• Sonuç bulunamadı

ENDERZNÂME VE PENDNÂMELERDE İŞLENEN KONULAR

Pehlevi edebiyatının en önemli kısmını oluşturan öğüt eserleri, dinî içerikli olanlar ve pratik hikmete ilişkin olanlar şeklinde iki kısımdan oluşmaktadır. Bu edebiyat türünün Doğuda geçmişi oldukça eskilere dayanmaktadır.767

Pendnâme türü eserlerde kişinin uyması gereken dinî, sosyal ve bireysel görevlere ilişkin farklı konular işlenmiştir. Öğüt metinlerinde ele alınan konuların başında ölüm, hayatın geçiciliği, dinî vazifelerini yerine getirme, günahlardan ve kötülüklerden sakınma, tövbe, eş seçimi, çocukların terbiye edilmesi, ailesinin geçimini sağlama, sağlık ve sıhhat, misafirperverlik, sofra adabı, diğer insanlara iyilik etme, akıl ve bilgelik, bedeni ve ruhu kötülüklerden koruma, doğru şahitlik, yabancı kadınlarla münasebet kurmaktan sakınma, insanların kusurlarını affetme, bilge ve iyi kişilerle dostluk kurma, ruhun varlığına inanma, sır saklama, cömertlik, iyi ve adil yönetim, fakirlik ve yoksulluk, gençlik ve yaşlılık, dostluk ve arkadaşlık, korku, ümit, tevekkül, muhabbet ve hayâ gibi çeşitli başlıklar yer almıştır.768

İslâm öncesi İran kültürüne ait öğüt metinlerinin hemen hemen tümünde, bireyin hayatın gereklerini yerine getirmesi, toplumsal yaşamın adab ve kurallarını öğrenmesi, tembellik etmekten, yalan söylemekten ve adaletsizlikten sakınması, söz söylemeyi öğrenmesi, doğru ve dürüst olması, kendini her bakımdan ahlâkî melekelerle donatması gibi hususlar üzerinde durulur. Bu metinlerde geçen riyazet ve gece ibadeti gibi hususlar yaratıcının rızasını kazanma ve ahiret sevabı elde etme gibi vurgular okuyucu veya dinleyicinin bakışını hayatın olumsuzluklarından kullukla ilgili konulara çevirmeyi de amaçlamaktadır. Enderz verici kişinin dünya hayatını kötülemesi ve bu hayattan yüz çevrilmesini tavsiye etmesindeki asıl maksat, dünya hayatını ve hayatın gereklerini terk etmek değil, dikkatlerin tüm nimetlerin sonsuz olduğu uhrevî hayata çekilebilmesidir.769

Hikmet pırıltısı olarak tanımlanabilecek olan eski İran öğüt metinlerinin söyleyicileri iyi düşünceye ve iyiliğe yakın durmayı, kötü düşünce ve kötülükten

767

Zerşinâs, Zebân ve Edebiyyât-i Îrân-i Bâstân, s. 61.

768 Kâdirî, “Ahlâk-i Îrânî Be Rivâyet-i Mutûn-i Pehlevî”, s. 132-134; Sebzvârî, Pendnâme,

http://www.encyclopaediaİslâmîca.com/madkhal2.php?sid=2846.

sakınmayı, Ehrimen’e düşman olmayı, vazifelerini yerine getirmeyi ve tembellikten sakınmayı öğütlemektedir.770

Enderznâmeler, işlenen konular bakımından dinî ve pratik hayatla ilgili olmak üzere iki kısım şeklinde tasnif edilmiştir. Hîşkârî-yi Kûdekân, Enderz-i Pûryûtkîşân ve

Âzerbâd-ı Mârespendân gibi metinlerde daha çok Zerdüştî akideye ilişkin konular

işlenmiştir. Enderz-i Oşnâr-i Dânâ, Mînû-yi Hired ve Ardâvîrâfnâme’de ise yukarıda sayılan konuların yanı sıra gündelik hayat, öğretim ve kültür, konuşma adabı, satranç ve geçerli ahlâkî işlerle ilgili hususlar da geniş yer tutmaktadır.771

Bu metinlerde verilen öğütlerden maksat, okuyucu veya dinleyicileri dünya işlerine dalmama konusunda uyarmak ve fazilet ve iyiliğe yöneltmektir. Nitekim

