• Sonuç bulunamadı

B. BELEDİYELERDE FİNANSMAN SORUNUNA

1. Mali Özerkliğin Güçlendirilmesi

Ülkeler toplumsal ihtiyaçları merkezi ve yerel yönetimler vasıtasıyla karşılamaktadır. Kamusal hizmetlerin yerine getirilmesinde sorumlulukların merkezi ve yerel idareler arasında nasıl bölüştürüleceği ve bu bölüşümün hangi ölçütlere göre yapılacağı idarelerarası mali ilişkilerin önemli bir tartışma konusudur. Bu sorumlulukların iki farklı idareler arasında bölüşülmesi ve her bir idareye görevleriyle orantılı kaynak sağlanması düşüncesi özünde yerelleşme kavramına dayandırılmaktadır227. Yerelleşme daha önce de ifade edildiği üzere karar alma yetkisinin idarenin alt birimlerine devrini ifade etmektedir. Bulundukları bölgedeki

224 Peker, 1996, a.g.m., s. 15.

225 Anantharanthan Parasuraman, Valarie A. Zeithaml, and Leonard L. Berry. “A Conceptual Model of Service Quality and Its Implications for Future Research”, The Journal of Marketing, vol.49, 1985, ss.

41-50.

226 Çetinkaya vd., 2016, a.g.m., s. 1253.

227 Eroğlu, Serbes, 2018, a.g.m., s. 85.

vatandaşların ihtiyaçlarını belirlemede yerelin merkezi yönetime göre daha etkin tespit edebilme yetisine sahip olması ve bu ihtiyaçların karşılanmasında da kaynakları daha etkin ve verimli kullanması yerelleşmenin önemini ortaya koymaktadır228.

Mali özerklik kavramının temel dayanak noktasını, merkezi yönetim ve yerel yönetimler arasında idarelerin sorumlulukları da göz önünde bulundurularak kaynakların etkin bir biçimde nasıl dağıtılacağı sorusu oluşturmaktadır. Bu soru ilk olarak, özellikle federal devlet yapısına sahip ülkelerde gelişen ve idarelerarası mali ilişkilerin nasıl düzenlenmesi gerektiğini kapsamına alan mali federalizm kavramı üzerinden cevaplanmaya çalışılmıştır229. Mali özerklik; yetki devri, yetkilendirme ve yetki genişliği şeklinde üç yönlü bir anlayışı kapsamaktadır. Yetki devri; merkezi yönetimin otoritesinde olan vergilerin arttırılması ve bazı harcamaların planlanması gibi konuların yerel yönetime devredilmesi sürecidir. Yetkilendirme; merkezi yönetimin bazı görev ve sorumlulukları yerel yönetime devretmesidir. Yetki genişliği ise; merkezi yönetimin bazı hizmetlerin gerçekleştirilmesinde yerele sorumluluk vermesidir230.

Mali özerklik konusunda yapılan çalışmalarda merkezi yönetim ve yerel yönetim arasındaki ilişkilere hizmetlerin bölüşümü ve gelir kaynakları açısından bakılmaktadır231. Mali özerklik en genel ifade ile yetkilerin, görevlerin ve mali kaynakların merkezi idarelerden yerel idarelere transfer edilmesidir. Bu transferin temel gerekçesi, yerelin ihtiyaçlarının ve taleplerinin yerinde, etkin ve hızlı bir şekilde giderilmesi çabasıdır. Bu açıdan faydası ülke geneline yayılan veya ölçek ekonomisine konu olan hizmetlerin merkezi idare tarafından sunulması gerekmektedir. Bunların dışında faydası belirli bir coğrafi alanla sınırlı kalan ve tercihler yönünden farklılıkların oluştuğu hizmetlerin yerel idareler tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir. “Çünkü farklı tercihlerin oluşturduğu talebin yerel halka en yakın birim olan yerel idare tarafından daha kolay tespit edileceği ve böylelikle kaynakların gerek dağılımında

228 Tarık Vural, “Mali Yerinden Yönetim ve Yönetimler Arası Gelir Paylaşımı”, Mali Yerinden Yönetimi, (ed.) Mustafa Sakal, Ahmet Kesik ve Tekin Akdemir, Ankara: Nobel Kitabevi, s. 52.

229 Frits Bos, “Theory and Four Centuries of Fiscal Decentralisation in the Netherlands” OECD Journal on Budgeting, 2013, vol. 2, s. 16.

230 Korlu, Çetinkaya, 2015, a.g.m., s. 96.

231 Ahmet Ulusoy, Tekin Akdemir, “Yerel Yönetimler ve Mali Özerklik: Türkiye ve OECD Ülkelerinin Karşılaştırılması Analizi, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 12 (21), 2009;

Korlu ve Çetinkaya, a.g.m., 2015; İrfan Türkoğlu, “Yerel Yönetimlerin Mali Özerkliği”, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt: 17-18, sayı, 26,27,28,29, 2012-2013.

gerekse harcanmasında daha etkin sonuçlara ulaşılacağı düşünülmektedir”232. Bunun yanında bireylerin, tercihleri doğrultusunda hizmet sunan ve sağladıkları hizmet ölçüsünde vergi ödemeye razı oldukları bölgelere hareket edebilmesi (ayaklarıyla oy verme) etkinliğin artmasına imkân sağlayacak bir diğer gelişme olarak kabul edilmektedir. “Bireysel tercihlerin önemli hale gelmesinin, bireylerin bir yerde yaşamaktan dolayı üstlenecekleri maliyetleri azaltmak adına yerel idareler arasında rekabetin doğmasıyla sonuçlanacağı düşünülmektedir. Bu rekabet, hizmetlerin kalitesinin arttırılması ve maliyetlerinin düşürülmesi için yenilikçi girişimlerin çoğalması şeklinde gerçekleşebileceği gibi bireylerin ödeme yükümlülüklerinin (vergi vb.) azaltılması şeklinde de ortaya çıkabilecektir”233.

