• Sonuç bulunamadı

Metinde Adı Geçen Acem Asıllı Kahramanlar

C. Metnin Şahıs Kadrosu

5. Metinde Adı Geçen Acem Asıllı Kahramanlar

Tahmerûs (Tahmurs)’un oğlu olan Cemşîd, yedi yüz yıl tahtta kalmış ve insanlar için faydalı olacak olan icatlar yapmıştır. Devler vasıtasıyla hamamlar, köşkler, saraylar yapmış ve sert taştan yakut, kehribar, gümüş ve altın gibi mücevherler çıkarmıştır. Ayrıca kâfuru, gül suyunu ve miski bulan Cemşîd, hekimliği ile de birçok hastanın derdine derman olmuştur. Devler onun tahtını kaldırarak göklere çıkarmışlardır.

Cemşîd, zamanla doğru yoldan ayrılmış ve Tanrılık iddia etmiştir. Bu sebepten halkın kendisine karşı tavrı değişmiştir. Tanrı’nın da gazabı ile eski yeterliliğini kaybetmiştir. Ölümü ise Dahhâk’ın elinden olmuş, Dahhâk onu testere ile keserek öldürmüştür.113

Eserde Cemşîd’in, Acem tahtının ve dolayısıyla Dârâ’nın aslı ve neslinin başlangıcı olarak görüldüğü anlatılmıştır. İskender Dârâ’ya karşı savaş açmadan önce, Cemşîd’e varıncaya kadar padişah olagelmiş bir şehriyarı hakir duruma düşürmenin münasip olmayacağını düşünerek Dârâ’yı, Cemşîd vasıtasıyla yüceltmiştir.

113

Bekir Şişman, Muhammet Kuzubaş, Şehnâme’nin Türk Kültür ve Edebiyatına Etkileri, 2. bs., Ötüken Yay., İstanbul 2012, s. 136-137.

99 [68a T, 15a M]

“Eger el ķaldurub ķarşu ķomazsaķ cihānı ħarāb eyler ve eger cenk idersek bunca zamāndan berü Cemşįd’e varınca pādişāh olagelmiş bir ulu şehriyārı pāymāl eylemek de münāsib degildür.”

[69a T, 16a M]

“…….ǾAcem taħtgāhına Cemşįd’den berü bizüm aśl u neslimüz pādişāh olagelmişdür. Olur olmaz kimse ol taħta pādişāh olamaz.”

Cemşîd’ten beri günden güne artarak kuvvet bulan Acem devletinin, İskender’in galibiyeti ile nihayet bulduğu söylenmiş ve yine Cemşîd zamanından beri Acem padişahlarının bin bir zahmetle topladıkları hazinelerin İskender’e nasip olduğu anlatılarak da Dârâ’nın sahip olduğu geçmişin Cemşîd’e dayanmasına atıfta bulunulmuştur.

Eserde, İskender’in Nûşâbe için hazırlattığı meclis üzerinden Cemşîd’e ve onun câmına telmih yapılmıştır. İskender’in Keyhusrev’in tahtını bulduktan sonra, üzerinde Cemşîd’in câmından bir dolu içmek istediğini söylemesi ile de aynı telmih tekrarlanmıştır.

[88a T]

“………Cemşįd zamānından berü ol āna gelince şehriyāruñ ĥużūrında buncılayın bir meclis olmuş degildi. Elķıśśa ol gün cām-ı Cemşįdį āyįne-i İskenderį idüb sāġarı elden ķomadılar ve sāzdan ġayriye ķulaġ urmadılar.”

[92b T, 43a M]

“…….taħt Keyħusrev’üñ yādgārı olmaġla murādımuz bir kerre üstine oturub cām-ı Cemşįd’den bir ŧolu nūş eylemekdür ve Keyħusrev’üñ mezārı olan maġārayı ziyāret idüb görmekdür.”

