• Sonuç bulunamadı

AmacınınOnlarıSuçlamak Olmaması

2.3. ZANLIYA YAKLAŞIMI

2.3.1. Zanlılara Yaklaşımda Temel İlkeler

2.3.1.2. AmacınınOnlarıSuçlamak Olmaması

Kişilerisuçlamak, onlardasorumluluk duygusunu azaltanbir davranış biçimidir.

Sorumluluk duygusu kalkan insanlar, hata işlemekten çekinmezler. Yapılması gereken, suçlu

780 Şevkânî, V, 271.

781 Mevsılî, IV, 329; Şevkânî, V, 271.

782 Şevkânî, V, 271.

783 Müslim, Hudûd, 22.

784 Buhârî, Muhâribîn, 8, 11, 15; Müslim, Hudûd, 16; Tirmizî, Hudûd, 5.

785 Buhârî, Muhâribîn, 14; Ebû Dâvûd, Hudûd, 24.

786 Müslim, Hudûd, 23-4.

veya suç aramak değil, suçu insanî değer açısından hata olarak görüp, düzeltmeye ve kemâle ermeye bir fırsat olduğunu düşünmektir.787

Hz. Peygamber muhataplarının hiç birisine kötü bir durumu yakıştırmak istemez:788 Bana ne oluyor ki sizi böyle görüyorum789 derdi.

Hz. Peygamber insanları suçla damgalayan değil, onların suçtan uzak, saf ve temiz olduklarını anlamaya çalışan bir yaklaşım içinde olmuştur. Örneğin Hezzâl, yeğeni Mâiz’i, hakkında ayet inmeden Hz. Peygamber’e gitmesi hususunda uyarmıştı. Daha sonra RasûlullahHezzâl’e Mâiz’i elbisen ile örtseydin ya! Bu senin için daha hayırlıydı buyurmuştur.790

İbn Sa’d’ın Tabakâtında geçen rivayette Hz. Peygamber Hezzâl’e Ey Hezzâl! Yetimine ne kötü ettin şeklinde hitap etmiştir. Rivayetin devamışöyledir:Hezzâl, Ey Allah’ın Elçisi had suçlarının sana ulaşmadan örtülebileceği konusunda bir genişliğin olduğunu bilmiyordum dedi. Ardından Hz. PeygamberMâiz’le zina eden kadını yanına çağırdı ve kadına hiçbir şey söylemeden onu serbest bıraktı.791Hz. Peygamberin kadına olan bu yaklaşımı, kişileri suçlayıcı tavırlar içinde olmadığını göstermektedir.

Sahâbenin Eğer, Mâiz ile sonradan recmedilen Gamidiyeli kadın, uzaktan binitlerinden inmeden bu ikrarları yapsalardı veya üçüncü ikrarlarından sonra ikrarlarından dönselerdi. Hz.

Peygamber onlara ceza uygulamazdı792demeleri, onun zanlıların suçlu konumuna geçmemelerini arzu etmesine örnektir.

Aynı şekilde bir namaz çıkışı had cezasını gerektirecek bir suçu işlediğini belirten, fakat işlediği suçun ne olduğunu anlatmayan sahâbîsinden bu konuda bir açıklama yapmasını istememiştir. Zaten bu tür muğlak ifadeler ile yapılan ikrarlarda Hz. Peygamber, suçlunun ikrarından rücu etmesini sağlayacak telkinlerde793bulunurdu.794

Bir başka hadîste Gamidiyeli kadının kendisine recm cezasını uygulaması için ısrarcı olmasına rağmen, Rasûlullah'ın infazı elinden geldiğince geciktirmesi, karşısındakini

787 Jane, Nelsen, Lynn Lott, Stephen Glenn, Sınıfta Pozitif Disiplin-Çocuk, Terc., Miyâse Koyuncu, Hayat Yay., İstanbul 2003, 133-135.

788 Çelik, Kaya, Öztürk, Üsve-i Hasene Tebliğde-Terbiyede-Muâmelede En Güzel İnsan Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Erkam Yay., İstanbul 1425-2004, 328.

789 Buhârî, Menakıb, 25; Müslim, Salât, 119; Ebû Dâvûd, Edeb, 16, Salât 192;

790 Ebû Dâvûd, Hudûd, 7; İbn Kudâme, X, 188.

791 İbn Sa’d, Tabakâtu’l-Kübrâ, Dâr’u Sâdır, Beyrut tsz., IV, 324.

