• Sonuç bulunamadı

Marksist İkili Gruplar Kuramı

1.4 MARKSİST EKOLOJİK İKTİSAT KURAMLARI

1.4.1 Marksist İkili Gruplar Kuramı

Marx’ın ikili gruplar kuramı temeli itibariyle ekolojik iktisadı ikili bir biçimde incelemektedir. Ekolojik iktisat, ekolojik unsurlarla ekonomik unsurların birliğinden meydana gelmektedir. Kapitalde meta, emek gibi kavramlar Marx tarafından iki yönlü şekilde incelenmiştir. Marx’ın ikili gruplar kuramı, özellikle insan, emek ve emek süreci, meta, üretim süreci ve sosyo-ekonomik yapının hareketini ikili grup şeklinde incelemektedir. Marx, bunların hepsinin, doğal faktörler ile toplumsal tarihin ikili bütünlük oluşturduğunu savunmaktadır (Sihua, 2013b: 70).

Marx, insanın ikili yönünün olduğu kuramını ilk defa 1844 Ekonomik ve Felsefi El Yazmaları eserinde belirtmiştir. İnsan her zaman hem doğal çevrenin hem de sosyal çevrenin bir parçasıdır. İnsan, doğanın meydana getirdiği hem en çözülmesi ve anlaşılması zahmetli hem de en somut olan varlıktır. Varlık olarak insanın yaşamını devam ettirebilmesi için doğal çevredeki cansız etmenlerle ve doğadaki diğer canlılarla madde ve enerji alışverişi yapması ve beslenme ve enerjisini karşılaması, kendisiyle doğal çevre arasındaki ekolojik döngüyü devam ettirmesi gerekmektedir. Bunun için insanın doğal çevreyle ekolojik bir ilişki sürdürmesi icap etmektedir. Bundan dolayı Marx, insanı doğanın bir parçası olarak görmektedir. İnsan, doğanın her anında doğaya ait bir varlıktır. İnsan, zamansal olarak doğanın ilerleyişinde aşamayken mekânsal olarak ise doğanın bir parçasıdır. Diğer taraftan insanın bulunduğu ortamda insan toplumu da bulunmaktadır. Bu bakımdan insan toplumsal bir varlık niteliği göstermektedir. İnsanın akla sahip olması, emeği sayesinde alet edevat ve imalat yapması onu diğer hayvanlardan ayırmaktadır. İnsan, diğer varlıkların yapamayacağı toplumsal çalışmaları gerçekleştirebilmektedir. İnsanın yaşamını devam ettirmesi ve gelişimi de toplumsal çevrenin bir parçasıdır. İnsanın, doğal ve toplumsal çevrenin bir parçası olmasının yanında bir de insan, ekolojik ve ekonomik etkenlerin bileşimidir. İnsanın doğal çevrenin bir parçası olması insanın ekolojik özelliğini, toplumsal çevrenin ürünü olması ise insanın ekonomik

özelliğini göstermektedir. Bu nedenle insan, ekolojik ve ekonomik etkenlerin organik bir bileşimidir (Sihua, 2013b: 71-74).

Marx, sermayedeler ile işçi arasındaki sosyal ilişkiyle ilgilenmektedir. Bu da kâr ile ücret arasındaki ilişkinin tanımlanmasıyla açığa çıkacaktır. Kâr ile ücret basit meta akımının sonuçlarıdır. Bu yüzden Marx Kapitalin ilk cildine meta ile başlamıştır. Meta iki temel niteliğe sahiptir. İlk olarak meta niteliğiyle insanlar için faydalı olan bir şey olacaktır. İkinci olarak ise meta değişim değerini maddi olarak temsil edecektir (Hunt ve Lautzenheiser, 2016: 311).

Bir şeyin meta adını alabilmesi için o şeyin bir kullanım değerine ve değere sahip olması gerekmektedir. Bundan dolayı meta kullanım değeri ve değerin birliğidir. Kullanım değeri emek ile tabii maddenin karışımının çıktısıdır. Bu yönüyle meta ekolojik bir özelliğe sahiptir. Metanın değişim değeri ise insanlar arasında gerçekleşen toplumsal-ekonomik bir ilişkidir. Eğer metanın doğal-ekolojik özelliği olmaksızın sadece sosyo-ekonomik özelliği varsayılırsa böylelikle metanın kullanım değeri olmayacak değerinde maddi temeli kaybolacak ve sonuçta meta diye bir şey olmayacaktır. Yine metanın sosyo-ekonomik özelliği olmaksızın sadece doğal-ekolojik özelliği varsayılırsa metanın değişim değeri kaybolacaktır ve meta bağının özelliği olmayacaktır. Bundan dolayı metanın ve meta bağının gerçekleşmesi için hem doğal-ekolojik bağın hem de sosyo-ekonomik bağın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir (Sihua, 2013 b: 94-101).

