• Sonuç bulunamadı

Manasçıların Destanı Okuma Biçimler

İKİNCİ BÖLÜM : MANAS DESTANI’NDAKİ MÜZİKAL UNSURLARIN SAPTANMASI VE YORUMLANMAS

2.2. Manasçılar

2.2.7. Manasçıların Destanı Okuma Biçimler

Her halk anlatısı, kendine has bir ifade özelliğine sahiptir. Bir destanla bir halk hikâyesinin veya masalın anlatılması arasında fark vardır. Bu farklar, üsluptan başlayarak, ses tonuna ve el-kol hareketlerine kadar çeşitli şekillerde görülür (Sakaoğlu, 1995a: 202). Sakaoğlu‟nun söz ettiği bu ayrılık, daha ince şekilde destanlar arasında da görülür. Her destan, kendine has bir şekilde anlatıldığı gibi, aynı destanı farklı üsluplarda anlatanlar da mevcuttur. Hatta bu farklılıklar, birer ekol olarak yaygınlaşır. Bu farklılıklarda müzikal özellikler büyük yer tutar. Nağmeler ve ritmin kullanılış özellikleri, o kişiye, daha geniş şekilde o üsluba, daha da genellendiğinde o destana has bir şekilde yaygınlaşır.

Bir önceki alt başlıkta isimleri zikredilen önemli Manasçılar başta olmak üzere, Manas destanının çeşitli söyleme biçimleri oluşturulmuş, her manasçı yetiştirdiği çırağına (üyrönçök manasçıya) kendi söyleme biçimini aktarmıştır.

Her manasçı, destanı anlatmaya soy ağacı ile başlar. Bazı manasçılar bu soy ağacını kısa tutarken, bazıları ise Kara Han‟a kadar dayandırır (Yıldız, 2002: 550). Bundan sonra, genellikle çalgısız olmakla birlikte, müzikal şekilde destan anlatımına geçilir.

Manas Destanı‟nın özellikle güzel sesli manasçılardan dinlenmesi, dinleyicilere büyük zevk vermiştir. Kırgızcayı bilmeyen birisi bile, müziği iyi kullanan bir manasçının, nasıl bir konudan söz ettiğini hissedebilir. Güzel sesi olan manasçılar arasında Nazar Bolotov özellikle vurgulanmaktadır. Peki destanlar nasıl anlatılır?

Destanlar, destancı tarafından toplumun kabul ettiği bir üslupta ve türde anlatılır. Türk destanlarında nazım, nazım-nesir ve nesir teknikleri görülebilmektedir (Yıldız, 1995a: 7). Kırgız destanları manzum ağırlıklı olarak icra edilen destanlardır. Destanların başında veya olaylar arasında bağlantı kurmak üzere bazı destanlarda nesir kısımlar yer alsa da bunlar, genellikle birkaç cümleyi geçmez. Destanda hece ölçüsü kullanılmakla birlikte, uzun destan boyunca aynı kalıbı muhafaza etmek mümkün olmaz. Destancıların en çok yedili ve sekizli kalıpları tercih ettikleri ancak, on altılık kalıba kadar bir çok kalıbı kullandıkları görülür (Yıldız, 2002: 550).

Manas Destanında genel olarak şekil ve kafiye bakımından düzen yoktur. Destanın elimizdeki örnekleri, yedi heceli ve adına “yir” denen türkülerle terennüm edilerek söylenmiş ve tespit edilmiştir (Altun, 1995: 6).

