• Sonuç bulunamadı

Mahmud Paşa Nâhiyesi (Nâhiye-i Cami’ül-Merhum Mahmud Paşa)

2. İSTANBUL’ DA YEŞİL ALANLAR ÜZERİNE NOTLAR

5.2 Mahmud Paşa Nâhiyesi (Nâhiye-i Cami’ül-Merhum Mahmud Paşa)

1460’lı yılların başında inşaatına başlanan cami, imaret, türbe, han, hamam, medrese, sıbyan mektebi ve mahkemeden oluşan Mahmud Paşa Külliyesi 1473-74 yıllarında tamamlanmıştır (Gündüz,2003, s. 380). Hadîkatü’l-Cevâmi’de caminin bilinmeyen bir kilise üzerine inşa edildiğinden sözü edilse de bu konu hakkında net bir bilgi yoktur. Barkan ve Ayverdi’ye göre; Mahmud Paşa Nâhiyesi Tahtakale'yi Bahçekapı rıhtımına bağlayan yolun üzerinde çarşı alanında oldukça işlek bir alandadır (Barkan ve Ayverdi 1970’den aktaran Gündüz, 2003, s. 380; Kuban, 1996, s. 199). Kapalıçarşı’ya, Haliç bölgesindeki limanlara yakın olması ve ticaret bölgesi olarak kabul edilmesi dolayısıyla yerleşim için de talep gördüğü anlaşılan nâhiyede daha çok ticari yapılar dikkat çekmektedir. Öztuna’ya göre nâhiye sınırlarında bulunan Kapalıçarşı kapladığı 300000 m2 alan ile dünyanın en büyük kapalı çarşısı ve ticaret alanıdır (2004, s. 205). Nâhiye sınırları dahilindeki Mahmud Paşa Külliyesi ve Kapalıçarşı dışındaki en önemli yapılar, II Mehmed Dönemi’nde yapılan Kürkçühanı, 1515 yılında yaptırılan Kasım Paşa Mescidi ve 1550-51 yılları arasında yaptırılan Rüstem Paşa Medresesi’dir. Kasım Paşa Mescidi’ne sonraki yıllarda farklı padişahlar tarafından kat eklenmiş, büyütülmüş ve Hâliyâ Camii olmuştur. Ayrıca Kasım Paşa Mescidi Mahallesi’nde Mahmud Paşa’nın beş bin akçe gelir getiren bir konağının olduğu bilgisi bulunmaktadır (Barkan ve Ayverdi, 1970, s.53). 1540 ve 1551 tarihli Haseki Hürrem Sultan vakfiyelerine göre Daye Hatun Mescidi Mahallesi’nde ise Haseki Hürrem Sultan tarafından yaptırılan 52 odalı iki katlı bir han bulunmaktadır. Bu han adı geçen vakfiyelerde Yenihan olarak anılmıştır (Kartal, 2012, s. 224).

Nâhiye, 16. yüzyılda İbrahim Paşa ve Sultan Beyazid nâhiyeleri ile birlikte merkez kabul edilebilecek nâhiyelerdendir. Ayrıca nâhiye, Atik Ali Paşa ve İbrahim Paşa nâhiyeleri ile birlikte ticaretin merkezidir (İnalcık, 2019, s.130). Nicolas De Nicolay bu bölgede Avrupa’da bulunmayacak kalitede ve çeşitte ürünler bulunduğunu belirtmiştir (2014).

101

Şekil 5.8 : Mahmud Paşa Nâhiyesi’nin konumu (İnalcık, 2001; Ayverdi, 1958; Ayverdi ve Barkan, 1976; Canatar, 2004’ ten yararlanılarak yazar tarafından

düzenlenmiştir).

Ayverdi (1958) haritasına göre Fatih Dönemi sonlarında nâhiyede altı mahalle bulunmaktadır (Şekil 5.9). 1546 ve 1600 tarihli İVTD’lerine göre ise nâhiyede dokuz mahalle bulunmaktadır. Defter kayıtları karşılaştırıldığında nâhiye genelinde mahalle sayılarının artmamış olduğu gözlemlenmektedir. Dolayısıyla nâhiyede mahalle gelişimlerinin 1546 yılına kadar tamamlandığı 1546-1600 yılları arasında Mahmud Paşa Nâhiyesi’nde yeni bir mahalle kurulmadığı söylenebilir (Çizelge 5.3). Vakıflar ve yapılar dikkate alındığında ise nâhiyenin iskân faaliyetleri bakımından 16. yüzyılın ilk yarısında en parlak dönemini yaşadığı söylenebilir.

