• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.7. ENFLASYON VE BELİRSİZLİK

2.1.6. Merkez Bankası Bağımsızlığının Etkileri

2.1.6.1. Kredibilite (Güvenilirlik)

Para politikası bakımından kredibilite (güvenilirlik) kavramı 1970’lerin başında gündeme gelmeye başlamıştır. Bunda bu zamana kadar uygulanan Keynesyen Politikaların istenilen sonuçları vermemiş olması etkili olmuştur. Kredibilite kavramı, kamuoyunun uygulanan politikalara, alınan kararlara ve hedeflere yapılması gereken olduğuna veya bunlar içerisinde yapılan herhangi bir değişikliğin yapılması gerektiğine inanması olarak tanımlanmaktadır (Karaçor ve diğerleri, 2005:214). Bir başka tanımda ise şeffaflık kavramına bağlı olarak toplumun merkez bankasından dürüst olmasını isteme hakkıdır (Turgut, 2007:30).

Ekonomilerde yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar kamuoyunun uygulanacak politikalara karşı şüphe duymasına neden olmaktadır. Bu durumun giderilmesi için güven unsurunun yerine getirilmesi gerekmektedir (Alıcı, 2007:79).

Merkez bankalarının kamuoyu tarafından güven kazanması için siyasi kaygılardan uzak para politikasını uzun süre tavizsiz yürütebilmesine imkân verilmelidir. Merkez bankalarının para politikasının düzenlenip yürütülmesinde siyasi otoriteden ne derecede bağımsız olduğu kredibilitenin devamı için çok önemlidir. Bağımsız bir merkez bankası kredibiliteyi artırmaktadır. Aynı zamanda kredibilite bağımsız merkez bankalarının ekonomik sistemi sağlamlaştırmasında büyük bir güç olarak görülmektedir (Turgut, 2007:30). Ayrıca merkez bankası bağımsızlığı üzerine yapılan çalışmalarda, merkez bankasının fiyat istikrarının sağlanması hususunda inanırlık kazanmış olmasının enflasyonu düşürmede katkısı olacağı yönünde görüşler bulunmaktadır (Kunter ve Janssen, 2002:3).

2.1.6.2. Enflasyon

Enflasyon değişkenliğinin artması sonucu enflasyon belirsizliğinin artması, toplumlarda ve ekonomilerde enflasyonun etkilerinin daha belirgin hale geldiği görülmektedir. Enflasyondaki bu değişkenliği merkez bankası bağımsızlığı ile ilişkilendiren birçok çalışmada merkez bankası bağımsızlığının düşük olduğu dönemlerde enflasyondaki değişkenliğin arttığı belirtilmektedir (Demirgil, 2011:130). Ayrıca merkez bankalarının bağımsız olduğu ülkelerde, hükümet kontrolünde bulunan merkez bankaları bulunan ülkelere göre daha düşük enflasyonların görüldüğü yönünde yaygın görüş bulunmaktadır (Turgut, 2007:32). Bununla birlikte, merkez bankasının bağımsızlığına etki eden unsurlar arasından yer alan merkez bankası başkanının görev süresi ile enflasyon ilişkilendirilmiş ve merkez bankası başkanının görev süresi ne kadar uzun olursa enflasyonun o ölçüde düşük olacağı gözlenmiştir (Eroğlu, 2009:96).

Enflasyon hedeflemesi rejiminin benimsendiği ülkelerde para politikaları uygulamalarının maliye politikaları karşısında üstün olması gerekir. Böylece hükümetin merkez bankasına borçlanma yoluna gitmesinin önüne geçilecektir. Aksi takdirde merkez bankaları hükümetlerin baskılarına maruz kalması enflasyonist eğilimleri artırarak para politikasının etkinliği azaltmaktadır (Öztürk ve Biner, 2008:25). Enflasyonist eğilimlerin artmasıyla merkez bankası kaynaklarının kamu finansman ihtiyacı için kullanılması arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Bu ise bütçe açıklarının nasıl kapatılacağı durumu ile ilgilidir. Kamu finansman ihtiyacını karşılamak için çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Emisyon ile senyoraj geliri elde etme ve hazine tarafından çıkarılan tahvillerin açık piyasa işlemleri çerçevesinde merkez bankasınca satın alınması kamu finansman ihtiyacının karşılanması için kullanılan merkez bankası endeksli tekniklerdir. Kamu finansmanı için kullanılan merkez bankası kaynaklarının her ikisi de, para arzının artmasına bağlı olarak, enflasyonda artışa sebep olmaktadır (Eroğlu ve Eroğlu, 2010:128).

