• Sonuç bulunamadı

Ekolojik İktisat Kavramının Tanımı ve Kapsamı

1.3. EKOLOJİ-EKONOMİ İLİŞKİSİ VE MARKSİZMDE EKOLOJİK İKTİSAT

1.3.2. Kapitalist Sistemde Ekolojik ve Ekonomik İlişkiler

1.3.2.4. Ekolojik İktisat Kavramının Tanımı ve Kapsamı

Bilimlerdeki kuramın ilerlemesi genellikle söz konusu bilimin ele almaya uygun olmadığı sorunun ya da sorunların varlığından kaynaklanmaktadır. Ekolojik iktisat içinde durum bu şekildedir. Ekolojik iktisat yaklaşımını uyaran sorunlar hem ekonomik sistemlerin hareketi, çevrelerini oluşturan ekolojik hareketlerden bağımsız değillerdir hem de ekonomiler çevrelerine göre büyüdükçe ekolojik ve ekonomik sistemlerin hareketini etkilemektedir. Bundan dolayı ekonomi ve ekoloji günümüzde ekolojik iktisat yaklaşımıyla birleştirilmiştir ve bu sorunların çözümü için bir araya gelerek ekolojik iktisat adıyla yeni bir yaklaşım oluşturulmuştur (Perrings, 1995: 60).

Ekolojik iktisadın ortaya çıkmasında geleneksel ekonomi yaklaşımının ekolojik problemlere çözüm bulamaması ve bu problemlerin yıllar itibariyle daha da ciddi boyutlara gelmesinin rolü yüksektir. Çözümü bulunamayan ekolojik problemler, iktisat doktrininde çevre ve doğal kaynaklara yönelik yeni bir perspektifin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu yeni perspektif ekosistemin bir bütün olarak öncelikli ele alınması gereken bir konu olduğunu savunan ekolojik iktisat yaklaşımıdır (Ulucak, 2018: 129). Ekolojik iktisat yaklaşımı, çevre ile ilgili araştırmalar yapan ve geleneksel doğal kaynaklar ekonomisine alternatif olan 1980’ lerin sonunda ortaya çıkmış bir bilimdir (Bayraktutan ve Uçak, 2011: 23). Ekolojik iktisat yaklaşımı, ekoloji, ekonomik faaliyetler, etik, doğal kaynaklar ve sosyal bilimleri bir bütün olarak ele alarak çevre ve ekonomi yaklaşımına bütünleşmiş bir bakış açısı sunan bir yaklaşım olarak ele alınmaktadır (Ulucak, 2018: 129).

Enerji, ham maddeler, doğal kaynaklar yani kısacası doğada kendiliğinden var olan kaynakların ekonomik katkısına ve bunların ekonominin büyümesinde kullanılabilirliğini ekolojik iktisat bilimi incelemektedir. Georgescu Roegen ve diğer araştırmacılar ekonomik büyümenin üzerinde enerjiyi uygulayarak doğa ve sosyal bilimin bileşenlerini içeren ve iktisadı çevresel yaşamın bir kaynağı olarak inceleyen ekolojik iktisat bilimini ortaya çıkarmışlardır (Yapraklı, 2013: 87).Ekolojik iktisat literatürü üç başlıkta incelenmektedir. İlki ekonomik kalkınmanın ilk başlarında çevresel bozulmaları artacağını daha sonrasında ise belirli bir gelir seviyesini geçtikten sonra çevresel bozulmaların azalacağını öne süren ÇKE hipotezini inceleyen çalışmalardır. İkincisi, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilirlik göstergesinde nelerin kullanılabileceği ile ilgili tartışmalardır. Son olarak ise iklim değişikliğinin etkileriyle ilgili çalışmalardır (Seçilmiş, 2017: 26).

Ekonomin alt disiplini olan doğal kaynaklar ekonomisi, ekolojik ekonomiyle birlikte çevre ekonomisinin alt disiplinidir. Doğal kaynak ekonomisi yenilenebilir ve yenilenemez doğal kaynakların tahsisi ve kullanımıyla ilgilenmektedir. Çevre ekonomisi, hem doğal kaynak ekonomisinin ilgilendiği konularla ilgilenir hem de çevresel kalitenin değerlemesi ve yönetimiyle de ilgilenmektedir. Ekolojik ekonomi ise iktisadi davranışları (üretim ve tüketim) ve bu davranışların sonuçlarını toplumsal, ekonomik ve ahlaki yönden inceleyen heteredoks ekonominin içerisinde yer alan bir bilimdir (Bayraktutan ve Uçak, 2011: 24; Gürler vd., 2017: 100).

