• Sonuç bulunamadı

MEDLER (MÖ 708-550)

İran topraklarında güçlü bir merkezî yönetim kuran Medler, Aryân kökenli bir topluluk olarak kabul edilir. Med topluluğu, MÖ Hazar denizi bölgesinde yaşamış, sonraları Azerbaycan’ın güneyi, Demâvend dağı etekleri, Zağros Dağları ve Hemedân civarında hüküm sürmüştür. Medler, birkaç yüzyıl kabile halinde yaşadıktan sonra Diyauku’nun (Deiokes MÖ 727-675) hükümdarlığıyla güçlü bir devlet olmuştur.106

Medlere ait çok az sayıda eser günümüze ulaşmış olmasından dolayı, bu uygarlığa ilişkin detaylı bilgilere ulaşmak mümkün olamamıştır. Mevcut bilgiler ise Medlerin kendi eserlerinden değil; Babil, Asur ve diğer uygarlıklar üzerinden, daha çok dolaylı biçimde elde edilen bilgilerden oluşmaktadır.107

Önceleri kabilesinde ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmek için hakemlik yapan Diyauku’nun hakemliği bırakmasının ardından, insanlar arasında hırsızlık ve adaletsizlikler başlamıştır. Bunun üzerine Medler, kendilerine bir başkan seçmeleri gerektiğini anlamış ve Diyauku’yu kabilelerinin başına geçirmiştir. Öncelikle düzenli bir ordu kuran ve Hemedân’ı başkent olarak belirleyen Diyauku, elli üç yıl padişahlık yapmış ve dağınık durumdaki kabilesini bir devlet çatısı altında birleştirmiştir.108

İran milletinin birlikteliğinden hoşnut olmayan isyancılar Diyauku’yu tahttan indirerek Şam’a sürgün etmiştir.109

İran platosunda yerleşik hayata geçip siyasî bakımdan öne çıkan ilk İranlı yönetimin Medler olduğu düşünülmektedir. Bu imparatorluğun tarih sahnesine çıkışı İran tarihinin dönüm noktalarından biridir.110

Diyauku’dan sonra yönetime gelen diğer Med padişahları ise, babasından ardından tahta geçen Ferevertîş (Fravartîş), Herodotos’un “Kyxar” şeklinde adını zikrettiği, düzenli bir ordu kurulması gerektiği

105 Pûrrızâ, s. 74.

106 Mîrbâkırî Ferd, s. 10; Pîrniyâ, s. 65. 107

Pûrrızâ, s. 117.

108 Clément Huart, Îrân ve Temddûn-i Îrânî, (Çev.: Hasan-i Enuşe), Tahran 1390 hş., s. 33. 109 Meşkûr, Târîh-i Îrânzemîn, s. 19.

inancında olan büyük Med padişahı Huvehştere (Huvakhshatra) ve Âjî Dehâk (Astyages)’tır.111

Medlerin nasıl bir inanç dünyasına sahip oldukları konusunda işleme eserler, taş yazıtlar ve Medlere tâbi olan toplulukların mektuplarından bazı ipuçları elde edilebilmiştir. Bu kanıtlar üzerinde yapılan araştırma ve incelemelerden Medlerin ilahlara kurban kesme, hediyeler sunma ve ölüler için tören düzenleme gibi uygulamalardan hareketle ölüm sonrası hayata ve ruhun kalıcılığı düşüncesine inandıkları saptanmıştır. Mezdâkû gibi isimlerin kullanılması, Medler arasında Zerdüştîlik inancının varlığına delil olarak kabul edilmektedir. Medler döneminde yaşamış olan muğlar,112

Zerdüştî inancına yönelen ilk kişilerdir. Muğların Zerdüştten sonra bu inancı canlandırdıkları düşünülmektedir. İran coğrafyasına yaptığı seyahatlerde gördüklerini ve duyduklarını eserinde aktaran Herodotos’un verdiği bilgilere göre muğlar, bazı tarihçilerin iddia ettiği gibi Medler arasında ayrı bir kabile değildir. Muğlar zamanla güçlenip diğer topluluklar içerisinde özel bir konuma erişmiştir. Medler ve Ahamenişlerin dinî merasimleriyle ilgili yapılan karşılaştırmalarda, Ahamenişlerin inanç olarak Medlerden etkilendiği, hatta Zerdüştî inancının da Medlerden bazı etkileri barındırdığı söylenmektedir.113

