• Sonuç bulunamadı

HAMAM MİMARİSİ

A. Erkekler Kısmı B Kadınlar Kısmı

1. Camegah 2 Soğukluk 3 Sıcaklık 4 Halvetler 5 Usturalık 6 Abdesthane

2.4. Türk Hamamı Mimaris

2.4.2. Mekan Dizilimi (Plan Özellikleri)

Isıtma sistemi ve uygulama tekniği Roma hamamına benzerlik gösterse de, Osmanlı-Türk hamamının mimarisi ve plan düzenlemesi daha farklıdır. Osmanlı hamamlarında, kaplıcalar hariç, içine girilebilen havuz ve sıcak banyo küvetleri bulunmamaktadır [1]. Türk Hamamının bölümlerinin düzeni ve yıkanmanın şekli Şekil 2.28’teki şematik planda verilmiştir.

Soyunmalık (Camegâh)

Hamamlarda soyunmalık (camekân, Farsça câmegâh) olarak adlandırılan bölüm, genellikle kare veya kareye yakın dikdörtgen formda, büyük ve gösterişli olup üzeri kubbe ile örtülüdür. Hamamların birçoğunda, bu bölümün kâgir olarak yapıldığı görülmektedir. Ancak, birçok hamam yapısında ahşaptan yapıldığı da olmuştur. Hamama girenlerin dinlenmesi için yapılan bu mekânın duvar kenarlarında sedirler, merdivenle ulaşılan üst katta ise ahşap galeriler bulunmaktadır. Sofa denilen ve ze- minden az yüksekte olan mermer sedirlerin altlarında pabuçları koymaya mahsus kemerli küçük gözler yer almaktadır. Buraya, cephelerde açılmış az sayıda pencerelerle kubbenin ortasındaki aydınlık fenerinden ışık gelmesi sağlanmaktaydı. Camekânın döşemesi altında ısıtma sistemi yapılmayıp, ferahlığı arttıran bir unsur olarak ortada fıskiyeli bir şadırvan inşa edilmekteydi. Camekânda dinlenenlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere duvarlardan birinde genellikle mermerden işlenmiş bir kahve ocağı da bulunmaktaydı. Havluları ve peştemalleri kurutmak ve sıcak tutmak için ayrı bir kurutma niş (kafes) olur, bu kısım alttan mangal ile ısıtılırdı [1,2,12].

24

 Soyunmalık Mekanının gelişimini dönemsel olarak irdeleyecek olursak;

Anadolu Selçuklu Döneminde; genellikle kare veya dikdörtgen planlı olan soyunmalıklar, ahşap çatı veya tonoz ile örtülmektedir. XIV-XV. yy’dan itibaren kare planlı, kubbe ile örtülü soyunmalıklar görülmeye başlanır. Anadolu hamamlarında soyunma mahalli kubbesi ile diğer hacimlerin kurşunla örtülmesine, genellikle XV. yy’dan itibaren başlandığını söylemek mümkündür. Mahremiyet nedeniyle, dışa kapalı olarak inşa edilmiş olan Anadolu Türk hamamlarının XII-XIII. yy’lara ait erken dönemlerinde, soyunmalığın dışarıya açılan penceresi bulunmamaktadır. Aydınlanma, duvarların yüksek kotlarında yer alan mazgal pencerelerden veya üst örtüde bulunan aydınlık fenerleri ile sağlanmaktadır. XV. yy’dan itibaren soyunmalık duvarlarına pencereler açılmaya başlanmış, XVI. yy’dan itibaren ise altlı üstlü iki veya üç sıra halinde düzenlenmiş pencerelere rastlanmaktadır. Yine aynı dönemde, sekilerin altında kemerli küçük nişler görülmeye başlanır [13,14].

Aralık

Soyunmalık ile ılıklık arasında bulunan aralık, tuvalet ve traşlık mekânlarının yer aldığı bir geçit bölümü olarak düzenlenmiştir. Üzeri tonoz ya da kubbe ile örtülüdür. Anadolu Selçuklu hamamlarının hemen hepsinde yer alan aralığın, XV. yy’da boyutları küçülmeye başlar. XVI. yy’dan itibaren ortadan kalkarak, doğrudan soyunmalıktan ılıklığa geçiş sağlanmıştır[13]. Aralığın ortadan kalktığı hamamlarda, buhar çıkışı ve ısı kaybım önlemek amacıyla, soyunmalıktan ılıklığa geçişi sağlayan kapının üzerine yaş- maklı bir baca yerleştirilmiştir. Aralığın bulunduğu hamamlarda kapının üzerinde böyle bir bacanın olmaması, aralığın aynı zamanda ılıklıktan soğukluğa buhar çıkışını önle- mek gibi bir işlevi olduğunu göstermektedir [14].