Ekolojik iktisat yaklaşımı, ekonomik faaliyetlerin yaşamı tehlikeye sokan sonuçlarına odaklanırken insanlığın bütün unsurlarıyla sağlıklı işleyen bir ekosisteme ihtiyaç olduğunu ve ekolojik problemlerin önemsenerek ciddiye alınması gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca bu yaklaşım insani faaliyetlerin ekosistemin sınırları kapsamında kısıtlanması gerektiğini ve büyümenin olağan oranının sürdürülebilir bir denge ile işletilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ekolojik iktisadın temel kabul gören kuralları ise şu şekildedir (Ulucak, 2018: 130):

 Ekolojik problemler hayati önemdedir ve önceliklidir,

 Ekosistemin unsurlarına bütüncül yaklaşılması ve asıl değerin doğa olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir,

 Güçlü sürdürülebilirlik için çalışılmalıdır,

 Dağılım sorunu hem bugünkü kuşak için hem de kuşaklar arası için bir problemdir,

 Disiplinler ötesi, post-normal ve çoğunlukçu bir düşünce anlayışı sunulmalıdır,

Ekolojik ekonomi yaklaşımının en önemli kurucularından biri ekonomik büyümeyi termodinamik yasasıyla açıklamaya çalışan “Nicholas Geoergescu-Roegen”dir. Geoergescu-Roegen, ekonomik faaliyetler doğrultusunda sistemin yüksek yoğunlukta ve kolay erişilebilen kaynakları ürünlere ve atıklara dönüştürmesi sonucunda entropiyi artırdığını savunmaktadır. Bu termodinamiğin ikinci yasasıdır. Entropinin artması, kaynakların kullanımını ve yeniden kullanımını zorlaştırdığı için ekonomik büyümeyi sınırlayan bir madde ve enerji azalmasına sebep olmaktadır. Kısaca entropi yasası doğal kaynakların sınırlı olduğunun kanıtıdır. Yine bu yasa insan yapımı sermaye ile doğal sermayenin ikame edilebilirliği tezini de çürütmektedir (Ulucak, 2018: 131; Eroğlu ve Canan, 2019: 16).

Bu yaklaşımın bir diğer önemli temsilcisi olan Herman Daly ise dünyasal düşük entropi, madde ve enerjinin ikisi birlikte insan üretimine bir kısıtlama getireceğini savunmuştur. Daly, kararlı denge ekonomisini savunmuştur. Kararlı denge ekonomisi ise düşük oranlı madde ve enerji akışıyla seçilmiş, istenilen seviyede korunan, maddesel ürünlerin sabit stokları ve sabit nüfus tarafından tanımlanmaktadır. Böylece insanların yaşam süreleri ve maddesel stokların dayanıklılığı artmaktadır (Burkett, 2008: 163). Daly, ayrıca sınırsız büyümeye karşı çıkmıştır. Çünkü insanların

istekleri yalnızca maddi servet biriktirmek yönünde değildir. İnsan sosyal, manevi ve psikolojik amaçları olan ve yaşamını devam ettirmek zorunda olan biyolojik bir varlıktır. Bundan dolayı Daly, ana akım iktisatçıların yalnızca maddi dünyayla ilgilendiklerini ve başarıya ulaşamadıklarını belirtmiştir (Ulucak, 2018: 131).

Ekolojik iktisat bilimi yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzerine altı tane sorunun cevabını aramaktadır. Bu sorular ise şu şekildedir (Seçilmiş, 2017: 26):

 Küresel ticaretin gelişmesinde çevre nasıl etkilenmektedir?

 Doğal sermayeyi fiziksel sermaye ile ikame etmek mümkün müdür?

 Teknoloji, çevre sorunlarının çözümünde ne kadar etkilidir?

 Doğa yalnızca insan menfaatleri için mi korunmaktadır?

 Ekonomik büyümenin çevre üzerine ne tür etkisi vardır?

 Toplumun refahı, ekonomik büyüme ile yükselir mi?

