• Sonuç bulunamadı

Maktûl Yakınları ile Mağdûr Eden Arasındaki İlişki

1.2. SUÇLU KAVRAMININ ANLAM ALANI

1.2.6. Suçlu-Mağdûr İlişkisi

1.2.6.2. Maktûl Yakınları ile Mağdûr Eden Arasındaki İlişki

Bu başlık altında suçun unsurları oluşmadan maktûl velileri ile mağdur eden kişi arasındaki ihtilafa örnek olabilecek Sünnet’teki uygulamayı ele alacağız. Bizim burada maktûl yakınları’ndan kastımız, suçun işlenmesinden dolayı değil, savaşta ölenin yakınları anlamındadır.

Mağdûr eden ise savaşta öldüren anlamındadır. Yoksa Ceza Hukuk literatündeki mağdûr kelimesini burada kullanmadık.438

Hz. Peygamber yakını öldürülen bir kişidir. Amcası Uhud Savaşı’nda öldürülen bir kişidir. Mağdûriyete sebep olan da Hz. Vahşi’dir. Vahşi’ye suçlu denemez. Çünkü suç işlememiştir. Bir fiilin suç olabilmesi için, suçun unsurlarının tamamının o fiilde olması gerekir. Suçun unsurları arasında zikrettiğimiz İşlenen fiilin o anda mübah olmaması gerekir unsuru Vahşî’nin işlediği fiilde yoktur.Savaşta birisini öldürmüştür. Savaşta birisini savaş alanında öldürmek mübahtır. Bu yüzden, işlenen fiil öldürmek’tir. Ama suç değildir. Fiili işleyen Vahşi mağdûr edendir, Rasûlullah da maktûl yakını’dır.

436 Nevevî, XI, 143.

437 Şevkânî, V, 160.

438 Türk Ceza Hukuku’nda “Mağdûr”, ölen kişidir, ölenin akrabaları ve mirastan pay sahibi olanlar ise suçtan zarar gören kişiler’dir. Dönmezer, Nazarî, II, 491.

Araplar arasında bu tür durumlar ise katili öldürmek için bir sebepti. Savaşta yakını öldürülen bir sonraki savaşa intikam almak için gelirdi veya katili bulduğu yerde öldürürdü.Vahşi de bu korkudan dolayı Hz. Hamza’yı öldürdükten sonra Taif’e kaçmıştı.

Mekke’nin Fethi günü, insanlar Hz. Peygamber’e gelerek Müslüman oluyorlardı.439

Vahşi olayı şöyle anlatmıştır:Bir grup insan Rasûlullah’a beni yolladılar. Bana o’ndan korkmamam söylendi. İnsanlarla beraber Rasûlullah'ın yanına varınca Hz. Peygamber bana, Sen Vahşi misin? diye sordu.

Ben: Evet, Ey Allah’ın Elçisi dedim.

Hz. Peygamber.Hamza’yı sen mi öldürdün? dedi, Vahşi: Durum sana haber verildiği gibidir, dedim,

Hz. Peygamber: Bundan sonra yüzünü benden gizlemeye gücün yeter mi? buyurunca, Ben de: Evet cevabını verdim.440

Bu olayda, hem katilin hem de maktûlün velilerinin alacağı çok dersler vardır. Hz.

Peygamber maktûlün bir yakını olarak savaş esnasında amcasını öldüreni affediyor. Bununla birlikte af sürecinde maktûl yakını olarak katile nasıl davranılacağını fiili olarak öğretiyor.

Affediyor, ama görmek de istemiyor. Buna göre onun duygusal bir durum karşısında ölçülü davrandığı görülmektedir.

Psikologlar,duygusal durumlar karşısında duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını ölçülü şekilde yönetenlerin, strese karşı en doğru tepkiyiverdiklerini belirtirler. İdeal kişilik tipinde olanlar, bu kişilerdir. Bunlar sorumluluk alabilirler. Kendilerinden hoşnutturlar.

Etraflarındaki kişileri rahatlatırlar. Bu kişilik yapısına B tipi kişilik ismi de verilir. Kedisi öldüğü için depresyona giren insan olduğu gibi, en yakını öldüğünde eğlenceye giden insan da vardır. Önemli olan ölçülü ve doğru tepkiyi başarmaktır.441

İbn İshâk Meğâzîsi’nde yukarıda zikrettiğimiz olayla ilgili bilgilere ziyade olarak başkabir hususu şöyle nakleder: Vahşi Rasûlullah'ın huzuruna gireceği sırada ona engel olunmak istendi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Onu bırakın yanıma gelsin, zira bin tane

439 Aynî, Umdetu’l-Kârî, XVIII, 228.

440 Buhârî, Megâzi, 24.

441 Nevzat Tarhan, Mutluluk Psikolojisi Stresi Mutluluğa Dönüştürmek, Timaş Yay., İstanbul 2013, 32, 33.

kâfiri öldürmüş olmaktan, huzurumda bir kişinin Müslüman olmasını seyretmek bana daha fazla sevimli gelir442 ifadesini kullanması, Hz. Peygamber in duygusal zekâya hâkim olmada duygu ve düşüncelerinin bilincinde olarak özdenetim yaptığının bir göstergesidir. Üzücü bir durumda yıkılmıyor. Böyle bir durumda kendisini neyin mutlu edebileceğini ayırtedebiliyor.