Soğukluk (Ilıklık)

Hamamda yıkanma yerine gitmeden önceki ilk bölümdür. Burası serinleme ve ferahlama yeri olup, fazla sıcak değildir. Soyunmalığın serin havası ile yıkanmalığın sıcak havası arasındaki soğukluk, vücudun yavaş yavaş alışması için, oturup dinlenmeye mahsus bir geçiş hacmidir [2,12].

Genellikle enine uzanan dikdörtgen biçiminde bir mekândır. Eksen yönünde atılmış kemerlerle birçok durumda üç bölüme ayrılan bu kısımda taş bir seki olup, yan ucunda birkaç helâ bölmesi de bulunmaktadır. Ilıklığın üstü beşik tonoz veya kubbe ile

25

örtülmektedir. Mûsevîlerin yoğun olduğu yerlerde, ılıklık kısmında küçük bir halvet hücresinde "yahudi havuzu" (yahudi batağı, çukuru)1 denilen içinde su bulunan bir bölüm bulunmaktaydı. Bazı hamamlarda, ılıklık bölümünün bir kısmı da, "usturalık (ot odası, traş odası)" adıyla vücuttaki tüylerin temizlendiği bir yer olarak ayrılmıştır [1].

Soyunmalığa geçilen ahşap bir kapının üzerinde, soğukluk tarafında, soğukluktaki ılık ve rutubetli havanın soyunmalığa kaçmasını önleyecek bir külah bulunmaktadır. Buna "buhar yaşmağı" denir (Şekil 2.29). Sıcak hava yükseldiği için burada toplanması sağlanmaktadır. Bazen soğuklukta serin halvet, sıcağa dayanamayanların yıkanma yeri olarak yapılmakta, içerisine mermer yıkanma sekileri ve kurnalar konulmaktadır [2]. Hem dinlenme hem yıkanma yeri olarak kullanılan soğukluk örnekleri mevcuttur.

 Ilıklık mekanının gelişimini dönemsel olarak irdeleyecek olursak;

Kare plânlı ve bir kubbe ile örtülü ılıklık, yaygın olarak kullanılan bir şemadır. Beylikler dönemine alt hamamlarda; kare plânlı ılıklık mekânı, oldukça büyük boyutlarda tutulmuştur [13]. Osmanlı dönemine ait hamamlarda ise, kare planlı ılıklık daha küçük boyutlarda inşa edilmiştir. Enine dikdörtgen planlı ılıklık, Anadolu Türk hamamlarında yaygın olarak kullanılan diğer bir şemadır [14].

26

Sıcaklık

Soğukluktan, sıcağın dışarı kaçmaması için küçük ebatlarda yapılan bir kapı ile sıcaklığa girilmektedir. Burası asıl yıkanılan yerdir [12]. Arap ülkelerinde "beytü'l- harâre" yahut sadece "harâre" denilen bu sıcaklık kısmı, Osmanlı hamamları tipolojisinde esas alınması gereken bölümdür. Bu mekânlar, ortada bir göbek taşı ve etrafında halvet hücreleriyle (kısmen müstakil olarak kullanılan yıkanma odaları) değişik mimari düzenlere sahiptir [1].

Ortada göbek taşı denilen mermer bir set olup, oraya uzanılarak terlenir. Bunun etrafında kurnalı musluklar bulunmaktadır. Kurnaların yanına ve zeminden yirmi otuz santim yüksekliğinde çepeçevre dolaşan bir set üzerine oturularak yıkanılmaktadır. Kurnaların duvara dayandıkları yerde sıcak ve soğuk su musluklarının arkasında ayna taşı denilen, mermer taşlar bulunmaktadır. Bu kısmın köşelerinde, tek başına ve halk tarafından görülmeksizin yıkanmaya mahsus küçük hücre şeklinde bölmeler yer almaktadır ki bunlara ‘halvet’ denir. Bazı hamamlarda, sıcaklıktan daha da sıcak olan, külhan ateşinin üzerine denk gelen ayrı bir kısım vardır ki, sıcak halvet diye isimlendirilmektedir [2,12].

