• Sonuç bulunamadı

Müttefiklerin 21 Mart 1923 Tarihinde Yaptıkları Londra Toplantısı ve Nota

3. LOZAN KONFERANSI’NIN DAĞILMASINDAN SONRA MEYDANA

3.4. Müttefiklerin 21 Mart 1923 Tarihinde Yaptıkları Londra Toplantısı ve Nota

Müttefik devletler, Türk mukabil tasarısını tedkik etmek, aralarındaki mevcut problemleri asgari düzeye indirmek ve neticede ortak bir karara varmak için 21 Mart 1923’te Londra’da bir toplantı düzenlemeye karar vermişlerdir.

Fransa Hükümeti, Londra Konferansı’na şark meselesi yüzünden müttefiklerin müttefik cephesinin yeniden teşkili tespitini ifade ederken, Fransa basını da bu görüşe destek vermiştir. “Parisien” gazetesi bu konuda; “Türk mukabil teklifatı Lozan’da

müttefiklerle müştereken hal ve tanzim edilmiş olan meseleleri takrar mevzu müzakere ediyor. Bundan dolayı Türkler ile tekrar müzakereye girişmeden evvel müttefikler arasında görüşmeler icap etmektedir” şeklindeki sözlerle konuya açıklık getirirken

Lord Curzon da “Daily Mail” gazetesine Türkiye ile barışın olması için müttefiklerle müştereken hareket etmeleri gerektiğini izah etmeye çalışmıştır140.

139 Vakit, 25 Mart 1923, No: 1899, s.1. 140 Vakit, 18 Mart 1923, No: 1892, s.1.

Türk basını da Londra toplantısının barış müzakerelerinin cereyanını tespit etmek ve projemize verilecek cevabı tayin etmek için müttefiklerin toplantı yapacaklarını duyurmaya başlamışlardır141.

Hakimiyet-i Milliye gazetesi Londra toplantısı neticesinde müttefiklerin tavırları ve alınacak olan kararlar hakkında birtakım tahminlerde bulunmuştur. Gazete, Fransa’nın en fazla kendisini ilgilendiren değişiklikleri müzakere esnasında da tüm müttefiklerce de savunulması için çaba sarf edeceğini ileriye sürmüştür. Bu manada Fransız gazetelerine de yüklenen Hakimiyet-i Milliye özellikle “Tan “gazetesinin müttefikler arasındaki “cephe vahdetinde” ısrar ettikleri kanaatine varmıştır.

Gazete devamla müttefiklerin Türkiye’ye mecburi bir muahede sureti vermeleri halinde ümit beslenen barışı bir çıkmaza sokacaklarına işaret etmiştir. Yeni safhanın bütün zorluğunun iktisadi ve mali noktalarda yoğunlaşacağını ifade eden gazete, müttefiklerin Londra toplantısında Türk talepleriyle bağdaşmayan hükümler sunabileceğini fakat müzakere kapılarının da tamamen kapamayacaklarını iddia etmiştir. İşlerin bir an önce hallini isteyen gazete müttefiklerin en fazla münakaşa edecekleri meseleleri dile getirmiştir. Bunlardan Meis Adası meselesi İtalyanların, iktisadi ve mali maddelerin Fransızların, Yunan tazminat meselesinin Yunanistan’ın, Adlî madde ve ecnebilere teminat isteğinin de tüm müttefiklerin ısrar edecekleri noktalar olarak tayin ve tespit etmiştir142.

Gazete bir başka nüshasında da imzasız yazılan ve “Önümüzdeki İhtimal” adını taşıyan bir baş makalede yine Londra tolantısının seyri üzerinde tahminlerde bulunmuş ve çakabilecek iki farklı sonucu; “…Ya Londra’da toplanan üç devlet mütehassısları,

Türkiye’nin nasıl bir sulhpervane fikir taşımakta olduğunu göstermek için Türkiye’nin yaptığı son fedakarlıkları bir zaaf, bir yumuşaklık, bir teslimiyet esareti gibi algılamışlar ve Türkiye’den yeni birtakım şeyler koparmak ümidine kapılmışlardır yahudda bu fikir daha büyük suiniyetten mülhemdir ve müttehid olduklarını ve taleplerini müttehiden dile getireceklerini ima eden bu devletler müştereken her şeyini

