• Sonuç bulunamadı

Merkezi İşletim Sistemine Dayanan Dosya Paylaşım Modeli ve Napster

1.8. İnternette Müzik Değişim Programlarının Ortaya Çıkardığı Problemler

1.8.1. Merkezi İşletim Sistemine Dayanan Dosya Paylaşım Modeli ve Napster

Napster programının çok kısa bir sürede tüm dünyada yaygınlaşması ve kullanılması ve P2P denilen müzik değişim programı ile fikri haklar bakımından birçok ihlalin meydana gelmesi sebebiyle, Napster ve yöneticileri yargı önüne çıkmıştır598

.

1999 yılında Amerikan Kayıt Endüstrisi (RIAA- Recording Industry Association of America) içinde organize olan müzik yapımcıları Napster’in eser sahiplerinin haklarını ihlal ettiği gerekçesi ile dava yoluna başvurmuşlardır. Napster’i ilk kez dava eden kuruluş olarak RIAA’ya göre bu bir “kültür hırsızlığı” idi ve bugün müzik eserleri değiş-tokuş edilebildiğine göre, ileride her türlü dosya için P2P teknolojisi kullanılabilirdi. Ayrıca adı geçen örgüt, Napster’i fikri hakları ihlalle değil, ancak yardım ve sebebiyet vermekle suçlamıştır599

. Davanın ilk duruşması 2000 yılında Disctrict Court of San Fransisco’da yapılmış ve adı geçen Mahkeme Napster’in, eser sahiplerinin fikri haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle ihtiyati tedbir kararı vermiştir. Ancak, bu ihtiyati tedbir kararı, temyiz mercii olan 9 uncu Bölge Temyiz Mahkemesi tarafından bozularak kaldırılmıştır600

.

İlk derece mahkemesi, Napster’in fikri hakları ihlal ettiğine karar verirken, çeşitli gerekçelere dayanmıştır. Bunlar; sorumluluğun ilk aşamasında, Napster’in fikri hakların ihlalinden kullanıcılarla birlikte müşterek ihlalinin olduğunu, ikinci aşamasında ise Napster’in fiilinin dolaylı ihlale sebep olduğudur. Çünkü, Napster, kurduğu sistem ile fikri hakları bakımından korunan eserlerin hak sahiplerinin izni olmadan yayılabileceğini bilmekte ve tahmin etmektedir. Bu sebeple Napster, söz konusu ihlallere yardımcı olmuştur. Karara göre Napster’in sorumluluğu ancak, fikri

597BAŞPINAR/KOCABEY, s.177-178.

598MEMİŞ, s.57.

599MEMİŞ, s.57; BAŞPINAR/KOCABEY, s.180-181.

128

haklar bakımından korunan eserlerin ihlalini bilmesi veya bilmesinin gerekmesine karşılık, buna engel olmaması halinde söz konusu olur. Dolaylı ihlal ise, kendi arama listesinde fikri haklar bakımından korunan eserlerin bulunup bulunmadığı konusundaki gözetim görevinin ihmal edildiği durumlarda ortaya çıkar601

.

Temyiz Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını büyük oranda onamıştır. Mahkeme, Napster kullanıcılarının eser sahiplerinin haklarını ihlal ettiğini, Napster’ın ise bunu müzik bilgisi verilerini sunmakla teşvik ettiği ve bu sebeple kullanıcılar ile birlikte sorumlu olduğuna karar vermiştir. Mahkeme, Napster burada kullanıcıların fikri hakların ihlaline yol açan korunan müzik eserlerinin denetimi konusunda üzerine düşeni yapmadığı sonucuna varmıştır602

.

Temyiz Mahkemesi’nin bozduğu ihtiyati tedbir kararı, ilk derece mahkemesi tarafından tekrar ele alındığında; eser sahiplerinin haklarının ihlal edilmediği kanısına varmıştır ve koruma kapsamı dışında olan eserler bakımından ihtiyati tedbir kararını kaldırmıştır. Ayrıca Napster’in, eser sahiplerinin haklarının ihlal edildiği parçalar için filtre kurmasına karar verilmiştir. Karara göre Napster, kendi sistemi içinde korunan eserlerin kopyalanmasına engel olmakla yükümlüdür. Buna karşılık, müzik endüstrisi de korunan müzik eserlerini Napster’e bildirmekle yükümlüdür. Bu karardan sonra Napster, fikrî hukuk bakımından korunan eserlerin kopyalanmasına engel olmak için filtreleme sistemi geliştirmiştir. Dava devam ederken taraflar, uyuşmazlığın mahkeme dışı çözümü için anlaşmaya varmışlardır. Bunun üzerine Napster, artık müzik endüstrisinin isteği doğrultusunda sistemini paralı hale getirmiştir603

.

Napster ile müzik sektörü arasındaki dava sürecinde, davalı tarafından ciddi savunmalar yapılmıştır. Bunun sonucunda mahkeme, Napster’in fikri hakları “doğrudan ihlal etmediği” kararını vermiştir. Çünkü, Napster, müzik parçalarını kendi sistemi üzerinden kopyalamamaktadır; sadece, kurmuş olduğu sunucular ile kullanıcılarına arama ve P2P teknolojisi ile müzik değişim imkanı sağlamaktadır. Bu sebeple davalının aktif bir eylemi bulunmamaktadır. Napster, dava sürecindeki

601BAŞPINAR/KOCABEY, s.181.