Şekil 5.9 : Ayverdi mahalle haritasında Mahmud Paşa Nâhiyesi’nin konumu ve mahalleleri (Ayverdi, 1958; yazar tarafından düzenlenmiştir).

102

Çizelge 5.3 : Mahmud Paşa Nâhiyesi’nin mahalleleri ve vakıf sayıları. Mahalle sayısı (1546 ve 1600) Vakıf sayısı (1546) Vakıf sayısı (1600)

1 Mahmud Pasa Camii Mahallesi 30 33

2 Şeref Aga Mescidi Mahallesi 4 3

3 Daye Hatun Mescidi Mahallesi 14 11

4 Kasım Pasa Mescidi Mahallesi 26 31

5 Sevr Mescidi Mahallesi 5 4

6 Hacı Sinan Mescidi Mahallesi 12 10

7 Sahhaf Süleyman Mescidi Mahallesi 6 6

8 Hubyar Mescidi Mahallesi 13 9

9 Küçük Hacı Ahmed Mescidi Mahallesi

16 16

Toplam 126 123

Mahallelerden üçü 1958 tarihli Ayverdi Haritası’nda bulunmazken Barkan ve Ayverdi (1970)’nin verdiği bilgilere göre Kasım Paşa Mescidi Mahallesi; Mahmud Paşa Camii Mahallesi, Sevr Mescidi Mahallesi ve Şeref Ağa Mescidi mahallelerine sınır olması muhtemeldir, Hacı Sinan Mescidi Mahallesi Sultan Mahmud ve Daye Hatun Mescidi mahallelerine sınır olarak düşünülebilir, Sahhaf Süleyman Mescidi Mahallesi’nin zamanla Ayverdi haritasında Hubyar Mescidi Mahallesi olarak belirtilen alanın bir kısmında kurulmuş olması muhtemeldir49. Mahallelere isimlerini veren mescidlerden Daye Hatun Mescidi ve Hubyar Mescidi dışındaki mescidlerin hiçbiri bugün mevcut değildir.

1546 Tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defterine Göre Mahmud Paşa Nâhiyesi’nde Yeşil Alanlar

1546 kayıtlarına göre Mahmud Paşa Camii Mahallesi, Kasım Paşa Mescidi Mahallesi vakfiye sayılarından anlaşılacağı üzere nüfusun en yoğun olduğu alanlardır. Ayrıca bahsi geçen mahallelerde hane sayıları dikkate alındığında ise yerleşimin en yoğun olduğu mahallelerdir. Küçük Hacı Ahmed Mescidi Mahallesi de söz konusu iki mahalle kadar yoğun olmasa da yerleşimin diğer mahallelere göre revaçta olduğu bir mahalledir. Sevr Mescidi Mahallesi ise yerleşimin en seyrek görüldüğü mahalledir. Barkan ve Ayverdi’nin belirttiğine göre Sevr Mescidi, Mahmud Paşa tarafından yaptırılmış ve masrafları Mahmud Paşa Camii vakıflarından karşılanmıştır (1970, s. 58). Mahmud Paşa bu mescidi Topkapı Sarayı ile Mahmud Paşa Camii arasında bir

49 Müller Wiener tarafından hazırlanmış harita ve Ayverdi (1958) mahalle haritası üstüste düşünüldüğünde Sahhaf Süleyman Mescidi Hubyar Mahallesi sınırlarında kalmaktadır.

103

alana yaptırarak yerleşimin söz konusu bölgeye doğru kaymasını ve kentsel boşlukların ortadan kalkmasını sağlamaya çalışmış olmalıdır (Mahallenin kurulduğu alan ve nâhiyenin genel durumu için Şekil 5.11 incelenmelidir).