792 Müsned, V, 347; Şevkânî, V, 271.

793 Herhalde dokundun, öptün, kokladın da zina ettim diyorsun tarzındaki telkinler. Ayrıca Bkz. Buhârî, Muhâribîn, 14;Müsned, I, 238, 255.

794 Nevevî, XV, 75.

suçlamama eğiliminde olduğunun delilidir. Buna karşılık günümüzün bazı İslâm ülkelerinde sanığın bütün gücüyle suçunu inkâr etmesine karşılık, infaz için ısrar edilmiş olmasını anlamak mümkün değildir. Bu durum, muradu’n-nebî’ye aykırıdır.795

Sahâbe, eğiliminde olmuşlardı. Muaviye'nin yanına hırsızlık yaptığı iddiasıyla biri getirildi. Polisler o kişiyi Müminlerin emirine doğru söyle!diye sıkıştırıp suçlu konumuna getirmek istiyorlardı. O sırada Muaviye’nin yanında bulunan Ahnef: Her durumda doğru söylemek mucizedirdedi. Bunun üzerine adama ikrarından vazgeçmesi hususu, telkin edildi.

Adam da ikrarından döndü. Ardından da salıverildi.796

Fıkıhta zanlılara muamelede asıl amacın onları suçlamamak olduğu yönünde bir takım kısıtlayıcı şartlarızikredilmiştir.Şöylekiİslâm âlimleri zina suçunun bir kişi hakkında sabit olabilmesi için Şâhidlerindört adil, erkek şâhidolması, sürmedeki mil şeklinde dördünün görmesi, dördünün de aynı yönde ifade vermeleri797gerektiği şeklinde yakalanması zor şartlar getirmişlerdir. Hadîste Maiz’in kendi aleyhine dört kez şâhidlik etmesinden,dört ayrı şâhid istenmesi; Rasûlullah’ın kinâye yapıp yapmadığını sormasından da sürmedeki mil şeklinde dördünün görmesi şartı çıkarılmıştır.

-Şâhidlerin anlaşmalı olarak bir kişiye iftira suçu atmamaları için, çapraz sorguya alınmalarıgerektiği,798

-Hırsızlık suçunun sabit olabilmesi için malın korunaklı bir yerden çalınmış olması, miktarın 1/4 dinardan yüksek bir meblağ olması gerektiğini söylemişlerdir.799

-Recm cezasının evli kişide uygulanabilmesi için muhsan olma şartının sadece suçlu da değil, eşinde de olması gerektiği,800 vb. hususlardır.

795 Coşkun, Hadîs Değerlendirmelerinde Bütünlük, 293.

796 İbn Kudâme, X, 188.

797 Mevsılî, IV, 326-7.

798 İbn Rüşd, Ebû’l-Velid Muhammed b. Ahmed, Bidâyetü’Müctehid Ve Nihâyetü’l-Müktesid, Dâru’l-Hadîs, Kâhire2004-1425, IV, 223.

799 Mevsılî, IV, 354.

800 Mevsılî, IV, 328.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HZ. PEYGAMBER’İN SUÇA KARŞI ALDIĞI TEDBİRLER

Suç oranları her geçen gün artmaktadır. Toplumun bir kesimi suçun faili olurken bir kesimi de mağdûru olmaktadırlar. Bu durum suça engel olmayı, suçun sebeplerini bulup çözümler sunmayı gerekli kılmaktadır.

Orta ve Yeni Çağlarda suç ile ilgili Montesquieu, Voltaire, Rousseu çeşitli çalışmalar yapmışlardır.801

Son iki asırdır Batı’da suçun sebeplerini araştıran çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların yanı sıra suç problemini aşmak için Batı’da bir takım mektepler kurulmuştur.

Lombroso Mektebi, Sosyalist Mektep şeklinde oluşumlar gerçekleşmiştir. Bu oluşumların başında Fere,Garofalo, Lombroso, Freud, Guerry gibi kişiler çalışmalar yapmışlar,802 ancaktatmin edici öneriler sunamamışlardır. Bunun da nedeni meseleyi tek yönlü ele almaları, diğer yönlerini ihmal etmeleridir.803 Bunlardan bazıları suçun sebebini coğrafî etkiye, ekonomiye, ırkçılığa, çeşitli psikozlara, sosyolojik, vb. nedenlere bağlamışlardır.804

Koruyucu Hâkimlik ismini verdiğimiz bu bölümde suça sebep olan bütün saikleri düşünmeye çalıştık. Konuları bu şekilde ele almayı kendimize hedef kabul ettik. Suçun sebepleri ile çözümleri arasındaki alakayı kurmaya çalıştık. Suçun sebeplerini belirlemede ise psikoloji, tıp, hukuk, kriminoloji ilimlerinden istifade etmeye çalıştık.