İnsanın ikili yönünün olması emeğinde iki yönlü olmasını belirlemiştir. Sadece emek sürecinde insanın ikili yönü ortaya çıkmaktadır. Bu da insanın emeğinin de ikili yönlü olmasını sağlamaktadır. Kapitalin birinci cildinde Marx emeği metayı meydana getiren emek olarak incelemiştir. Bu emek ise özel insan emeğidir. Özel insan emeği ise somut (yararlı) ve soyut emek olarak iki farklı şekilde incelenmiştir. Somut emek metanın kullanım değerini, soyut emek metanın mübadele değerini belirlemektedir. Bu iki emek birlikte emek sürecini oluşturmakta ve emek sürecinde iki zıt taraf olarak araştırılmaktadır. İnsan ile doğa ve insan ile toplum arasındaki emek bağı emek sürecinde iki karşıt taraftır. İnsan ile doğa arasındaki ilişki emeğin doğal-ekolojik, insan ile toplum arasındaki ilişki ise emeğin sosyo-ekonomik özelliğini vermektedir. Emek süreci de emeğin iki yönlü bir ilişkinin birliği olmasından dolayı iki yönlüdür. Doğada bulunan maddelerin insan tarafından ve onun ihtiyaçları doğrultusunda değiştirilmesi insan ile doğa arasındaki maddesel bağ ilişkisidir. Aynı zamanda bu bağ

ilişkisi doğal-ekolojik ilişkiyi vermektedir. Yine emek süreci insanlar arasındaki bir emek bağ faaliyetidir. Emek sürecinde soyut emeğin yani metanın değerini belirleyen şeyin emek gücünün harcanması sosyal bir ilişkidir. Emek süreci bu yanıyla ekonomik ilişkiyi oluşturmaktadır (Sihua, 2013b: 85-90).

Metanın üretim süreci kullanım değeri ile değişim değerinin üretildiği bir süreçtir. İnsanların doğal maddeler üzerinde ihtiyaçlarına göre değişiklik yapması üretim sürecinin doğal-ekolojik yönünü oluşturmaktadır. Doğal maddenin insan emeğiyle ekonomik bir madde haline gelmesi süreci ise üretim sürecinin sosyo-ekonomik yönünü gerçekleştirmektedir. Üretim sürecinin sosyo-sosyo-ekonomik yönünde metanın değeri gerçekleşmekte ve büyümektedir. Bu nedenle üretim süreci doğal-ekolojik oluşum ile sosyo-ekonomik oluşumun birliği ile gerçekleşmektedir (Sihua, 2013b: 92, 93).

Metanın üretildiği emek sürecinin ikili niteliği sosyo-ekonomik alanda ve doğal-ekolojik alanda aynı anda hareket ve ilerleme sağlamaktadır. Sosyo-ekonomik alanın hareketinde görülen şey yenilik ve gelişme iken doğal-ekolojik alanın hareketinde görülen şey ise ilerlemedir. Sosyo-ekonomik yapının hareketi, doğal-ekolojik ilerlemenin ve sosyo-ekonomik yeniliğin birliği ile gerçekleşmektedir. Bu iki yönlü birlik üretim sürecinin ikili yönünden ortaya çıkmaktadır. İnsanların eylemleri doğrultusunda sosyo-ekonomik yapının hareketi olumlu ya da olumsuz bir yönde gerçekleşecektir. İnsanların bilinçsiz ve bir şekilde yaptığı ekonomik eylemler hem sosyo-ekonomik alanda hem de doğal-ekolojik alanda insanlar için zararlı sonuçlar doğuracaktır. Bunun sonuncunda da sosyo-ekonomik yapının hareketi çaresiz bir sona götürecektir. Engels de insanların ekonomik eylemlerinin doğa yasalarına uymadığı takdirde doğanın intikamını alacağını belirtmiştir. Tam tersi durumda insanların bilinçli ve ekolojik ve ekonomik düzenin hareket kurallarına göre eylemlerini sergilenmesi durumunda ise sosyo-ekonomik yapının hareketinde pozitif bir seyir izlenecektir (Sihua, 2013b: 101, 102). Marx’da ekonomik oluşumunun ilerlemesini doğal tarihsel bir süreç olarak belirtmiştir (Marx, 2017: 20). Doğal tarihsel sürecin anlamı iki yönlüdür. İlki, sosyo-ekonomik yapıdaki ilerlemenin doğal uyumu, ikincisi ise doğal-ekolojik ilerlemenin sosyal uyumudur. Doğal tarihsel süreç hem sosyo-ekonomik yeniliğin hem de doğal-ekolojik ilerlemenin bir birliğidir (Sihua, 2013b: 102).