100 b) Behmen

Behmen, İsfendiyâr’ın oğlu, Dârâbşâh’ın babası, Erdşîr’in lâkabıdır. Erd hışım ve gazap, şîr de hışımlı manasına gelmektedir. Ceddi Küştasb Behmen’e fıtratında şecaat hissettiği için bu adı vermiştir.114

Büyük bir devleti idare eden Behmen, Güştasb’tan sonra tahta geçmiş ve Ortadoğu’dan Hind’e kadar olan bütün ülkelerden haraç almıştır. Üç yüz bin kişilik ordu ile İsrailoğulları üzerine gitmiş ve o civarı yerle bir ettirmiştir.

Behmen’in sihir, büyü işinde usta olduğu söylenmektedir. Rüstem’i öldürmek için büyük bir kayayı büyüyle kaldırarak, onun üzerine yuvarlayan kişinin Behmen olduğu rivayet edilmiştir.

Divan şiirinde kahramanlığın timsali olan Behmen, ulu ve azametli bir hükümdar olarak, bu şiirlerde tahtından ve tacından çokça bahsettiren Acem padişahlarından olmuştur.115

Eserde Dârâ’nın, bu fani dünyaya gelenin bir gün elbette öleceği gerçeğine delil için, Behmen’in bir ejderin ağzında helak oluşunu hatırlattığı görülmektedir. Ayrıca eserde Behmen’in, kardeşi İsfendiyâr’ı öldürdüğü için Rüstem’den intikam almak maksadıyla, oğlu Ferâmurz’u öldürmesi olayına da telmih yapılmıştır.

[74b T]

“Bu fānį dünyāya gelen elbette gitse gerekdür ve cihān bāġında biten yitse gerekdür. Bizüm neslimüzden Behmen ejder aġzında helāk olub İsfendiyār da Rüstem elinden mevt şarābını içmişdür.”

[76b T, 24a M]

114

Cemal Kurnaz, Ahmet Talât Onay, Açıklamalı Divan Şiiri Sözlüğü, Eski Türk Edebiyatında

Mazmunlar ve İzahı, 1. bs., H Yay., İstanbul 2009, s. 27.

115

101

“…….İskender tekrār suǿāl idüb Behmen, Ferāmurz öldürüb Rüstem’üñ ħandānını perįşān eylemek murād eyledikde yanında olan iħtiyārlar niçün naśįĥat idüb bu işden vāzgeçürmediler.”

c) Rüstem

Rüstem, hakkında en geniş bilgiyi veren Firdevsî’nin Şeh-nâmesi’ne göre Zâl’in Kâbil hükümdarı Mihrâb’ın kızı Rûdâbe ile evliliğinden dünyaya gelmiştir. Yiğitlere yaraşır bir vücuda ve güce sahip olan Rüstem, hayatının tamamını Zâbülistân’da geçirmiştir. 700 batman ağırlığındaki gürzü, kaplan postundan yapılmış elbisesi ve yıldırım hızındaki atı Rahş ile İran krallarının ve halkının sıkıntıya düştükleri durumda yardımlarına koşmuş bir kahramandır. Dîv-i Sepîd ile savaşması, Bîjen’i Efrâsiyâb’ın kuyusundan kurtarması, Siyâveş’in intikamını alması ve âsi şehzade İsfendiyâr’ı öldürmesi buna örnektir. Rüstem bilmeden, oğlu Sührâb ile de savaşıp, onu öldürmüştür. Üvey kardeşi Şeğâd’ın hilesi ile mızrak ve hançerle dolu bir kuyuya düşürülerek atı ile birlikte öldürülmüştür.116

Rüstem için Şeh-nâme’de “Tehemten, fil gövdeli, karada fil, suda timsah olan” gibi sıfatlar kullanılmıştır. Rüstem, eğlence, zevk ve sefaya düşkünlüğü ile de ön plana çıkmış bir şahıstır. Kahramanlığı kimseye benzemeyen Rüstem’in yemek yemesi ve içki içmesi de kimseye benzememektedir. Bir oturuşta bir atı yediği gibi, çok içki içmekte ve sarhoş haliyle de büyük bir orduyu rahatlıkla karşısına alabilmektedir. Rüstem Tanrı’ya karşı sonsuz güveni ve bağlılığı ile de Şeh-nâme’de yer almaktadır. Her savaşın ardından Tanrı’ya şükreden Rüstem, tevekkül sahibidir ve oğlu Sührâb ile savaşında yenileceğini anlayınca Tanrı’ya dua ederek ondan güç istemiş ve duası kabul olmuştur.117

Eserde, Behmen’in kardeşi İsfendiyâr’ın Rüstem tarafından öldürüldüğüne değinilerek, bu fani dünyanın bir gün son bulacağına yönelik düşüncelerin telmih yoluyla aktarımı sağlanmıştır. Rüstem’in yalnız başına bir orduya karşı savaşabilecek

116

Nimet Yıldırım, “Rüstem-i Zâl”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C. 35, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 2008, s. 294-295.