Batılı hukukçulardan Costant, Kriminoloji’yi nazarî ve tatbîkî olmak üzere ikiye ayırır.

Nazarî Kriminoloji’nin içerisinde suç sosyolojisi, suç psikolojisi gibi ilim dalları yer alır. Suç Sosyolojisi, Nazarî olarak suça sebep olan olayları araştırır. Örneğin içki, sosyal muhit vb.

hususları inceler. Suç Psikolojisi ise, suçun ortaya çıkmasına ve gelişmesine sebebiyet veren ruhî etkenleri araştırır. Tatbîkî Kriminoloji’nin içerisinde ise, suç siyaseti, suç prophylaxie’si gibi ilimler yer alır. Suç Siyaseti’ne göre, Devletin suçları önlemek için bir takım tedbirler alması gerekir. Bu tedbirlerin içerisinde din, ahlâk gibi bütün vasıtalar yer alır. Suç Prophylaxie’sine göre ise Halk Topluluğunun suçun oluşmaması veya azaltılması için bir

801 Dönmezer, Kriminoloji, 2.

802 Dönmezer, Kriminoloji, 67, 68, 72.

803 Dönmezer, Kriminoloji, 12.

804 Dönmezer, Kriminoloji, 67-74.

takım tedbirler alması gerekir. Devlet ve halk aldıkları bu tedbirleri uygularsalar, suçlar azalır.805

Suç oluşmadan önce, suçun oluşabileceği ferasetini kazandırma noktasında, kişilere ve topluma yönelik Hz. Peygamber’in sünnetinde örnekler vardır. Biz bunları tespit etmeye çalışacağız. Suç sebeplerini ve Sünnet’teki çözüm önerilerini yakalamağa gayret edeceğiz.

Suça karşı alınan bu tedbirleri, suçun sebeplerini ve bunların önlemlerini tespit etmek kadar bunları hayata geçirmek de son derece önemlidir. Bu görev dinî açıdan inananlara düşmektedir. Zira Müminler, imanlarının gereği olarak putlardan, içkiden, kumar, fâl oklarından ve diğer bütün suçlardan; şirkten ve leşten nefret ettikleri gibi nefret etmeleri gereğini kendi nefislerinde yaşamaları gerekmektedir.806

Rasûlullah da yaşadığı dönemde suç işlemeğe sevk eden etkenlerden toplumu korumayı, nefisleri terbiye edip vicdanları duru halde tutmayı arzu etmiştir. Bu yüzden toplumun suçla bağlarını koparmayı hedeflemiştir. Bunu da yaşadığı dönemde Sahâbesiyle beraber ortaya koymuştur.807

Hz. Peygamber, İslâm’ın korunmasını hedeflediği beş temel değere dine, cana, akla, ırza, mala karşı işlenmiş suçları, suçun hukûkî unsuru saymıştır. Topluma iyiliği hâkim kılıp, kötülüğü uzak tutmayı emri bi’l-ma’ruf ve’n-nehyi ani’l-münker kendisine ilke olarak benimsemiştir. Bu ilkeleri korumak, onu suç karşısında duruş sergilemeye sevketmiştir.808 Bu ilkeleri korumanın yolları suçla mücadele etmenin ilkeleri haline gelmiştir.

Akıl hastanelerinde yatan hastaların tamamı, Hz. Peygamber’in korumayı hedeflediği bu beş hususun dejenere olması sonucu buralara düşmüşlerdir. Buralarda yatan her 100 kişiden ancak 5-10 tanesi, aylar süren tedaviler sonucu ıslah olabilmektedirler. Bunlar da belli bir süre sonra tekrar alkolün, esrarın ve diğer suçların pençesine düşebilmektediler. Bundan dolayı, bu tür hadîseler vukû bulmadan alınacak tedbirler, dünyada önem kazanmaktadır.809

Psikolojik hastalıkların yanı sıra suçun ekonomik zararları da suç oluşmadan alınması gereken tedbirleri önemli kılmaktadır. 1964 yılında Amerika’da suçun ekenomiye verdiği

805 Dönmezer, Kriminoloji, 7.

806 Zemahşerî, III, 150.

807 Kutup, IV, 2489.

808 Boynukalın, XXXVII, 454.

809 Saygılı, Ruh Hastalıkları, 118-119.

zarar 20 milyar dolardır. Suça karşı ödenen sigorta primlerinin tutarı, 106 milyon dolardır.