Genellikle kare planlı olan sıcaklık düzeninde, ortada büyük bir kubbe, yanlarda eyvanlar üzerinde yarım kubbe veya tonozlar yer almaktadır. Kubbenin üzerinde filgözü1

denilen camlı bir ışıklandırma sistemi bulunmaktadır. Türkler'in Orta Asya'dan getirdikleri, Selçuklu ve Osmanlılar'ın geliştirdikleri klasik dört eyvanlı plan tipi, ortada göbektaşı, dört yanında açık yıkanma yerleri (eyvan) ve dört köşede de, özel yıkanma yerleri olan halvetlerin yer aldığı, en sık görülen plan tertibidir [2].

Diğer bir düzenleme biçimi ise yuvarlak sıcaklık mekânının çepeçevre du- varlarında hücreler açılmasıdır. Daha çok kaplıcalarda kullanılan bu biçim, Anado- lu'daki Roma devri kaplıca ve hamamlarının tesiriyle Osmanlı sanatına girmiştir [1].

1

Hamamlarda aydınlatma, camekân bölümünde aydınlık feneri ve pencerelerle, ılıklık ve sıcaklıkta kubbelere yerleştirilen fanus veya büyük kandil şeklindeki yuvarlak ve bombeli biçimde yapılmış olan,

27

Su deposu

Genellikle sıcaklığın gerisinde ve sıcaklık boyunca uzanan, beşik tonoz ya da sivri tonozla örtülü bir bölümdür. Tonozun tepesinde aydınlatmaya yarayan ışıklıklar bulunmaktadır. Su deposunun ortasında yer alan daire şekilli yuvaya, suyun ısınmasını sağlayan bir bakır kazan yerleştirilmiştir. Bazı hamamlarda soğuk ve sıcak su depoları ayrı olarak yer almaktadır. Sıcaklıktaki eyvan ya da halvetlerden birinin su deposu ile ortak olan duvarında, su deposuna açılan bir pencere vardır. Bu pencere, su seviyesini kontrol etmek ve su deposunun tamiratı sırasında geçiş için kullanılmaktadır [14].

Külhan

Dere, nehir gibi akarsulardan, kuyu veya sarnıçlardan ya da çeşitli kaynaklardan sağlanan su, pişmiş topraktan yapılmış borular ile toprak altından hamamlara ulaştırılır. Künk, merbah veya pöhrenk adını alan bu borular, birbirine geçebilecek şekilde, bir uçları dar olarak üretilmiştir [13]. Hamama getirilen su, maslak ya da maksem denilen bir dağıtım merkezinden geçirilerek içerideki bölümlere sevkedilir. Maslağa gelen su, sandığın dibindeki deliklerden biri ile su deposuna, diğer bir delikten de soyunmalıktaki şadırvan ile ılıklıktaki tuvalet ve traşlığa sevk edilmektedir [14].

Hamamın ve suyun ısıtılması, su deposunun altında ve hamamın taban döşemele- rinden alt seviyede bulunan külhanda yakılan ateş ile sağlanır (Şekil 2.30). Yanan ateşle birlikte ısınan kazan, depoda bulunan suyu ısıtmaya başlar. Isınan su yukarıya doğru çıkarken, soğuk su dibe iner. Böylelikle depodaki suyun tümü ısıtılmış olur. Soğuk ve sıcak suyun hamamın çeşitli yerlerine ulaştırılması, duvarlar içindeki yatay boşluklara kireç harcı ile yerleştirilmiş, pişmiş topraktan yapılmış künklerle sağlanır[13].

Hamamın ılıklık ve sıcaklık zeminin altında cehennemlik adını alan bir boşluk bu- lunmaktadır. Bu boşluk, bodur ayaklar üzerine oturan kemerlerle sağlanmıştır. Külhan'da yanan ateşin dumanları cehennemlikte dolaşarak hamamı zeminden ısıtır. Diğer yandan, duvarların içine yerleştirilmiş tüteklik denilen bacalar ise duvarların ısınmasını ve dumanın dışarı atılmasını sağlar. Sıcaklık kısmının ısısı, 30- 40°C, ılıklığın ise 20- 30°C derece arasında değişmektedir [14].