117

102

güçte oluşu ve bu durumun meydana gelişindeki sebepten bahsedilmiştir. Ayrıca Rüstem’in oğlu Ferâmurz’un Behmen tarafından öldürülmesi olayına da telmih yapılmıştır.

[76a/76b T, 24a M]

“……..ey pįr işitdim ki Rüstem yapyalıñuz bir Ǿaskere ķarşu ķoyub cenk idermiş. Bu hįç benüm Ǿaķluma śıġmadı. Nice mümkündür ki yalıñuz bir ādem kendüsini bütün bir Ǿaskere ura ve aña žafer bulamayalar ve perįşān olalar. Bu benüm ķatı çoķdan müşkilümdür. Bu şübheme de cevāb vir didikde pįr bu tedbįre cevāb bā-śavāb virüb ey şehriyārum öyle işidürüz ki Rüstem’üñ Ǿādeti ol imiş ki ibtidā ol Ǿaskerüñ serdārı olan pehlivān kim ise meydāna daǾvet idüb ibtidā anuñ işini tamām eyler imiş. Çünki Ǿasker serdārı olan helāk ola. Sāǿirleri de çoķluķ ķarşu ŧuramayub perįşān olurlar imiş.”

Eserin bazı yerlerinde, bazı şahıslarla Rüstem arasında güç ve kahramanlık açısından karşılaştırma yoluna gidildiği ve bu kimselerin Rüstem’e teşbih edildiği görülmektedir.

[82b T, 31b M]

“…….ǾĀd ķavmi neslinden bir pehlivāndur ki adına Duvālį dirler. Rüstemleri gözine śalındurmaz bir zūrlı kimse olub ol yerüñ ķavmi cümle kendüsine iŧāǾat idüb yolına baş ve cān virirler……”

[83a T, 32b M]

“……her biri cenk güninde niçe bölük Ǿaskere ķarşu ķordı. Rüstemler cevāb virmege ķādir degil idi.”

[111b T]

“……..benüm aduma Ŧarsūs dirler. Rus Ǿaskerinüñ Rüstem-i dāstānıyım.” d) İsfendiyâr

103

İran tarihinde hak, kudret ve lütuf sembolü olarak yer alan efsanevî kahraman İsfendiyâr, Keyânîlerin hükümdarı Güştâsb’ın en büyük oğludur. Zerdüştîliğin kutsal kitabı Avesta’da “Sipuntû-Dâte” (kutsal yaratılmış) şeklinde adlandırılmış ve “taxma” (Farsça tehm = güçlü kahraman) olarak tanımlanmıştır.

İsfendiyâr, Zerdüştlük dinini yaymak için birçok savaşa katılmış ve başarılar elde etmiştir. Babası Güştâsb, onun başarılarını çekememiş ve tahtının oğlu tarafından ele geçirileceği korkusuyla İsfendiyâr’ı bir kaleye hapsetmiştir. Turan hükümdarı Ercâsb’ın İran’ı yağmalayıp, Güştâsb’ın iki kızını esir alması üzerine Güştâsb, Ercâsb’ın üzerine İsfendiyâr’ı göndererek kızlarını kurtarmasını sağlamıştır. Daha sonra babasının isteği üzerine Şebistân’a giden İsfendiyâr, Rüstem’le savaşmış, Rüstem-i Zâl çatal bir okla iki gözünü kör edince İsfendiyâr kahrından ölmüştür. Babası Güştâsb da ölünce İran tahtına, İsfendiyâr’ın oğlu Erdeşîr Behmen Daraz geçmiştir.

