• Sonuç bulunamadı

İnternet sitesi, sanal ortamda ulaşılmak istenen noktalardır. İnternet sayfası olarak adlandırılan internet sitesi, genel ağa uygun bilgi kaynaklarını barındıran ve bir internet tarayıcısı aracılığıyla erişilen hiper ortamdır. Yerel bir bilgisayardan veya uzak bir bilgisayardaki internet sunucusundan alınan internet sayfaları, kullanıcının talebi üzerine Hiper Metin Akratım Protokolü (http) aracılığıyla kullanıcıya sunulmaktadır. İnternet sitesi tek bir internet sayfası olabileceği gibi, birden fazla internet sayfasının bir araya gelmesiyle de oluşabilir. Siteyi oluşturan sayfalarda resim, müzik, ses, fotoğraf, animasyon, film, yazı gibi unsurlar yer alır. Burada ortaya multimedya eser çıkmaktadır312

.

Türk Hukuku’nda internet sitesinin niteliğine ilişkin henüz bir uzlaşma sağlandığı söylemek mümkün değildir. Hakim görüşe göre, bir internet sitesinin Kanun kapsamında korunabilmesi için asgari şu şartların tümünü taşıması gerekmektedir313; “internet sitesi fikri bir çabanın ürünü olmalıdır”, “sahibinin hususiyetini taşımalıdır”, “şekillenmiş olmalıdır”, “Kanunda sayılan eser türlerinden birine girmelidir”.

Yukarıda sayılan özellikleri haiz olan internet siteleri FSEK kapsamında öngörülen eser korumasından yararlanır. Bu durumda Türk hukukunda internet sitesinin yeni bir eser türü olduğundan bahsedilemez. Ancak bunların başlı başına eser veya işleme ya da derleme olarak korumadan yararlanması mümkündür. Şayet internet sitesi esere ilişkin koşulları taşımıyorsa, bu durumda ancak TTK’de yer alan haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korumadan yararlanması mümkündür314

.

3.ESER SAHİBİ

Sahibinin hususiyetini taşıması koşulunun doğal sonucu olarak, eserin sahibi, onu meydana getiren kişidir315. Eser sahibi, yaratıcı gücünün özelliğini meydana

getirdiği fikir ürününe yansıtan şahıstır316

.

Bir eser meydana getiren kişi, sadece bu yaratma olgusu ile “ipso iure” “eser sahipliği” denilen statüyü kazanır; herhangi bir sicile kaydedilmesine veya bir

312AYHAN İZMİRLİ, s.127. 313AYHAN İZMİRLİ, s.129. 314AYHAN İZMİRLİ, s.130. 315TEKİNALP, s.143; HİRSCH, s.92. 316 EREL, s.69.

62

makama bildirilmesine gerek yoktur317. Ancak sinema ve müzik eserleri sahipleri ile yapımcılar bir hak ihdas etmeksizin, yalnız ispat kolaylığı sağlaması amacıyla, eserlerini kayıt ve tescil ettirebildikleri gibi, diğer eser türlerinde de hak sahiplerinin talebi üzerine, eserler bu kişilerin adına kayıt altına alınabilmektedir. Eser sahibinin ayırt etme gücünün olması veya reşit olması gerekmemektedir. Bu statü, meydana getirilen eser üzerindeki her türlü fikri hakkın kaynağıdır. Eser üzerindeki hakların doğumu ve eser sahibi sayılmak için hiçbir hukuki işleme, hatta bu yolda bir iradenin varlığına gerek yoktur318

.

Bir fikir ve sanat eserinin meydana gelmesi karşısında, fikri hakların sadece yaratma olgusuyla yaratan şahsa aslen kazandırılması “yaratma gerçeği ilkesi” olarak anılmaktadır319

.

Yaratma gerçeği ilkesi uyarınca eser sahibi olma, sadece gerçek şahıslar bakımından mümkündür. Tüzel kişiler organlarını oluşturan gerçek kişilerin irade ve fiilleri dışında eser yaratmaz ve dolayısıyla onun sahibi de olamazlar320

. Bununla birlikte, eserin yaratılmasında katkısı olan ve bir sözleşme veya kanun hükmü ile eser üzerinde hak sahipliği kabul edilen, eseri tespit eden veya radyo televizyon ile yayınlayan tüzel kişilerin eser sahibi olarak kabul edilmelerine engel yoktur321

. Diğer yandan, bazı durumlarda “eser sahibi onu meydana getirendir” ilkesinden fedakârlık edilmesi, anılan ilkeye istisna tanınması gereklidir. Bu konuda istisna sadece mali haklarla ilgili olabilir; yoksa eserin sahibinde bir değişiklik yapılamaz322

.

Eseri bir kişinin meydana getirdiği hallerde bir problem yoktur. Ancak birden fazla kişinin eseri vücuda getirdiği durumlarda, eseri ortaya çıkaran kişilerin çalışmalarının eserden ayrılıp ayrılmadığına bakılmaktadır. Bu bağlamda FSEK

317KILIÇOĞLU, s.163; YAVUZ/ALICA/MERDİVAN, C:I, s.194; YARSUVAT, s.57; ERDİL,

s.77; HİRSCH, s.105.

