• Sonuç bulunamadı

Bir dava yahut talebin mahkeme önüne getirilişinden bunun karara bağlanmasına kadar olan süreç ile verilen kararın kesinleşmesi ve doğurduğu sonuçların düzenlen-mesine ilişkin hükümlerin medenî usûl hukukuna ilişkin bulunduğunu söylemek mümkündür. Bu nitelikteki kurallara öncelikle Anayasada yer verildiğini görmek-teyiz. Nitekim Anayasanın yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin 9. madde, hak ara-ma hürriyetine ilişkin 36. ara-madde ve Cumhuriyetin temel organlarından “yargı”nın düzenlendiği Üçüncü Kısım Üçüncü Bölüm’de yer alan hükümler (m. 138 vd.) aynı zamanda medenî usûl hukukunun anayasal düzenlemeleri niteliğindedir.

Kanuni düzenlemelerin başında ise 12.01.2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Mu-hakemeleri Kanunu (RG., T. 04.02.2011, S. 27836) gelmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun yerini alarak 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren bu Kanun, medenî yargı alanında ilk derece mahkemelerindeki yargılama yanında kanun yolu incelemesi bakımından da en temel kanun niteliğindedir. Bu-nun yanında, bilhassa özel mahkemelerin kuruluşunu düzenleyen kaBu-nunlar (ör-neğin: 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama usûllerine Dair Kanun; 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu gibi) ile Türk Medenî Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu gibi temel kanunlarda da, medenî usûl hukukunu ilgilendi-ren hükümler bulunmaktadır. Keza, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemele-ri ile Bölge Adliye MahkemeleMahkemele-rinin Kuruluş, Görev ve YetkileMahkemele-ri Hakkında Kanun, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu gibi, asıl düzenleme alanı farklı olmakla birlikte medenî usûl hukukunu ilgilendiren hükümler sevketmiş bulunan pek çok kanun vardır.

Anayasal ve kanuni düzenlemeler yanında özellikle zikredilmesi gereken önem-li bir husus, Yargıtay kararlarının medenî usûl hukuku açısından çok büyük bir önemi haiz olduğudur. Bunlar arasında, sayısı pek de az olmayan içtihadı

birleş-Tasarruf yetkisi: Medenî usûl hukuku bakımından tasarruf yetkisi, hak sahibi olan kişinin, uyuşmazlık konusu olan hakkını talep edip etmemekte, dava açıp açmamakta, dava açmışsa davaya devap edip etmemekte, karşı taraf ile sulh olmak veya uzlaşmak suretiyle ya da hakkından feragat ederek davayı sonlandırmak konusunda serbest olması anlamına gelir.

6

tirme kararları önemli bir yer tutmaktadır. Yargıtay Kanununun 45. maddesinin 5.

fıkrası gereğince, içtihadı birleştirme kararları, benzer hukuki konularda Yargıtay genel kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.

Yukarıda verilen kanunlara ve merak ettiğiniz diğer mevzuata, Mevzuatı Geliştir-me ve Yayın Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Mevzuat Bilgi Sisteminden (http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/) ulaşabilirsiniz.

Özet

Medenî usûl hukuku kavramını açıklamak Hukuk kurallarına uyulmaması halinde

uygu-lanacak müeyyideye karar verme yetkisi, devlet tarafından, sadece bu amaca hizmet eden ba-ğımsız yargı organlarına bırakılmıştır. Özel hu-kuk alanında maddi huhu-kuk normları ile düzen-lenen hakların ihlal edilmesi veya ihlal edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalması durumunda, uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı or-ganlarının hangileri olduğunu, yargı sürecinin nasıl başlayacağını, yürütüleceğini ve sona ere-ceğini, yargı kararlarına karşı çıkmak amacıyla hangi yollara başvuralabileceği ve yargı süresin-de tarafların ve mahkemenin hak ve yükümlü-lüklerinin neler olduğunu düzenleyen kurallar bütününe medenî usûl hukuku denilmektedir.

Menfaat, hak, uyuşmazlık, uyuşmazlıkların çözü-mü ve yargı kavramlarını açıklamak ve ilişkilen-dirmek

Toplumu oluşturan kişilerin karşılıklı bireysel menfaatleri sözkonusudur. Bu menfaatlerin hu-kuk kuralları ile tanınması ve düzenlenmesi ile menfaatler, hukuk düzeni tarafından korunan haklara dönüşmektedir. Kişiler arasındaki men-faat dengesinin bozulması durumunda, önce-likle bir anlaşmazlığın doğması, barışçıl yolarla çözüm bulunamaması durumunda ise anlaş-mazlığın uyuşmazlığa dönüşmesi muhtemeldir.