İsfendiyâr’a, efsunlanarak her türlü silaha karşı dirençli kılındığına inanıldığı için “Rûyîn” (tunçtan) ve “Rûyinten” (tunç vücutlu) lakabı verilmiştir. Divan şiirinde cesareti, gücü ve yenilmezliği ile ön plan çıkmış olan İsfendiyâr, “İsfendiyâr-ı ma’reke, İsfendiyâr-ı mihr” gibi terkiplerle adını sıkça zikrettirmiştir.118

İsfendiyâr, Dârâ’nın neslinin dayandığı bir isim olarak eserde zikredilmiştir. Ayrıca Rüstem tarafından öldürülmesi olayına da telmih yapılarak, bu fani dünyaya gelenin elbet bir gün, bir şekilde yok olacağı dile getirilmiştir.

[74a T]

“Ĥayf u śad-ĥayf ki İsfendiyār neslinüñ yādgārı cihāndan gitmekle devlet-i mülk-i ǾAcem āħir oldı ve Cemşįd devleti nihāyetin buldı.”

[74b T]

118

Nurettin Albayrak, “İsfendiyâr”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C. 22, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 2000, s. 511-512.

104

“Bu fānį dünyāya gelen elbette gitse gerekdür ve cihān bāġında biten yitse gerekdür. Bizüm neslimüzden Behmen ejder aġzında helāk olub İsfendiyār da Rüstem elinden mevt şarābını içmişdür.”

e) Sâm

Neriman’ın oğlu, Zâl’in babası, Rüstem’in dedesi olan Sâm’ın adı ilk olarak Minuçihr tahta çıkınca zikredilmiştir. Minuçihr’in en yakın dostu ve savaşçılarından biridir. Oğlu Zâl gibi adaleti savunan, girdiği savaşlarda olağanüstü kahramanlıklar gösteren, padişahlara akıl veren nadir kahramanlardan biridir. İktidara sahip olunca, zulme başlayan Nevzer’e verdiği öğütlerle onu hakka ve adalete davet etmiştir.

Rivayetlere göre Sâm, Nuh peygamberin üç oğlundan biridir ve kendisine Arap ve İranlıların babası denilmiştir. Başka bir rivayet ise Sâm’ın, Hz. İsa’nın mucizesiyle tekrar dirilttiği bir kişi olduğunu söylemektedir.

Divan şiirinde şairler, Sâm’ın kahramanlık ve yiğitliğinden faydalanarak onu, övdükleri kişilerin karşısında güçsüz, kudretsiz, zayıf bir kimse olarak gösterirler.119

Eserde, İsfahân’daki bir ateşhânede bulunan ve sâhire olduğu belirtilen Âvez-i Hümâyûn adındaki bir kızın Sâm nesline dayandığı söylenerek, Sâm’dan ilk defa bu şekilde bahsedilmektedir.

[77b T, 25a M]

“Lākin İśfahān’da bir büyük āteş-ħāne var idi ki içinde ĥisāba gelmez ħazįne olub nāzenįn ķızlar ile ŧopŧolu idi ve bu ķızlaruñ içinde Sām neslinden bir ķız var idi ki adına Āvez-i Hümāyūn dirler idi.”

f) Keyûmers / Kiyûmers

Şehnâme’ye göre başına ilk defa taç konulan, Acemlerin ilk padişahı ve mitolojide de ilk insan olarak tanımlanan Keyûmers, otuz yıl padişahlık yapmıştır.

119

105

Türlü türlü hayvanlardan, kuşlardan ve perilerden oluşan bir orduya sahip olduğu bilinmektedir. Keyûmers hakkında birçok rivayet mevcuttur ve bunlardan biri de onun Âdem peygamber olduğu yönündedir. İranlılara göre o, balçıktan yaratılmıştır. Bazılarına göre Âdem’in torunudur, bazılarına göre ise o Âdemoğullarından biridir ve adı da Ham’dır.

Keyûmers ile ilgili bütün kaynaklar onun yiğit, güzel yüzlü ve iyi niyetli biri olduğu yönünde birleşmişlerdir.120

Eserde Keyûmers’in adı, İskender’in Keyûmers’in yaşadığı dönemden Dârâ’ya gelinceye kadar şehriyarlara ev sahipliği yapan Acem diyarındaki Astahar adlı bir şehre uğrayışı ile ilk defa zikredilmektedir.