318

EREL, s.69; AYHAN İZMİRLİ, s.131; TEKİNALP, s.149; CERİTOĞLU SENGEL, s.42; ÖZDERYOL, s.43; YAVUZ/ALICA/MERDİVAN, C:I, s.227-228.

319EREL, s.69; SULUK/ORHAN, s.273

320SULUK/ORHAN, s.273; EREL, s.69; TEKİNLAP, s.143.

321BEŞİROĞLU, s.185; AYHAN İZMİRLİ, s.130; ERDİL, s.77.

322TEKİNALP, s.143; CERİTOĞLU SENGEL, s.39; “Tüzel kişiliğin hukuki niteliği itibarıyla,

esasen gerçek kişiler gibi yaratıcı bir fikri çabasının varlığından da söz edilemez. Ancak kanunen mali hakları kullanma yetkisine sahip olabilirler. Bu durum, 5846 Sayılı FSEK m. 18/1’deki mali hakları kullanma yetkisinin münhasıran eser sahibi olduğuna dair hükmün, ikinci fıkrada düzenlenen ve kanundan doğan bir istisnasıdır.” YAVUZ/ALICA/MERDİVAN, C:I, s.196.

m.10’da iştirak halinde eser sahipliği, FSEK m. 9’da müşterek eser sahipliği düzenlenmiştir.

Birden çok şahsın kendi hususiyetlerini yansıtarak birlikte meydana getirdikleri eser ayrılmaz bir bütün şeklinde tezahür ediyorsa “iştirak halinde eser sahipliği”nden; şayet vücuda getirilen eser, birbirinden bağımsız kısımlara ayrılabilen ayrı ayrı eserler olup da, eser sahiplerinin iradeleri neticesinde birleştirilmişse bu durumda da “müşterek eser sahipliği”nden bahsedilir323

.

Müşterek (ortak) eser sahiplerinin her biri, kendi kısmı üzerinde eser sahiplerine tanınmış olan mali ve manevi hakları bağımsız olarak kullanabilir324

. Ancak eserin bütününü ilgilendiren mali ve manevi haklar tüm eser sahiplerinin oy birliği ile kullanılacaktır. Eğer eser sahiplerinden birinin haklı bir sebep olmaksızın karşı koyması yüzünden oybirliği sağlanamıyorsa gerekli izin mahkemece verilecektir. Bununla birlikte, eserin bütününe veya ortak menfaatlere yönelik tecavüzlerde eser sahiplerinden her biri tek başına harekete geçebilecektir. Türk Medeni Kanunu’nun müşterek mülkiyete ilişkin hükümleri burada da uygulanacaktır325

. Sözleşmeden tek taraflı feshi veya sözleşmeden dönme Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir326

.

İştirak (elbirliği) halinde eser sahipliğinde eser üzerindeki mali hakların kullanılması, bütün eser sahiplerinin oybirliği ile karar vermesini gerektirir. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir işleme haklı bir sebep olmaksızın müsaade etmezse, bu müsaade mahkemece verilebilir. Eser üzerindeki manevi haklar ise, bunlar eser sahiplerinin şahıslarına bağlı olduklarından, her eser sahibi tarafından diğerlerinin haklarına tecavüz etmemek şartıyla kendi başına kullanılabilir. Ancak eserin umuma arzı, yayımlanması gibi eser üzerindeki manevi hakların kullanılmasında oybirliğinin aranacağı belirtilmektedir. Eser sahiplerinden her biri

323ÖZDERYOL, s.45; Eser sahipliğinin birden çok oluşu konusu hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.

AYİTER, s.98-103; ÖZTRAK, s.48-52; YAVUZ/ALICA/MERDİVAN, C:I, s.206-217; TEKİNALP, s.150-154.

324 FSEK m.9/1; “Ortak eser sahipliğinden söz edebilmek için ‘eserin birden fazla kimsenin yaratıcı

ortak çabası ve katkılarıyla meydana gelmesi’ gerekir. Çaba ve katkıların az veya çok olması önemli değildir. Bu nedenle çaba ve katkıların nicelikli değil nitelikli olması gerekir. Sırf yol gösterme veya yardım etmek ortak eser için yeterli olamaz.”bkz. SULUK/ORHAN, s.287-288.

325 ÖZDERYOL, s.46; TEKİNALP, s.150; EREL, s.75-76; BEŞİROĞLU, s.179-180;

AYHANİZMİRLİ, s.131; KARAHAN/SULUK/SARAÇ/NAL, s.75; SULUK/ORHAN, s.286; YARSUVAT, s.60-61; YAVUZ/ALICA/MERDİVAN, C:I, s.207; HİRSCH, s.86.

326

eserin ve birliğin ortak menfaatlerine yönelik tecavüzlere karşı tek başına harekete yetkilidir327.

