• Sonuç bulunamadı

3. LOZAN KONFERANSI’NIN DAĞILMASINDAN SONRA MEYDANA

3.2. T.B.M.M.’nin Mevcut Vaziyete Bakışı

İstanbul’dan sonra İsmet Paşa (İnönü), Eskişehir’de İzmir’den dönen Mustafa Kemâl ile buluşmuş ve birlikte Ankara’ya dönmüşlerdir. İsmet Paşa’nın meclisten önce Mustafa Kemâl ile görüşmesi Ankara’da bazı mebusların tepkisine yol açmıştır94.

24 Şubat’tan 6 Mart’a kadar mecliste hararetli tartışmalar meydana gelmiştir. İkinci gruptan milletvekilleri Lozan’da Misâk-ı Milli’nin yeterince savunulmadığı görüşünü ileri sürmüşlerdir95. Mecliste uzun müzakereler edilmesindeki amaç, vekiller heyetince tutulacak savaş ya da barış politikasını, devletlerin verdikleri projelerinde yapılacak olan değişiklikleri tespit etmekti96.

Mecliste bu tartışmalar gizli bir şekilde yürütülmüştür. Anadolu Ajansı, mecliste devam eden bu müzakereler hakkında sıkı bir ketumiyetin muhafaza edildiğini, buna rağmen meselenin öneminden dolayı tüm nazırların hükümet dairesine ve T.B.M.M. etrafına toplandıklarını yazmıştır97.

Mecliste İsmet Paşa (İnönü), konferans hakkında etraflıca bilgiler vermiştir98. İsmet Paşa’nın yaptığı açıklamaları muhalif milletvekilleri büyük bir asabiyetle karşılamışlar ve sert eleştirilerde bulunmuşlardır. İleri gazetesi mecliste sert esen bu havayı şu sözlerle okuyucularla paylaşmıştır:

“İkinci grup üyelerinden biri demiştir ki: ‘Tarihte emsali olmayan fedakârlık ve kahramanlıklarla mevcudiyet-i maddiye ve maneviyesini müdafaaya koyulmuş olan milletimiz hiçbir zaman ve hiçbir vechle adlî, iktisadî, malî veya herhangi bir esareti bir daha kabul etmemeye azmetmiştir. Bunun için dört sene harp ettik, icap ederse daha

94 Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e., s. 248.

95 Bu tartışmalar için bkz., T.B.M.M. Gizli Celse Zabıtları, C: 3, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., Ankara,

1985, s.1290-1301.

96 Ali Naci Karacan, a.g.e., s.313. 97 İleri, 23 Şubat 1923, No: 1817, s.1.

98 Vakit, 21 Şubat 1923, No: 1867, s.1.; İkdâm, 23 Şubat 1923, No: 9317, s.1.; İleri, 23 Şubat 1923, No:

senelerce harbe hazırız…” İleri gazetesi devamla; “ İsmet Paşa’nın gizli celsede saatlerce süren izahatı mebuslar üzerinde derin tesirler göstermiş olduğu simalarındaki asabiyetten anlaşılıyor 99

” şeklindeki sözlerle mevcut durumu ifade etmiştir.

Vakit gazetesi, mecliste görüşmelerin sürdüğü bu dönemde İsmet Paşa (İnönü) ’nın beyânatından sonra meclisteki havayı; “İsmet Paşa tarafından mukabil projelerin

esasatı hakkında izahat-ı kemâl-i sükûn, temkin ve dikkatle içtima etmiştir. Meclisimiz müsbet bir surette vazifesini yerine getirmekte olup esasattan teferruata kadar projenin her noktasını itinayla tedkik etmektedirler. Sabahtan akşama kadar Meclis önünde bekleyen Ankara ahalisi mebuslarımızın gözlerindeki azim ve metaneti okumaktadır…100” şeklindeki sözlerle ifade etmiştir.

Birinci grup milletvekillerinin beyanatı101 üzerine Anadolu Ajansı, meclisteki

müzakerelerin gidişatının şekil ve istikrarı hakkında tüm Avrupa’ya anlamlı bir mesaj göndermiştir. Anadolu Ajansı şunları ifade etmiştir : “ Avrupa milletleri bilmelidirler ki

işlerin tedviri bu gibi kişilerin elinde bulundukça bu kişiler karşılarındaki milletin haysiyet, şeref ve istiklâl esaslarına hürmet etmeyerek şerefe soygunculuk emeliyle gelmiş olan ve beş oniki kişiyi tecavüz etmeyenle ve insaniyetin menfaatini temine çalıştıkça garb milletleriyle aramızdaki anlaşmazlık devam edip gidecek ve eski Osnanlılık devrine kesinlikle son vermiş olan milletimiz haysiyet ve istiklaline kasdeden hissiz emellerin tahakkukuna hiçbir zaman müsaade etmeyecektir. Türk milleti kendi memleketinde herhangi bir Avrupa milleti gibi efendi olarak yaşamaya katiyen karar vermişti…102

27 Şubat tarihli oturumlarda devletlere sunulması kararlaştırılan mukabil projede milli egemenliğimizle bağdaşmayan ilkelerin olduğunu muhalif milletvekilleri dile

99 İleri, 23 Şubat 1923, No: 1817, s.1. 100 Vakit, 28 Şubat 1923, No: 1874, s.1.

