan indirdikleridir.

c) Aynı şekilde dini hükümlerle ilgili âyetlerin sonuncusu olarak Veda haccı esnasında indirilen Mâide sûresindeki “ ﻲ تَمْع ﻧ ْمُكْيَلَﻋ ُتْمَمْﺗَأ َو ْمُكَني د ْمُكَل ُتْلَمْﻛَأ َم ْوَيْلا …-Bu gün sizin için dininizi en mükemmel şekle getirdim, üzerinize olan nimetimi

tamamladım…-”542 meâlindeki âyet-i kerîmede geçen “ﻲ تَمْع ﻧ -ni’metî” lafzını

Allah’ın sırat-ı müstakîme, doğru yola iletmesi, İslâmî değerler ve dinî hükümler şeklinde tefsir etmektedir.

d) Fetih sûresindeki “ ا ني بُﻣ ا حْتَﻓ َكَل اَنْحَتَﻓ اَّﻧ إ 1 تُي َو َرَّخَأَﺗ اَﻣ َو َك بْﻧَذ ْن ﻣ َمَّدَقَﺗ اَﻣ ُ َّاللَّ َكَل َر ﻔْغَي ل َّم ا مي قَتْسُﻣ ا طا َر ص َكَي دْﻬَي َو َكْيَلَﻋ ُهَتَمْع ﻧ 2 -Muhakkak ki biz sana (Hudeybiye antlaşmasıyla) açık bir fethin/ zaferin önünü açtık. Bununla Allah, senin geçmiş ve gelecekteki hatalarını bağışlayacak, sana(dünya ve âhirette) bütün nimetlerini verecek ve seni doğru bir

yola iletecektir”543 meâlindeki âyette Allah’ın nimetinden maksat Kur’ân’ın

540 Duhâ 93/11.

541 Hz. Peygambere verilen nimetler konusunda bk. Kanik, İsa, Kur’ân-ı Kerîm’de Ni’met Kavramı ve

İnsana Yüklenen Sorumluluk, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara, 2006, s. 124.

542 Mâide 5/3. 543 Fetih 48/1-2.

indirilmesinin tamamlanması, İslâmî delil ve hükümlerin açıklanmasıdır.544 Bütün bunlar Duhâ sûresindeki “Yolunu kaybetmiş bulup da sana yol göstermedi mi?”545

meâlindeki Allah’ın ikramıyla da uyumluluk göstermektedir. Örnek 2:

“ نوُتْي َّزلا َو ني تلا َو –And olsun incir’e(incir dağına), and olsun zeytin’e(zeytin

dağına)-”546 meâlindeki âyet-i kerîmede Allah Teâlâ, Mekke gibi kutsal bir belde

olup pek çok peygamberin gönderilmesiyle vahyin inmesine beşiklik eden, incir ve zeytinin çoğunlukla yetiştirildiği Şam ve Filistin beldelerine yemin etmektedir. Meydânî burada faydalı ve bereketli bir gıda maddesi olan zeytinin Kur’ân’da altı kez zikredilmesinin bu meyvenin çok değerli olmasına zımnen delalet ettiğini söyleyerek bu anlamı Nûr sûresindeki âyetle547 te’yit etmeye çalışmaktadır.548

Örnek 3:

Tekâsür sûresinde insanoğlunun mala düşkünlüğü ve çoklukla övünmesi anlatılırken Allah Teâla şöyle buyurmuştur: “2 َر ﺑاَقَمْلا ُمُﺗ ْر ُز ىَّتَﺣ 1 ُرُثاَكَّتلا ُمُﻛاَﻬْلَأ – Birbirinize karşı çoklukla övünmek ve aranızda rekabet etmek sizi o kadar oyaladı

ki! Sonunda kabirlere kadar varıp dayandınız.-”549 Meydânî insandaki mal ve

çokluğa düşkünlüğü Âdiyat sûresindeki şu âyetlerle destekleyip izah etmektedir:550