Şekil 5.10 : 1546 Yılı Mahmud Paşa Nâhiyesi’nin kent unsurlarını içeren harita. (Çoban Şahin, 2020)

Nâhiye genelinde hânehâ-i tâhtanî şeklinde kaydedilen alçak/alttaki hâneler olarak tarif edilebilecek yapıların yoğunluğu dikkat çekmektedir. Bu sonuçtan yola çıkarak nâhiye genelinde tek katlı veya alçak yapıların yoğun olduğundan bahsedebiliriz. Ayrıca nâhiye genelinde başta Mahmud Paşa Camii ve Şeref Ağa Mescidi mahallelerinde olmak üzere ‘höcerat’ olarak kaydedilen odalar toplulukları yoğunluktadır (Bkz: Çizelge B.1). Bu durum, nâhiye genelinde ticari yapıların yoğunluğu ile bağlantılı olarak bekar nüfusa işaret etmektedir. Ayrıca Şeref Ağa Mescidi Mahallesi’nde Kapalıçarşı’ya en yakın mahalledir. Kapalıçarşı’da çalışan zanaatkar ve çırakların da bu mahallede ikamet etmiş olması muhtemeldir. Nâhiye genelindeki en yoğun ticaret yapıları olan dükkân, dekâkin Mahmud Paşa Camii Mahallesi civarında yoğunlaşmaktadır.

104

1546 kayıtlarına göre Mahmud Paşa Nâhiyesi’nde 16 bağçe ve 2 cüneyne dışında herhangi bir yeşil alana rastlanmamaktadır (Bkz: Çizelge B.2). Yeşil alanların yoğun olmamasına rağmen bir-i ma ve zulleler yoğundur. Bağçelerin genellikle Mahmud Paşa Camii ve Kasım Paşa Mescidi mahalleleri civarında yoğunlaştığı görülmektedir. Mahmud Paşa Camii’nin çeşitli sosyal işlevlere sahip yapılar bulunduran külliye olmasının ve Kasım Paşa Mescidi’nin kentin iskânında etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca her iki mahallenin kurulduğu alanda topoğrafya eğrilerinin diğer mahallelere göre az olması söz konusu mahallelerin düze yakın bir alanda konumlandırıldıklarını göstermektedir (Bkz: Şekil 5.10). Kasım Paşa Mescidi Mahallesi’nde dükkân ve oda sayıları az, hane tipi yerleşimler yoğundur. Menzillerde muhavvata olarak belirtilen alanlar Mahmud Paşa Camii Mahallesi’nde ağırlıktadır (Bkz: Çizelge B.2). Ayrıca 1546 tarihli İVTD’ de hiçbir vakfiyede ağaç bahsi geçmemektedir.

Nâhiye dahilinde bir-i ma ve muhavvata ile vakfedilmiş konutların bulunduğu alanda vakfedilen bağçeler dikkat çekmektedir. Bu bilgiler konut ihtiyaçları için üretim yapıldığını düşündürmektedir.

1600 Tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defterine Göre Mahmud Paşa Nâhiyesi’nde Yeşil Alanlar

1600 yılında nâhiyenin kent unsurları incelendiğinde, 1546 yılından farkının Hasanpaşa Medresesi’nin inşa edilmiş olduğu görülmektedir (Bkz: Şekil 5.11). 1600 tarihli İVTD kayıtları incelendiğinde ise, 1546 tarihli defterdeki vakfiyelerle benzerlikleri dikkat çekmektedir. Öncelikle vakfiye sayıları dikkate alındığında (Çizelge 5.3) nâhiye genelinde yerleşimde artmadığı düşünülebilir.

105

Şekil 5.11 : 1600 yılı Mahmud Paşa Nâhiyesi’nin kent unsurları haritası. (Çoban Şahin, 2020)

1588 yılındaki Büyük Bedesten Yangını, nâhiyedeki yerleşimi etkilemiş olmalıdır. Mahmud Paşa Camii ve Kasım Paşa Mescidi mahalleleri en yoğun iskân alanlarındandır. Konut sayılarında az sayıda artış olsa da höcre-höcerat olarak belirtilen odaların sayılarında dikkate değer bir artış olmamış, hatta bazı mahallelerde bir azalma olmuştur. Bu durum, söz konusu dönemde halkın refah seviyesinin artmış olması olarak yorumlanabilir. Tüm bu değişimler dolayısıyla yapı tipleri değişmemiş 1546 kayıtlarında olduğu gibi hânehâ-i tâhtanî şeklinde kaydedilen alçak/alttaki hâneler olarak tarif edilebilecek yapıların ve höcerat olarak kaydedilen odalar topluluklarının yoğunlukları devam etmiştir.