Geleneksel ekonomi ile ekolojik ekonomi arasındaki önemli farklılıklar ise şu şekildedir (Gürler vd., 2017: 99, 100):

 Ekolojik iktisat çevre ve ekonomik faaliyetlerin birbiriyle ilişkili ve birbirine bağımlı olduğunu savunmaktadır. Geleneksel ekonomi ise bu bağımlılığı dikkate almamaktadır.

 Çevresel mal ve hizmetlerin üretim ve tüketim aşamasında ortaya çıkan dışsallıkları geleneksel ekonomi dikkate almazken ekolojik ekonomi dikkate almaktadır.

 Üretim ve tüketim aşamasında meydana gelen çevresel kirlilikleri geleneksel ekonomi önemsemezken, ekolojik ekonomi çevresel kirliliği dikkate almaktadır.

 Geleneksel ekonomi piyasada işlem gören özel mallarla ilgilenirken ekolojik ekonomi piyasa dışı işlem gören kamu mallarıyla ilgilenmektedir.

 Geleneksel ekonomi üretim ve tüketim sürecinde zamana bağlı olan değişiklikleri dikkate almaz iken ekolojik ekonomi için zaman önemli bir olgudur. Örneğin; fosil yakıtların yakılmasından dolayı çevre kirlenmesi yaşanacak ve gelecek nesiller için bu bir problem oluşturacaktır. Geleneksel ekonomi gelecek nesli düşünmezken ekolojik iktisatta bu önemlidir.

Ana akım iktisat ve ekolojik iktisadın sürdürülebilirlik ve ekolojik problemler konularında farklı görüşleri savunmuşlardır. Ana akım iktisat öğretisi, daha çok en

uygun kaynak dağılımı temelinde, ekolojik problemleri dışsallıklarla ve Pareto optimumu kapsamında çözüm bulmaya çalışan bir sürdürülebilir büyüme üzerinde durmaktadır. Ekolojik iktisat öğretisi ise, sürdürülebilirlik bakış açısından uzun vadede yapısal, kurumsal, dönüşüm ve etkinliği savunmaktadır. Neoklasik iktisat, ekolojik problemlerin çözümünde fayda maksimizasyonu ve soyut piyasa mekanizmalarını savunurken, ekolojik iktisat ise doğal kaynaklardan elde edilen kaynaklar (su, toprak), etropi ve atıkları taşıma kapasitesi konuları üzerinde durmaktadır (Bayraktutan ve Uçak, 2011: 24).

Ana akım (ortodoks) ekonomisi olan neo-klasik iktisat çevresel sorunların çözümü için ekonomik büyümeyi savunmuştur. Ekonomik büyüme ve çevresel sorunlar arasındaki çelişkinin ise teknolojik ilerleme ile düzeleceğini belirtmişlerdir. Neo-klasik iktisadın çevre problemlerine getirdiği çözümler yeterli olmamıştır. Çevre problemlerinin çözümündeki yetersizlik ekolojik iktisat bilimini doğurmuştur. Ekolojik iktisat bilimi neo-klasik iktisadın parasal analizlerini eleştirmiştir ve kendisine doğayı yol gösterici olarak belirlemiştir (Aslan, 2010: 22, 23). Neo-klasik çevre ekonomisi ve ekolojik ekonomi arasındaki farklılıklar Tablo 1’de gösterilmiştir. Tablo 1: Neo-klasik Çevre Ekonomisi ve Ekolojik Ekonomi Arasındaki Farklılıklar

Neo-klasik Çevre Ekonomisi Ekolojik Ekonomi 1.Optimal dağılım ve dışsallıklar 1.Optimal ölçek

2.Etkinliğin önceliği 2.Sürdürülebilirliğin önceliği

3.Pareto etkinliği 3.Eşit dağılım

4.Sürdürülebilir büyüme 4.Sürdürülebilir kalkınma

5.Büyüme iyimserliği 5.Büyüme kötümserliği

6.Parasal göstergeler 6.Fiziksel ve biyolojik göstergeler 7.Kısadan orta döneme odaklanma 7.Uzun döneme odaklanma 8.Küresel piyasa ve mahkûm bırakılmış

bireyler 8.Yerel topluluklar

9.Fayda veya kar maksimizasyonu 9.Bireysel rasyonalite ve belirsizlik 10.Dışsal maliyetler ile uygulanmış genel

denge modelleri

10.Neden-etki ilişkileri ile bütünleşik modeller

11.Fayda maliyet analizleri 11.Çok boyutlu değerlendirmeler 12.Faydacılık ve işlevsellik 12.Çevresel etik

13.Ekonomik değerlendirmeler 13.Sistem analizleri Kaynak: Gürler vd. , 2017: 101.

