• Sonuç bulunamadı

Defterin geçen sayısında ibtidâî mezunlarının doğrudan doğruya girebilecekleri bazı mektep isimlerini zikretmiştik. Onlardan başka meslek mektebi olmak üzere (Dar-ül-fünûn, hukuk, tıp fakülteleriyle eczacı, dişçi, mühendis, sanayi’-i nefise, ziraat ve ticaret mektepleri) sayılabilir. Ancak bu mekteplere duhulün birinci şartı sultani mezunu olmaktır.

Şimdi biz sultanîde okumaksızın ibtidâî mezunlarının girebilecekleri mektepleri gözden geçireceğiz:

Sanayi’ Mektebi: Leylî ve neharîdir. Bilhassa ibtidâî mezunlarını kabul eder.

Demircilik, marangozluk gibi sanatlar öğretir. Şimdiye kadar memleketimizde sanat fikri anlaşılmadığı ve sanat sahipleri takdir edilmediği için bu mektep layık olduğu hürmeti görememiş, tabir mazur görülsün, bir fakirler mektebi şeklinde tasvir edilmişti. Öyle ümit ederiz ki milli intibahımız her yerden evvel bu mektebi layık olduğu mertebede yükselecek ve son zamanlarda pek çok ıslah edilen bu mektebimiz istikbalin demir temellerini atacaktır.

Bursa Ziraat Mektebi: Memleketimiz bir ziraat memleketidir. Đbtidâî birinci sınıftan

beri daima bu sözü işitiriz. Fakat ziraatla uğraşmak için bu söz kâfi değildir. Buna heves ve servet de inzimâm etmelidir. Nitekim Bursa Ziraat Mektebine alınacak talebenin çiftlik sahiplerinin çocuklarından olması aranıyor ki pek doğrudur şu halde bu evsafa haiz olanlar ve çiftçiliği kendine meslek ittihaz etmek isteyenler buraya girerlerse memlekete en büyük hizmeti ifa etmiş olurlar. Bu mektebe ibtidâî mezunları kabul edilmektedir. Đstanbul’daki ziraat mektebi, sultanî mezunlarını kabul eder.

Bu gibiler bittabi sanayi’inefise mektebine girmek isterler. Bu mektebin son zamanlarda programları ıslah edilmiş ve mükemmel bir hale getirilmiştir. Gerçi buraya da sultani mezunlarını kabul ederlerse de, bir ihzarî sınıfı vardır ki ibtidâî mezunları girebilir ve bir sene sonra imtihanda muvaffak olunca âlî kısmına geçerler. Burada ressamlıktan başka, heykeltıraşlık ve mimarlık da tahsil edilmektedir.

Kuleli ve Bahriye Mektepleri: Kuleli Đdâdîsine şehit zadelerle pederi vefat eden

veya harp cephelerinde bulunan asker evladını kabul etmeye başlamışlardır ki pek doğru bir usuldür. Filhakika pederleri asker olan ve aynı ruhla büyüyen çocukların kuleliye girmeleri tabii bir keyfiyettir. Şüphesiz bahriye de öyledir. Ancak küçük yaştaki çocukların “Ben kaptan olacağım!” yolundaki arzularına itimat edilemez, büyüyünce bu hevesleri geçebilir. Binaenaleyh bu mektebe gireceklerin de aileleri o meslekten yetişme olursa netice daha iyi olur. Bugün bahriye mektebimiz cidden iftihara şayan bir mükemmeliyette nasıl olmuştur. Đbtidâî derecesinde tahsili olan ve sini on dördü mütecaviz bulunmayan, sağlam vücutlu çocuklardan her sene mahdut miktarda talebe alınmaktadır.

Dar-ül-muallimin: Leylî ve ücretsiz bir mekteptir. Bütün masrafını hükümet deruhte

etmektedir. Đstanbul’da olduğu gibi vilayet merkezlerinde birer tane vardır. Tahsil müddeti dört senedir. Numune ve altı dershaneli ibtidâî mezunları doğrudan doğruya girebilirler. Ancak ikmal ettikten sonra on sene maarif nezaretinin tayin edeceği mekteplerde hizmet etmeleri meşrudur. Đstanbul dar-ül-muallimini son zamanlarda, her cihetle mükemmel bir hale getirilmiş, bu uğurda her türlü fedakârlık ihtiyar edilmiştir. Dar-ül-muallimine girmek isteyenler her şeyden evvel kendilerinde hoca olabilmek ruhunu hisseden ve bu duyguya sahip olan kimseler olmalıdır. Yoksa geçici bir hevesle girenler, muvaffakıyetsizlikle çıkarlar… Maîşetini layıkıyla tedarikten aciz bulunarak sultanı tahsilini takip edemeyecek olanlarla aileden mahrum ve bikes bulunanlardan hoca olmak kabiliyet ve aşkını taşıyan gençlere dar-ül-muallimin en hayırhah ve müşfik bir aile ocağıdır. Bu mektebin ibtidâî kısmını bitirenler, iki sene hocalık ettikten sonra tekrar gelir, ihzarı sınıfına girer ve iki sene daha okurlarsa dar-ül-mualliminin âlî sınıfına yani, dar-ül-fünûna girmek hakkını kazanırlar. Dar-ül-fünûnda muhtelif mesleklere ait şubeler vardır ve tahsili üç senedir.

tutulmakta iseler de dar-ül-muallimin mezunları bundan muaftır.

