• Sonuç bulunamadı

Mütekaddimûn Dönemi Eserleri

2. DUAFÂ LİTERATÜRÜNDE SERİKATÜ’L-HADÎS

2.1. Mütekaddimûn Dönemi Eserleri

Hicrî üçüncü asır duafâ203 ve suâlât204 eserlerinden Yahyâ b. Maîn’in (v. 233/848)

Su'âlâtü İbni'l-Cüneyd li-Yahyâ b. Ma'în, Kitâbuhu’t-Târih205, Buhârî’nin et-Tarihu’l- kebîr, Ebû Zür’a’nın (v. 264/878) ed-Duafâ’sı ve Berzeî’nin ona Suâlât’ı, Nesâî’nin Kitabü’d-Duafâ ve’l-metrûkîn adlı eserleri seçilmiştir. Su'âlâtü İbni'l-Cüneyd’de, Yahyâ

b. Maîn râvîlerden birini yalancı olarak cerh ettikten sonra onun hadis hırsızı olduğunu

203

Hicrî üçüncü asır Duafâ Eserleri için bk. Karagözoğlu, Zayıf Râvîler, s.47-84.

204 Suâlât literatürü için bk. Mustafa Tatlı, “Hadis Edebiyatında Suâlât Türü Eserler”.

205 Eserin Suâlât olarak değerlendirilmesi gerektiğine dair izah için bk. Mustafa Tatlı, “Hadis

44

belirtmiştir.206 İbn Maîn, Kitâbuhu’t-Târih’de de bir râvî için sika olmadığını ifade

ettikten sonra, hadis hırsızı olduğunu dile getirmiştir.207

et-Tarihu’l-kebîr’de bir yerde İbn Maîn’den iktibasla bir râvînin hadis hırsızı olduğu belirtilmiştir.208

Diğer eserlerde ise hadis hırsızlığına dair bir veri tespit edilememiştir. Hadis hırsızlığı ile nitelenen râvîler, yoğun olarak üçüncü asırda yaşamış olmasına rağmen, münekkidler tarafından bu dönemde çoğunlukla hadis hırsızı olarak anılmadığı gözlenmiştir. Ayrıca ilgili eserlerin hacimleri düşünüldüğünde muhtevalarında birer tane hadis hırsızı vasfının bulunması bu dönemde cerh lafzı olarak terimin nadiren kullanıldığını göstermektedir. İlgili kitaplarda cerh lafzını kullanan kişinin Yahyâ b. Maîn olması ise, hicrî üçüncü asırda münekkidin dilinde hadis hırsızı teriminin var olduğunu göstermektedir.

Hadis hırsızlarına dair hicrî üçüncü asır duafâ ve suâlât literatüründen seçilen mezkûr kitaplarda hadis hırsızları cerh edilirken leyse bi şey209, fihi nazar210, kâne yekzibu211 leyse bi sika212, zayıf213, metrûku’l-hadîs214 kavramları kullanılmıştır. Ayrıca İbn Adî’nin el-Kâmil adlı eserinde üçüncü asır münekkidlerinden intikal eden bilgilere bakıldığında hadis hırsızlarının kezzâb215

, zayıf216, hadisi yazılmaz217 şeklinde

nitelendiği görülmüştür. Bu bilgilerin neticesinde hicrî ikinci asır ile hicrî üçüncü asırda yoğun olarak baş gösteren hadis hırsızlığı meselesinin ancak hicrî dördüncü asır ricâl kitaplarında spesifik bir kavram olarak kendisine yer bulduğu ortaya çıkmıştır.

206 Yahyâ b. Ma'în, Su'âlât İbni'l-Cüneyd li-Yahyâ b. Ma'în, s. 350.

207 Yahyâ b. Ma'în, et- Tarîh (Dûrî), III, 180.

208 Buhârî, et-Tarihü'l-kebir, I, 67.

209

Yahyâ b. Ma'în, Su'âlât İbni'l-Cüneyd, s. 407.

210 Buhârî, et-Tarihü'l-kebir, IV, 3.

211 Sa’di el-Hâşimî, Ebû Zür'a er-Râzî ve cühuduhu fi's-sünneti'n-nebeviyye, II, 495-496.

212 Nesâî, Kitâbu’d-duafâ ve’l-metrûkîn, s. 47.

213 Nesâî, Kitâbu’d-duafâ, s. 51.

214

Nesâî, Kitâbu’d-duafâ, s. 218.

215 İbn Adî, el-Kâmil, III, 561.

216 İbn Adî, el-Kâmil, II, 149.