Pendnâme-yi Enûşîrvân’da yer alan şu tavsiye bütün öğüt metinlerinde dile getirilen

hususların özeti sayılabilir: “Gözüne, diline ve iki eline sahip ol. Eğer bu üçüne hâkim

olursan, canın tüm kötülüklerden kurtulmuş olur. Feleğin sana iyilik getirmesini istiyorsan eğer, bu üç varlığını kendine düşman say. Nice aslan yürekli adamlar elleri, gözleri ve dilleri yüzünden helak olup yere serildi.”772

İslâm öncesi İran öğüt metinlerinde âyîn-i eşhingâh (namaz), temizlenme, ateşkedeye gitme, fakirlere yardım gibi ibadetlerin nasıl yapılacağına ilişkin bilgilere yer verilmemiş, daha çok evrensel değerler diyebileceğimiz hususlarla alakalı tavsiyeler ortaya konmuştur. Zaten öğüt metinlerinde amaçlanan şey, iyi davranışların nasıl yapılacağını göstermek değil, insanları iyi davranışları sergilemeleri için belli bir bilinç düzeyine ulaştırmaktır. Öğüt metinlerinin birçoğu “Yezdân’ın adıyla” diye başlamaktadır. “Yezdân” kelimesi, Farsça “Tanrı” anlamındaki “Îzed” veya Avesta’daki “Yazata” sözcüğünden gelmektedir. “Yeze” kökeninden gelen îzed kavramı “tapmak” anlamına gelir. Îzedler, İmşaspendlerden daha alt bir konumdadır. Pehlevicede “Îzed” kavramı ise “övgü, övülmeye lâyık” gibi anlamlara gelir ve en büyük tanrının Yezdân (Yazatān, Yezd’in çoğulu) olduğu kabul edilir. Başından sonuna kadar İran kültüründe

770

Kâdirî, “Pendhâ-yi Nehostîn Dânâyân Der Dâyiretu’l- Meârif-i Mezdiyesnâ (Dînkert-i Şeşom) Hemrâh Bâ Pencâh Goftâr Ez În Eser-i Fârsî-yi Miyâne”, s. 156.

771 Caferî, “Edebîyyât-ı Enderzî Der Mutûn-i Fârsî-yi Miyâne”, s. 870. 772 Pendnâme-yi Enûşîrevân, s. 188.

ve Fars dili ve edebiyatında “Îzed” kavramına dayanan ve kullanılan birçok terkip ve kelime de vardır.773

Pehlevicede “Yazd” şeklinde geçen ve Farsçada “Îzed” biçimine dönüşmüş olan kavram, Fars edebiyatında hiçbir şekilde “melek” kavramına karşılık olarak kullanılmamıştır. Bu kavram sadece “Tanrı” ve “Yaratıcı” kelimesini karşılamak için kullanılmıştır. Yunanlı tarihçi Diogenes Laertius (MÖ III. yy) eserinde, İranlıların semanın meleklerle dolu olduğuna inandıklarını aktarmıştır. Plutarkhos ise altı büyük melek dışında, İranlıların inanışında güneşi, ayı, yıldızları, göğü ve yeri, havayı, ateşi, suyu ve diğer şeyleri korumakla görevli yirmi dört meleğin daha bulunduğunu söyler.774

Christensen, Zerdüşt dininde “tek tanrı inanışı”nın, bu inanıştaki çok sayıda Îzed’in varlığı nedeniyle kusurlu olduğunu ifade eder. Fakat Îzedlerin tümü Ahura Mazda’nın zatının tecellileridir. Bu bakımdan Zerdüşt inanışındaki teslis ya da düalizm görüntüden öte bir şey değildir. Nitekim iyi ile kötünün arasındaki mücadele iyi’nin zaferiyle sonuçlanacaktır.775

Pend ve enderz metinlerinde aynı veya farklı eserlerde verilen öğütlerden, mana bakımından en kapsamlı olanı tercih edilmiştir. Anlam olarak iki farklı konuyu da içeren ve bölünmesi mümkün olmayan öğütler ise her iki başlık altında da değerlendirilmiştir.

