• Sonuç bulunamadı

Maliyetlerin gösterildiği gider kayıtlarından, menzilhânelerde dört farkı zümrenin görev yaptığı anlaşılmaktadır. Bunlardan aşçı ve odacılar idarî binaya ait işleri görür; seyisler beygirlerin bakımlarını sağlar; sürücüler ise ulaklara bir sonraki menzilhâneye kadar nezaret ederek ve dönüşlerinde de menzilhânelerine ait

127 Establett-Pascul, “Bardak, Tabak ve Kapkacak”, s.211

beygirleri geriye getirirlerdi. Söz konusu görevliler yaptıkları işlerin mahiyetine göre, iç personel ve sürücüler olmak üzere, iki ayrı başlık altında aşağıda incelenecektir.

1.4.1. İç Personeli

Bu araştırma esnasında, menzilhânelerin görevli kadrosu ile ilgili tatmin edici bilgilere ulaşılamamıştır. Söz konusu görevli kadrosunun varlığına dair bilgiye yalnızca menzilhânelerin maktû’ât değerlerinin hesaplanması için geliştirilen malî modelin incelenmesi esnasında tesadüf olunmuştur. Bu bilgiye göre menzilhânelerde, iç personel olarak nitelendirilecek görevlilerden, atların bakımını yapan ahur kethüdalarının129 veya seyislerin, odaların temizliğini yapan odacıların ve yemek pişiren aşçıların istihdam edilmiş olabileceği söylenebilir. İç hizmetlilerinin ücretleri ile menzilhânelerin diğer giderleri, beygir masraflarına dâhil edilerek130 hesaplanmaktadır. Ancak herhangi bir menzilhâneye itibarî olarak tayin olunan kaçar adet beygir için bu görevlilerden kaç kişi istihdam edilmesi gerektiğine ya da istihdam edilmiş olduğuna dair bir bilgiye tesadüf olunmamıştır. Devlet tarafından itibarî olarak bir mîrî beygir takdir olunan menzilhânede istihdam olunacak odacılara 1 akçe, aşçılara 1.25 akçe, seyislere ise yine 1.25 akçe yevmiye ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca söz konusu personelin yemek giderleri de beygir maliyetinin içinde gösterilmiş olup, menzilhâne personelinin günlük beslenme giderleri 4.25 akçe olarak belirtilmiştir131.

Araştırma esnasında müracaat edilen kaynak ve belgelerde menzilhânelerde kaçar adet ahur kethüdası, odacı ve aşçının istihdam edilmesi gerektiği veya edilmiş olduğuna, bunların kimliklerine ait bilgilere, ücretlerinin miktarların ve ödemelerinin yapılıp-yapılmadığına dair bir bilgiye ulaşılmamıştır. Hatta söz konusu görevli kadrosunun menzilhânelerde kesinlikle görev yapmış olduklarına dair herhangi bir ipucuna bile rastlanılmamıştır.

129 Halaçoğlu, Devlet Teşkilâtı, s.170.

130 Altunan, “Menzilhâneler”, s.916, (Dipnot:33.). 131 BOA, MAD. 3169, s.9; BOA, D.MKF. 28079, s.5.

1.4.2. Sürücüler

Menzilhânelerin hizmet erbabından olan sürücülerin en önemli görevi, ulaklarla birlikte giderek, bağlı bulundukları menzilhânenin tasarrufunda olan beygirleri geri getirmektir132. Sürücüler bu yolculuklar esnasında beygirlerin bakımlarını da üstlenmiş oluyorlardı133. Bunun yanında, bölgeyi tanımayan ulaklar için bir nevi rehberlik yaptıkları da söylenebilir. Menzilhânelerde sürücü ismi verilen görevlileri istihdam etmek geleneği, Kanunî devrinde menzilhânelerin kurulması ile ortaya çıkmış olmalıdır. Zira başlangıçta, bir haberi götürmekle görevli olanlar veya ulaklar, aldıkları beygirleri bir sonraki menzilhânelerde bırakmışlar ve geri dönüşleri ile ters istikamette giden ulaklar ile görevliler bunları kullanmak suretiyle, menzilhânelerde at birikimini önlemişlerdir. Ancak zamanla bu uygulamaya rağmen haber yoğunluğu sebebiyle menzilhânelerde atlar birikmiş, bunun için de atları ait oldukları menzilhânelere geri götürmek üzere sürücü adı verilen görevliler istihdam edilmeye başlanılmıştır134.