[79a/79b T]

“Çünki İskender birķaç gün İśfahān’da ķarār eyledikden śoñra ǾAcem diyārında Keyūmerŝ zamānından berü şehriyārlaruñ taħt-gāhı olan Aśŧaħar’da varub bir mübārek vaķtde taħta oturub cümle aǾyān-ı devlet yer öpüb mübārek bād eylediler.”

g) Husrev / Hüsrev

Husrev, Sasani hükümdarı Nuşirevan’ın torunu, İran’ın efsânevi hükümdarlarından biridir. “Perviz” lâkabıyla bilinmektedir. Divan edebiyatına Şirin’le olan aşkı ile konu olmuş olan Husrev’e, balığı çok sevdiği için balık manasındaki bu lâkap verilmiştir.

Perviz’in hayat hikâyesi kısaca şöyledir: Perviz babasının yerine tahta geçmek için hazırlanırken, babasının komutanlarından olan Behram, kurduğu bir tuzakla Perviz’i babasının gözünden düşürür. Perviz’in haberi olmadan onun adına para bastırır. Babası Hürmüz bunu duyunca ona ziyade kızar ve oğlunu çağırarak, onu azarlar. Adına para basma olayı hükümdarlık manasına geldiği için Perviz babasının

120

106

bu tutumuna maruz kalır. Para basma işinden haberi olmadığını babasına söylese de onu ikna edemez ve Azerbaycan’a kaçar. Bir süre sonra Hürmüz’ün tahttan indirilmesi ile tahta geçer. Fakat Behram hükümdarlığını ilan eden Perviz’e savaş açarak, onu yener ve tahtına oturur. Perviz, uzun bir ayrılıktan sonra Bizanslılardan aldığı yardım neticesinde Behram’la savaşır ve onu mağlup ederek tahtı devralır. Bundan sonra 36 yıl padişahlığını devam ettirir.

Perviz, ömrünün sonuna doğru tebaasını kendisinden nefret ettirecek ölçüde değişmiş ve devletin ileri gelenlerinin isteği üzerine, oğlu Şiruyeh tarafından öldürülmüştür. Bundan sonra hükümdarlık Şiruyeh ile devam etmiştir.121

Husrev adının eserde, teşbih ve tevriye yapılarak kullanımı yer almaktadır. Nûşâbe’nin İskender’e ve İskender’in Çîn hakanına yaptığı benzetmelerde, padişah, hükümdar manalarına da gelen “Husrev” adını kullandıkları görülmektedir.

[86a T]

“Nūşābe’dür İskender’üñ ķorķduġından ħaberdār olduķda didi ki ey Ħusrev-i kāmkār ne elem çekersiñ?”

[99a T, 50a M]

“Bu nāmemi saña göndermekden maķśūdum ey Ħusrev-i Çįn maǾlūmuñ olsun ki bu ķadar Ǿasker ile bu ŧarafa gelmekden murādımuz sizüñle cenk olmayub belki birķaç gün bu diyārı seyr ü temāşā eylemekdür.”

h) Keyhusrev / Keyhüsrev

Keyhusrev, Keykâvus’un torunu, Siyâvuş’un oğludur. Annesi Firengis, Keyhusrev karnında iken Siyâvuş’un çocuğu doğmamalı, diyen Efrasiyâb’ın işkencesine maruz kalmıştır. Keyhusrev doğup, büyüdükten sonra İran tahtına oturmuş ve babası Siyâvuş’un intikamını almak için Efrasiyâb’la birçok kez

121

107

savaşmıştır. Bu savaşlarda Rüstem’in de yardımını alan Keyhusrev, Efrasiyâb’ın ordusunu mağlup duruma getirmiş ve ölümüne sebep olmuştur.