Uyuşmazlıkların giderilmesi ve bozulan sosyal barışın yeniden sağlanması için, devletin sadece bu iş için görevlendirmiş olduğu yargı organları-na, başka bir deyişle mahkemelere ihtiyaç duyul-muştur. Mahkemelerin görevi, taraflar arasın-daki uyuşmazlığı kanunlarda düzenlenen soyut maddi hukuk kurallarına uygun olarak, usûl ku-ralları ile öngörülen usûl ve yöntemler dairesin-de çözmek ve uyuşmazlıkları sona erdirmektir.

Bu bağlamda, soyut hukuk hukuk kurallarının mahkemelerce somut uyuşmazlığın giderilmesi amacıyla, yargısal usûllere göre somut olaylara uygulanmasına yargı denilmektedir.

Yargı örgütü içinde yer alan yargı kollarını ve adli yargı kapsamında yer alan ilk derece mahkemele-rini, üst derece mahkemelerini ve yüksek mahke-meyi listelemek

Nitelikleri açısından bir bütün teşkil eden dava ve işlerin bir yargılama usûlüne tabi kılınmasıyla oluşturulan ve kararları aynı yüksek mahkeme-de temyiz edilen mahkemelermahkeme-den oluşan bütüne yargı kolu adı verilmektedir. Türk hukukunda anayasa yargısı, adlî yargı, idari yargı, hesap yar-gısı, uyuşmazlık yargısı ve seçim yargısı olmak üzere altı yargı kolu bulunmaktadır. Medenî usûl hukukunun doğrudan ilgilendiren adli yargı ko-lunda üç dereceli bir mahkeme teşkilatı bulun-maktadır. Birinci derece mahkemeleri bir uyuş-mazlığı çözmek ve karara bağlamakla görevli ilk ve asıl mahkemelerdir. İlk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılır. Genel mahkemeler asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemesidir. İlk derecede görevli özel mahkemeler ise, aile mahkemesi, tüketici mahkemesi, ticaret mahkemesi, iş mahkemesi, icra mahkemesi, tapu ve kadastro mahkemesi ile fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesidir. Adli yargıda ikinci derece mahkemeler, asli görevi ilk derece mahkemelerince verilen kararların isti-naf incelemesini yapmak olan ve üst mahkeme olarak nitelendirebileceğimiz bölge adliye mah-kemeleridir. Üçüncü derecede ise, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi tarafından verilen ka-rarların temyiz incelemesini yapmakla görevli yüksek mahkeme Yargıtaydır.

1

2

3

Medenî usûl hukukunun konusunu, amacını ve kaynaklarını açıklamak

Medenî usûl hukukunun konusu, bir dava veya talebin mahkeme önüne getirilişinden karara bağlanmasına kadar olan sürecin yöntem açısın-dan düzenlenmesine, verilen kararın kesinleş-mesi ile doğurduğu sonuçların ortaya konulma-sına ilişkin kurallardır. Medenî usûl hukukunun amacı, mahkeme önüne gelen dava ve taleple-rin hukuka uygun ve akılcı bir yöntemle kara-ra bağlanmasıdır. Bu sayede hukuki güvenliğin ve dolayısıyla sosyal barışından sağlanması asıl amacın gerçekleşmesine bağlı doğal sonuçlardır.

Usûl hukukunun en önemli amaçlarından biri de dava ve taleplerin karara bağlanma sürecini-nin tâbi olduğu kuralları düzenleyerek, yargısal sürecin işleyişinde belirliliği sağlamak ve keyfili-ği önlemektir. Medenî usûl hukukunun kaynak-larını, başta Anayasa olmak üzere, diğer genel ve özel kanunlarda bulmak mümkündür. Bununla beraber medenî usûl kurallarını ayrıntılı olarak düzenleyen kanun, 12.01.2011 tarih ve 6100 sa-yılı Hukuk Muhakemeleri Kanunudur (RG., T.

04.02.2011, S. 27836). Bu kanun, 1086 sayılı Hu-kuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun yerine 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yazılı hukuk kaynaklarının yanı sıra, yargı kararları ve öğreti görüşleri de medenî usûl hukukunun kay-nakları arasında yer almaktadır.

4