• Sonuç bulunamadı

2.6. ÇEVRE SORUNLARINA İLİŞKİN POLİTİKA ARAÇLARI

2.6.1. Mali Araçlar

Çevre sorunlarının ortaya çıkışında ekonomik faktörler oldukça etkili bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla çevre sorunları söz konusu bu ekonomik faktörlerin doğru bir şekilde planlanması ve değerlendirilmesiyle kontrol altına alınabilecektir. Çevre sorunlarının rehabilite edilmesi, giderilmesi ve çevresel değerlerin korunmasında mali araçlar oldukça önemli bir yer tutmakta olup, bu araçlar ekonomik faktörlerin doğru bir şekilde planlanması ve değerlendirilmesine yardımcı olarak çevre sorunlarının boyutlarını küçültmeye yaramakta ve çevreyi koruyucu bir rol oynamaktadır (Ertürk, 2011:457). Mali araçların iki önemli etkisi mevcuttur. İlk olarak mali araçlar, maliyetler ve fiyatlar ile üretim ve tüketim kalıplarını yönlendirerek üretici ve tüketicilerin çevre lehine karar almasına yardımcı olmaktadır. İkinci olarak mali araçlar ile toplanan gelir, çevre koruma ve çevresel iyileştirme noktasında önemli bir finansman kaynağı

98

olmaktadır. Mali araçlar beş başlık altında ele alınacaktır. Bunlar; çevre vergileri, harçlar, sübvansiyonlar, depozit-geri ödeme sistemleri, kirletme ve atık hakkı ticareti (ticareti yapılabilir permiler)’ dir (Engin Balın, 2011:55-57; Dağdemir, 2015:203-211).

2.6.1.1. Çevre Vergileri

Çevre vergileri, devletlerce en yaygın şekilde kullanılan mali araç niteliğinde olmakla birlikte, bu vergiler devletlerin hukuki yapısına bakılmaksızın çevre koruma maksadıyla yürürlüğe koyduğu tüm mali yükümlülüklerini içermektedir. Çevre vergilerinin etki alanı, çevre kirliliğine sebep olan üretici ve tüketici faaliyetlerine ek bir maliyet yüklemek suretiyle ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda üretici ve tüketicilerin söz konusu bu ek maliyete maruz kalmak istememesinden dolayı üretim ve tüketim faaliyetleri çevre lehine dönmekte ve çevresel kirlilik azalma seyri göstermektedir (Toprak, 2006:154; Sarıçoban, 2011:49).

Çevre vergileri, bir ülkenin mevcut vergi sistemi içerisindeki diğer vergi türlerinden farklılık göstermektedir. Bu bağlamda söz konusu çevre vergileri diğer vergi türleri gibi bütçeye gelir sağlamak ve kamu harcamalarını finanse etmek amacıyla değil çevreyi korumak ve çevre üzerindeki baskıyı azaltmak amacıyla toplanmaktadır. Çevre vergileri genel anlamda emisyon (karbon) vergileri, ürün temelli vergiler ve atık vergileri olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Emisyon vergileri, atmosferi tehdit eden sera gazlarını azaltmak için karbon emisyonuna yol açan faaliyetler üzerinden alınan vergilerdir. Ürün temelli vergiler, tüketildikleri ve çevreye atıldıkları sırada çevrede tehdit oluşturan ürünler üzerinden alınan vergilerdir. Atık vergileri ise, üretim ve tüketim süreci sonucunda çevreye bırakılan atıklar üzerinden alınan vergilerdir (Ulucak, 2013:6-7).

2.6.1.2. Harçlar

Harçlar, çevre kirliliğine sebep olanlardan tahsil edilen parasal anlamdaki değerlerdir ve genel itibariyle yerel yönetimler tarafından çevreye verilen zararın tazmin edilmesi maksadıyla toplanmaktadır. Harçlar çevreye verilen zararın bu zarara sebep olan kişilere yüklendiği bir yapıyı temsil etmektedir. Çevreye verilen zararın tazmininin

99

yanında harçların en önemli işlevi, harçlardan elde edilen gelirin çevre sorunlarıyla mücadelede kullanılmasıdır. Bu bağlamda söz konusu bu harçlar hem çevreyi korumaya hem de çevre sorunlarıyla mücadele etmeye yardımcı olmaktadır (Engin Balın, 2011:55-56).

Harçları genel anlamda atık harçları, hizmet harçları, üretime dair harçlar ve yönetime dair harçlar olmak üzere dörde ayırmak mümkündür. Atık harçları, çevreye direkt şekilde bırakılan ve kirliliğe yol açan atıklar üzerinden alınan harçlardır. Hizmet harçları, devletin atıklara uyguladığı (toplama ve depolama gibi) hizmetler karşılığında aldığı harçlardır. Üretime dair harçlar, çevre kirliliğine sebep olan ürünlerin üretim süreci üzerinden alınan harçlardır. Yönetime dair harçlar ise, devletin çevre kirliliğine sebep olanların denetimi ve yönetimini finanse etmek amacıyla aldığı harçlardır (Dikmen, 2009:147-148).