101 Mecliste İsmet Paşa (İnönü)’yı destekleyen birinci grup üyelerinden biri şunları ifade etmiştir:

“Türkiye’nin milli menfaatleriyle müttefikeyn milletlerinin hakiki menfaatleri arasında kabil-i telif olmayacak hiçbir nokta görmüyoruz. Muallaktaki meselelerin halli vazifesi milli menfaati hakikate temsil edebilecek zihniyetle bulunan zevat tarafından deruhte edilmiş olsun. Halbuki Avrupa’nın bizimle müzakerata gönderdiği zevât milletlerini ve milli menfaati temsilden ziyade bazı kumpanya ve şirketleri ve menafi hususiyeyi temsil etmektedir. Bunlar kendi menfaatlerini iğfal ettikleri gibi hürriyet ve hak siyasetinden başka bir gaye takip etmeyen bu milleti de o menfaati temin için taht-ı esarette bulundurmaya çalışıyorlar.”, İleri, 23 Şubat 1923, No: 1817, s.1.

getirmiştir103. İkinci grup milletvekillerinin amacı, Mustafa Kemal’i ve meclisi yıpratmak bir güvensizlik havası yaratmaktı104. Dört gün süren tartışmalar sonunda Mustafa Kemâl delegelerini meclise karşı değil de hükümete karşı sorumlu olduğunu belirtmesiyle gerginlik yatıştırılabilmiştir105. Esasen Lozan’a gidecek olan delegeleri meclis seçtiğinden dolayı hükümete karşı değil de meclise karşı sorumlu olması gerekirdi. Fakat mevcut bunalımlı ve gergin ortamda Mustafa Kemal Türk milli menfaatlerini ve Lozan’ı bir çıkmaza sokmamak için tavrını delegeler lehine koymuştu106.

Bu dönemlerde Türk basını, tüm Avrupa hatta dünya kamuoyunun meclis tarafından verilecek olan kararı büyük bir merak ve heyecanla beklediğini yazmışlardır107. Anadolu Ajansı, Avrupa’dan gelmiş olan İngiliz, Amerikan ve Fransız muhabirlerinin de meclis etrafında malûmat alabilmek için uğraştıklarını ifade etmiştir108. Dış basın meclisteki görüş ayrılıklarını gazetelerine yansıtmışlarıdır109.

Ankara’da müzakere edilen mukabil proje hakkında çeşitli rivayetler çıkmış , her gazete muhabiri yaşanan gelişmeleri gazetelerine günü gününe aktarmaya çalışmıştır110. Meclisteki görüşmeleri ve çıkacak sonucu gazeteler “tarihi karar” olarak sütunlarına neşretmeye başlamışlar ve bu babda çeşitli tahminler yürütmüşlerdir. Örneğin İleri gazetesinden Suphi Nuri (İleri), karar verilirken meclisin kayıtsız- şartsız sahip olduğu hakimiyetinden yararlanacağını ifade etmiştir. Yazar, devletlerin gerçekten bir barışı imzalamak amacını güdüyorlarsa meclisten çıkacak olan kararlarda fedakârlıklar yapmaları gerektiğini belirtmiş ve barışın Paris-Londra ve Roma üçgeninin elinde olduğunu ifade etmeye çalışmıştır111.

103 Ayfer Özçelik, Ali Fuat Cebesoy, Akçay Yay., Ankara, 1993, s.280.

104Toktamış Ateş, a.g.e., s.157. Bazı muhalif milletvekilleri Lozan görüşmeleri esnasında 1922 yılı

sonlarında, “Milletvekilleri Seçim Yasası”nda değişiklik yapmak istemiştir. Buna göre; doğduğu yer yurt dışında kalan ve sürekli olarak bir yerde beş yıl oturmamış bulunan Mustafa Kemâl’i milletvekili seçilebilme hakkından mahrum etmek istemişlerdir. Fakat bu amaçlarına ulaşamamışlardır. Şerafettin Turan, a.g.e.,s.51.

105 Şerafettin Turan, “Lozan Anlaşması”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 27, Ankara, 2003, s.215. 106 Şevket Süreyya Aydemir, a.g.e., s.249.