602BAŞPINAR/KOCABEY, s.181; MEMİŞ, s.58.

129

savunmalarında “dürüst kullanım (fair use)doktrinine”604, “Amerikan Telif Hakları

Kanunu’nun 512. maddesine”605

ve “fikri hak ihlali amacı taşımadığı”606 hususlarına değinmiştir607

.

Konu ile alakalı bir diğer dava da Audiogalaxy davasıdır. Mayıs 2002’de çeşitli müzik şirketleri, müzik yayıncıları ve şarkı yazarları yine bir P2P dosya paylaşımı hizmeti veren Audiogalaxy’e, internette dijital müzik dosyalarının kopyalanmasını kolaylaştırdığı iddiası ile; dolaylı ihlal ve denetim hakkını ihlalinden ötürü dava açmışlardır. Davacılar, Audiogalaxy sisteminin, müzik albümlerinin, sanat eserlerinin ve bilgisayar programlarının indirilmesine aracılık etmesinden dolayı haklarının zarara uğradığını iddia etmişlerdir. Dava açıldıktan bir ay sonra, Haziran 2002’de, davacılar ve Audiogalaxy sisteminin sahipleri, telif hakkına konu eserleri ağdan kaldırarak, kullanıcıların dosyaları indirmelerinin önüne geçilmesi, yani telif hakkı ihlallerinin durdurulmasına yönelik bir anlaşma yapmışlardır. Audiogalaxy’nin sahipleri, bu anlaşma ile davacılara yüklü miktarda tazminat ödemeyi kabul etmişlerdir608

.

604 “Fair use, Anglo-Amerikan hukuk sistemlerinde telif haklarının en önemli sınırlamalarından

biridir. Amerikan Copyright Act Kanununun 107 nci maddesinde ifade edilmekle birlikte, şartları ve bu doktrinin kullanımı için bir dizi kuralı Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin kararında ve doktrinde bulmak mümkündür. Genel olarak bu kurallardan bir kısmı şöyle sıralanabilir: Kullanmanın amacı, niteliği ve bu kullanımın ticari amaç taşıyıp taşımadığı; eserin özellikleri; yararlanmanın boyut ve önemi; söz konusu kullanımın telif hakkı konusu olan eserin potansiyel pazarı ve değeri üzerindeki etkisi. ‘Fair use’ doktrini, eser sahibinin eser üzerindeki haklarını istisnai bir şekilde sosyal bağlam içinde sınırlayan bir kuraldır. Yüksek Mahkeme’ye göre daha önceden satın alınan bir CD veya kasetten şahsi kullanım amacıyla yapılan kopyaları dürüst kullanım içinde olabilir. Fakat milyonlarca kullanıcıya sahip sanal ortamda, bu tür çoğaltmalar dürüst kullanım kapsamında değerlendirilemez. P2P teknolojisi ile dünyanın her yerindeki kullanıcılar, esere kısa sürede erişebileceğinden, eser sahipleri büyük zararlara uğramaktadırlar. Somut olayımızda da Mahkeme, dürüst kullanım ilkesinin dar yorumlanması gerektiğine, bu sebeple eser sahibinin izni olmadan sanal ortamda eserin değişim programları yoluyla değiş-tokuşuna imkân veren bu faaliyet dürüst kullanım kapsamında değerlendirilemeyeceğine karar vermiştir.” ayrıntılı bilgi için bkz. MEMİŞ, s.60-63.

605 “Söz konusu maddeye göre, internet servis sağlayıcılarının sorumluluğu, üç şartın varlığı halinde

ortadan kalkmaktadır. Bunlardan birincisi, servis sağlayıcı Kanun’a aykırı eylemi bilmemelidir. İkinci olarak, kanuna aykırı olan eylemden servis sağlayıcının mali bir menfaati bulunmamalıdır. Üçüncü olarak da, servis sağlayıcı, kendisine haber verilen Kanun’a aykırı eylemleri derhal engellemelidir. Somut olayımızda Mahkeme, bu savunmaya itibar etmemiştir. Mahkeme, öncelikle, Napster’in İSS olmadığından bahisle, bu konudaki savunmayı reddetmiştir. Ayrıca Napster tarafından sunulan arama hizmeti sayesinde, Napster’in ihlali bildiğini ve bu sebeple m. 512’deki istisna hükmünden yararlanamayacağı sonucuna varılmıştır.” BAŞPINAR/KOCABEY, s.183.

606 “Mahkemeye göre, Napter’in geliştirdiği teknik imkanlar, kanuna uygundur; fakat Napster,

sunduğu bu teknik imkanların eser sahibinin haklarını ihlal ettiğini bilmesine rağmen, bunu engellemek için gerekli önlemleri almamıştır, kullanıcıların hukuki olmayan faaliyetlerine yardım etmiştir. Bu sebeple Napster, kullanıcıların eylemlerinden sorumlu olmuştur.”

BAŞPINAR/KOCABEY, s.184.

607BAŞPINAR/KOCABEY, s.182; TÜRKEKUL/SEVİM, s.712.

130