2.6.1.3. Sübvansiyonlar

Çevre sübvansiyonları, çeşitli faaliyetleri ile çevre kirliliğine neden olan aktörlere bu kirliliği azaltmaları için verilen mali anlamdaki yardımları ifade etmektedir (Bıyıklı, 2009:34). Çevre sübvansiyonlarının temel amacı, çevre kirliliğine neden olan eski üretim yöntemlerinin (teknolojilerinin) daha yeşil yani çevreye duyarlı hale getirilmesini sağlamak olup, üretimde yeni teknolojilere geçmek maliyetleri azaltıcı ek bir etki de yaratmaktadır (Kayaer, 2013:134). Bu bağlamda çevre sübvansiyonları çevre vergilerinin tam tersi bir etkiye sahip olup, çevre vergileri üreticiler açısından maliyet arttırıcı bir etki yaratırken, çevre sübvansiyonları maliyet azaltıcı bir etki yaratmaktadır (Engin Balın, 2011:57).

Çevre sübvansiyonları amacına uygun şekilde kullanıldığında genel olarak çevre kirliliğinin azalmasına yardımcı olmaktadır. Fakat bazen sübvansiyonların üretici davranışlarındaki sapmalara paralel olarak kârı en çoklaştırmak amacıyla yanlış şekilde kullanıldığı da olmaktadır. Örneğin, üreticilerin verilen sübvansiyonlar ile yeni teknolojilere geçmesi üretim maliyetlerini azaltmakta, azalan maliyetler üretim hacminin arttırılmasına neden olmakta ve artan üretimle birlikte çevresel kirlilik de artma eğilimi göstermektedir. Sübvansiyonlarla ilgili son olarak şunu söylemek gerekir ki, bu yardımlar sadece para şeklinde verilmemekle birlikte eğitim, makine, teknoloji ve

100

denetim şeklinde de verilebilmektedir (Kelly, 2009:1; Engin Balın, 2011:58; Kayaer, 2013:134).

2.6.1.4. Depozit-Geri Ödeme Sistemleri

Depozit-geri ödeme sistemleri, tüketimleri sonucunda çevrede kirlilik yaratan ürünlerin geri dönüşümünün amaçlandığı sistemleri temsil etmektedir. Bu sistemde, çevrede kirlilik yaratan ürünler satın alınmaları sırasında ek bir fiyata tabi tutulmakta ve tüketildikten sonra bir kısmı veya ambalajı geri getirildiğinde bu ek fiyat alıcılara geri ödenmektedir (Al, 2009:73). Depozit-geri ödeme sistemleri çevre için oldukça faydalı bir sistemdir. Bu bağlamda, kullanılan doğal kaynaklar geri dönüşümle birlikte üretim sürecine tekrar dâhil edilmekte, böylelikle doğal kaynaklar üzerindeki insan kaynaklı baskı azaltılabilmektedir. Söz konusu sistemler, tüketim kalıplarını çevre lehine döndürmeyi amaçlamakla birlikte bireylere çevreyi kirletmeme, atık biriktirme ve bunları geri dönüşüme verme gibi olumlu davranışlar kazandırmaktadır. Depozit-geri ödeme sistemleriyle üretim sürecine tekrar dâhil edilmesi mümkün olan ürünler genel anlamda; cam şişeler, plastik kutular, karton kutular, teneke kutular, boş ambalajlar ve boş pillerdir. Ayrıca son olarak şunu söylemek gerekir ki depozit-geri ödeme sistemleri, devletlere diğer çevre politikası mali araçlarının uygulanması sırasında ortaya çıkan maliyetten daha az bir maliyet yüklemektedir (Dağdemir, 2015:210).

2.6.1.5. Kirletme ve Atık Hakkı Ticareti (Ticareti Yapılabilir Permiler)

Kirletme ve atık hakkı ticaretinde firmalara devlet yetkilileri tarafından izin belgeleriyle belli bir emisyon sınırı verilmekte ve bu sınırın üzerine çıkılması yasaklanmaktadır. Söz konusu firmaların emisyon sınırı, bulundukları bölgelerin kendini yenileme kapasitesi göz önünde bulundurularak hesaplanmaktadır. Firmaların izin belgelerince verilen emisyon iznini aşmaları durumunda, bu iznini tam olarak kullanamayan başka bir firmanın izin belgesi ticaret konusu olabilmektedir. Bir başka ifadeyle izin belgesince verilen emisyon sınırını aşan firmalar, söz konusu sınırı aşmayan başka firmaların emisyon haklarını satın alabilmektedir. Dolayısıyla izin belgelerine sahip firmalar, bu izinlerini satmak ve almak suretiyle aralarında bir ticaret yapabilmektedirler. Günümüzde atık hakkı ve ticareti ülkeler arasında da yapılabilmekte

101

olup, genel olarak bu ticaret gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler arasında yapılmaktadır. Bu bağlamda emisyon hakkını kullanan gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin atık ve emisyon haklarını satın alabilmektedirler (Ağacan, 2014:60-61; Biyan ve Gök, 2014:290).