• Sonuç bulunamadı

MASUMĠYET KARĠNESĠ (SUÇSUZLUK KARĠNESĠ)

E. Aleni Yargılanma Hakkı (Davaların Aleni Surette Görülmesi ve Kamuya

I. MASUMĠYET KARĠNESĠ (SUÇSUZLUK KARĠNESĠ)

Hakkında bir suç isnadı bulunan herkesin, adil bir yargılamadan sonra hukuka göre suçlu bulununcaya kadar ve suçlu bulunmadıkça suçsuz sayılması ve buna göre muamele görmesi, adil yargılanma hakkının temel bir ilkesidir347.

SözleĢme organları tarafından, “suç isnadı” kavramı, 6. maddenin 1.

fıkrasında belirtilenle aynı yönde, ulusal nitelendirmelerden bağımsız olarak özerk bir biçimde yorumlanmaktadır. SözleĢme organlarının, isnadın varlığı için, üzerinde durduğu kıstas, baĢvurucunun kendisine yönelik iĢlem ya da eylemden “gerçekten etkilenip etkilenmediğinin” belirlenmesidir348.

Hukuk sistemimiz içerisinde de, Anayasamızın 38. maddesinin 4. fıkrası, ĠHEB‟nin 11. ve AĠHS‟nin 6/2. maddesine paralel bir düzenlemeyle, “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” demek suretiyle evrensel olarak kabul edilen ilkeyi iç hukukumuza dahil etmiĢtir. Suçsuzluk karinesi, aynı zamanda ülkemiz uygulamasında, Anayasamızın “temel hak ve hürriyetlerin durdurulması” kenar baĢlıklı 15/4. maddesinde, savaĢ seferberlik, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi dokunulması mümkün olmayan, çekirdek haklar kategorisinde yer almaktadır. Bu hükümlere göre, bir kimse kesin hükümle suçlu olduğu tespit edilene kadar masumiyet karinesinden istifade edecektir349.

AĠHM; masumiyet karinesini Ģöyle tanımlamaktadır. “Masumiyet karinesi, diğer bazı gerekliliklerin yanında, bir mahkemenin üyelerinin, sanığın kendisine isnat edilen suçu iĢlemiĢ olduğu önyargısıyla yola çıkmamalarını güvence altına alan bir ilkedir. Kanıt yükü iddia makamının üzerindedir ve herhangi bir Ģüphe halinden

347 ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ, s. 180.

348 TÜSĠAD, s. 147.

349 ÇELĠK, Adil Yargılanma, s. 132.

94

sanık yararlanır. Diğer yandan, sanığı savunmasını hazırlayabilmesi ve sunabilmesi için kendisine karĢı yürütülen davadan haberdar etme ve suçluluğu kanıtlamak için yeterli derecede kanıt gösterme görevi de, yine iddia makamına düĢmektedir” 350. Kendi aleyhinde ifade vermeye ya da suçlu olduğunu ikrara zorlanmama hakkı ve bununla ilgili susma hakkı, masumiyet karinesinden kaynaklanmaktadır.

Masumiyet karinesi, yargıçların ve jürilerin bir davada önyargıda bulunmaktan sakınmalarını gerektirir. Diğer kamu görevlilerine de uygulanan bu hak, kamu görevlilerinin, özellikle de savcı ve polislerin yargılama sonuçlanmadan önce sanık hakkında suçlu ya da suçsuz Ģeklinde açıklama yapmamaları anlamına gelmektedir.

Bu aynı zamanda kamu görevlilerin, medyanın ya da diğer güçlü sosyal grupların davanın esası hakkında açıklamalar yapmak suretiyle davanın sonucunu etkileyen haberler vermelerini önlemekle yükümlü oldukları anlamını taĢımaktadır351.

Sanık için ayrıca bir güvence teĢkil eden suçsuzluk karinesinin suç davasındaki asıl sonucu ve uygulama alanı, esasında, ispat yükümüne iliĢkindir: (Bir suç iĢlendiği) iddiasını, makul Ģüpheye yer bırakmayacak Ģekilde ispat iddiacıya (yani suçlayana) aittir. Kural olarak sanık suçsuzluğunu kanıtlamakla yükümlü değildir. Ġlkenin doğal sonucu, sanığın Ģüpheden yararlanacağı; iddianın kanıtlanamaması durumunda da davanın beraatla sonuçlanacağıdır. Ġddianın ispatı sadedine ciddi bir kanıt baĢlangıcının bulunmamasına rağmen sanığın olay hakkında açıklamada bulunmaktan kaçınması (susma hakkı) ve baĢka bazı vakıalardan hareketle suçun sabit görülüp mahkûmiyet kararı verilmesi suçsuzluk karinesinin ihlalidir352.

Strasbourg denetim organları söz konusu karineyi dar alanının ötesine taĢıyan içtihat oluĢturmuĢlardır. Suçsuzluk karinesi, ancak bir suçlamanın mevcudiyeti halinde; yani bir suç davasında geçerlidir ve suçsuzluk karinesinin etkisi ceza davasının yalnızca sonucu ile ilgili değildir; suçlama anından itibaren muhakeme faaliyetinin tüm safhaları yanında, asıl dava ile yakından bağlantılı öteki davaları da etkiler. Beraatla sonuçlanan bir davaya dayanarak, bu dava sırasında

350 TÜSĠAD, s. 148.

351 ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ, s. 181.

352 GÖLCÜKLÜ-GÖZÜBÜYÜK, s. 296.

95

maruz kalınan tutukluluk nedeniyle açılan tazminat davası bu hususa örnek teĢkil edebilir. Suçsuzluk karinesi kiĢinin “zanlı” ya da “sanık” sıfatını aldığı andan itibaren sonuç doğurmaya baĢlar353.

