• Sonuç bulunamadı

Manas Destanı’nın İlk Kez Derlenmesi ve Kaleme Alınması

1.4. Kırgız Kültürü İçinde Şekillenmiş Olan Manas Destanı

1.4.7. Manas Destanı’nın İlk Kez Derlenmesi ve Kaleme Alınması

Sözlü edebiyatın temeli olan destan ve halk hikâyeleri, bütün Türk dünyasında olduğu gibi, Kırgızistan‟da da çok rağbet görmüştür. Her türlü olumsuz politikaya rağmen, çok köklü bir kültür hayatına sahip Kırgızların Manas Destanı, günümüze kadar söylenmiştir (Gömeç, 2011a: 126). Önceleri sadece sözlü bir edebi eser olan Manas, XIX. yüzyılda yazılı bir eser konumuna gelmiştir.

Kırgız halkının tüm tarihini, hayatını, geçmişini, düşüncesini içinde bulunduran Manas Destanı hakkındaki ilk yazılı malumat, XVI. yüzyılın başındaki “Mecmuaü't-Tevarih” (Tarihlerin Toplamı) adındaki eserde mevcuttur. Seyfeddin Molla‟nın (Seyfeddin Ahsikendi) eseri olan Mecmuaü't-Tevarih‟te destanın baş kahramanı Manas, tarihi bir kişilik olarak gösterilir. Burada Manas, Altınordu hükümdarı Toktamış Han'ın arkadaşı olarak anlatılır (Bedalbayev, 1995: 37; Gülensoy, 2002: 11; Geyikoğlu, 2001: 203). Her ne kadar Manas bu eserde tarihi bir kişilik olarak belirtilse de, bunu doğrulayacak detaylı başka bir kaynak günümüze gelmemiştir (Yıldız, 1995a: 21).

Gerçi Manas‟ın gerçekten yaşamış, bir tarihi kişilik olduğunu iddia edenler arasında bazı menkıbeci ve masalcılar da yer almıştır. Onlar, Manas‟ın, Nogay‟ın torunu, kimileri de torunun çocuğu olduğunu öne sürerler. G.Bordoşev de, Kırgızların Nogay boyunun reisi Manas‟ın ve oğlu Semetey‟in var olduğundan söz eder (Attokurov, 1995: 32).

Manas‟ın gerçekten yaşamış bir Nogay reisi olup olmadığı tartışmaya açık olsa da, Manas ve Nogay Destanları arasında büyük benzerlikler vardır. Bu konu, “Diğer Türk Destanları ile Manas Destanı Arasındaki Kimi Benzerlikler” adlı başlıkta ele alınmıştır.

Manas Destanının bir kısmının, XVI. yüzyılda Tacik Farsçasına tercüme edildiği bilinmektedir. Ancak bunu takiben uzun yıllar Manas ile ilgili bir ifadeye yer veren kaynağa rastlanmamıştır. XIX. yüzyılın başında, bilimsel seyahatler yapan Vrangel, raporunda Manas Destanından söz etmiştir (Yıldız, 1995a: 21).

Kazak-Kırgız‟ların Uluyüz bölümünde idare amiri olan Franel adlı bir Rus memuru, 1849 yılında Sovyet hükümetine bir rapor sunmuş ve burada Manas Destanı‟ndan söz etmiştir. Bu rapora göre, anlatılar, çok eski Nogaylı denilen halk

zamanında yaşayan Manas ve oğlu Semetey adlı kahraman savaşçılar hakkındadır (İnan, 1972: v-vi; Altun, 1995: 4)).

Daha sonra Orta Yüz Kazak prenslerinden, Türkolog ve biliminsanı Çokan Çingisoviç Valihanov (1835/1837-1965), Kırgızlar arasında yaptığı seyahat sırasında, Manas Destanı‟nı incelemiştir. Kazak âlimi Valihanov, Kırgız halkının tarihini ve medeniyetini araştırmada önemli yeri olan insanlardan birisidir (Sadıkov, 1995: 201; Yıldız, 1995a: 21; Alpısbayev, 1995: 27).

Velihan oğlu Çokan Töre, Manas‟tan söz eden ilk makalesini 1861‟de “Rus Coğrafyası Derneği”nin “İzvestiya” adlı dergisinin I ve II. ciltlerinde yayınlanmıştır. Valihanov‟un “Congorya Etüdü” başlıklı makalesinde, Manas Destanı‟ndan “Kırgızlara ait tüm gelenekleri bir araya getiren bir Kırgız ansiklopedisidir” (İnan, 1998a: 99; İnan, 1972: v-vi) diye söz etmesi, önemli bir tespittir.

Valihanov, Manas Destanı‟nın “Kökütey Han‟ın Aşı” kısmını derlemiştir (Gülensoy, 2002: 12). Bunun Rusça çevirisi ise ölümünden sonra “Velihan oğlu Çokan‟ın Mecmuayı Asarı” adıyla yayınlanmıştır (İnan, 1998a: 99).