Siyasî ve dinî bir yönetim olarak da nitelenen Med devletinde muğların ya da Zerdüştî din adamlarının önemli bir etkinliği vardı.114

Med topraklarının Zerdüştleşmesinin tarihi tam olarak belirlenemese de, Daryûş ve Hoşâyârşâ dönemlerinde Med halkının Zerdüşt inancına mensup olduğu bilinmektedir.115

Fransız araştırmacı James Darmesteter de (Etudes Iraniennes), Medlerin dili ile Avesta dilinin aynı olduğu inancındadır. Bu görüş diğer bazı araştırmacılar tarafından

111 Meşkûr, Târîh-i Îrânzemîn, s. 20-21. 112

Muğ: Zerdüşt inancına mensup din önderi. Yunanca Magos, İngilizce mage/büyücü. Bu kelimeler Arapçada Mecus şekline dönüşen megş kelimesinden gelmektedir. Eski dönemlerde farklı anlamlarda kullanılan bu kavram, sonraları Zerdüşt dini takipçisi Mûbed ve Âturbân karşılığında kullanılmıştır. Âtûrbânlar asker ve çiftçilerin yanı sıra toplumun bir sınıfı konumundaydı. Âtûrbân kelimesi Farsçada Âzerbâd biçiminde de kullanılmaktadır. Muğ kavramı Fars şiirinin sonraki dönemlerinde kinayeli ve sembolik bir biçimde pîr-i muğân, deyr-i muğân, harâbât-ı muğân, muğkede ve muğbeçe gibi çeşitli kullanımlara kaynaklık etmiştir. Dûsthâh, Avesta II/894, 1054-1055; Ardâvîrâfnâme, s. 174. Muğ, muğbeçe ve pîr-i muğan kavramları hakkında geniş bilgi için bkz. Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Pârsî I, s. 432-458; Yıldırım, Fars Mitolojisi Sözlüğü, s. 532-534.

113 Mîrbâkırî Ferd, s. 11-12; Meşkûr, Târîh-i Îrânzemîn, s. 23; Pûrrızâ, s. 126. 114 Beyânî, s. 60.

da desteklenmektedir. Avesta’nın farklı zamanlarda kaleme alındığı düşünülecek olursa,

Avesta’nın en eski bölümü olarak kabul edilen Gatalar’ın dilinin Med dili ile neredeyse

aynı oluşu Darmesteter’i doğrulamaktadır. Bugün konuşulmakta olan Kürtçenin bazı lehçelerinin Med dili ile ortaklığının yanı sıra Darmesteter, Afgan Peştû dilinin de Med dili ile ortaklığının bulunduğu görüşündedir.116

İran’ın doğu ve merkezinde kullanılmış olan Med dilinden günümüze kadar ulaşmış yazılı bir eser olmadığından, bu dille ilgili kesin bilgiler verilememektedir. Yazılı eserlerin günümüze ulaşmamış olması nedeniyle dilin yazılı mı, yoksa sözlü mü kullanıldığını söylemek zordur. Ktesias, Dinon ve Herodotos gibi bazı Yunanlı tarihçilerin eserlerinde döneme ait destan ve şiirlere işaret edilmiştir. Med imparatorluğundan bahseden MÖ 837 yılına ait ilk belge, Doğu Anadolu Bölgesinde bulunmuştur. Döneme ait resim, kitabe ve tablo gibi eserlerden de anlaşıldığı kadarıyla tarım, ulaşım ve taşımacılıkta önemli bir araç olarak kullandıkları at, bu imparatorluğun gündelik hayatında son derece önemli bir yer tutmuştur.117

Bazı şehir, yönetici ve kişi isimlerinin günümüze kadar ulaştığı Medler döneminde, edebiyat ve kültür ürünleri daha çok sözlü kültür biçiminde nesilden nesile aktarıla gelmiştir. Araştırmacılara göre Med dili, eski Farsçayla çok benzerlik taşımaktadır. Yunanlarla ilişkilerinin fazla oluşu nedeniyle kendilerinden “Media” adıyla bahsedilen Medler, siyasî ve kültürel olarak İran tarihinin dönüm noktalarından biridir.118 Eski tarihlerde Yunanlılarla İranlılar arasındaki münasebet, Yunanlı tarihçilerin İran coğrafyası ve milleti hakkında günümüze son derece önemli bilgiler aktarmalarına vesile olmuştur. Bu tarihçiler arasında Herodotos, Ctésias, Xénophon, Plutarque, Strabon ve Diodore gibi isimler yer alır.119

