• Sonuç bulunamadı

B. Mevzuatta Belirtilen Şartların Eksik Olması

3. Üyenin Görev Süresinin Dolması

Yönetim kurulu üyesinin görev süresi Türk Ticaret Kanununda emredici şekilde düzenlenmiştir. Bu nedenle, kural olarak yönetim kurulu üyesinin bu sürenin bitiminden sonra görev yapması mümkün değildir. Fakat yönetim kurulu üyesinin kanunda veya anasözleşmede düzenlenen görev süresini tamamlamasından sonra üyeliğin kendiliğinden bitip bitmeyeceği, görevin yeni üyelerin seçimine kadar uzayıp uzamayacağı ve görev süresinin bitmesinden sonra yapılan hukuki işlemlerin akıbeti tartışmalıdır.

Üç yıllık sürenin dolması halinde üyelik kendiliğinden düşer. Kanunda belirtilen üç yıllık emredici sürenin aşılması ile ana sözleşmede belirlenen sürenin

aşılması ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Birinci durumda; üç yıllık süre dolduktan sonra yapılan işlemler iç ilişkide vekaletsiz iş görme hükümlerine tabi olacak, dış ilişkide ise BK 452 maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle, ticaret siciline tescil yapılıncaya kadar, görev süresi dolan eski yönetim kurulu üyelerinin yapmış olduğu işlemler iyi niyetli üçüncü kişilere karşı şirketi bağlayacaktır. İkinci durumda esas sözleşme ile üç yıldan daha az süre için belirlenen yönetim kurulu üyesi yerine, yeni üyenin seçilememesi veya üyelerin ticaret siciline kaydedilmemeleri halinde; eski yönetim kurulu üyelerinin süreleri dolsa bile, üç yıllık emredici süre dolmadıkça işlemler geçerli olacak, dış ilişkide de iyi niyetli üçüncü kişilere karşı işlemler şirketi bağlayacaktır.

Bir görüşe göre, yönetim kurulu üyelerinin görevi, üç yıllık tavan süresinden sonra biter, bu saatten sonra şirket artık organsız kalmıştır. Fakat yönetim kurulunun görev süresi üç yıllık tavan süreden daha önce bitmişse, (esas sözleşme ile sürenin bir iki yıl belirlenmesi gibi) yönetim kurulu gerekli acil işleri yapmakla yükümlüdür. Yazar, bu sonuca BK 397/2’nci maddesinin yorumundan

ulaşılacağını savunmaktadır53.

Bir başka görüşe göre, üç yıllık süre maksimum süredir, esas sözleşme ya da genel kurul tarafından daha uzun süreler belirlenemez, belirlenirse bu kararlar yoklukla malul olacaktır. Görev süreleri dolmasına rağmen görevli gibi işlemler yapan yönetim kurulu üyelerinin işlemlerinin şirketi bağlayacağını, iç ilişkide bunlara vekaletsiz iş görme hükümlerinin uygulanmasını, dış ilişkide ise ilgili olanların ortaklığa başvurarak yeni üyelerin seçilmesini sağlamalarını

isteyebileceklerini söyler (BK md. 398, TTK md. 38,39)54. TTK’nın 1446’ncı

maddesi karşısında üst limitten fazla belirlenen süreler karşısında anasözleşmenin yoklukla malul olması mümkün değildir. Bu süre üç yıla otomatikman çekilir. Bu durumda BK md.20/2’ de uygulanamaz.

Bir başka görüşe göre; görev süreleri bittikten sonra yönetim kurulu üyelerinin yapmış olduğu işlemler geçersizdir, şirket artık organsız kalmıştır, TTK

53 POROY (TEKİNALP, ÇAMOĞLU), s. 304, 305, Karşı görüş: MOROĞLU, üç yılın içinde

olup ta süresi biten yönetim kurulu üyeliğinin üç yılın bitimine yani genel kurul toplanana kadar, genel kurulu toplantıya davet edebilmesi ve diğer acil işleri yapmasını uygun bulmasını eleştirmektedir (MOROĞLU, Görev Süreleri, s. 391,392).

54 ERİŞ, AŞ, s.205, Karşı görüş: MOROĞLU; Eriş’in yaşamın olağan akışına uygunluk

gerekçesiyle üç yıllın aşılması halinde yönetim kurulunun işlemlerine icazet vermesini eleştirmektedir (MOROĞLU, Görev Süreleri, s. 392, 393).

435’nci madde hükmü işletilerek şirkete kayyum tayin edilmesi gerekmektedir55.

TTK md. 314 ve 1466 dikkate alındığında, eksik yönetim kurulu herhangi bir işlem yapamaz, şayet iyi niyetli üçüncü kişilerle işlem yapmışsa bu işlemler şirketi

bağlar. Fakat, kötü niyetli kişiler korunamaz56. Ana sözleşmede belirtilen daha kısa

süre bitmiş iken, bu süreyi emredici süreye kadar uzatmak genel kurul iradesine aykırılık oluşturur, bu konuda vekalet sözleşmesinin uzatılması kapsamında BK md. 397/2‘ ye dayanmak mümkün değildir. Çünkü ana sözleşmede bir süre kararlaştırılmıştır ve yönetim kurulunun bu dönemde genel kurulu davet yetkisi vardır. Kurulun başka yetkisinin olmadığını söylemek kanuna göre açık bir çelişki

oluşturur. Bunun yasal bir dayanağı yoktur57.