Resim 15‟te yer alan fotoğrafta, solda Valihanov, sağda Dostoyevski görülmektedir. Bu fotoğraf 1858 yılında çekilmiştir. Resim 16‟da ise Almaata Kazakistan İlimler Akademisi önünde yer

alan Valihanov heykeli yer almaktadır. Fotoğrafların alındığı kaynaklar: http://web.archive.org ; http://www.wellesley.edu/Russian

Valihanov, “The Russians in Central Asia” adlı kitabının 4. bölümünde, 1856 yılında bir Kırgız çadırında dinlediği Manas‟tan söz eder. Çadırda bir halının üzerine oturduklarını, ev sahibi Bursuk‟un bir Buhara kilimi üzerine, onun eşinin de bir buzağı derisine oturduğunu söyler. Porselen kaptan kımız içtiklerini, diğer bir kapta ise çay ikram edildiğini anlatır. Ayrıca çadıra dökme demirden bir el yıkama lavabosu getirildiğini belirtir (Valikhanov, 1878: 80). Burada Manas dinlemenin Kırgız halkı için ne kadar özel bir durum olduğu ve yapılan hazırlık ve ikramlarla, ritüelleşmiş bir görünüme sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Valihanov‟dan sonra 1862-1869‟da Alman asıllı Rus Türkolog W. Radloff, Isık Göl civarında Kara-Kırgızlar arasında yaptığı araştırmalar sırasında, Manas Destanını derlemiştir. Bu derleme daha sonra, bir önsöz ile “Türk Halk Edebiyatı Numuneleri Külliyatı”nın V. cildi olarak 1885‟te Almanca tercümesiyle birlikte yayınlanmıştır. Radloff‟un yayınladığı Manas Destanı, 12.452 mısradan ibarettir (Çengel, 1995: 63; İnan, 1998a: 99; Altun, 1995: 4; Alpısbayev, 1995: 27; İnan, 1972: v-vi).

Manas Destanı‟nı bir bütün halinde ilk kez derleyen Radloff‟tan sonra, farklı varyantlar da derlenmiştir. L. von Almasy ve Arabayoğlu‟nun yaptığı derlemeler bunlar arasındadır. L.von Almasy, Manas destanının el yazma bir nüshasını görmüş, bundan yararlanarak çalışmalar yapmıştır (Yıldız, 1995a: 24-26).

A.İnan‟ın üzerinde çalıştığı ve bizim araştırmamızın örneklemine dahil olan, Sagımbay Orazbakoğlu (1867-1930) rivayetindeki Manas üçlemesi, 1912-1913 yıllarında tespit edilmeye başlanmış ve 1930 yılında tamamlanmıştır. Bu varyant, 180.378 mısradır (İnan, 1972: iii).

Bu derlemelerden ve folklor malzemelerinin değerlendirilmesi çalışmalarında mesafe alındıktan sonra, Manas destanı yavaş yavaş araştırmacıların ilgilisini çekmiştir. Ancak motif ve tahlillerle ilgili üzerinde çalışılması gereken pek çok nokta vardır (Yıldız, 1995a: 24-26).

Kırgız destanlarını, onun içinde Manas destanını geniş çerçevede bilimsel bakımdan araştırma ve inceleme çalışmaları, kimi engellemelere rağmen, Sovyetler

döneminde hız kazanmıştır. Halk edebiyatı ve Kırgız destanları ile ilgili bilgiler, ünlü bilim adamları K. Miftakov, Muhtar Avezoğlu, Alkey Margulan, P.N. Berkov, V. Jirmunski, M.İ.Bogdanova, M. Petrosyan , S.M. Abramzon, A.N. Bernshtam ve B. Cunusaliev‟in eserlerinde yer almıştır (Kulamshaeva, 2008: 40; Alpısbayev, 1995: 27).

Manas yazıya geçirildikten sonra, kimi ülkelerde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Örneğin bazı Çinli araştırmacılar, Kırgız Türklerinin destanı Manası, Tibetlerin kahramanlık destanı Gesar‟ı ve Moğolların kahramanlık destanı Cangğir‟i araştırmıştır. Çinli Türkolog Lang Ying, Manas konusundan çeşitli araştırmalar yapmıştır. Li Şaoyan, Hu Zhenhua gibi biliminsanları, Manas ile ilgili, özellikle filolojik araştırmalar yapmışlardır (Polat, 1995: 171-172). Dünyanın çeşitli yerlerinde Manas ile ilgili uluslararası sempozyumlar düzenlenmiştir.