Bu, onun duygusal zekasına hâkim olduğuna işaret etmektedir.443

Yukarıdaki örneğe dönersek, Vahşi önce kaçıyor. Bu hareketi, öldürülmekten korktuğunu gösteriyor. Hz. Peygamber ile Mekke’nin Fethi günü adeta mecbur kalarak görüşüyor. Hz. Peygamber, amcasının katili ile karşılaşınca amcasını öldürüp öldürmediğini ona soruyor. Vahşi verdiği cevapta Haber size ulaştığı gibidir444diyor. Ben öldürdüm diyerek ikinci bir küstahlık yapmadığı gibi, karşı tarafın yarasını deşmeye çalışmıyor.445

Ayrıca Vahşi’nin kabilesi Mekke’nin Fethi günü Rasûlullah'ın huzuruna geldiklerinde Vahşi Taif’e kaçıyor. Oradaki insanlar Hz. Peygamber’e gittiklerinde, Vahşi önce gitmiyor.

İnsanlar Rasûlullah'ın yanından döndüklerinde Vahşi ile karşılaşıyorlar. İnsanlar ona Haydi git, korkma Rasûlullah affedicidir diye ısrar ettiklerinde gidiyor.446 Onun bu hareketi şuna işaret etmektedir: Mağdûriyete sebep olan kişi, başkasının yakınını cahillik döneminde veya kaza ile ölümüne sebep olmuşsa, ölünün yakınlarına iki de bir görünüp onları üzmemesi, yaralarını deşmemesi gerekir.447

Nitekim Vahşi, bu görüşmenin ardından Rasûlullah'a görünüp onu üzmemek için Humus’a gidip orada yaşamıştır.448

Sonuç olarak Hz. Peygamber maktûl yakınıolarak,yakınını öldüren birisine karşı duygusal zekâyı kullanmayı öğretiyor. İşlediği öldürmeden dolayı maktûlün yakınlarıyla aradaki mesafeyi Vahşi uygulamasıyla ortaya koyuyor.

Ayrıca Vahşi’nin kabilesi, iki kişi arasındaki gerginliği derinleştirecek sözlerden kaçınıyorlar. Vahşi’ye güzel bir şekilde öğüt vererek mağdûr ettiği taraftan özür dilemesini, ona gitmesini istiyorlar.

442 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî,IX, 148.

443 Nevzat Tarhan, Kendinizle Barışık Olmak Duyguların Eğitimi, Timaş Yay., İstanbul 2013, 84, 86.

444 Buhârî, Megâzi, 24.

445 Buhârî, Megâzi, 24.

446 Aynî, Umdetu’l-Kârî, XVII, 214.

447 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî,IX, 150.

448 İbn Hacer, Fethu’l-Bârî,IX, 143.

Bu bölümde ele aldığımız konularda suç ve suçlu ile ilgili kavramasal çerçeveyi, suç ve suçluyla ilgili temel konuları ele almaya çalıştık. Bundan sonraki bölümde Hz. Peygamber’in suça-suçlulara ve zanlılara yaklaşımları ele almaya çalışılacaktır.

İKİNCİ BÖLÜM

HZ. PEYGAMBER’İN SUÇA, SUÇLUYA ve ZANLIYA YAKLAŞIMI

Bu bölümde suç, suçlu ve zanlı’ya Hz. Peygamber’in yaklaşımı ele alınacaktır. Her konuyla ilgili hadîsin birer tarikinin sened ve metin tenkidi yapılacaktır. İlgili hadîsin bütün rivayetlerini toplayıp, ilk dönem eserlerden bunların senedlerini çıkartarak her sahâbînin rivayetindeki râvî incelemelerini yapmak, senedler arası âdıd/şâhid449 vb. ilişkilerin olup olmadığının tespitini yapmak aslolandır. Fakat bu tip bir sened ve metin tenkidi dört tane hadîsin incelenmesini gerektirecek bir çalışmayı hayli uzatacaktır. Biz sadece bir tarikin üzerinden hareketle, rivayetlerin en sahîhlerini veya Kütüb-i Sitte müelliflerinin kitaplarına aldıkları bir rivayetin aslını incelemeye çalışacağız. Onlar kitaplarındaki rivayetleri kendi şartlarına göre makbul450sayarak kitaplarına almışlardır. Aldıkları rivayet üzerinden zaman zaman onları uyguladıkları usüllere temas edeceğiz. Böyle yapmaktaki amacımız ise, her müellifin kitabında uyguladığı tekniği görme imkânını biraz daha fazla yakalamak, suç-suçlu-zanlı konularında elde ettiğimiz bilgileri daha derli toplu olarak bu incelemelerin ardından sunabilmek adına, birer tarikin incelemesini yapacağız.

2.1. SUÇA YAKLAŞIMI

Hz. Peygamber’in suça yaklaşımının ele alınacağı bu başlıkta hırsızlık suçunu konu alan hadîse değinilecektir. Yukarıda ifade edildiği gibi, sened tenkidine kısaca değinildikten sonra, ilgili hadîsimizin metin tenkidi yapılarak Rasûlullah’ın suça yaklaşımı tespit edilmeye çalışılacaktır.

2.1.1. Hırsızlık Suçuna Yaklaşımı