Mali özerkliğin güçlendirilmesi yerel yönetimler açısından birçok faydayı da beraberinde getirmektedir234. Bu faydaları şu şekilde sırlamak mümkündür:

 Mali özerkliğin güçlendirilmesiyle yerel yönetimler gelir kaynağı yaratma ve harcama yapma konusunda daha fazla serbestiye sahip olmaktadır.

Bu durumda yerel halkın talepleri öncelikleri göz önünde bulundurularak zamanında, yerinde ve uygun olarak gerçekleştirilecektir.

 Mali özerklik, yerel yönetimlere özerk bir kuruluş olarak faaliyetlerini sürdürme olanağını235 sağlamaktadır.

 Mali özerklik, hizmetlerin yerine getirilmesinde yerel yöneticilere politik sorumluluk yüklemekte ve vatandaşların sorumlu kişilere erişimini kolaylaştırmaktadır. Mali özerklik güçlendirilerek hesap verme sorumluluğu da arttırılmaktadır.

 Mali özerklikle idarelerarası görev ve gelir paylaşımı net bir çerçeveye sahip olmaktadır. Böylelikle gelirlerin izlenmesinde, etkin ve verimli

232 Eroğlu, Serbes, 2018, a.g.m., s. 86.

233 A.g.m., s. 86.

234 Ulusoy, Akdemir, 2009, a.g.m., s. 265-266.

235 A.g.m., s. 265.

kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesinde şeffaflık sağlanmaktadır236.

 Mali özerklik, yerel yönetimlerde yeni kaynaklara yönelme ve öz gelirleri arttırma çabalarını pekiştirir.

 Mali özerklik aynı zamanda halkın yerel yönetimlerin karar alma uygulama süreçlerinde, özellikle kendilerini ilgilendiren konularda daha fazla söz sahibi olma ve sorumluluk alma bilincini arttırır.

Bir yerel yönetimin mali özerk olması için literatürde ifade olunan belli başlı göstergelere sahip olması gerekmektedir. Bu göstergeleri; tekrarlayan gelir oranı237, mali bağımlılık oranı, mali performans, vergi özerkliği ve öz gelir oranı şeklinde sıralamak mümkündür238. Bu göstergelerden daha çok analize konu olan oranlar vergi özerkliği ve öz gelir oranıdır239. Vergi özerkliği, yerel yönetimlerin gelirleri içerisinde vergi gelirlerinin yüksek olmasını ifade etmektedir. Bu oranın yüksek oluşu mali özerkliğin gücünü göstermektedir. Öz gelir oranı ise mali bağımsızlık hakkında bilgi vermektedir. Öz gelirlerin toplam gelirler içerisindeki payının yüksekliği ise yerelin merkeze olan mali bağımlılığın düşük olduğunu göstermektedir.

Türkiye’de belediyelerin mali özerklikleri değerlendirildiğinde ise şu sonuçlara ulaşmak mümkündür.

236 Michael Goldsmith, “Local Autonomy: Theory and Practice”, Challenges to local Government, 1990, s. 15-36.

237 “Toplam gelir oranı içinde tekrarlayan gelir oranı içsel gelir gücü ve yerel yönetimlerin dış fonlara karşı bağımsızlığını” göstermektedir. Korlu, Çetinkaya, 2015, a.g.m., s. 99.

238 A.g.m., s. 99.

239 Bkz., Eroğlu, Serbes, 2018; Korlu ,Çetinkaya, 2015; Ulusoy, Akdemir, 2009.

Tablo 23. Belediyelerin Mali Özerklik Oranları

Göstergeler 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016

Öz

Gelirler*/Toplam Gelirler

48,70 48,24 47,43 48,11 43,68 39,36 40,49

GBVG aktarılan paylar/Toplam Gelirler

50,63 50,91 51,94 51,12 54,54 58,59 57,51

Vergi

Gelirleri/Toplam Gelirler

17,10 16,88 16,03 15,20 14,84 15,02 15,09

* Öz gelirler: vergi gelirleri, mülkiyet ve teşebbüs gelirleri, sermaye gelirleri ve alacakların tahsilinin toplamından oluşmaktadır.

Kaynak: Eroğlu ve Serbes, a.g.m., 2018, s. 83-100.

Türkiye’de belediyelerin toplam gelirleri içerisindeki en önemli pay genel bütçeden aktarılan vergi gelirlerinin payıdır. 2010 yılında %50,63 olan bu pay 2016 yılına gelindiğinde %57,51 olarak gerçekleşmiştir. Bu durum belediyelerin yıllar itibarıyla merkezi idareye mali bağımlılıklarının arttığını göstermektedir. Belediyelerin öz gelirlerinin toplam gelirler içerisindeki payına bakıldığına payın 2010 yılında

%48,70, 2016 yılında ise %40,49 düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir. Bu payda ise yıllar itibarıyla bir azalma söz konusudur. Vergi gelirlerinin toplam gelirler içerisindeki paylarına bakıldığında ise 2010 yılına %17,10 olan pay 2016 yılına gelindiğinde

%15,09 düzeyinde gerçekleşmiştir. Söz konusu paylardan hareketle Türkiye’de belediyelerin mali özerkliklerinin güçsüz olduğu sonucuna ulaşılabilir. Bu payların arttırılması belediyelerin finansman sorununa çözümünde bir katkı sunabilir.