• Sonuç bulunamadı

B. Anonim Şirket ile Yönetim Kurulu Üyesi Arasındaki İlişkinin

I. Mevzuatla Aranan Şartlar

Yönetim kurulu üyesi olarak seçilmeye engel haller; Anayasa, TTK, MK, TCK, Kurumların İşleyişini düzenleyen özel kanunlar ve Yönetmelikte düzenlenmiştir.

Türk Ticaret Kanununda yönetim kurulu ve üyesinin taşıması gereken şartlar çeşitli maddelerde düzenlenmiştir. TTK’nın 315’nci maddesi ile azalığın açılmasını gerektiren haller sayma suretiyle belirlenmiştir (TTK md.315/2).

TTK md. 315’de belirtilen hallerde görevde bulunan bir üyenin vazifesi kendiliğinden sona ermektedir. Maddede üyeliği sona erdiren nedenlerin aynı zamanda yönetim kurulu üyeliğine seçilme engeli olup olmadığı yönünde bir düzenleme yoktur. Yönetim kurulu üyeliğini kaybetme hallerinin aynı zamanda üyeliğin kazanılması için engel teşkil edip etmediği doktrinde Yönetmelik yürürlüğe girene kadar tartışmalı idi 1.

1 AYHAN; “genel kurul durumu bilerek üye seçmişse karar geçerlidir, fakat hata sonucu

seçilmişse bu karar iptal ettirilebilir” der (AYHAN, s. 244), aynı yönde İMREGÜN, seçimin geçerli olduğunu sadece TTK md. 381’deki şartlar varsa genel kurul kararının iptal edilebileceğini söyler (İMREGÜN, Anonim Ortaklıklar, s. 153). İMREGÜN bir başka eserinde bu fikrinden dönmüş, “özel kanunla getirilen yasaklamaya rağmen kişi yönetim kurulu üyeliğine seçilirse, genel kurul kararı geçerli olacak sadece özel hükümlerle getirilen müeyyideler uygulanabilecektir” demiştir (İMREGÜN, YK. Üyesi Sıfatının Kazanılması, s. 177,178). YHGK 7.4.1965. E.547 sayılı kararında daha önceden iflas eden birinin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesini 315/2 ye aykırı bulmamıştır (AYHAN,s. 246). ÇEVİK; TTK 315’in ikinci fıkrasında “üyelik için lüzumlu kanuni vasıfları” demek suretiyle üyelerin seçimden önce de bu nitelikleri haiz kimseler olmaları gerektiğini zımnen açıkladığını söylemektedir (ÇEVİK, AŞ-2, s. 403).

Sanayi Ticaret Bakanlığının 7 Ağustos 1996 yılında yayınlanan Sermaye Şirketlerinin Genel Kurul Toplantıları ve Bu Toplantılarda Bulunacak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Komiseri Hakkında Yönetmelik ile yönetim kurulu üyesi seçilecek kişilerin taşıması gereken şartlar sayma suretiyle belirlenmiştir. Ayrıca genel kurul toplantılarına katılan Hükümet komiseri bu şartları resen araştırmak zorundadır (Yönetmelik md. 15,32/h,i).

Kanunda düzenlenmeyen bir kısıtlamanın Yönetmelikle yapılıp yapılamayacağı ve Yönetmeliğin geçerliliği ayrı bir tartışma konusu yapılabilir. Kısaca açıklamak gerekirse; kanunda açıkça belirtilmeyen bir “hak mahrumiyeti” cezasının yönetmelikle düzenlenmesi mümkün değildir. Yönetmelikler kanunların uygulanmasına dair hükümler içerirler ve ona aykırı olamazlar. Ayrıca Anayasamıza göre; “temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.” Bu sebeple Yönetmelik hükmü Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir.

Diğer taraftan Yönetmeliğin Anayasaya aykırı olmasının yanında; doktrinde tartışmalı olan bu konuyu açıklığa kavuşturması yerinde bir düzenleme olmuştur. Fakat bu tartışmalı konuya son noktayı koymak için Kanunun 315’nci maddesinde geçen “ … vazifesi sona ermiş olur” hükmünün “….yönetim kurulu üyeliğine

seçilemez ve vazifesini kaybeder” şeklinde değiştirilmesinin uygun olacağını

mütalaa etmekteyiz. Yönetmeliğin mevcut hali ile Danıştay tarafından iptal edilmediği sürece uygulanmasına devam edilmesi gerekir. Bu yüzden çalışmanın sonraki bölümlerinde, Yönetmelikte geçen şartlar yönetim kurulu üyeliğine seçilme engeli olarak kabul edilecektir.

Doktrinde bazı görüş sahiplerine göre; TTK md. 315/2 de belirtilen bir/birkaç şarta uymayan bir yönetim kurulu üyesi genel kurul kararı ile üyeliğe seçilebilir, bu eksiklikler seçilmeye engel teşkil etmez. Genel kurul bilmeyerek hata sonucu şartları eksik üye seçmişse koşulları varsa bu genel kurul kararı hakkında iptal

davası açılmalıdır2. Yargıtayımız, kanuna aykırı yönetim kurulu üyesini seçen genel

Y.11.HD.1..5.1987 gün ve 1028/2636 sayılı kararı; kooperatif başkanı hakkında bir suçtan dolayı ceza davası açılmış olması, doğrudan o kişinin başkanlık görevine son verilmesini gerektirmez. Bu nedenle mahkemece kooperatife kayyım atanması doğru değildir şeklindedir (ÇEVİK, Kooperatifler, s. 621).