141 Hâkimiyet-i Milliye, 18 Mart 1923, No: 766, s.1.; Vakit, 17 Mart 1923, No: 1891, s.1. 142 Hâkimiyet-i Milliye, 27 Mart 1923, No: 774, s.1.

bozmaya, sulh yolunda giderlerken birden bire silahlarını çekerek herhangi bir bahaneyle düşmanlığa tekrar başlamaya karar vermişlerdir. İşi sürüncemede bırakarak daha fazla bir şeyler koparmaya çalışmakla doğrudan doğruya düşmanlık çareleri aramak aynı şeydir. Tam bir istiklal ve serbesti içinde yaşamaya karar vermiş ve bunun için en asgari şartları kabul etmiş olan bir milletin bu iki neticeye karşı da alacağı cephe tektir: Sonuna kadar milli taleplerimizi müdafaa ve ısrar etmek143” şeklindeki

sözlerle mütalaa etmiştir.

İleri gazetesi yazarlarından Suphi Nuri (İleri) de Türkiye’nin Londra Konferansı’ndan barış beklediğini aksi durumda hiçbir devletin savaşı göze alamayacağını en kötü ihtimalin barışı uzatmak olacağını ifade ederken bundan en fazla devletlerin zarar göreceğini izah etmeye çalışmıştır144. Yazar tüm zorluğun karşı tarafa ait olduğunu belirterek istenildiği takdirde müttefiklerin barışı bir günde bile imzalayacağını vurgulamıştır. Son söz olarak ise yazar menfi bir karar halinde Türkiye’nin tavrını “Türk esir yaşayacağına şan ve şeref ile ölmeyi tercih eder145

sözleriyle özetlemiştir

Diğer gazetelere nazaran Türkiye hakkında daha ılımlı yazılar neşreden İngiliz “Daily Mail” gazetesi 22 Mart 1923 tarihli nüshasındaki bir baş makalesinde bir neticeye varılmazsa savaş çıkabileceğini ve bu konuda Türkiye’nin blöf yapmadığını vurgulamıştır. Gazete, Lord Curzon’un Türk siyasetini uzunca eleştirdikten sonra tüm müttefikleri Türkiye’nin meşrû taleplerini kabul etmeye davet etmiştir146. Bir başka nüshasında da; “…memnuniyet verici bir sulh sayesinde İngiliz vergi mükellefleri Irak

ve Filistin yüklerinden İstanbul ile Çanakkale işgallerinin davet ettiği büyük masraflardan da kurtulmuş olacaktır147” şeklindeki ifadelerle İngiltere’nin gerçek

menfaatinin barışı tesis etmekte olduğunu vurgulamak istemiştir. Şundan anlaşılıyor ki Curzonlu İngiltere’yi eleştirip Türkiye’nin meşrû haklarına saygı gösterilmesine davet eden kısacası hakikatleri tarafsız bir şekilde görebilen İngiliz gazeteleri çok sınırlı da olsa mevcuttur.

143 Hâkimiyet-i Milliye, “Önümüzdeki İhtimal” , 29 Mart 1923, No: 776, s.1. 144 Suphi Nuri (İleri) “Londra İçtima’ “, İleri, 21 Mart 1923, No: 1844, s.1. 145 İleri, 30 Mart 1923, No: 1853, s.1.

146 İkdâm, 27 Mart 1923, No: 9350, s.2.; Vakit, 27 Mart 1923, No: 1901, s.1. 147 İkdâm, 1 Nisan 1923, No: 9355, s.1.

Londra toplantısı başlar başlamaz Londra’dan gelen ve doğruluk payı kesin olmayan telgraflara göre yorum yapmaya başlayan Türk basını, bu belirsizlik ortamında savaş tehlikelerinden bahsetmeye başlamıştır. Belirsiz dememizin sebebi Londra toplantısının gizli tutulmasıdır. Türk basınından da buna çok tepki gösterilmiştir. Bu ortamda Mehmet Asım (Us) yazdığı makalesinde, Londra’dan gelen telgraflarda ümit edilen neticelerin alınmadığını ve barış ihtimallerinin uzaklaştığına değinmiştir. Yazar bu kanıya müzakerelerin Lozan’da bırakılan yerden başlaması hakkındaki müttefiklerin kararını göstererek varmıştır148.

