• Sonuç bulunamadı

Delillere ĠliĢkin Temel Kurallar

C. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkı

3- Delillere ĠliĢkin Temel Kurallar

3- Delillere ĠliĢkin Temel Kurallar

Hakkaniyete uygun yargılama, ulusal mahkemeler önündeki ceza davalarında veya diğer davalarda belirli delil kurallarının izlenmesini zorunlu kılmaz, her devlet kendi kurallarını kendi belirler. Delillerin kabulü ve değerlendirilmesi de, ulusal mahkemenin konusudur. Bununla beraber, devletlerin, dıĢına çıkmaması gereken bazı zorunluluklar vardır, örneğin bazı temel delil kurallarına uyulmaması yargılamayı hakkaniyete aykırı hale getirebilir. Bu durumlarda, baĢvurucunun yargılamaya etkili olarak katılma imkanının elinden alınıp alınmadığı veya savunmanın konumunun önemli bir Ģekilde zarar görüp görmediği ya da ulusal mahkemenin değerlendirmesinin keyfi olup olmadığı önem taĢımaktadır272.

Delillerin elde ediliĢ biçimi ve son soruĢturmada oynadığı rol, yargılamanın bütününün hakkaniyete aykırı hale gelip gelmediği açısından yapılan bir değerlendirme çerçevesinde incelenmektedir273. Ceza davalarında kural olarak,

271 ĠNCEOĞLU, AĠHM Kararlarında Adil Yargılanma, s. 281-282; KAġIKARA, s. 163.

272 TÜSĠAD, s. 86-87.

273 ĠNCEOĞLU, AĠHM Kararlarında Adil Yargılanma, s. 285.

74

savunma aleyhindeki deliller çeliĢmeli bir usulle aleni olarak, sanığın huzurunda mahkemeye sunulmalıdır. Tarafların uzlaĢmasıyla deliler dosyaya girse de, mahkeme, delillerin adil bir yargılamayı güvence altına alabilecek Ģekilde elde edilmiĢ olup olmadıklarını belirlemek üzere, delile iliĢkin unsurlara bakmak zorundadır. Bununla beraber, genel anlamda hakkaniyete uygunluğun sağlanması için, çeliĢmeli yargılama ve silahların eĢitliği ilkelerine uygun olarak, davanın taraflarına kendi iddialarını ortaya koymak için delilleri de dahil olmak üzere uygun imkanlar verilmek zorundadır274.

Hukuka aykırı bir biçimde elde edilen delillerin davada kullanılması, yargılama bütün olarak değerlendirildiğinde o yargılamayı hakkaniyete aykırı hale getirebilmektedir275. SözleĢmenin 8. maddesinde düzenlenen özel yaĢama saygı hakkına aykırı her delilin, tek delil olarak ulusal mahkeme tarafından kullanılması, iĢkence, insanlık dıĢı ve onur kırıcı muamele ile toplanan delillere dayanılması, suçlanan kiĢilerin eylemlerini pasif bir biçimde soruĢturmayıp, suçun iĢlenmesini teĢvik edici bir biçimde etki yaratan polis memurunun topladığı delilere dayanılması yargılamayı hakkaniyetsiz kılmaktadır.

Anayasamızın 38. maddesinin 6. fıkrasında “Kanuna aykırı olarak elde edilmiĢ bulgular, delil olarak kabul edilemez” hükmü yer almaktadır. Ancak bu konuyla ilgili olarak AĠHS‟de özel bir hüküm yer almamaktadır276.

Usulsüz elde edilen delillerin akıbetinin ne olacağı konusunda üç farklı çözüm ileri sürülmüĢtür. Bunlardan ilki; delil nasıl elde edilirse edilsin hakim tarafından değerlendirilmelidir diyen “kesin kabul” yaklaĢımıdır. Ġkincisi, usulsüz elde edilen delilerin değerlendirme dıĢı olmasını öngören “kesin red” yaklaĢımıdır. Üçüncüsü ise; usulsüz elde edilen delillerin bazı durumlarda değerlendirilmesini öngören

“esnek yaklaĢım”dır. Kesin red yaklaĢımı suçlarla mücadele düĢüncesiyle çeliĢmektedir. Kesin kabul yaklaĢımı ise ceza muhakemesinin moral yönünü ihmal ederek suçla mücadeleye vurgu yapmaktadır. Bu iki katı yaklaĢımın kabulü halinde çeĢitli problemler ortaya çıkabilecektir. Kesin red yaklaĢımı suçla veya suçluyla

274 TÜSĠAD, s. 87-88.

275 TÜSĠAD, s. 88, Wischnewski/Germany, Mahkemenin 11.10.1988 tarihli kararı.

276 ÇELĠK, Adil Yargılanma, s. 101; KAġIKARA, s. 165.

75

mücadeleyi olumsuz etkileyecek ve böylece kamu düzeninin bozulmasına yol açabilecektir. Kesin kabul yaklaĢımı ise, mafya devleti oluĢturmak isteyenlere hizmet edecektir277.

Bu durumda elbette, esnek yaklaĢımın uygulanması doğru olacaktır. Fakat, burada davaya esas konunun somut özellikleri iyi değerlendirilmeli ve delillerin değerlendirilmesinde takdir yetkisi kullanılmasına bir takım kısıtlamalar getirilmelidir. Bu sağlanmadığı halde, esnek yaklaĢım kaosa neden olabileceği gibi somut olayın çözümünde hakkaniyete uygun yargılamadan uzaklaĢılacaktır.