Kaynakların kıtlığı ve sürdürülebilirlik ile ilgili ekolojik iktisat anlayışı ve neoklasik iktisat anlayışı farklı görüşlere sahiptirler. Neoklasik iktisat anlayışı, bazı

belirli kaynakların kıtlığı söz konusu olduğunda, o kaynakların fiyatlarının artacağını ve bu kaynaklara olan talebin, daha kıt kaynaklarda daha az yoğunlaşmış olan ürünlere kaydıracağını ve böylece daha az kıt kaynakların ikamesine yol açacağını savunmuşlardır. Artan kaynak fiyatları, geri dönüşümü ve diğer iyileştirmeleri de beraberinde getirmekle birlikte ek kaynak üretimini de hızlandıracaktır. Bu sebeple neoklasik büyüme teorisi büyümenin sınırları konusunda doğanın ikame edilebilir ve üretilebilen bir varlık olarak yaklaştıkları için doğal sınırları kabul etmemişlerdir. Solow da, sınırlı kaynakların, yeniden üretilebilen kaynakların kullanımını yöneten kurallara göre en uygun şekilde tüketiminin yapılması gerektiğini ve önceki nesillerin yeniden üretilebilen sermaye stokuna en uygun bir şekilde ilave yapmaları koşuluyla en uygun şekliyle sınırlı kaynaklardan yararlanmalarına imkân olacağını savunmuştur (Burkett, 2011: 110, 111).

Ekolojik iktisadın içeriğinde önemli temel konular yer almaktadır: değer monizmi, rasyonel aktör, marjinal analiz, evrimsel değişim, belirsizliğin işleyişi, karar kriteri, üretim yöntemi ve hesaplamadır. Bu temel konular neoklasik iktisadında temel konularını oluşturmaktadır. Ancak ikisinde de bu temel konular farklı şekillerde yer almaktadır. Ekolojik iktisadın ve Neoklasik iktisadın aynı temel konuları farklı işleyiş biçimlerinin yer aldığı Tablo 2 ise aşağıda yer almaktadır (Bayraktutan ve Uçak, 2011: 24, 25):

Tablo 2: : Ekolojik ve Neo-Klasik İktisadın Temel Konuları

Konular Neoklasik iktisat Ekolojik İktisat

Değer Monizmi

Ölçülebilir parasal birimlerin değerinin azaltılması; fayda fonksiyonu

Ölçülemeyen kategorilerdekilerin ayrı değerlerinin olması; çok kriterli değerlendirme Rasyonel

Aktör

Analizin merkezinde bireysel

tüketiciler ve firmalar İnsanların analizi, tüketicilerle vatandaşlar gibi Marjinal

Analiz

Marjinal değişimlerin

karşılaştırmalı statiği Kesintili değişimlerin tanımlanması ve toplam etkileri Evrimsel

Değişim

Kısıtlı optimizasyon olarak evrim, bireysel merkezli seçimlerde, piyasa çıktılarının en uygunluğunu

sağlamaktadır.

Bağımlılık yolunda, olasılıkların önemi tarihsel kazalar, bireyselciliğin egemenliğinde grup seçimleri

Belirsizlik

Belirsizliği azaltmak risklidir. Karar

vermede piyasa çıktıları etkilidir. Belirsizlikle başa edebilmek için ihtiyat ilkesi önemlidir. Karar vermede yöntem odakları eşevrimi temel alır.

Karar Kriteri

Etkinlik tek kriterdir. Potansiyel

Pareto optimumu temel alınmaktadır. Eşitlik, istikrar, çevresel ve sosyal sistemlerin esnekliği Üretim

Yöntemi

Sabit kaynakların dağılım teorisi; üretim fonksiyonu

Biyofiziksel ve termodinamik yöntemlerle üretim, malların ortak üretimi ve atıkların yönetimi

Hesaplama

Gelecekteki faaliyet ve faydaların

doğru hesaplanması Gelecekteki bireysel ve sosyal değerlemeler arasındaki farklılıkların tanımlanması; ayrıntılı hesaplanmalar