1600 tarihli İVTD kayıtlarında 16 bağçe ve 11 cüneyne bulunmaktadır. Cüneynelerin yoğunluk göstermesi dikkat çekmektedir. Yeşil alanlar Kasım Paşa Mescidi Mahallesi’nde yoğunluk göstermektedir. Bir-i ma olarak adlandırılan su kuyularında ve gölgelik oturulabilecek alanlar olan zulle sayılarında orantılı bir yoğunluk görülmektedir.

Nâhiye genelinde biri Kasım Paşa Mescidi Mahallesi, biri Hacı Sinan Mescidi Mahallesi ve ikisi Sahhaf Süleyman Mescidi Mahallesi’nde olmak üzere 4 vakfiyede

106

ağaçlar vakfedilmiştir. Hepsi eşcar-i müsmire şeklinde kaydedilen meyve veren ağaçlardır. Bahsi geçen alanlar birbirine yakın mahallelerdir. Barkan ve Ayverdi, Sahhaf Süleyman Mescidi Mahallesi’nde Bizans Dönemi’nde de hamam olarak kullanılan alanda İbrahim Paşa tarafından yaptırılan bir dönem kullanıldığı düşünülen ama ne zaman kullanım dışı olduğu kayıtlara geçmeyen, Acımusluk Hamamı bulunduğunu belirtmektedir (1970, s. 61). Sözü edilen hamamların varlığı, bölgede suyun fazla olabileceğine işaret etmektedir (belki kayıtlara geçmemiş akar bir çeşme de olabilir). Bu durum ağaçların yetişmesinin ve vakfedilmesinin sebebi olarak düşünülebilir.

Nâhiyedeki vakfiyelerde ‘çardak’ kelimesine rastlanmamıştır. Yapı yoğunlukları ve muhavvata durumu karşılaştırıldığında (Bkz: Çizelge B.1; Çizelge B.2) Küçük Hacı Ahmed Mescidi Mahallesi’nde muhavvata yoğunluğu, yerleşimdeki boşluklu alanları akla getirmektedir.

Nâhiye dahilinde bir-i ma ve muhavvata bulunan konutların bulunduğu alanlardaki bağçeler ve cüneyneler dikkat çekmektedir.

Mahmud Paşa Nâhiyesi’nde Yeşil Alanların Sürekliliği ve Değişimi

1546 ve 1600 tarihli İVTD’leri birlikte değerlendirildiğinde Mahmud Paşa Nâhiyesi’nde vakfiye sayılarının ve vakfiyelerdeki yapıların çok da artmadığı gözlemlenmiştir. Bunun sebebi, 1588 Bedesten yangını olabileceği gibi insanların yeni açılan mahallelere dolayısıyla farklı nâhiyelere yerleşmesi olarak da açıklanabilir. Yapı ve yerleşim yoğunluğu çok artmamakla birlikte nâhiye genelinde cüneynelerin yoğunluğunun arttığı gözlemlenmektedir. Bu fark özellikle Daye Hatun Mescidi, Kasım Paşa Mescidi ve Sevr Mescidi mahallelerinde yoğunlaşmaktadır. Sevr Mescidi Mahallesi’nde 1596 yılında yapılan Hadım Hasan Paşa Medresesi artışın sebebi olarak düşünülebilir (Bkz: Şekil 5.12). Defterler ve haritalar birlikte değerlendirildiğinde ibadet yapılarına, eğitim yapılarına ve sosyal olanaklara sahip yapılara yakın mahallelerde iskân faaliyetlerinin ve yeşil alanların arttığı görülmektedir.

Vakfiyelerde höcre/höcerat olarak belirtilen bekar odalarının fazla olduğu alanlarda yeşil alanlar azdır. Ayasofya Nâhiyesi’nde olduğu gibi bekar odalarının azaldığı alanlarda da yeşil alanların artması dikkat çeken bir durumdur. Bekar odaları ile yeşil alanlar arasında tersine bir ilişki olduğu söylenebilir.

107

5.3 Atik Ali Paşa Nâhiyesi (Nâhiye-i Cami’ül-Merhum’ül-Mağfürun Leh Ali