Destan yarım kafiyeleri ve mısra aşlarında görülen aliterasyonlarıyla eski milli nazımdan hatıralar taşımaktadır. Şekil de büyük olasılıkla eski an‟anevi dörtlüklerden bozulmuştur. Elimizde bulunan Manas metinleri, Kırgız Türkçesi Edebiyatı‟nın karakteristik bir örneğidir (Altun, 1995: 6). Kıdırbayeva‟ya göre, Orhon-Yenisey anıtlarına özgü olan sentatik paralellik ve şiirsel tekrarlar, Manas‟ın sanatkârane dünyasında da görülür. Manas‟taki koşukların, ağıtların Runik yazıtlarla benzerliği şüphe götürmez. Bu da Türk dünyasının kültürel bağlarını bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Manas Destanındaki ifade ile Mahmud Kaşgari‟nin yazıya geçirdiği Tangıtlar ile Savaş, Alp Er Tonga’nın Ölümü İçin Söylenen Ağıt, Uygurlar ile Savaş‟ta kullanılan ifade oldukça yakındır. Bu eserler arasındaki dil ve anlatım benzerlikleri dikkat çekicidir (Kıdırbayeva ,1995: 27).

Aleksandra Tıbıkova‟nın “Manas Destanı ile Altay Destanların Dilindeki Ortak Yönler” adlı çalışmasında ise Manas Destanı ve Altay destanları arasında, mecâzi sözlerin kullanımı, yer yer mübalağalı anlatım ve kelimelerin yapısı arasında bağlantılara değinilmiştir (Tıbıkova, 1995: 101-109).

Dil bakımından yukarıda verilen bilgilerin yanı sıra müzikal açıdan ise şu özellikler dikkat çekmektedir.

Daha önce de söz edildiği üzere Manas Destanı, çalgısız olarak söylenir. Bu destanda yoğun olarak kullanılan jestler, el ve kol hareketleri, aynı zamanda bir çalgı kullanımını zorlaştırır. Ancak bu durumun istisnaları da vardır.

Örneğin genç manasçılardan Aalı Tutkuçev, kopuz eşliğinde Manas söylemektedir. Buna benzer istisnalara rağmen, Manas Destanı‟nın genellikle çalgısız icra edildiğini söylemek doğru olacaktır. Çalgının olmaması, destanın müziksiz icra edildiği anlamına gelmez. Daha önceden de söz ettiğimiz üzere, manasçıların kendi sesleriyle bir melodi eşliğinde destanı icrası zorunludur.

Diğer pek çok destan gibi, Manas Destanın da büyük bölümü recitativ- resitatif şeklinde okunur. Recitatif / resitatif, konuşur gibi şarkı söylemek demektir. Recicato/recitante yani recitatif tarzındaki müzik, yarı seslendirme, yarı söyleme üslubu diye de adlandırılabilir. (Recitativo: İta. Recitativ, resitatif. Opera ve bazı sözlü yapıtlarda konuşur gibi söylenen bölümler. Uluç, ty.: 138) Bu tarz, konuşmaya yakın serbestlikte söylenen müzik olarak tanımlanabilir (Çalışır, 2000: 173). Bununla birlikte anlatım hep bu tarz devam etmez. Destanın konusuna bağlı olarak, kullanılan müzikal tarz da değişim gösterebilir. Ritimde olayların heyecanına göre farklılaşır. Savaşlar anlatılırken hızlanan ritim, olaylar sakinleştiğinde yumuşar.

Kullanılan besteler, genellikle basit formlu ve tekrarlı melodilerden oluşur. XX. yüzyılın büyük manasçılarından Sayakbay Karalayev‟in videoya alınmış olan icraları, destanın büyük bir manasçı tarafından nasıl söylendiğine dair güzel bir örnektir.

Yukarıda görüntüleri yer alan videoda, birbirine çok yakın ritimlerle ve benzer melodilerle destanın söylendiği görülmektedir. Bunun nedeni, destanda

söylenen sözlerin ön planda olmasıdır. Melodi içinde kimi zaman tek bir sesin uzun süre tutulduğu görülür. Ancak en sık kullanılan melodi, tarafımızca notaya alınmış ve aşağıda sunulmuştur.

Yukarıdaki melodinin küçük üçlü aralığında (sol-si bemol) dolaştığı görülmektedir. Kimi zamansa bu melodinin çeşitlemeleri kullanılmaktadır. Alttaki örnekte ise oldukça benzer bir ritimle daha geniş ses aralığı ile söylenen bir melodi yer almaktadır.