Bugün başta Manas Üniversitesi Kütüphanesi olmak üzere, çeşitli kütüphanelerde destanın yazıya alınmış varyantları yer almaktadır. Manas Üniversitesi Kütüphanesi‟nde Karalayev‟den derlenmiş varyantı, Kırgızca, Rusça ve İngilizce olarak bulmak mümkündür. Kırgızistan kütüphaneleri, 2010 yılında “Dünya Dijital Kütüphaneler”inin bir ortağı haline gelmiştir. Böylece Manas Destanı ile ilgili bilgilere erişmek daha kolaylaşmıştır. Karalayev‟in performansını içeren görüntülerin de dijital kütüphaneye dâhil olmasıyla, konuyla ilgilenenler için, önemli bir veri tabanı sunulmuştur (Rafikova, 2013).

Türkiye‟de ise, Manas Destanı ile ilgili yapılan çevirilerin yanı sıra, destanın dil özelliği, içerdiği kültürel ögelerle ilgili araştırmalar da XX. yüzyılın son çeyreğinde görülmeye başlanmıştır. Ancak çok geniş ve zengin bir içeriğe sahip olan bu destan, farklı yönlerden ve farklı bakış açılarıyla da incelenmelidir. Türkiye‟de Manas Destanı‟yla ilgili çalışmalar yapan biliminsanları ve yapılan çalışmalardan bazıları aşağıda sunulmuştur:

Manas Destanı‟yla ilgili araştırmalar yapan biliminsanları arasında özellikle Abdülkadir İnan, M. Fuat Köprülü, Bahaeddin Ögel ve Zeki Velidi Togan‟ın çalışmaları, destanın Türkiye‟de tanınmasını sağlamıştır (Kulamshaeva, 2008: 40).

Bu çalışmaların bir kısmında destan, yapı, şekil ve konu açısından ele alınmıştır.

Emine Gürsoy Naskali‟nin Radloff çevirisi, Naciye Yıldız‟ın da yine Radloff çevirisi üzerinden yaptığı “Kırgız Kültürü ile İlgili Tespit ve Tahliller” başlıklı çalışmaları büyük önem taşır. Gerek Naskali‟nin gerekse Yıldız‟ın konu ile ilgili diğer bildiri ve makaleleri de literatürde önemli yer tutmuştur.

Destanın çeşitli varyantlarının çevirisi açısından Fatih Korkmazlar, Fikret Türkmen ve Alimcan İnayet‟in de adlarını zikretmek gereklidir.

N. Tuncer Baykara, M. Fuat Köprülü, Osman Fikri Sertkaya, Hasan Geyikoğlu gibi araştırmacılar, destanı tarihi perspektif açısından ele almışlardır.

Destanı dil bilimi (filoloji) açısından (dil farklılıkları, fonetik ve kelime hazinesi, bileşik filler vb.) ele alanlar arasında B. Beyşekeev, Cumaliyev, Güzin Tural, Hamza Zülfikar, Zühal Yüksel sayılabilir.

Ayrıca Recep Bilginer Manas destanını dram sanatı yönünden, Mustafa Canpolat Manas‟ın eğitimi ve yetişmesini göz önüne alarak eğitim yönünden, Metin Ergun manasçılık mektepleri ve ad verme geleneği açısından, Meral Gölgeci ve Mehmet Nuri Parmaksız manasçılar bakımından, Doğan Kaya manasçı Sayakbay Karalayev ve diğer bazı manasçılar bakımından, Reşat Genç ve Gülden Sağol evlilik gelenekleri bakımından, Hülya Kasapoğlu Çengel destanda yer alan heyecan ve coşku cümleleri yönünden, M. Öcal Oğuz kardeşler arası ilişkiler bakımından, Saim Sakaoğlu at motifi ve diğer bazı gelenekler açısından, İsenbüke Togan Türk kadınının toplum içindeki rolü ve yeri bakımından, Mehmet Yılmaz epik kurallar bakımından, Abdülkadir Yuvalı Kırgız kültürü ile olan ilişkisi bakımından, Nuri Yüce içerdiği İslamî ögeler açısından, Fikret Türkmen adet ve inanışlar bakımından, Hülya Sipahioğlu evlenme adetleri bakımından, Nevzat Özkan ve İsa Özkan dini terim ve kavramlar açısından, Esra Karabacak ganimet anlayışı bakımından, Hasan Köksal ölüp-dirilme motifi açısından, İnci Enginün ve Öcal Oğuz yerleşik medeniyete geçiş açısından incelemişlerdir.

Yukarıda sayılan ve sayılamayan değerli çalışmalar sayıca çok gibi görülse de, dünyanın en büyük ve zengin içerikli destanı söz konusu olduğunda, konu ile ilgili çok daha fazla araştırma yapılması gerektiği düşünülmektedir.

İKİNCİ BÖLÜM : MANAS DESTANI’NDAKİ MÜZİKAL UNSURLARIN