Ticaret Mektebi: Bizde henüz inkişaf etmemiş ve anlaşılamamış bir meslek de

ticarettir. Herkes ticareti başka türlü anlıyor ve başka türlü yapmaya çalışıyor. Hâlbuki bunun da ilmî bir şekli ve ilmî bir takım usulleri vardır. Bunun için ruhu ticaretle me’lûf olan ve hukuki bir tacir olmak üzere yetişmek isteyen gençler ticaret mektebine girmelidir. Buradan çıkanlar hemen bir ticarethane açamasalar bile herhalde bir bankada, bir tacir yanında oldukça dolgun maaş alarak geçinebilirler. Ticaret mektebi âlî derecede olduğundan sultani mezunlarını alırlarsa da ihzarî sınıfına ibtidâî mezunları dahil olabilir ve buradan âlî sınıfa geçerler. Ticaret mektebi son zamanlarda hayli ıslahata nail olmuştur.

Çiftlik Makinist ve Şumendüfer Mektepleri: Son zamanlarda açılan bu

mekteplerde ibtidâî mezunlarını alıyor. Ailesinin maîşeti dar olan ve az bir müddet zarfında, hayata atılmak ihtiyacında bulunan gençler, bu mekteplere dâhil olabilirler.

Mülkiye Mektebi: Evvelce sultanîleri ikmal eden talebenin girebilecekleri

mekteplerin en mükemmeli olan mülkiye mektebi, iki senedir kapalı bulunuyordu. Son zamanlarda leylî olarak tekrar ihyasına çalışılıyor. Đnşallah yakın zamanda açılırsa, buraya sultaninin onuncu sınıfını ikmal etmiş talebe alınacak ve idare, maliye, hariciye, memurları yetiştirilecektir.

Ecnebî Mektepleri: Üç sene evvel bu ismi işitince titrerdik. Çünkü ecnebî mektepleri

denilince, gözümüzün önüne dinimizi, milliyetimizi, lisanımızı… gasp eden hain müesseseler gelirdi; fakat hamdolsun kapitülasyonlar bunları yıktı ve memleketi bu muzır fesat ocaklarından kurtardı. Bugün ecnebî mektebi namıyla hiçbir mektep kalmamıştır. Mevcutları da hususî mektepler meyanına ithal edilmiş ve aynı muameleye tabi tutulmaktan bulunmuştur. Şimdilik Osmanlı olmayan mektepler yalnız bir iki Alman ve Avusturya mektepleridir. Bunlardan (Alman Obrere al Şuller) mektebi hemen en muntazamlarındandır. Tedrisatı öğleye kadardır. Öğleden sonra talebe serbest bırakılmaktadır. Diğerleri bizimkiler gibidir. Bu mektepler hakkındaki esaslı fikrimiz şudur. Mademki bunlar Türk toprağı üzerindedir. Her şeyden evvel Türkçe tedrisatına fazla bir ehemmiyet vermeleri lazımdır. Haftada iki üç saatle

bu mekteplere verilmesi kadar mantıksız bir şey tasavvur edilemez. Zira lisan meselesi bir tarafa, din ve milliyet meselesinde de ehemmiyetle düşünülecek pek canlı noktalar vardır. Đbtidâî tahsilini bitirenlerden Avrupa’ya gitmek isteyenler yahut burada kalarak esaslı bir lisan tahsilini arzu edenler için bunlara girmek muvafık olur. Duhul şeraiti ehemmiyetsiz ise de ücreti fazlacadır. Numune mezunlarından Almanca için Đstanbul Sultanîsine girmek isteyenler mezkûr sultanîye kabul edilmediklerinden buralara girmek zaruretinde kalıyorlar.

Sultanîler: Asıl mesele sultanîlerin başındadır. Sultanîler beşi ibtidâî olmak üzere on

iki senedir yani ibtidâîyi bitirenler daha yedi sene okumaya mecburdurlar. Bu müddetin muvaffak veya fazla olması meselesini burada tetkike girişmeyeceğiz. Herhalde bu yönlerimiz orasını düşünürler. Yalnız sultanîlere girmek için: evvela bu yedi senelik tahsili göze aldırmak, sonrada bu müddet zarfındaki masrafa tahammül etmek iktiza eder. Maîşetini güçlükle tedarik edebilenler bu tahsili takip için pek çok sıkıntılara katlanmak mecburiyetindedir. Ancak geçen makalede de söylediğimiz vech ile, teşkilatları dolayısıyla sultanîlerin ekserisine numune mezunları bile girmek hakkına mâlik olmadıklarından bu cihetin acilen düşünülmesi ve ibtidâî mezunlarına esaslı gayeler hazırlanması lazımdır. Ta ki onlar da hisselerine düşen vazifeyi ifaya koşsunlar.

Diğer bir makale ile de noksan kalan cihetleri ve bilhassa hanım kızlarımızın mektep meselelerini izaha çalışırız.

Büyükada 16 Temmuz 1333 [16 Temmuz 1917]

T D, C. 2, S. 43, s. 689 Muallim Ahmed Hâlid