Suç oluştuktan sonra verdiği zararlar bu rakama dahil değildir.810

Yukarıda kişi ve toplum bazında bazı olumsuzluklara değindik. Günümüzdeki bu olumsuzluklar, bu bölümde ele alacağımız konuları daha da önemli hale getirmiştir.

Bu nedenle Hz. Peygamber’in Sünneti’nde suça sebep olan saikler ve çözüm yolları tespit edildi.Suçtan koruyucu bu hususlar, şahsa ve topluma yönelik olmak üzere iki başlık altında ele alınacaktır.

3.1.FERDE-NEFSE YÖNELİK TEDBİRLERİ

Nefis kelimesi sözlükte ruh, can, hayatın ilkeleri, nefes, varlık, zat, insan, kişi, heva ve heves, beden, kan, bedenden kaynaklanan süfli arzular anlamındadır.811

Kur’ân’da ruh,812 zat ve öz varlık813 anlamlarında kullanılmış; ayrıcaKur’ân’da nefsin özelliklerinden, Yaptığı kötülükleri kınama,814 daha ileri aşamada huzura kavuşma815 şeklinde bahsedilmiştir.

Modern psikoloji nefsi, içgüdü olarak tanımlamıştır. Arapçada ise, ilm-i nefsiyye olarak tanımlanmaktadır.816

Nefsin yapısı gereği her şeyi isteyeceği, isteklerinin ne kadarının menfaatine uygun olduğunu düşünmeden yalnızca istediği ortaya konulmuştur.

İnsan beyninin sağ ön bölgesi zevk almak; sol ön bölgesi acı, elem ve kederden kaçınmak, hazzı kontrol etmek yönünde işlemektedir. Yakınlarına cinsel tacizde bulunmak, yolda gördüğü genç kız ya da kadınlara laf atmak gibi yaşından beklenmeyen davranışlar sergileyen birisinin beyninin sol ön bölgesindeki kontrolün bozulduğunu söylemek mümkündür.817

Toplumsal normlar olarak tanımlanan isteklerin ertelenmesi gibi eğilimler beyinde kayıtlıdır. Bu durumu hayvanlardaki işleyişle anlatalım. Hayvanlar, karınlarını doyurmak

810 Dönmezer, Kriminoloji, 21.

811 Uludağ, Süleyman, “Nefis”, DİA, T.D.V. Yay., İstanbul 2006, XXXII, 526.

812 6. En’am: 93.

813 2. Âl-i İmrân: 28-30.

814 75. Kıyamet: 2.

815 89. Fecr: 27.

816 Nevzat Tarhan, İnanç Psikolojisi Ruh, Beyin ve Akıl Üçgeninde İnsanoğlu, Timaş Yay., İstanbul tsz., 179.

817 Tarhan, İnanç Psikolojisi, 180.

dışında bir gerekçeleri olmadığı takdirde kendi türlerinden ya da diğer cinslerden herhangi bir canlıya zarar vermezler. Oysa insan farklıdır. O yalnızca temel ihtiyaçlarının peşinde koşmaz.

Takdir edilme, güvenilme, gelecekle ilgili tehlikeye düşmeme,daha fazlasını isteme vb.

eğilimleri vardır. 818

Hz. Peygamber’in sünnetinde insanda bulunan bu eğilimleri olumlu yönde eğiterek kişiyi suça götürecek davranışlardan uzak tuttuğuna dair örnekler vardır. Hz. Peygamber’in hadîslerinin kişileri alternatifli düşünmeye sevkeden, onların eğilimlerini daha ulvî değerlere odaklandırmak için çeşitli teşviklerde bulunan, öfkeyi kontrol altına aldırtan, eğilimlerin suça dönüşmemesi hususunda caydırıcı ifadeler kullanan bir yönü vardır. Bundan sonra ele alacağımız başlıklar altında bu hususlar örneklendirilerek ele alınacaktır.