YasadıĢı yollarla elde edilen delillerin kullanılması, ilke bazında dıĢlanmamaktadır. Bununla birlikte, delillerin elde edildiği yol ve duruĢmada oynadıkları rol, duruĢmaların tamamının adil olup olmadığının kesinleĢtirilmesi bağlamında ele alınmaktadır278.

Türk hukukunda, usulsüz elde edilen delillerin akıbetinin ne olacağı konusunda Anayasamızda yer alan 38. maddenin 6. fıkrası hükmünden baĢka eski Ceza Muhakemeleri Usul Kanunumuzda da hükümler bulunmaktaydı. CMUK madde 254/2‟de “soruĢturma ve kovuĢturma organlarının hukuka aykırı bir Ģekilde elde ettikleri delillerin” hüküm verilirken kullanılmayacağı hükmü yer almaktaydı. Yine, CMUK 135/A maddesine göre, serbest iradenin hilafına zorlama yöntemler kullanılarak elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağı mutlak bir surette belirtilmiĢti. 5271 sayılı yeni CMK‟nda da bu konuyla ilgili hükümlere rastlamak mümkündür. Nitekim 148. maddede “ifade alma ve sorguda yasak usuller” baĢlığı altında, “Ģüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelite kötü davranma, iĢkence ilaç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz”

hükmüne yer vermiĢtir. Yine aynı maddenin 3. fıkrasında açık bir ifadeyle, yasak usullerle elde edilen ifadelerin rıza ile verilmiĢ olsa dahi delil olarak değerlendirilmeyeceği hükme bağlanmıĢtır279.

277 ÇELĠK, Adil Yargılanma, s. 102.

278 REID, s. 103-104.

279 ÇELĠK, Adil Yargılanma, s. 102; KAġIKARA, s. 165.

76

Yine, CMK 206/2-a‟da “kanuna aykırı olarak elde edilen delilin” reddolunacağı hükmüne yer verilmiĢtir. Bir baĢka hüküm, CMK 217/2‟de “yüklenen suç, ancak, hukuka uygun bir Ģekilde elde edilecek delille ispat edilebilecektir” Ģeklinde ifade edilmiĢtir.

Bu hükümler ıĢığında hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin, hükme esas teĢkil etmesi ve verilen kararların bu delillere dayandırılması mümkün olmayacaktır280.

Özellikle ceza davalarında delile ulaĢma bakımından AĠHM önüne gelen davalar göz önüne alındığında; savcılık makamı, son soruĢturma aĢamasında sanığın lehine ve aleyhine bütün delilleri savunmaya vermek zorundadır. Yine, savcılık makamı baĢkalarının temel haklarını veya önemli bir kamu menfaatini korumak gibi nedenlerle de olsa, bazı bilgi ve belgeleri savunmaya göstermemek konusunda karar vermeye yetkili değildir. Savunmadan bazı delillerin gizlenmesi kararı ilk derece mahkemesi yargıcı tarafından alınsa da yine hakkaniyetsizlik doğabilir. Gizlilik kararı alınırken mümkün olduğunca silahların eĢitliği, çeliĢmeli yargılama ve savunma menfaatlerinin asgari düzeyde korunması gerekmektedir281.

Medeni hak ve yükümlülüklere iliĢkin davalarda ise, davanın tarafı olan devlet, geçerli bir neden olmaksızın, sahip olduğu ve baĢvurucuların mahkeme önünde iddialarını ortaya koymalarına yardımcı olacak belgelerin var olduğunu reddeder veya baĢvurucuların bunlara ulaĢmalarını engeller ise, bu onlardan hakkaniyete uygun yargılamanın esirgenmesi olur ve madde 6/1‟i ihlal eder282.

Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı, ulusal mahkemelere davanın taraflarınca sunulan delil ve iddiaları iyi inceleme yükümlülüğü vermektedir283. Delillerin takdir ediliĢ biçimi ya da delillere ispat açısından verilen ağırlık ulusal mahkemenin takdirinde olmakla birlikte, kararın hakkaniyetsiz, keyfi veya mantık kurallarına aykırı bir Ģekilde verilmemesi gerekir. Hakkaniyetsizlik ve keyfilikten neyin

280 ÇELĠK, Adil Yargılanma, s. 103; KAġIKARA, s. 167.

281 TÜSĠAD, s. 91-92.

282 TÜSĠAD, s. 92; McGinley-Egan/U.K., Mahkemenin 09.06.1998 tarihli kararı, para. 86, bkz.

s. 31-32, dipnot 87.

283 ĠNCEOĞLU, AĠHM Kararlarında Adil Yargılanma, s. 319; TÜSĠAD, s. 93;

Kraska/Switzerland, Mahkemenin 19.04.1993 tarihli kararı, para. 30.

77

anlaĢılması gerektiğini saptamak güçtür, bu nedenle yargıcın iddia ve delilleri değerlendirirken sunduğu gerekçe önemli bir gerçek dıĢılık içermediği müddetçe bir hakkaniyetsizlik veya keyfilikten söz edilemez284.