Divan şiirinde, daha çok saltanatın ve zenginliğin sembolü olarak kullanılmıştır.122

Keyhusrev olağanüstü özelliklere sahip bir kişidir. İnsanların içinden geçirdikleri sırlardan haberdar olması, onun bu özelliklerinden biridir. Câm-ı cihan- nümâ olarak bilinen sihirli bir küre ile üzerinde bütün cihanı seyretmesi de sahip olduğu doğaüstü özelliklerinden başka biridir.123

Bir rivayete göre, Keyhusrev’in ölümü şu şekilde olmuştur. Keyhusrev, Kafkasya’da bulunan Massagetlerin kraliçesi Tomris ile savaşa girmiş ve Tomris’in oğlunu esir alarak onu öldürmüştür. M.Ö. 528’de Tomris ile yaptığı başka bir savaşta ise yenilerek esir düşmüş ve Tomris de Keyhusrev’in başını kan ile dolu bir tuluma sokarak onu öldürmüştür.124

Eserde, Keyhusrev’in tahtı ve câmı ile anıldığı görülmektedir. İskender, onun tahtına oturmak ve üzerinde câm-ı Cemşîd’ten bir dolu içmek için Serîr kalesine gitmek ister. Ayrıca Keyhusrev’in mezarının bulunduğu mağaraya da giderek fani dünyanın halinden ibret almak istediğini söyler. Bu sebeple eserde İskender’in Keyhusrev’in tahtını ve câmını gördüğü, hatta taht için Belînâs hakîme tılsım yaptırdığı anlatılmış, padişahın mezarının bulunduğu mağaranın ortasında ise kükürt madeni olduğu için buradan çıkan ateşler sebebiyle oraya girilmediği nakledilmiştir.

[93b T, 43b M]

“Sāķįdür gelüb cām-ı cihān-nümāyı şarāb-ı erġuvānį ile ŧoldurub getürdi. Çünki İskender cāmı gördi. Yerinden ķalķub iǾzāz ü ikrāmla nūş eyledi. Andan śoñra Keyħusrev’üñ ol taħtında oturub niçe rūzgār cām-ı cihān-nümā ile atub ŧutduġı ħāŧırına gelüb cihānuñ beķāsı olmaduġına ĥayf eyleyüb bir miķdār aġladı.”

122 Şişman, Kuzubaş, s. 160. 123 Tökel, s. 213-214. 124 Akşit, “Keyhüsrev”, s. 607.

108 [94a T]

“……..şehriyārum maġāranuñ ortası kükürd maǾdeni olmaġın görilen āteş andan ĥāśıl olurmuş. Girilmek mümkün degildür didikde pādişāh āteş üstine Ǿanber śaçub Keyħusrev’üñ rūĥına duǾālar eyledi.”

İskender için Keyhusrev’in tahtına oturmak iftihar sebebidir ve onu ziyaret etmek de şeref kazanmaya bir vesiledir. Bu sebeple İskender tahta otururken, Keyhusrev gibi namlı olmak için aklından fal tutmaktadır.

ı) Keykâvüs

Keykâvüs, “Keykubâd’ın oğlu, Keyhüsrev’in dedesidir. Yüz elli yıl süren taht hayatının başlangıcında kendisinin Cemşîd’den, Dahhâk’tan ve Keykubâd’dan daha üstün olduğunu iddia ederek, Mâzenderân denilen devlerin, cadıların ve büyücülerin memleketini ele geçirmeye çalışmış ve burada esir düşünce, Rüstem tarafından kurtarılmıştır. Mâzenderân’da Rüstem, esir kalan Keykâvûs’un gözlerini Akdev’in ciğerinin kanıyla iyileştirmiştir. Daha sonra şeytanın oyununa gelen Keykâvûs, tahtının gökyüzünde olması gerektiğini söylemiş ve yüksekçe bir taht yaptırmıştır. Tahtını dört büyük kartala bağlayarak, göğe yükselmek istemiş, kartallar yorulunca tepe taklak bir ormana düşüvermiştir. Buradan da yine Rüstem tarafından kurtarılmıştır. Önce Hamâverân padişahının kızı Sûdabe, sonra da bir Türk kızıyla evlenmiştir. Türk kızından olan Siyâvuş’a Sûdabe âşık olmuş ve aşkına karşılık bulamayınca da iftira etmiştir. Siyâvuş’un suçsuz olduğunu bildiği halde Sûdabe’ye olan ilgisi ve sevgisi devam etmiştir.”125

Keykâvüs elli yıl yaşamış ve onun ölümüne kadar kimse, musibetle karşılaşılan durumlarda karalar giyip, yas tutmanın ne olduğunu bilmemiştir. Fakat oğlu Siyâvuş’un ölümü üzerine Keykâvüs karalar giyip, yas tutmuş ve yakalarını yırtmıştır. Yas tutma geleneği ise o zamandan kalmıştır.126

125

Şişman, Kuzubaş, s. 160-161.