2.1.6.3. Uluslararası İlişkiler

Uluslararası alanda nelerle karşılaşılacağı tam olarak bilinemediği için merkez bankalarının hükümetten ayrı hareket etmemesi gerekmektedir. Bununla birlikte ulusal paranın seyri ile ilgili alınan kararların uluslar arası siyasi boyutları bakımından sadece hükümet tarafından alınması veya merkez bankası tarafından alınması hususu tartışılmaktadır. Söz konusu kararlar dışında para otoriteleri sistem gereği olmayan müdahalelerde bulunmaktadır. Bu tür müdahaleler iç ve dış dengeyi olumsuz etkileyecektir. Bu olumsuzlukların giderilmesi için dalgalı kur sistemine geçilmesi gerekmektedir. Bu sistem sayesinde kur ayarlamaları, siyasi etkiden uzak ve ekonomik

koşullara uygun gerçekleşir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta; uluslararası ekonomik sistemde paranın dış etki altında kalması sonucu oluşan olumsuzlukların giderilmesinde bağımsız bir merkez bankası olmak her zaman için yeterli olmayabilir. Ayrıca oluşan bu durum ülke ekonomisinin en büyük göstergesi olan merkez bankasının itibarını zedeleyebilir (Kadyrova, 2009:60, 61).

2.1.6.4. Ekonomik Büyüme

Merkez bankası bağımsızlığı ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki bir çok çalışmaya konu edilmiştir. Bu çalışmaların genelinde, bağımsızlık ve büyüme arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığı yönündedir. Bu bağlamda, merkez bankası bağımsızlığının belirsizliği azaltmakta ve fiyat mekanizması iyi işlemesi büyümeyi olumlu yönde etkilemektedir (Eijffinger vd, 1998:83; Turgut, 2007:47, 48). Bir diğer çalışmadan çıkan görüş ise merkez bankası bağımsızlığının ekonomik büyümeye herhangi bir etkisinin olmayacağı yönünde olmuştur. Bu çalışmada gelişmekte olan ülkelerde sağlanan politik bağımsızlığın büyüme üzerinde pozitif etkisi olduğu gözlenmiş ancak yasal bağımsızlıkla ilgili herhangi bir ilişkiye rastlanılmamıştır (Cukierman, 2006:8). Çalışmalardan çıkan ortak sonuç; merkez bankası bağımsızlığının ekonomik büyümeyi doğrudan etkilediği yönündedir. Ancak bağımsız bir merkez bankası ekonomik büyüme için gerekli ekonomik yapının oluşmasında ve oluşturulmasında etkin olduğu için uzun vadede birtakım etkileri olduğu söylenebilir (Kaya, 2007:47, 51).

2.1.6.5. Bankacılık Sisteminin Denetimi

Merkez bankalarının bankacılık sistemi üzerindeki denetimi para politikası bakımından çok önemlidir. Asıl amacı fiyat istikrarını sağlamak olan merkez bankalarının çeşitli görevleri bulunmaktadır. Bu görevler arasında ticari bankaların ve ticari bankacılık sisteminin denetlenmesi ve kontrol edilmesinde hükümetlere yardım etme görevi de yer almaktadır. Siyasi otorite merkez bankaları aracılığıyla ticari bankalar sistemini ve ticari bankaları denetleyip düzenler. Bankacılık sistemi üzerindeki bu görevi merkez bankalarının kullandığı araçları ve denetim imkanını önemli kılmaktadır. Ancak bağımsız bir merkez bankasının tam olarak bankacılık sistemini denetlemesi konusu tartışmalara neden olmaktadır. Zaten bağımsız merkez bankaları da bankacılık sisteminin kontrolünü faaliyetleri arasına almamaktadır hatta bazı merkez bankaları sistemi gözetimle yetinmektedirler. Bununla birlikte, bankacılık sistemi ekonominin büyük bir bölümü ile ilgili olduğu için kontrolün bağımsız merkez bankalarınca mı yoksa siyasi otorite tarafından mı yapılacağının tespiti de çok önemlidir (Kadyrova, 2009:59).