َّن إ

دوُنَكَل ه ﺑ َر ل َناَسْﻧ ْلإا 6 دي ﻬَشَل َك لَذ ىَلَﻋ ُهَّﻧ إ َو 7 دي دَشَل رْيَخْلا بُح ل ُهَّﻧ إ َو 8 –Muhakkak ki insan Rabbine karşı nankördür. O kendisi de buna şahittir. Şüphesiz ki insanın gözünü mal

sevgisi bürümüştür.-”551 544 Meydânî, Me‘âric, I, 573. 545 Duhâ 93/7. 546 Tin 95/1. 547ٍة َرَج َﺷ ْن ﻣ ُدَﻗوُي ٌّي رُد بَﻛ ْوَﻛ اَﻬَّﻧَأ َﻛ ُةَجاَج ُّزلا ٍةَجاَج ُز ﻲ ﻓ ُحاَبْص مْلا حاَبْص ﻣ اَﻬي ﻓ ٍةاَكْش مَﻛ ﻩ روُﻧ ُلَثَﻣ ض ْرَ ْلأا َو تا َوَمَّسلا ُروُﻧ ُ َّاللَّ

راَﻧ ُهْسَسْمَﺗ ْمَل ْوَل َو ُءﻲ ضُي اَﻬُتْي َز ُداَكَي ٍةَّي ﺑ ْرَغ َلا َو ٍةَّي ﻗ ْرَﺷ َلا ٍةَﻧوُتْي َز ٍةَﻛ َراَبُﻣ -Allah göklerin ve yerin

nuru/aydınlığıdır(yeri-göğü ayakta, aydınlıkta, adalet ve düzende tutandır). O’nun nuru tıpkı içinde lamba yanan bir kovuk gibidir! Kovuktaki lamba, incimsi bir yıldız gibi parıldayan kristal bir fanus içindedir. Lamba ne doğu ne de batıyla sınırlı olmayan, bereketli/ verimli bir zeytin ağacının yağından tutuşturulmakta/ ışığını ondan almaktadır. O ağacın yağı (öylesine arı- duru, saf ve parlaktır ki neredeyse tutuşturulmadan bile ışık verecek durumdadır…) –” Nur 24/35.

548 Meydânî, Me‘âric, II, 401. 549 Tekasür 102/1-2.

550 Meydânî, a.g.e., I, 671. 551 Âdiyât 100/6-7-8.

Örnek 4:

Nahl sûresinde Allah’ın (c.c.) izni olmadığı sürece insanlar üzerinde şeytanın hiçbir etkin güç ve tasallutunun olamayacağı anlatılmaktadır.552 Çünkü iman

zayıflığı, şüphe ve aldanma neticesinde ancak onu dost edinerek şirk koşanlar şeytana ve Allah’tan başkasına kulluk ederler. Meydânî bu gerçeği Yâsin sûresindeki “ َنوُﻣ رْجُمْلا اَﻬُّيَأ َم ْوَيْلا او ُزاَتْﻣا َو 59 ني بُﻣ ٌّوُدَﻋ ْمُكَل ُهَّﻧ إ َناَطْيَّشلا اوُدُبْعَﺗ َلا ْنَأ َمَدا ﻲ نَﺑاَي ْمُكْيَل إ ْدَﻬْﻋَأ ْمَلَأ 60 نَأ َو

اَذَه ﻲ ﻧوُدُبْﻋا

مي قَتْسُم طا َر ص 61 –İnkâr edenlere gelince onlara denilir ki: Ey günaha batmış adamlar! Seçilip ayrılın iman edenlerden. Dememiş miydim size ben: Ey âdemoğulları tapmayın şeytana/uymayın ona; çünkü o sizin apaçık/şüphe götürmez

bir düşmanınızdır. Ve ancak bana kulluk edin; işte budur doğru yol!.-”553 meâlindeki

âyetle açıklamaktadır. Burada da Meydânî’nin, Nahl sûresi doksan dokuzuncu âyeti554 Yâsin sûresindeki ayetlerle delillendirdiğini görmekteyiz.555