Hamamların tuvalet ve sıcaklık mekânlarında kullanılmış pis suların atılması ise, zemin döşemesinde bulunan su kanalları aracılığı ile sağlanmaktadır [13].

28

Aydınlatma Sistemi

Hamamlar fonksiyonları gereği dışa kapalı yapılardır. Mekânların gündüz aydınlatılmaları genellikle üst örtülerde yer alan ışıklıklar aracılığı ile sağlanmaktadır. Soyunmalık mekanının aydınlatılması, üst örtünün ortasında bulunan, genellikle altıgen veya sekizgen biçimli aydınlatma fenerleri ile sağlanmaktadır. XV. yy’dan itibaren hamamların soyunmalıklarında ve kubbe kasnakları üzerinde pencereler açılmaya başlandığı görülmektedir. Böylelikle soyunmalığa daha fazla ışık girmesi sağlanmıştır. XVI. yy’dan itibaren ise pencereler iki ya da üç katlı olarak düzenlenmiştir. Hamamların soyunmalık dışındaki diğer bölümleri kubbe veya tonozlar üzerine açılmış dairesel ya da poligonal biçimli ışıklıklar ile aydınlatılmaktadır. Dışarıya doğru daralan bu ışıklıklar, dıştan filgözü adı verilen cam fanuslarla kapatılmıştır [14].

Süsleme Öğeleri

Anadolu Türk hamamları dışa kapalı yapılar oldukları için, süsleme öğeleri genellikle iç mekânlarda toplanmıştır. Bu öğeler, kubbe ve kubbe geçişleri, tonozlar, iç mekân duvarları, şadırvan ve kurna taşlarında bulunmaktadır [14]. Türk hamamlarında görülen süslemeler malzemelerine göre;

a- Taş veya mermer, b- Sıva üzerine baskı, c-Çini, d- Kalem İşi Boyama

olmak üzere dört grup altında toplanmıştır [13].

Taş ya da mermer ile bezemenin genellikle zemin döşemelerinde, girişlerde, şadırvan ve kurnalarda kullanıldığı görülmektedir. XV. yy’dan itibaren, hamamların şadırvan, kurna teknesi ve bunların ayna taşlarında dekorasyon önem kazanmaya başlamıştır. Hamamlarda, içeride en sık görülen süsleme malzemesi sıvadır. Duvarlar,

29

kemerler, tonoz ve kubbeler, sıva ile oluşturulmuş silmeler ve mukarnaslarla bezenmiştir. Duvarlarda sıva üzerine yapılan baskı ve malakâri tekniğindeki süslemeler, Anadolu Selçuklu devrinden beri görülmektedir. Hamamlarda çini ise, sıvaya oranla daha az kullanılmıştır [14].

Keçe Hamamı

Geçmiş yıllarda, Anadolu'nun hemen her kentinde keçe üretimi yaygın olup genellikle yün yapağılarının bir dizi işleme tabi tutulmasıyla keçe elde edilmekteydi. Bu işlemlerin bir etabı da, hamamda gerçekleşmekteydi. "Keçe pişirmek" hamamda bir metre yüksekliğindeki mermer tezgâhlar üzerinde, kucağa sığacak şekilde katlanmış ham keçenin göğüsle vurularak pişirilmesi, yani sıcak ve ıslak ortamda su verip dövülerek, yün liflerinin bir birine kaynaşmasını sağlamaktır. Keçe hamamları, erkek hamamlarının klasik tertibine keçelerin ıslatıldığı ve dövüldüğü mahallerin ilavesiyle yapılmıştır. Bu bölümlere hamamın ana giriş ve soyunmalığından sonra geçilmekteydi [2]. Keçelikler, enine dikdörtgen planlı ve genellikle tonoz örtülüdür. Keçeliklerin, sıcaklığa geçişi sağlamak üzere ılıklık ile tertibatı bulunmaktadır [14]. Örneğin, Edirne Gazi Mihal Bey Hamamı, Konya’da Keçeciler Hamamı (Şekil 2.31) [17].