Herhangi bir sürücünün yaptığı iş karşılığında ne kadar kazanacağı hususunda bir bilgi bulunmamaktadır. Bütçe kayıtlarına bakılırsa menzilhânelere itibarî olarak tayin olunan her bir re’s beygir için sürücülere 3.50 akçe yevmiye tahsil olunmuştur. Ayrıca sürücülere menzilhânenin iç görevlileriyle birlikte her bir beygir için günlük 4.25 akçe de yemek bedeli takdir edilmiştir135. Ancak tüm bu verilere rağmen bir menzilhânede kaç sürücünün istihdam olunduğu ve bir sürücünün ne kadar kazandığına dair bir fikir yürütmek mümkün değildir.

Ulakların hizmetine sürücüler istihdam etmek menzilhânelerin hizmetlerinden olduğu için, bunların bindiği beygirlerin ücretleri ulaklardan veya devletten talep edilemezdi136. Muhtemelen ulaklara verilecek sürücü sayısı belirlenirken, sürücünün yedeğinde götürebileceği at sayısı dikkate alınıyor olmalıydı. Bununla ilgili olarak

132 Halaçoğlu, Menziller, s.179.

133 Nitekim 1835 yılında Yerköy’den Edirne’ye kadar ulaklarla yolculuk yapan Moltke’nin notları

bununla ilgili bir takım ipuçları vermektedir. Moltke, Türkiye Mektupları, s.23.

134 Halaçoğlu, Menziller, s.179; Heywood, “Via Egnatia”, s.43. 135 BOA, MAD. 3169, s.6; BOA, D.MKF. 28079, s.5.

136 Çetin, Konya Menzilleri; s.127-128; Cemal Çetin, “ XVIII. Yüzyılda Çorum Menzilhâneleri”,

Uluslar arası Osmanlı’dan Cumhuriyete Çorum Sempozyumu (Bildiriler 23-25 Kasım 2007), C.III,

zaman zaman kaç ulağa kaç sürücü verileceği ile ilgili düzenlemelerin yapıldığı görülmektedir. Bu düzenlemelerde bazen yalnızca kifayet miktarı sürücü verilmesi137, bazen ise dört-beş ulağa bir sürücü verilmesi gerektiği yönünde fermânlar gönderilmiş138olmakla birlikte, zamanla üç ulak için bir sürücünün istihdam edilmesi standartlaştırılmıştır139.

Bunun yanında yol güvenliğinin tam olarak sağlanamadığı bölgelerde, ulakların ve sürücülerin güvenliğinin temini için, menzilhânelerden verilen sürücülerin sayıları arttırılmış da olabilir. Çünkü zaman zaman yollar üzerinde ulakların ve sürücülerin yaralandığı hatta öldürüldüğü yol kesme hadiseleri görülmekteydi140.

Menzilhânelerin hizmete açılması esnasında gönderilen fermânlarda, sürücülerle ilgili yalnızca menzilcilerin kifayet miktarı sürücü istihdam etmeleri emredilmektedir141. Bu bağlamda menzilhânelerde kaç sürücünün istihdam edildiğine ya da edilmesi gerektiğine dair bir veriye ulaşılamamıştır.

137 BOA, MAD. 8470, s.320/1, (10 Cemâziye’l-âhir1139/ 2 Şubat 1727). 138 BOA, MAD. 8470, s.122/2,(28 Şevvâl 1136/ 20 Temmuz 1724). 139 BOA, MAD. 8492, s.35/1, (14 Şa’ban 1145/ 30 Ocak 1733).

140 Mesela, 1664 tarihinde, İstanbul’dan ulak olarak gönderilen Mehmet, Kadınhanı’na ulaşmasına bir

saat kalmışken, yol üzerinde soyulmuştur. On beş kişilik bir grup Mehmet’in önünü kesmişler, direnmesi üzerine sağ kolundan yaralayarak, iki beygiri ile sair eşyalarını da alarak kaçmışlardır.

KŞS. 12, s.271/1, (8 Şevvâl 1074/ 4 Mayıs 1664), detayları için bkz. Ali Rıza Soyucak, Konya ve

Çevresinde Eşkıyalık Hareketleri (1640-1675), (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi), Konya 1996, s.111. 1749 yılında gelen başka bir hadise ise ulak ve maiyetinin ölümüyle sonuçlanmıştır. Zuemâdan Halil isimli devlet görevlisinin, görevli olduğu hususlarla ilgili bir takım işlerin takibi için İçil taraflarına gönderdiği Hasan isimli adamının maiyetiyle birlikte, Konya Kazâsı’na tabi Dokuzhan denilen mevkide, eşkıyalar tarafından yolları kesilmiştir. Yaşanan arbede sonucunda, eşkıyalar Hasan’ı ve iki sürücüyü öldürerek, bütün eşyalarını gasp etmişlerdir. KŞS. 57, s.149/1, (Evail-i Receb 1162/ 17-26 Haziran 1749).

141 BOA, MAD. 8492, s.176/2, (12 Zi’l-ka’de 1146/ 16 Nisan 1734); BOA, MAD. 9920, s.139/2