Mahkemeye göre, bir sanığın suçluluğu yasal olarak saptanmadan önce ve özellikle kendisinin savunma haklarını kullanma imkânına sahip olmadan onun suçlu olduğu hissini telkin eden bir adli karar suçsuzluk karinesinin ihlalidir. Hatta ortada resmi bir saptama bulunmasa dahi durum gene aynıdır; yargıcın sanığı suçlu telakki ettiği izlenimini doğuran bir gerekçenin varlığı kâfidir354.

Yargılama sürecinde savunma hakkının sanık için yararı Ģüphe götürmez.

Bu ceza usulü öğretisinde sıkça vurgulanmaktadır: “her sanık mutlaka suçlu değildir”. Sanık, suçlu olduğu henüz bilinmeyen ve fakat suçlu olduğu sanılan, kuĢku altında kalan kimsedir Bu kuĢkunun giderilmesi ve sağlıklı bir neticeye ulaĢılmasında savunma zorunludur. Bunu sağlamak için savunmayı kolaylaĢtırmak gerekir355.

“Yasal olarak sabit olma” ibaresi, SözleĢmenin ulusal hukuka koĢulsuz surette yaptığı bir gönderme değildir. Mahkeme, böyle olması halinde; ulusal yasa koyucunun davanın esası hakkında karar verecek olan yargıcı, keyfince, gerçek bir takdir yetkisinden mahrum edebileceğini ve böylece suçsuzluk karinesinin içeriğini boĢaltabileceğini ifade ediyor. Böyle bir sonuç ise 6. maddenin konu ve amacına aykırı düĢer; 6. madde herkesin adil yargılama ve özellikle suçsuzluk karinesinden yararlanma hakkını korumak suretiyle hukukun üstünlüğü temel ilkesini içermeyi amaçlamaktadır356.

Bir yargılamanın ardından verilen “beraat kararının kesinleĢmesinin ardından, bir daha Ģüphe haline dayanılması kabul edilemez”. Kesin kararın verilmesinden sonra, kiĢi hakkında Ģüphe halinin bulunduğu yönünde imada bulunulmazsa da, kesin karar verilirken, suçlu olduğu yönünde kesin saptamalar olmaksızın, Ģüphe halinin mevcut olduğunu belirtmek mümkündür. Örneğin, sorgu hakiminin, Ģüphe halinin bulunduğu ancak davanın delil yetersizliğinden dolayı

353 GÖLCÜKLÜ-GÖZÜBÜYÜK, s. 296-297.

354 GÖLCÜKLÜ-GÖZÜBÜYÜK, s. 297.

355 GÜNAY, s. 22.

356 GÖLCÜKLÜ-GÖZÜBÜYÜK, s. 297.

96

açılamadığına iliĢkin yapmıĢ olduğu belirleme masumiyet karinesine aykırı değildir.

Yaşar Kemal Gökçeli/Türkiye davasında da “kitabın toplatılmasına iliĢkin hakim kararı” suçluluk saptaması olarak değil, bir Ģüphe hali olarak değerlendirilerek ihlal bulunmamıĢtır. Buna karĢın, Ģartlı tahliye edilen baĢvuru sahibinin kendisine sonradan isnat edilen suçla ilgili davası sürerken, bu davanın sonucunu beklemeden, baĢvurucuya karĢı, ulusal mahkemenin, “cezasının askıya alındığı dönemde yeni suçlar iĢlemek suretiyle, Ģartlı tahliyesine neden olan beklentileri yerine getirmediğini ileri sürerek” tahliyeyi kaldırma kararı vermesi, masumiyet karinesine aykırıdır357.

O halde sözleĢmenin 6. maddesi bağlamında, suçsuzluk karinesini korumak amacı ile, suç isnadı bulunan herkesin savunma haklarını kullanma imkanına sahip olması ve bu anlamda özellikle hazırlık soruĢturmasının gizliliğinin ihlal edilmemesi gereği ön plana çıkmaktadır.

Bu bağlamda “özellikle toplumu yakından ilgilendiren olaylarda veya hukuksal konularda toplumu yanlıĢ yönlendiren bilgi kirliliğinin önlenmesi ve bilgi eksikliğinin giderilmesi amacıyla resmi kurumlarda gerekli birimlerin oluĢturularak doğru haber akıĢı sağlamak önemli olacaktır. Gerekirse adliyelerde medya ve halkla iliĢkiler büroları kurularak sağlıklı iletiĢim kanalları oluĢturulmalı ve gizlilik içermeyen belgeler medya ile paylaĢılmalıdır358”.

Burada medyanın özgür olması ve iç dinamik anlamında demokrasi algılayıĢı mühimdir. Yapısal olarak tekelleĢen ya da tekelleĢtirilen medyanın özgürlüğünden bahsedilemez. Medyanın haber verme, topumun ise haber alma hakkını engelleyecek etkenleri önleyici tedbirler alınması gerekmektedir. Çünkü medya, hukuk ve toplum arasında etkili bir köprüdür ve doğru haber vermeye çalıĢırken habere konu olan bireyin sahip olduğu tüm hakları belirleyen kiĢilik haklarını korumak zorundadır.

357 TÜSĠAD, s. 150.

358 TBMM ĠNSAN HAKLARINI ĠNCELEME KOMĠSYONU, Medyada Yer Alan Bazı Haberlerin, Masumiyet Karinesini Ġhlal Ettiği Ġddialarının AraĢtırılması ile Ġlgili Ġnceleme Raporu, TBMM Basımevi Müdürlüğü, Mart 2010, s. 31.

97

II. ADĠL YARGILANMA HAKKI KAPSAMINDA SANIĞA (KĠġĠYE)