• Sonuç bulunamadı

Merkez Bankası Bağımsızlığına Etki Eden Unsurlar

I. BÖLÜM

1.7. ENFLASYON VE BELİRSİZLİK

2.1.5. Merkez Bankası Bağımsızlığına Etki Eden Unsurlar

2.1.5.1. Yasal Düzenlemeler

Merkez bankasının politik baskılara maruz kalmasını önlemek için merkez bankasının görev ve yetkilerini çizen yasal dayanak olması gerekmektedir (Eroğlu ve Eroğlu, 2010:127). Bağımsız bir merkez bankası için yasal çerçeve iyi çizilmelidir. Banka bu yasalara dayanarak siyasi otoritenin ve ekonomik çıkar gruplarının baskılarına karşı durabilmektedir. Merkez bankasını bağımsız kılmak için yasal düzenlemeler oldukça önemlidir ancak bu düzenlemelerin uygulamaya yansıması daha da önemlidir. Gelişmekte olan birçok ülke, gelişmiş ülkelerin merkez bankası kanunlarını aynen ya da daha da geliştirerek yasalarında merkez bankalarına bağımsızlık vermiş, fakat uygulamada yasal çerçevenin gereği yapılmadığı için pek başarılı olamamışlardır (Eroğlu ve Abdullayev, 2005:80). Bu yüzden merkez bankasının bağımsızlığının söz konusu olabilmesi için yasaların net ve uygulamanın tam olması gerekir.

2.1.5.2. Başkanın Atanması ve Görev Süresi

Merkez bankası başkanının atanma biçimi ve görev süresi merkez bankası bağımsızlığı ile ilgili önemli kriterlerdir. Başkanın belli bir dönem için atanması ve o dönem bitinceye kadar görevine devam etmesi merkez bankasının kurum olarak kişisel bağımsızlığı olarak ifade edilmektedir (Kaya, 2007:23). Merkez bankası başkanının görev süresi ve değişme sıklığı merkez bankası bağımsızlığına etki edecek önemli unsurlardandır. Başkanın görev süresinin az olması siyasi otoritenin başkan üzerindeki nüfuzunu artıracaktır. Siyasi otoritenin kendi çıkarlarına uygun hareket etmeyen başkanları değiştirmesi ve böyle politikaların izlenmesi merkez bankası başkanlarının

siyasi otoritenin etkisinde kalmasına neden olmaktadır. Başkanın görev süresi bağımsızlık için belli bir ölçüt olarak gösterilmeyebilir ancak başkanın kendine güvenmesi ve politikaları arkasında durması yönünden önemlidir (Kadyrova, 2009:49). Merkez bankası başkanının görev süresi hükümetin yasal ömründen fazla olmadır. Merkez bankası başkanının görev süresi ile ilgili yapılan çalışmalarda merkez bankası başkanlarının görev süresinin siyasi iktidardan az olduğu ve sıklıkla değiştirildiği ülkelerde hükümetin başkanı etkilediği görülmektedir. Böylece hükümetler seçim dönemlerinde gevşetilen politikaları uygulamaya fırsat bulmaktadırlar (Demirgil, 2011:118). Böylesi bir durumun yaşanmaması ve siyasi otoritenin Merkez bankası başkanın kişiliğini etkilemesinin önüne geçilmesi için başkanın atanma şekli ve görev süresi önemlidir. Merkez bankası bağımsızlığı için uğraşan ülkeler banka üzerindeki politik baskıyı azaltmak ve uygulanan politikalardan verimli sonuçlar almak adına özellikle bu hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir.

2.1.5.3. Fiyat İstikrarı Hedefi Önceliği

Siyasi otoriteler genellikle merkez bankasına politik nedenlerle büyümeyi artırma ve işsizliği azaltması yönünde baskılar yapmaktadır. Bu baskılar merkez bankasının temel amacı olan fiyat istikrarı hedefine odaklanmasını engelleyecektir. Bu yüzden merkez bankası hem siyasi otoriteye hem de piyasaya öncelikli ve temel amacının fiyat istikrarı olduğunu ve bu amaçtan ödün verilmeyeceği mesajını vermek zorundadır (Kansu, 2007:60). Çünkü siyasi otorite karşısında politik bağımsızlığından söz edebilmek için fiyat istikrarını sağlama yönünde görevinin olması gerekmektedir. Bununla birlikte, merkez bankasının fiyat istikrarı dışında birçok asli görevi bulunmaktadır ancak fiyat istikrarının sağlanması diğer hedeflere ulaşmayı

kolaylaştıracağı yönünde görüşler vardır. Aynı zamanda böyle bir hedef ekonomik birimlere uygulanan politikaların amaçları konusunda farklı mesajlar gitmesini de engelleyecektir. Ayrıca merkez bankasının politik kaygılardan uzak olması ve temel amacı olan fiyat istikrarını sağlama hedefi toplumun güvenini kazandıracaktır. Bu güven duygusu enflasyon bekleyişlerinde hızlı düşüşlere neden olacaktır. Enflasyon bekleyişlerindeki bu hızlı düşüş uzun vadede ulaşılacak fiyat istikrarına kısa vadede ulaşılması durumunda maliyetinin daha az olmasını sağlayacaktır (Kaya, 2007:26, 28).