4.3.1. İnanç ve İbadetlerle İlgili Konular

Mecusîlikte ahlâk sisteminin temeli “iyi düşünce, iyi söz ve iyi amel” ilkesine dayanır. “Beş vakit dua etmek, bu inanç mensuplarının uymaları gereken önemli bir

773 Dûsthâh, Avesta II/940; Yâhakkî, s. 182-183; Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Pârsî I, s. 239-242;

Yıldırım, Fars Mitolojisi Sözlüğü, s. 440. Zerdüştîlerin çok sayıdaki Îzedlerinin/kutsal güçlerinin her birinin adı, yılın on iki ayından birine verilmiştir. Bu durum da eski İran inanışında din ve kutsallığın hayatla ilişkisini göstermesi bakımından son derece önemlidir: 1-Ferverdîn (Fravaši), 2-Erdevehişt (Aša Vahišta), 3-Hordâd (Haurvatât), 4-Tîr (Tištrya), 5-Emrdâd (Amərətât), 6-Şehrîver (Xšaθra Vairya), 7-Mihr (Miθra), 8-Âbân (Anâhitâ), 9-Âzer (Âtar), 10-Dey (Ahura Mazdâh), 11-Vehmen (Vohu Manah), 12-Espendârmed (Spənta Ârmaitî). Christensen, Îrân Der Zamân-i Sâsâniyân, s. 180- 181; Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Pârsî I, s. 237-238; Afîfî, Esâtîr ve Ferheng-i Îrânî Der Niviştehâ- yi Pehlevî, s. 451-452. Ahamenişler padişahı Hoşâyârşâh’ın (MÖ 485) tahta oturmasından sonra ruhanîler eski güçlerine yeniden kavuşmuş ve yeni bir takvim geliştirmiştir. Bu takvimde on iki aya ve günlere Zerdüşt kutsalların isimleri verilmiştir. Beyânî, s. 189.

774

Muîn, Mezdiyesnâ ve Edeb-i Pârsî I, s. 240, 242-243; ; Muhammed Muîn, “Rûzşomârî Der Îrân-i Bâstân”, Mecmu‘a-yi Makâlât I, (Yay.: Mehduht-i Muîn), Tahran 1387 hş., s. 182-183. Konuyla ilgili geniş bilgi için bkz. s. 191.

ibadet olarak kabul edilmiştir. Güneş doğarken, öğlen tepedeyken, öğleden sonra, güneş batarken ve gece olmak üzere günde beş vakit her Mecusî güneşe, ışığa ya da ateşe dönerek dua okur. Dua öncesinde İslâmdaki abdest benzeri bir temizlenme ibadeti yapılır. Yüz, eller ve ayaklar yıkanır. Bu esnada kutsal kuşak kostî çözülür. Dua esnasında yeniden bu kuşak bağlanır.”776

Zerdüşt inancında vahye, ruhun ölümsüzlüğüne, hesaba ve öteki dünya (cennet ve cehennem) yaşantısının varlığına da inanılır. Bu inanışa göre herkesin yapmakla vazifeli olduğu şeyleri yerine getirmesi gerekir. Zerdüşt, inanırlarından kötü amellerinden dolayı kendisinden şefaat beklememelerini istemiş ve herkesin kendi amellerinin karşılığını öteki âleme gittiğinde göreceğini söylemiştir. Zerdüşt inanışındaki kurtarıcı (Soşyant) fikri de Hristiyanlık inancıyla benzerlik gösterir.777

Eski İran inanışında iyi ya da kötü ameli seçmek ruha bağlıdır ve ölümden sonra dünyada işlenen davranışların karşılığını ruh görecektir.778

İslâm öncesi İran öğüt metinlerinde yaratıcı tek ve güçlü bir varlık olarak anlatılmış ve Tanrının bağışlamadığı kişinin öteki âlemde hüsrana uğrayacağına da vurgu yapılmıştır. Enderzhâ-yi Pîşîniyân’da “Tanrının ortağı yoktur. Öldüğünde

Tanrının kendisinden razı olmadığı kişiden kötüsü yoktur. Tanrının kendisinden razı olmadığı kişinin cennette yeri yoktur” ifadeleri yer almaktadır.779

Eski İranlıların ibadet etme yerlerine ilişkin farklı bilgiler verilmektedir. Bazı metinlerde ateşkedeye gitmeye büyük önem verilirken, bazı eserlerde ise Zerdüşt inancına mensup kişilerin yüksek tepelerde ve dağların zirvelerinde ibadetlerini yaptıkları bilgisi yer almaktadır.780