Vakit gazetesi; “Ankara’dan Yükselen Ses Şudur” manşeti ile verdiği haberde

Londra’dan gelen söylentilere göre haberlerin menfi olması halinde Anadolu’nun çok daha kuvvetli bir halde bulunduğunu daha müttefiklerin kararı açıklamadan haykırmaya başlamıştır. Gazete yalnız Duyûn-u Umûmiye faizlerinin altın olarak ödenmesi teklifinin bile Türkiye’yi mahvetmeye yönelik olduğuna ve bunun bile başlı başına bir savaş sebebi sayılacağına dikkat çekmiştir. Avrupa’nın Türkiye’yi imha etmek hususunda gizledikleri amaçlarını süslü şekiller altında saklamaya çalıştıklarını izah etmeye çalışan gazete, bu maskenin uzun sürmeyeceğini de açıkça dile getiriyordu149.

Netice itibariyle gerek yerli gerekse yabancı basın Londra toplantısında alınacak kararların bu kararın savaş veya barışı getireceği kanaatine varmışlardır.

Londra’da toplanan müttefikler nihayet 31 Mart 1923’te kararını açıklamışlar ve notalarında Türkiye’nin mukabil tasarısını birçok yerden kabul edilemez bulmuşlardır. Müttefiklerin nota cevabını T.B.M.M.’nin İstanbul temsilcisi Dr. Adnan Bey (Adıvar) alır almaz derhal hariciye vekaletine telgrafla göndermiştir. Notada; Türkiye mukabil tekliflerinin bir kısmının aynen kabul edildiği, bir kısmının değiştirildiği fakat yeni müzakerelere esas olabilecek mahiyette görüldüğü beyân edildikten sonra yeniden müzakerelere devam etmek üzere delegelerimiz Lozan’a davet edilmiştir.

Dr. Adnan Bey’i ziyaret ederek nota cevabını veren müttefik temsilcileri gazetecilere malûmat vermekten çekinmişlerdir. İngiltere temsilcisi Rumbold “Notanın

148 Mehmet Asım (Us), “Harp Tehlikesi”, Vakit, 29 Mart 1923, No: 1903, s.1. 149 Vakit, 30 Mart 1923, No: 1904, s.1.

muhteviyatı size malûmat veremeyeceğim üzeredir. Adnan Bey’e müracaat ediniz”

derken Fransa temsilcisi General Pelle ise; “Notanın alakadar hükümetin eline ulaşana

kadar basına verilmemesi hakkındaki siyasi tamamla haber verme mecburiyeti vardır. Bana gelince şahsen iyimser bulunuyorum. Ve ümit ederim ki bu müzakerelerin son safhası olacaktır “ demiştir. İtalya temsilcisi ise Dr. Adnan Bey’in nezdinden çıktıktan

sonra etrafını saran basın olduğunu anlar anlamaz,“af edersiniz, Allah’a ısmarladık!...” diyerek çekilmek istemiş fakat devamlı sorulan sorulara cevaben “Ben iyimserim.

Lozan’da yeni müzakerelere ne zaman başlanacağı hükümetimizce tayin edilecektir. Bu suretle bize karşı dostane davranıldığın görüyorsunuz. Nota hakkında sizlere bir şey söyleyemeyeceğim. Fazla bir şey söylemiş olmaktan endişe ediyorum” şeklinde

sözlerine son vermiştir. Japonya elçisi de barışın olacağına inandığını ifade ederek sadece biraz iktisadi meselelerin münakaşa edileceğini ilave etmiştir150.

Müttefiklerin bu cevabında büyük devletlerin “sürekli ve adil bir barış” sağlanmasını çabuklaştırmak amacıyla İsmet Paşa (İnönü) ’nın notasında ve Türk tasarısındaki tekliflerin müzakere edilmesi kararlaştırılmış, arazi meseleleleriyle ilgili olup ta 4 Şubat 1923 tarihli Türk notasında bahsi geçmeyen tekliflerin müzakere edilmeyeceği belirtiliyordu151. .