Yargıtay’ımızın bu konuda vermiş olduğu kararlar arasında da istikrar bulunmamaktadır. Yargıtayımız eski tarihli bazı kararlarında; yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin bitmesinden sonra yapacağı işlemlerin geçersiz olacağını ve şirketi bağlamayacağını, şirketin bu aşamadan sonra organsız kaldığını,

yönetim organı yerine kayyum tayin edilmesi gerektiğini söylenmiştir58.

Yargıtayımız sonraki tarihli bazı kararlarında59, Kanunda belirtilen azami süreyi

doldurmadan, daha az süre ile belirlenen yönetim kurulu üyelerinin (örneğin bir veya iki yıl gibi) yönetim süresi dolduğu için, yeni yönetim kurulu seçilene kadar en geç kanunun emredici süresi dolana kadar görevine devam edebileceğini, üyeliğin sürenin bitimiyle kendiliğinden düşmeyeceğini ve yeni yönetim kurulu seçilene kadar eski yönetim kurulunun almış olduğu kararların geçerli olacağını, fakat üç yıllık kanuni süreyi doldurduktan sonra artık şirketin organsız kaldığını söylemiştir. Yargıtay sonraki tarihli bazı kararında ise; üç yıl için seçilen yönetim kurulu üyeliğinin, üç yılın bitimiyle kendiliğinden düşmeyeceğini, yeni yönetim

55 MOROĞLU, Görev Süreleri, s. 388, 400. 56 UÇAR, s. 12.

57 BAHTİYAR, s.182.

58 Y.11.HD.24.11.1982 gün ve 4751/5019 sayılı kararı(ÇEVİK, AŞ-2, s.451). Y.11.HD

24.061983 gün ve 2702/3285 sayılı kararı, Y.11.HD 17.10.1989 gün ve 6381/5454 sayılı kararı (MOROĞLU, Görev Süreleri, s.393,394).

59 Y.11.HD 7.10.1991 gün ve 4267 /5165 sayılı ve Y.11.HD 30.11.1992 gün ve

6270/11024 sayılı kararları, üyeliğin emredici sürelerin sonuna kadar devam etmesi yönünde olan kararlardır. Y.11.HD.21.02.1994 gün ve 4208/1331 sayılı kararında ise, üyeliği son bulan yönetim kurulu üyesine yapılan tebligat geçersiz sayılmıştır (ERİŞ, AŞ, s.201 ).

kurulu seçilene kadar, eski yönetim kurulu üyelerinin almış olduğu kararların geçerli olacağını söylemiştir60.

Anonim ortaklığı yaşatmak pahasına bile olsa, TTK’da belirlenen emredici sürenin aşılması halinde üyeliğin devam edeceğini söylemek doğru olmayacaktır. Kanun hilafına sürenin uzadığını, yönetim kurulu üyesinin bu dönemde almış olduğu kararların geçerli olduğunu söylemek aynı bağlamda doğru olmayacaktır. Sadece görev süresi değil, diğer kendiliğinden sona erme hallerinde de; örneğin üyenin hırsızlık yapması durumunda, hırsız üyenin yenisi seçilene kadar göreve devam edeceğini söylemek, TTK‘nın 315 inci maddesindeki emredici hükümlere aykırı olacaktır. O nedenle şartları taşımayan üyenin, görevinin kendiliğinden bittiği kabul edilmelidir. Bu nedenle Yargıtayımızın görev süresi dolan üyenin TTK’nın görev süresinin emrediciliğini hiçe sayarak, yenisi seçilene kadar üyenin görevine devam edeceği hakkındaki kararlarına katılmıyoruz.

Bize göre; yönetim kurulu üyesinin her ne suretle olursa olsun üç yıllık süre dolduktan sonra üyeliği kendiliğinden son bulur. Bu kural hiçbir surette delinemez. Yönetim kurulu üyeliği buna rağmen devam ediyorsa mutlak butlan devreye girecektir.

Esas sözleşme ile belirlenen süre dolmuşsa, bu anasözleşmeye aykırılık, diğer yönetim kurulu üyeleri tarafından tespit edilecek, boşalan üye yerine geçici üye atanabilecektir (TTK md. 381). Görev süresi tamamlanan üyeler dolayısıyla yönetim kurulu organ vasfını kaybediyorsa, kalan yönetim kurulu üyeleri/üyesi genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili olmadığından, organsız kalan şirketin kayyıma tevdi edilmesi uygun olacaktır.

Kanunun, kamu yararını düzenleyen mutlak emredici hükmü karşısında görev süresi dolmasına rağmen şirket adına hukuki işlemler yapan üyenin almış olduğu kararlar geçerli olmayacaktır. Geçersiz hale gelen yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulunun organ vasfını etkilemiyorsa, yani onun yokluğunda da yönetim kurulu kararlar alabiliyorsa, TTK’nın 361/3’ncü maddesinin kıyasen uygulanmasından,

60 Y.12.HD 12.02.1998 gün ve 691/1434 sayılı kararı (YKD. CİLT: 24, SAYI: 3, MART

1998, S. 377). Yargıtayımız kooperatif yönetim kurulları hakkında vermiş olduğu iki kararında artık Yargıtayın içtihatlarının yerleştiği ve sürenin bitiminden sonra görevin kendiliğinden bitmeyeceğini yeni üyelerin seçimine kadar devam edeceğini söylemiştir.; Y.11.HD’nin 04.05.2000 gün ve 385/3835 sayılı kararı ve Y.11.HD’ nin 27.06.2002 gün ve 2603/6645 sayılı kararı (ERİŞ, TTK-1, s. 1802, 1803).

yönetim kurulu kararlarının da ayakta tutulabileceğini, bu suretle geçersizliğin genel hükümlerde yer alan mutlak butlandan ayrılması gerektiğini düşünmekteyiz.