217

45

Hicrî üçüncü asırdaki rivâyet seyrini gördükten sonra çalışmanın mebâniini oluşturan dördüncü asırdan seçilen Kitâbü’l-Mecrûhîn ve el-Kâmil adlı iki eser ile devam edilecektir. Böylece mütekaddim dönemden seçilmiş iki eserde hadis hırsızlığının ne şekilde incelendiğinin panoraması çizilecek, sonrasında ise, sekizinci ve dokuzuncu asırdan seçilmiş, temsil gücü yüksek Mîzânü’l- i‘tidâl ve Lisânü’l-Mîzân adlı iki eserde hadis hırsızlarının seyri takip edilecek, iki dönem arasındaki geçişler eserlerin özellikleri dikkate alınarak ortaya konacaktır.218

İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn’in mukaddimesinde yirmi nevide râvîlerin cerh sebeplerini zikreder. Burada onuncu nevide râvîlerin hadisleri kalb etmesi ve tesviye tedlîsine yer veren müellif, Sâlim ile meşhûr hadisin Nâfî’ye atfedilerek rivâyet edilmesinden bahsetmiştir ki bu hadis usûlü kitaplarının serikatü’l-hadîsi anlatırken en fazla kullandığı argümandır. Onbirinci nevide ise, -tedlîs dışında- râvîlerin hocalarından işitmedikleri hadisleri rivâyet etmelerine yer verir. Burada râvîlerin kitaplarına eklemelerde bulunduğunu dile getirir.219 İbn Hibbân 34 hadis hırsızına yer verdiği kitabında, Muhammed b. Câbir b. Yesâr b. Talk el-Yemâmî adlı hadis hırsızının “âmâ olduğunu, kitabına kendisine ait olmayan hadisleri eklediğini, zikredilen hadisleri çaldığını ve tahdîs ettiğini” söyler. Bu sebeple onbirinci nevinin de hadis hırsızlığı kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.220

İbn Hibbân, hadis hırsızlarını cerh ederken en fazla yesriku’l-hadîs ibaresine yer verir. Bununla beraber eserinde, iki kez yesriku’l-ahbâr221 lafzına da rastlanmıştır.

218 Müelliflerin hayatı ve eserlerin özellikleri hakkındaki ayrıntılı bilgi için bk. Karagözoğlu, Zayıf

Râvîler, s. 91-107; 166-176.

219

İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 72-73.

220 Onuncu ve onbirinci nevinin hadis hırsızlığı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine dair bk.

Sönmez, İbnu Hibbân ve Cerh- Ta‘dîl Metodu, s. 71-74.

221

46

Râvîlerin rivâyette bulundukları kimselere, cerh-ta‘dil durumlarına yönelik bilgiler veren İbn Hibbân, onlara ait örnek hadisler de zikretmiştir. Hadisleri isnadlarıyla birlikte zikreden müellif, isnadlar hakkında tek tek bilgi vermiştir.222 Zikrettiği hadislerde isnadları parçalayarak vermeyi tercih eden müellifin, İbrahim b. Abdullah b. Hâlid adlı hadis hırsızına dair zikrettiği isnad örneği şu şekildedir:

Rasûlullah < İbn Abbas < Amr b. Dînar <İbn Cüreyc < Haccac b. Muhammed < Hadisin metni < İbrahim b. Abdullah b. Hâlid < Ubeyd b. El-Heysem < Hüseyin b. Abdullah < İbn Hibbân.

İbn Hibbân, bunun yanında hadis hırsızlarının rivâyetlerinin kabul edilip edilmeyeceğine ve delil değerine dair bilgiler aktarmıştır. O râvîlere dair bu kanaatini “onunla ihticâc caiz olmaz”223, “ondan rivâyette bulunmak doğru değildir, zîra o mezhebinin davetçisidir”224 şeklinde belirtmiştir.225 Rivâyet hakkında ise, “bu haber bâtıldır”226, “bu (hadis) maklûbdur”227, “bu hadis bâtıldır, aslı yoktur”228

demiştir. Ayrıca kendisinden önceki üçüncü asır münekkidlerinden Yahyâ b. Maîn ve Ahmed b. Hanbel’in hadis hırsızları hakkındaki görüşlerini isnadlı olarak zikretmiştir.229

Hadis hırsızlarının beldelerine dair bilgiler veren İbn Hibbân, râvîlerin hangi bölgelerden rivâyetlerde bulunduklarını “Iraklılardan230/Medinelilerden231/Basralılar ve

222 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 137.

223هب جاجتحلاا زوجي لا

224هبهذمىلإةيعادناكهنلاهنعةياورلالحيلا

225 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 139, 232, 310; II, 136, 493.

226 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 137.

227 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 145.

228

İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 205.

229 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 145, 204; II, 123, 280, 286, 493.

230 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 119, 253; II, 189, 280, 286, 322, 493.