126

109

Eserde Keykâvüs adı, Rey vilayetinde Keykâvüs’ün kendi neslinden olan bir kimsenin, padişahlık davasıyla etrafındaki memleketlerin mallarını yağmalaması ve insanlarını da kendisine itaat etmedikleri durumda helak eylemesinin anlatımı ile ilk defa zikredilmektedir.

[94b/95a T, 45b M]

“…….Rey didikleri vilāyetde Keykāvüs neslinden olmaķ üzre bir kimse žuhūr idüb ol vilāyetüñ ħalķı cümle kendüsine iŧāǾat idüb Ǿiśyān eylemişler ve bunuñ ile ķanāǾat eylemeyüb yanına ĥisābsuz Ǿasker cemǾ idüb eŧrāfında olan şehrlere yürümüş. Ħalķuñ kimi kendüsine iŧāǾat idüb ve kimi ķarşu ķoyub cenk idenleri helāk eyler.”

i) Dahhâk

Taberî’ye göre Dahhâk, gönlü şefkatten yoksun, kimseye merhamet etmez, acıma bilmez, çok yavuz bir padişahtır. Bir kişinin sözüne bakıp bir topluluğu yok eden, birçok kişiyi suçsuz yere öldüren bir kişidir. Dahhâk’ın zalimliği giderek artınca Hakk te’âlâ insanları onun şerrinden korumak istemiş ve Dahhâk’ın omzundaki etleri çıban haline gelmiştir. Hekimler onun bu derdine bir çare bulamayınca, Dahhâk iki kişinin beynini çıkartıp çıbanlarına yakı yaparak acısını azaltmanın bir yolunu bulmuştur. Bu ilacı âdet edinince de birçok kişinin suçsuz yere ölümüne sebep olmuştur. İsfahan’da Gâve adındaki bir demircinin iki oğlu da Dahhâk’ın devası için öldürülünce, bu olay Gâve’yi Dahhâk’a karşı ayaklandırmıştır. Önce Dahhâk’ın vekilini öldüren Gâve, sonra Cemşîd’in oğullarından Efridûn’un yardımı ile Dahhâk’ı öldürmüş ve intikamını almıştır. Tahtını ise Efridûn devralmıştır.127

“Avesta’ya göre Dahhâk, üç ağızlı, üç başlı, altı gözlü, çirkin, çok güçlü, şeytanımsı bir ejder-canavardır. İran folklorunda büyük bir hayvan şeklinde tasvir edilen Dahhâk, bazen yılan, bazen de aslan olarak düşünülür. Bir rivayete göre de

127

110

Dahhâk, Nûh tufanından sonra gelen ve bütün dünyaya hâkim olan hükümdara verilen bir addır. Nûh’un oğlu Yâfes’in neslinden olup, tufandan sonra 1000 yıl yaşamış ve hüküm sürmüştür.”128

Eserde İskender’in Dârâ’ya, halka zulüm ve onları rencide yoluna gitmesi halinde başına gelecek hallerin, Dahhâk’ın başına gelenlerden farklı olmayacağına dair yazdığı mektupta, Dahhâk’ı telmih yaparak kullandığı görülmektedir. Dahhâk, acımasız, merhamet duygusundan yoksun ve yaramaz biridir. Bu sebepten Hakk te’âlâ onu, omuzlarında oluşturduğu yılanlarla ve çıban şeklindeki yaralar ile cezalandırmıştır.

[70b T, 18b M]

“Tā ki Ĥaķķ sübĥānehu ve teǾālā iĥsān eyledügi devleti ber-ķarār idüb cihānda