2 ARSLANLI, s. 99. Aynı yönde İmregün; sadece kısıtlılık halini bu durumdan müstesna

tutmaktadır (İMREGÜN, YK. Üyesi Sıfatının Kazanılması, s. 177). TÜZÜN; kanuna aykırı yönetim kurulu seçimi yapılırsa sadece iptal davası açılabileceğini, süreye uyulmamışsa davanın reddedileceğini söyler (TÜZÜN, s. 106).

kurul kararı hakkında iptal davası açılması gerektiğini söyler3. Yargıtay bir başka

kararında anayasa hükmüne aykırılık nedeniyle genel kurul kararının yoklukla

malul olduğuna karar vermiştir4. Aslında Yargıtayın bu ikinci kararı çelişkili bir

karar olarak yorumlanmamalıdır. Çünkü aykırılık Anayasa hükmüne dayanmaktadır.

Kanunda belirtilen yönetim kurulu üyeliğini sona erdiren sınırlı sayıdaki suçların, kişinin yeniden seçilmesine engel olduğu doğrultusunda, kabul ettiğimiz hak mahrumiyetinin kişinin hayatı boyunca devam etmesi mümkün değildir. Bu nedenle; bu suçların adli sicilden silinme zamanı da bizim için önem taşımaktadır. Bu nedenle suç, adli sicilden silindikten sonra, kişinin yeniden yönetim kurulu üyesi olmasında sakınca yoktur. Suçlar adli sicilden ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra silinmektedir (Adli Sicil Kanunu md.9/c, Adli Sicil Yönetmeliği md. 11/1, TCK md. 68/d,e). Yönetim kurulu üyeliğini kendiliğinden sona erdiren suçlar dışındaki diğer nedenlerin ortadan kalkması halinde ise kişi tekrar yönetim kurulu üyesi olabilecektir.

TTK’dan başka diğer özel tip anonim şirketleri düzenleyen kanunlarda5,

yönetim kurulu üyesinin taşıması gereken şartlar ayrıca düzenlenmiştir.

3 Seçilme yeterliliğine sahip olmayan kişilerin yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi halinde

üyelik kendiliğinden bitmez. Bunun için iptal davası açılması gerekir. Süresi içinde iptal davası açılmamışsa genel kurul kararı geçerli hale gelecektir. Y.11.HD.nin 04.02.2002 gün ve 8423/760 sayılı kararı (ERİŞ, TTK-1,s.1793-1794).

4 Yargıtay 11. HD’si; %99 hissesi Hazine ve Maliyeye ait bulunan Türk Hava Yolları

Anonim Ortaklığının, yönetim kurulunun beş üyesinin tamamının da milletvekili olması dolayısıyla pay sahibi tarafından yönetim kurulunun kayyuma teslim edilmesi yönündeki iptal davasında, Anayasanın 119’ncu (1982 Anayasası 82’nci madde) maddesi ve 648 sayılı Siyasi Partiler Kanunu md. 8’e (Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun md. 2) göre genel kurul kararının “yokluk” la malul olduğuna karar vermiştir Yargıtay kararına gerekçe olarak Anayasanın amir hükmünü göstermiştir. Düzenleme Anayasa hükmü olmasa ve sadece kanundaki bir düzenleme olsaydı, Salt MMÜBİHK hükümlerinin uygulanması ile geçersizlikten bahsetmek mümkün olmayacaktı kanaatindeyiz. Y.11.HD. 26.06.1978 gün ve 2647/3418 sayılı kararı (DOĞANAY, s. 924-925).

5 1. Menkul kıymetler yatırım ortaklıkları yönetim kurulu üyeleri, Bankalar Kanununa

muhalefetten mahkum edilmemiş ve Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Banker İşlemleri Hakkında KHK m.35’e göre kendisi veya ortak veya yöneticisi olduğu kuruluşlar hakkında tasfiye kararı verilmemiş olmalıdır. 2. Faizden para kazanmak suretiyle ödünç para verme işleriyle uğraşacak anonim şirketlerde; KHK. 35 ile ek ve değişiklikleri uyarınca haklarında mahkemelerce tasfiye kararı alınan ve uygulananlar, müflisler, yüz kızartıcı suçtan mahkum olanlar, idare meclisi başkan ve üyeleri olamazlar. Aksi halde faaliyet izni verilmez (1983 , KHK. 90. md.7). 3. Seyahat Acentesi tüzel kişileri yönetim kurulu üyeleri, ağır hapisle veya yüz kızartıcı suçlardan veya hileli iflastan hükümlü olmamalıdır, belgesiz olarak seyahat acenteliği faaliyetinde bulunmaları nedeni ile