Vakit gazetesi, müttefiklerin Londra müzakerelerinin “Londra’da bedbinlik, Roma’da nikbinlik, Paris’te kararsızlık” olarak karşılandığını belirtmiştir. Alınan kararlar gazetede; “…Lozan projesine vakî olan itirazlarımızın büyük bir kısmı İsmet

Paşa’nın notasında da zikredildiği üzere esastan ziyade şekle ait görüşülmüş ve şekle ta’lîk edenlerin hemen hepsi kabul edilmiştir. Buna karşı esasa ilişkin taleplerimiz arasında kabul olunanlar enderdir…152” şeklinde duyurulmuştur.

Müttefikler kararlarında; işgal yerlerimizin sulh muahedesi büyük Millet Meclisince tasvip edilir edilmez diğer devletlerin tasdikini beklemeden tahliyesi kabul olunmamış, tedrici bir tahliye göz önünde bulundurulmuştur. Trakya hududumuz Meriç nehri mecrasını ayıran hattan geçmesi red olunmuş, nehrin sol sahilinde ısrar edilmiştir.

150 İkdâm, 1 Nisan 1923, No: 9355, s.1.

151 Selâhi Sonyel, a.g.e., s.339-340. İngiltere, İtalya ve Japonya Hükümetleri tarafından İsmet Paşa’ya

yazılan notanın tercümesinin tam metni için bkz., İkdâm, 1 Nisan 1923, No: 9355, s.1.

Meis adasının iadesi, İtalya’nın şiddetli itirazlarına maruz kalmış ve bize güya bir susma payı verilir gibi Merkep adasının muhtariyeti teklif edilmek istenilmiştir. Adlî meseleler, İtalya murahhassı Montagna’nın Lozan’da bulduğu uzlaşma usulü kabul edilmek şöyle dursun, Türkiye’de yerleşmiş yabancılar için teminat talebine karar verilmiştir. Mali maddelere gelince Duyunu Umumiye İdaresi ile hükümet arasıdaki münasebetin bir iç mesele olduğu kabul edilmemiş devletlerin gerektiği zaman müdahalede bulunma hakkı muhafaza edilmiştir. Duyun-u Umumiye idaresine mahsus gelir kaynaklarının düşürülmesi halinde tamamlanan 47. maddenin talebi de uygun görülmemiştir. Fazlaca olarak faizlerin İngiliz lirasıyla ödenmesinde ısrar edilmiştir. Bu itibarla en zaruri, en hayati taleplerimiz dikkate alınmamış diyebiliriz. Yunanistan’ın tamirat bedele vermesi hakkındaki husus ise mütehassısların yetkileri dışında görülmüştür. Mütehassıslar bu meselenin Türkiye ile Yunanistan arasında doğrudan doğruya müzakere edilmesini işin içinden çıkmak için en uygun yol olarak görmüşlerdir153.

Müttefik devletlerin notalarını verdikten sonra basında dikkatimizi celp eden hususlardan biri savaş ihtimallerinin artık manşetlerden bahsedilmekten vazgeçildiğidir. Türk basını, bu notanın dostane bir lisanla kaleme alındığını ve daha önceden ajansların verdiği olumsuz haberleri ihtiva etmediğini açıklarken aynı zamanda bu yeni barış projesini kısmen olumlu bulmuşlar ve T.B.M.M.’nde bunun “ teredüddüd, müphemiyet, adem-i vuzuhsuzluk” sözleriyle ifade edildiğini belirtmişlerdir154.

Hakimiyet-i Milliye gazetesi, notanın verdiği hissin bir münakaşa kapısını açık tuttuğunu yorumunu yapmıştır. Türkiye’ye sunulan notayı tatminkâr bulmayan gazete, dünya barışı için Türkiye’nin yapmış olduğu fedakârlıklardan sonra bu iyi niyetin son