Elbirliği halinde eser sahipliğine fesih ve tasfiyeye ilişkin olanlar dışında 6098 Sayılı TBK m. 620 vd. maddeleri uyarınca “Adi Ortaklık Sözleşmesi” hükümleri uygulanır. Ancak, taraflar aralarında yapacakları sözleşme ile, Kanunun hükümlerinden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini belirleyebilirler. Böyle bir durumda birliğe öncelikle sözleşme hükümleri uygulanacaktır. Sözleşmede hüküm bulunmaması hallerinde ise birliğe 6098 Sayılı TBK’nin adi ortaklığa ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Eserin koruma süresinin dolmasından önce fesih mümkün değildir328

.

FSEK m. 11 ve 12’de eser sahipliğine ilişkin bir takım karinelere329

yer verilmiştir. Buna göre, yayımlanmış eserin nüshalarında veya güzel sanat eserinin aslında ad veya tanınmış takma adını kullanan kişi veya umumi yerlerde veya radyo televizyon aracılığıyla verilen konferans ve temsillerde eser sahibi olarak tanıtılan kişi eser sahibi sayılır. Yayımlanmamış eserlerin sahibi belli değilse yayınlayan, o da belli değilse çoğaltan eser sahibi için öngörülen hakları kullanabilir. Umumi yerlerde veya radyo televizyon ile yapılan yayınlarda ise konferans ve temsillerde konferansı veren veya temsili icra ettirene aittir. Ancak bu karinelerin aksi her türlü delille ispat edilebilir.

4.İNTERNETTE ESER SAHİBİNİN FİKRİ HAKLARI

FSEK m.13/1, eser sahibinin haklarını, mali haklar ve manevi haklar olarak ikiye ayırarak sınırlı bir şekilde belirlemiştir. Klasik anlamda eser sahibine tanınan haklar, genel olarak internette hak sahipliği bakımından da geçerlidir. Klasik fikri hak ihlallerinden farklı bir usulle eserler üzerindeki haklar ihlal edilse bile, eser sahibinin hakları yine FSEK m.13 ile 25’te sınırlı bir şekilde sayılanlardan ibarettir. Kanunun bu sınırlayıcı hükümleri karşısında, eser sahiplerine yeni hakların ihdas

327 ÖZDERYOL, s.47; TEKİNALP, s.152; EREL, s.73; AYHANİZMİRLİ, s.131;

KARAHAN/SULUK/SARAÇ/NAL, s.76; SULUK/ORHAN, s.286; YARSUVAT, s.61.

328YAVUZ/ALICA/MERDİVAN, C:I, s.210.

329

Karineler hakkında detaylı bilgi için bkz. KILIÇOĞLU, s.166

vd.;YAVUZ/ALICA/MERDİVAN, C:I, s.218-226; KARAKUZUBAYTAN, s.41; AYHAN

İZMİRLİ, s.132; TEKİNALP, s.154; SULUK/ORHAN, s.274-275;

65

edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla eser sahibine, sahipliği nedeniyle eser ve onun parçaları üzerindeki mali ve manevi menfaatleri korumak için sınırsız ve süresiz olarak değil, kamu veya üçüncü kişilerin maddi ve manevi menfaatlerini tartarak yalnız münasip görülen ölçü ve genişlikte sübjektif haklar tanınmıştır330

. Eser sahibine tanınan mali ve manevi hakların müspet ve menfi olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Buna göre, kanunen eser sahibine tanınan hakları ancak eser sahibi veya onun izin verdiği kişiler kullanabilir (müspet yön). Eser sahibi üçüncü kişilerin izinsiz olarak bu hak ve yetkileri kullanmasını engelleyebilir (menfi yön). Eser sahibi, eserinin işlenmesine izin vermişse işleme eser sahibi, bu izin çerçevesinde eser üzerindeki haklarını kullanabilir331

.

Eser sahibine tanınan mali ve manevi haklar mutlak ve inhisari nitelikte olup, sahibine tek başına kullanma ve herkese karşı ileri sürülebilme yetkisi sağlar. Fakat bunlar ayni haklardan değildirler; zira fikri ürün bir eşya değildir332333

. Eser sahibinin gerek mali ve manevi hakları birbirine bağlanmadan ve karışmadan yan yana korunurlar. Ancak, FSEK’te mali ve manevi haklar biçiminde yapılan ayrım, bu hakların sadece mali ve manevi yönleri olması nedeniyle değil, tanınan hakların daha çok anılan niteliklerinin ön planda olması sebebiyledir. Başka bir ifadeyle mali hakların manevi; manevi hakların da mali bir yönü daima mevcuttur. Bu nedenledir ki eser sahibine tanınan haklardan herhangi birine tecavüz, aslında diğer bir hakkı da etkilemektedir. Örneğin; eserin, sahibinin hiç arzulamadığı bir zamanda izinsiz çoğaltılıp umuma arz edilmesi, manevi hak ihlali yanında ayrıca çoğaltma ve yayma hakkını da ihlal eder334

.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun eser sahiplerine tanıdığı haklar aşağıda sırasıyla ve ayrıntılı olarak ele alınmıştır.