2.1.5.4. Para Politikası Düzenleme ve Yürütülmesi

Para politikası merkez bankasının, para miktarı, faiz oranları ve ekonomik faaliyet hacminin belirlenmesinde aldığı görev bakımından önemlidir. Diğer yandan, para piyasalarındaki değişmeler sadece para piyasalarını etkilememektedir. Aynı zamanda, reel piyasalar, mal ve faktör piyasaları da bu değişime bağlı olarak etkilenmektedir. Bu etkileşim süreci parasal aktarım olarak adlandırılmaktadır. Bu süreç, tüm ekonomi içinde etkili olduğu için çok önemlidir. Bu yüzden hükümetlerin bu süreci yönetmek ve denetlemek adına para politikası araçlarına başvurması hükümetler açısından yadırganmayabilir (Oktay, 1994:69). Hem vergi gelirlerini artırmanın siyasi açıdan zorluğu hem de maliye politikasının hantal yapısı ve para politikasının maliye politikasına göre daha hızlı olması ve daha çabuk sonuç alınması, hükümetleri para politikasından faydalanmaya yöneltmektedir. Ancak bu tür yönelimler bir takım olumsuzluklara sebep olmaktadır (Doğan, 2005:26). Olumsuz sonuçlarından dolayı para politikalarının düzenlenmesi ve yürütülmesi zaman içerisinde merkez bankalarının öncelikli görevi haline gelmiştir (Pollard, 2003:11). Bunun temelinde para politikalarının öneminin anlaşılmış olması yatmaktadır. Para politikaları hedefine bu

şekilde daha çabuk ve kolay ulaşılacağı fikri ülkeler tarafından benimsenmeye başlamış ve 1990’lı yıllarla birlikte para politikaları ilgili merkez bankasını bağımsızlaştırma yoluna gitmişlerdir (Serdengeçti, 2003:44). Merkez bankasının bu görevi yerine getirirken kurumsal açıdan bağımsız olması çok önemlidir. Bağımsız merkez bankaları para politikalarını uygularken herhangi bir kurumun emir ve görüşlerine tabi değildir. Merkez bankasının para politikasını kendi düzenleyip uygulaması kurumsal bağımsızlık olarak ifade edilmektedir. Böylece para politikaları tek elden yürütülecek ve hedeflere ulaşmak kolaylaşacaktır (Kaya, 2007:28). Öte yandan para politikasının düzenlenmesi ve yürütülmesinde herhangi bir müdahale olması ve hükümetlerin para basımı konusunda baskılar oluşturması merkez bankası bağımsızlığını gölgeleyecektir. Bununla birlikte, para politikasının yürütülmesi zorlaşacak ve ekonomide istikrarsızlık baş gösterecektir (Kadyrova, 2009:79).

2.1.5.5. Kamu Kaynak İlişkileri

Merkez bankalarının fiyat istikrarını sağlama yolunda karşısına çıkan engellerin en önemlileri arasında hazine, kamu kurum ve kuruluşlarına avans vermesi ve kredi açması gösterilebilir. Bu tür uygulamalar karşılıksız para basımına neden olduğu gibi enflasyonu da yükseltmektedir. Bu yüzden günümüz merkez bankacılığı hükümete avans vermeme ve kredi açmama konusu üzerinde durmaktadır. Bu durum daha önce belirtildiği gibi literatürde ekonomik bağımsızlık olarak ifade edilmektedir. Ekonomik bağımsızlık, hükümetin kendi açıklarını merkez bankası kredileri ile finanse edebilirliğinin kolaylık derecesini göstermektedir. Bu nedenle hazine ve kamu kurum ve kuruluşlarına avans ve kredi açmaması merkez bankasını ekonomik açıdan bağımsız olduğunu göstermektedir (Eroğlu ve Abdullayev, 2005:92). Ayrıca yüksek enflasyon

yaşayan birçok ülkenin geçmişinde kamu açıklarının kapatılmasında merkez bankası kaynaklarını kullanmak yatmaktadır. Yukarıda değinildiği üzere karşılıksız para basımı enflasyonu artırmaktadır. Bu durumda merkez bankaları temel amacını yerine getirmede zorlanacaktır. Bu nedenle, merkez bankası bağımsızlığının teminatı olarak gösterilen yasal düzenlemeler yapılmalı ve merkez bankası kaynaklarının siyasi otorite tarafından kullanımına sınırlamalar getirilmelidir. Yasal düzenlemenin olmayışı banka üzerindeki kaynak kullanımı baskısını artıracaktır. Bu tür baskılar ise merkez bankasının ekonomik bağımsızlığı ile çelişmektedir.