Yukarıda 6/8‟lik ölçü anahtarı ile yazdığımız melodiyi 2/4‟lük ölçü anahtarı ile yazmak da mümkündür. Aşağıda bu yazım biçimi yer almaktadır.

Yukarıda yine Karalyev‟in videosundan notaya aldığımız melodi incelendiğinde, küçük yedili (do-si bemol) aralığında dolaşıldığı görülmektedir. Yani

Resim 28. Manas Destanı‟na ait notalar A

Resim 29. Manas Destanı‟na ait notalar B

bu örnekte, ilkine göre daha geniş bir ses alanı kullanılmıştır. Ritmik yapıya bakıldığında, her iki örneği de hem 6/8 hem de 2/4‟lük ölçü anahtarı ile yazmak mümkündür. Aynı zamanda 4/4‟lük ölçü anahtarı ile yazmak da yanlış olmaz. Vuruşlarda genellikle üçlemeler yapılmıştır. Bunu özelikle Resim 30.‟dan anlamak mümkündür. Her iki melodi de ritim açısından çok benzerdir.

Manas Destanı‟nı söylerken genellikle 2/4, 4/4 ya da 6/8‟lik ölçü anahtarları kullanılabilir. Ancak uzun seslerin geldiği yerlerde, ölçüsüzlükten söz etmek mümkündür. Bu uzun sesler, uzun hava biçimine yakın söylenir. Ancak oldukça kısa sürer ve tekrar eski ritmik yapıya dönülür.

Altta Karalayev‟in çeşitli performanslarından alınan görüntüler sunulmuştur:

Yukarıda Manas Destanı‟nı icra ederken görülen Sayakbay Karalayev‟in melodik ve ritimsel açıdan tutarlı ve benzer bir çizgi izlediği söylenebilir. Resim 29. ve 30.‟da görüldüğü üzere, melodilerin ses aralığı değişim gösterse de, bunlar birer

Resim 31. Karalayev‟in Manas Destanı‟nı icrası B Resim 32. Karalayev‟in Manas Destanı‟nı icrası C

çeşitleme (varyasyon) şeklindedir. Yani tema hemen hemen aynıdır. Ancak farklı kısımları anlatmaya başladığında, ya da özel olarak dikkat çekmek istediği yerlerde, sürekli kullanılan ritimsel kalıptan uzaklaşmaktadır. Aynı zamanda ses frekansını değiştirerek de dikkat çekmek istediği yerlere vurgular yapmaktadır.

Macar Bilimler Akademisi, Müzikoloji Bölümü‟nde öğretim elemanı olan Dr. János Sipos, 2002 ve 2004 yılında Kırgızistan‟da yaptığı gezilerde, 1.100 Kırgız melodisi derlediğini belirtmektedir. Bunların içinde 2002 yılının Ekim ayında, Kırgızistan‟ın Darhan Köyü‟nde manasçı Cumabay Uulu (Oğlu) Irısbek‟den derlediği bir manas ezgisi de vardır (“zti.hu/sipos” Erişim tarihi: 02.04.2013). Buna ait notalar aşağıda sunulmuştur.

Yukarıdaki örnek incelendiğinde, tarfımızca notaya alınan ezgilere göre daha tiz bir melodi ile karşılaşmaktayız. Bu söyleyen kişinin ses alanına göre değişebilen bir durumdur. Ses alanı küçük yedilidir. Bu açıdan Resim 29 ve 30.‟da sunulan örnek ile aynıdır. Ritmik yapı farklılıkları olmakla birlikte, üçlemelerin sıklığı da diğer örneklerle benzerdir.

Manasçıların yaşadıkları dönemlerin farklı olması bir yana, kişisel yorum farklılıkları ve bu farklılıklarda önemli etken olan manasçılık mekteplerinin özellikleri, destan yorumlarındaki melodik yapıya direkt etki etmektedir. Her ne

kadar tüm manasçılar müzikle bir şekilde içiçe olsa da, manasçının ne derecede müzisyen olduğu, onun destan okurken ki bestelerine yansıyacaktır.