153 Vakit, 29 Mart 1923, No: 1903, s.1.

154 Anadolu Ajansı fikirlerini ve meclisteki tesirlerini şu sözlerle özetlemiştir: “Düvel-i müttefikenin

cevab-i notası tercüme olunmuştur. Notanın icra etmiş olduğu tesir “tereddüd” kelimesiyle ifade edilebilir. Meclis mahfilinde notanın iyimser haline rağmen Türkiye tarafından hayati kıymeti olan birçok madde hakkındaki müphemiyet adem-i vuzuhu hasebiyle gayr-i müsaid ve şüpheli telakki edilmektedir. Devletlerin iki buçuk ay devam eden Lozan Konferansı’nı sürüncemede bırakıp gitmeleri ve bu kerede vuzuhtan arî esasat üzerinde müzakerat icrası teklifinde bulunmaları yeni konferansın daha mesut ve müsbet neticeler verebileceği hakkında tereddütler doğuruyor. Her ne kadar meclis yeni seçimlere karar vermişse de Teşkilat-ı Esasiye Kanunu mucibince yeni meclis teşkil edilinceye kadar eski meclis bütün icraatı neşre ve murakabe yetkisiyle mücehhez ve mükellef bulunacağından notanın bu suretle meclis kamuoyunca tereddütle karşılanması özel öneme haizdir. Yeni konferansın muvaffakiyet ile neticeleneceğine ihtimal verenler enderdir”, Hâkimiyet-i Milliye, 4 Nisan 1923, No: 781, s.1.; İleri, 4

bir defa kullanmasını isteyerek böylece devletlerin tekliflerine sıcak bakmayı önermiştir. Fakat devletlerin sergilemiş olduğu eski ruh ve zihniyetlerinin devamı halinde ortaya çıkacak sonuçlardan Türkiye’nin bir mesuliyeti olmayacağını da sözlerine eklemiştir. Gazete son olarak devamla Türkiye’nin en asgari taleplerinin konferansta “mütekabil esaslar” prensibini gözardı etmeksizin kabul edilmesini istemiştir155.

Türk basını, müttefikler tarafından verilen bu notayı şüpheli ve menfi bulmakla beraber Türkiye’nin barış taraftarı olduğunu göstermek için tamamen de reddetmemişler ve Lozan’da vaziyete göre hareket edilmesi gerektiğini vurgulamak istemişlerdir. Gazeteler ayrıca müttefik basınında çıkan haberleri de eleştirerek bunları hakikatleri görmeye davet etmişlerdir.

Müttefik basınları ise Londra toplantısı sonrası verilen notayı mükemmel addetmişler hatta biraz daha ileriye giderek bu notanın fazla fedakârlıklar içerdiğine kanaat getirmişlerdir. İngiliz “News” gazetesi “…Eğer Türkler İtilâf göstermemeye

devam edecek olursa zuhur edecek vukuatın bütün mesuliyeti kendilerine ait olacaktır156” şeklinde yorumunu yaparken “Times” gazetesi ise bu notayı pek

itilâfpervane bulmuştur157.

Fransa basını da müttefiklerin Türkiye’ye vermiş olduğu nota cevabının müspet ve ılımlı olduğunu bundan dolayı da Lozan barışına çok iyimser bir gözle bakıldığını ifade etmiştir158. Aynı şekilde İtalya gazeteleri de aynı şekilde bu notanın menfi bir netice vermeyeceğini belirterek barış ihtimallerinin kuvvet kazandığı ileri sürmüştür159. Yunan basını, müttefiklerin tazminat meselesini Türkler ile Yunanlıların doğrudan doğruya görüşülmesine sıcak bakmadıklarını dile getirmişlerdir160.

155 Hâkimiyet-i Milliye, 4 Nisan 1923, No: 781, s.1. 156 Vakit, 3 Nisan 1923, No: 1908, s.1.

157 İkdam, 8 Nisan 1923, No: 9362, s.2. 158 İkdam, 4 Nisan 1923, No: 9358, s.1. 159 Vakit, 3 Nisan 1923, No: 1908, s.1.

160 Nurettin Gülmez, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’da Yeni Gün , Atatürk Araştırma Merkezi Yay.,

Özetle tüm müttefik basını Türkiye’ye verilen notanın barışçıl olduğuna ve bu suretle yeni müzakerelerin ılımlı geçeceğine kanaat getirmişler ve bundan sonraki süreçte de tüm mesûliyetin Türkiye’ye ait olacağını ileri sürmüşlerdir.

3.5. Türkiye’nin 8 Nisan 1923 Tarihinde Müttefiklere Sunduğu Nota