Dinî bir inanca bağlı olmak, eski İranlılar için son derece önemli kabul edilmiştir. Muğlar, namazı ahenkle ve sesli olarak kılardı. Bu tarz ibadet, Hintliler arasında da

776 Gündüz, “Mecusilik”, s. 519. Mecusî yazar F. Mehr’e göre Mecusîler Ahura Mazda için “nur” tabirini

kullanırlar. Mecusîlerin ibadet esnasında nura, güneşe, aya ve ateşe yönelmelerinin nedeni ise ışığın kaynağının Ahura Mazda olduğuna inanmalarıdır. Ateşin huzurunda ibadet etmek, bu bakımdan ateşe tapmak değil de Ahura Mazda’ya ateş aracılığıyla ibadet ve tazimde bulunmak anlamına gelir. Alıcı, s. 179.

777 Brown, “Avesta ve Zertuşt”, s. 271; Gündüz, “Mecusilik”, s. 526. Câvîdân-i Hired’de de Âzerbâd’ın

öğütleri içerisinde şefaatçilere güvenip kalmamak tavsiye edilmiştir. Câvîdân-i Hired, s. 48.

778 Dûsthâh, Avesta II/993.

779 Enderzhâ-yi Pîşîniyân, 4. Bölüm, md. 10-12.

yaygındı. Hintliler de Rig Veda’yı sesli ve ahenkli biçimde okurlardı. Bu ibadet biçimi Zerdüşt’ün ortaya çıkışından önceki döneme aittir.781

Yâdgâr-i Bozorgmihr’de “Hangi davranış iyidir?” sorusuna, “Dini hatırda tutmak” diye cevap verilmiştir.782 Enderz-i Oşnar-i Dânâ’da ise dinin hayattaki önemini ifade etmek için “Korunması iyi olan şey dindir”783

denilir. Aynı eserde inancın insanlar açısından nasıl bir değer ifade ettiğini anlatmak içinse, “Mutlu kimse, büyük yaratıcı

Yezdân’a ibadet eden, onu sığınılacak varlık ve yaratıcı olarak tanıyan, ümitlerini Ahura Mazda’ya, büyük meleklere ve temiz ruhlara bağlayandır”784 ifadeleri kullanılmıştır.

4.3.1.1. İyi Düşünmek, İyi Konuşmak ve İyi Amel İşlemek

Düşünmek, “endişe etmek, hayal etmek, akıl etmek, beklemek, duraklamak,

inandırmak, hatırlamak, göz önüne getirmek, bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, muhakeme etmek, zihniyle arayıp bulmak, bir şeye karşı ilgili ve titiz davranmak, ne olabileceğini önceden kestirmek, kaygılanmak ve korkmak” gibi anlamlara gelmektedir.

Konuşmak, “söz söylemek, sohbet etmek, beyan etmek, bir dilin kelimeleriyle

düşüncesini sözlü olarak anlatmak, bir konuda karşılıklı söz etmek, düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak, gizli bir şeyi açığa vurmak” gibi durumları karşılamaktadır. Amel (Pehlevice kirdar) ise “iş, meslek, fiil, işte devamlı gayretli olmak, insanın devamlı meşgul olduğu iş, bir işi, dinin ya da bir kimsenin buyruklarını yerine getirmek” biçiminde tanımlanmıştır.785

Eski İran inanışını formüle eden “iyi düşünce, iyi konuşma ve iyi amel” hususunda öğüt metinlerinde birçok tavsiyeyle karşılaşmak mümkündür. “İyi düşünce”, Avesta dilinde hûmata, Pehlevice Hû-manishn ve Farsçada menîş-i nîk ya da endişe-yi

nîk olarak geçer. “İyi söz” Avesta dilinde Hûxta, Pehlevice Hû-gubishn ve Farsçada ise

781 Brown, “Avesta ve Zertuşt”, s. 267. 782 Yâdgâr-i Bozorgmihr, md. 73-74. 783

Enderz-i Oşnar-i Dânâ, md. 44/6.

784 Enderz-i Oşnar-i Dânâ, md. 55.

785 Muîn, Ferheng-i Fârsî, I, s. 376, III/2938, 3333; http://www.loghatnaameh.org/;