Medler, Herodotos’a göre Busae, Paretaceni, Struchates, Arizanti, Budii ve Magi şeklinde altı kabileden oyuşmaktaydı. Çobanlık mesleğiyle meşgul olan Medler inek, koyun, keçi ve bekçi köpeğinin evcilleştirilmesine öncülük etmiştir. Medler ağaçtan yapılma tekerlekli vasıtalarla yolculuk ediyorlardı. Medlerde aile, erkek egemen bir

116 Pîrniyâ, s. 75. Avesta dili, eski Farsça ile çağdaş olarak kullanılan bir dildir. Bu dilin sadece sözlü mü,

yoksa aynı zamanda yazılı olarak da kullanılıp kullanılmadığı tam olarak bilinememektedir. Bazı araştırmacılar Avesta dili ile Med dilinin aynı olduğu inancındadır. Rızâzâde-yi Şafak, s. 32.

117

Zohre Zerşinâs, Zebân ve Edebiyyât-i Îrân-i Bâstân, Tahran 1385 hş.; s. 13-14; Rızâzâde-yi Şafak, s. 14; Yıldırım, İran Edebiyatı, s. 202, 207.

118 Mîrbâkırî Ferd, s. 12; Yıldırım, İran Edebiyatı, s. 198-199. 119 Pîrniyâ, s. 63-64.

yapıya dayanıyordu. Birden fazla kadınla evlenme ve kız kaçırma geleneğinin bulunduğu Medler, İran coğrafyasına yerleştikten sonra çiftçilikle uğraşmaya başlamıştır.120

Herodotos’un da aktardığı bilgilere göre, Medler döneminde toplum farklı sınıflara ayrılmıştır. Hayvancılığın son derece yaygın olduğu Medler döneminde, çobanlar da toplumun önemli sınıflardan biri kabul edilmiştir. Bu dönemde toplum eşrâf (ileri gelenler), muğlar (din adamları), ordu mensupları, meslek erbâbı ve sanatkârlar, çiftçiler, işçiler ve Medler dışındaki kabile mensupları olarak yedi sınıfa ayrılmıştır. Aile hayatında çok eşli bir yapıya sahip olan Medler, ticarî hayatta altın ve gümüş madenlerinden haberdardı. Medlerin icra ettikleri yapısal sanatlar ise son derece sert bir görünüm erzetmekteydi.121

Med kültürüne ait bugüne kadar ulaşabilmiş az sayıdaki kelimelerden biri, bağ (bahçe) anlamına gelen peredeiz (paradaéz) kavramıdır. Yunanlı tarihçilerin eserlerinde aktarılan bu kavram, “saray ve mamur çevre” anlamındadır. Peredeiz kavramı bugün “Cennet” anlamında Arapçada “Firdevs” ve Avrupa dillerinde ise “Paradise” şeklinde kullanılmaktadır.122

Ahamenişler döneminde büyük bahçe veya parklar “peîrî deize” adıyla anılırdı.123

Med devleti hızlı bir kuruluş döneminin ardından, aynı hızla geniş bir imparatorluk hüviyetini kazanmıştır. Kendilerinden geriye tatmin edici bilgilerin pek fazla kalmadığı Medlerin tarih sahnesinden çekilişi de hızlı gelişmiştir. Tarihçilere göre hızlı gelişme göstermesi ve elde ettiği çok fazla ganimetler, Med devletinin sağlam bir yapıya kavuşamadan yıkılmasının nedenlerindendir. Deiokes’in efsanesinde olduğu üzere, Med devletinin vücut bulması insanların adalet arayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve yıkılışı da yine insanların adalet arayışının sonucunda meydana gelmiştir.124

120 Huart, Îrân ve Temddûn-i Îrânî, s. 29; Pûrrızâ, s. 120-121. 121 Pîrniyâ, s. 67; Yıldırım, İran Edebiyatı, s. 210-213. 122

Meşkûr, Târîh-i Îrânzemîn, s. 22.

123 Oşîderî, Dânişnâme-yi Mezdiyesnâ, s. 194.

124 Abdulhuseyn Zerrînkûb, Rûzgârân-i Târîh-i Îrân Ez Âğâz Tâ Sukût-i Saltanât-i Pehlevî, Tahran 1384