107 İleri, 3 Mart 1923, No: 1826, s.1. 108 İleri, 23 Şubat 1923, No: 1817, s.1. 109 Şerafettin Turan, a.g.e.,s.51. 110 Vakit, 1 Mart 1923, No: 1875, s.1.

Yazar, Ahmet Emin (Yalman) ise bu konuda yazdığı bir makalesinde; Türkiye’nin vereceği teklif ve halledilmesi gereken esas meseleler hakkında yorum yaparak asıl gelişmelerin Ankara’nın tekliflerinin kesin bir şekilde anlaşıldıktan sonra başlayacağını belirterek, olası gelişmeler hakkında merakla bekleyen halkı aydınlatmaya çalışmıştır112.

Her sene Mart ayının ilk günü T.B.M.M.’nin yeni yıl açılış merasimi yapar ve meclis başkanı önemli bir nutuk sunarak yapılacak işleri ve izlenecek olan genel siyaseti belirtirdi113. 1923 Mart ayının birinci günü Mustafa Kemâl’in meclise sunacağı nutuk o günlerde merakla bekleniyordu. Gazeteler de adetâ gözünü, kulağını bu nutka çevirmişti. Vakit gazetesi bu nutkun önemini; “Ankara’dan beklenen en mühim haber

Mart’ın birinci günü Mustafa Kemâl tarafından irad edilecek nutuktur. Mustafa Kemâl, mukabil muahede projesinin şimdiye kadar geçirdiği tedkik safhasını yüksekten takip ve idare etmiş olduğu gibi meclisin reisi sıfatıyla burada cereyanları tanzim edecek bir vaziyette bulunduğundan kendilerinin mukabil muahede projesi hakkındaki nokta-ı nazarları mecliste yapılacak tedkikatın vasıl olacağı neticeyi daha evvelden tahmin etmeye müsaid bir durumda olduğu addedilebilir. Bunun için 1 Martta irad edecekleri nutuk ve Lozan Konferansı neticesi sulh meselesinin inkişafı hakkında serd edeceği mütalaa her tarafta büyük bir dikkatle telakki olunacaktır114” şeklindeki sözleriyle

ifade etmiştir. Gazeteler, Mustafa Kemal’in nutkunun vaziyete yön vereceği inançlarını izah etmeye çalışmışlardır.

Nihayet Mustafa Kemâl Türk ve dünya kamuoyunun heyecanla beklediği nutku mecliste okumuştur. Mustafa Kemâl; “Her vakitten daha ziyade kuvvetliyiz. Eğer bize

hür ve müstakil olmak için başka çare bırakmazlarsa sonuna kadar harp edeceğiz. Fakat biz Lozan Konferansı’na sulhu temin için azami fedakârlıkları göze aldık. Yarın şarkta yine harp başlarsa bunun mesûliyeti İtilâf devletlerine ait olacaktır. Çünkü sulhu temin etmek ellerinde idi. Ve yapmadılar. Yarın eğer bizim sulh tekliflerimizi kabul ederlerse derhal sulh muahedesini imza ederiz…115” ifadeleriyle Türkiye’nin mukabil

tekliflerinde ve yeni başlayacak olan muhtemel konferansta tavizlerde

112 Ahmet Emin (Yalman), “Ankara Müzekâratı ve Avrupa”, Vakit, 1 Mart 1923, No: 1875, s.1. 113 Ayfer Özçelik, a.g.e., s.28.

114 Vakit, 28 Şubat 1923, No: 1874, s.1.

bulunulmayacağının sinyallerini vermiş ve Türk milletinin her ihtimale karşı daha kuvvetli olduğunu tüm dünya kamuoyuna duyurmuştur.

Mustafa Kemâl’in bu nutkuna gazeteler övgüyle söz etmişler onu bir kez daha Türk milletinin bir gururu olarak göstermişlerdir. Bunu daha iyi anlamak için İkdâm gazetesinin şu sütûnlarda Mustafa Kemâl’e atfettiği tasviri okumak yeterlidir:

“Tam bir L.George gibi milletlere meydan okuyacağı veyahut bir Wilson gibi

hissi ve hayati bir sulhperverlik göstereceği zannedildiği sırada o ne kılıcını çekip aleme medya okudu, ne de yere diz çöküp sulh istediğini ifade etti. Kemâl-i azimle sulh ile harbin, cihetle cihanın ortasında durdu. O, bu vaziyetle bir tarafına gölge, diğer tarafına ışığı vurmuş tunçtan bir heykeli andırıyor. Lâkin bu heykel acaba neyi temsil ediyor? Yakından bakalım: Bir zaferi, bir ümidi, bir korkuyu veya bir endişeyi mi? Hiçbiri değil. bu heykel ‘Zaman hazzının’ temsilidir…Hiçbir vakit, hiçbir adam Mustafa Kemâl kadar asrını temsil etmemiştir116” .