231

47

Kûfelilerden232/Şamlılardan233 rivâyette bulunur” şeklinde ifade ederek isnadların bölgesel seyrine de vurgu yapmıştır. Bu durum hadis hırsızlarının hangi bölgelerde yoğunlaştığını anlamada yardımcı bir unsur olmuştur.

Râvîler hadis hırsızlığının yanında, tesviye tedlîsi yapmak234, hadisleri kalb etmek235, sikalardan münker rivâyetlerde bulunmak236, meşhûr bir tarikten rivâyet edilen hadise uydurduğu anlaşılmasın diye yeni bir isnad getirmek237

, sikalara ait olmayan hadisleri onlara yamamak238, insanların kitaplarından işitmedikleri hadisleri rivâyet etmek239, mevkûfları ref etmek240, hadis uydurmak241, sikalardan onlara ait olmayan isnadlarla rivâyette bulunmak242, sikalardan mu‘dal rivâyetlerde bulunmak243, mürselleri müsned hale getirmek244, sikalar adına uydurma hadis rivâyet etmek245, ferd rivâyetlerde bulunmak246 gibi kusurlarla eserde cerh edilmişlerdir.

İbn Adî, el-Kâmil adlı eserinde Kitâbü’l-Mecrûhîn’deki hadis hırsızlarının iki katından daha fazlasına yer vermiştir. Mukaddimesinde men kezebe hadisinin tariklerini zikreden İbn Adî, “Rasulullah Adına Yalan Söyleyen Kimsenin Cezalandırılması” bâbında hadis hırsızlarından bu hadisi çalan kimselere yer vermiştir.247

Bunun yanında “Kendisinden İlim [Hadis] Alınamayacak Kimsenin Vasıfları” bâbında ise hadisi

232

İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 145; II, 125.

233 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 131.

234 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 137. 235 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 115. 236 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 204. 237 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 253-254. 238 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 310. 239 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 341. 240 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, I, 451.

241 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 9.

242 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 76.

243 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 123.

244

İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 286.

245 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 302.

246 İbn Hibbân, Kitâbü’l-Mecrûhîn, II, 493.

247

48

öğrenmenin gayelerinden bahsetmiş ve “hadis çalmayı ilim çalmaktan daha tehlikeli”248 görmüştür.249

Eserde 83 hadis hırsızı incelenmiş, râvîlere dair bolca hadis örneği verilmiştir. Râvîlere müstakil biyografiler açan İbn Adî, bazı hadis hırsızları için ise müstakil biyografi açmamış, başka biyografilerin içerisinde ele almayı yeterli görmüştür.250

Bir kısmında ise müstakil biyografi açmış ancak burada hadis hırsızlığına işaret etmemiş, ancak başka bir râvî biyografisinde bu kişinin hadis çaldığını belirtmiştir.251

el-Kâmil’de bazı hadis hırsızlarının biyografilerinde cerh lafzı olarak hadis hırsızlığı geçmemiş ancak hem râvînin kendi biyografisinde hem de başka bir râvînin biyografisinde satır arasında hırsız olduğu anlaşılmıştır.252 Hadis hırsızlarını anlatırken ilk olarak cerh lafızlarına yer veren İbn Adî253

, râvîlerin bir kısmında beldelerine ve yaşadıkları yere işaret etmiştir. Bununla beraber râvînin meşhûr lakabına da değindiği görülmüştür. Râvîlerin bir kısmında, Yahyâ b. Maîn254

, Ahmed b. Hanbel255, Buhârî256, Abdân el-Ahvâzî257, Nesâî258 gibi münekkidlerinin görüşlerini isnadlı bir şekilde belirtmiş, bazılarında ise sadece kendi görüşünü vermeyi yeterli

248 لاملا ةقرس نم دشأ ملعلا ةقرس

249 İbn Adî, el-Kâmil, I, 364.

250

İbn Adî, el-Kâmil, I, 424 (Hakem b. Mübarek’in müstakil biyografisi olmadığı halde Ahmed b. Abdurrahman b. Vehb’in biyografisinde hadis hırsızı olarak cerh edilmiştir.), İbn Adî, el-Kâmil, II, 581 (Abdullah b. Şübrüme, Sabit b. Musa’nın biyografisinde hadis hırsızı olarak cerh edilmiştir.)

251

Amr b. El-Ezher’in müstakil biyografisi için bk. İbn Adî, el-Kâmil, VII, 700-704; aynı râvînin hadis hırsızı olarak anıldığı yerler için bk. İbn Adî, el-Kâmil, III, 163; V, 331

252 Süleyman b. Îsa es-Siczî’nin hadis hırsızı olarak anıldığı yer için bk. İbn Adî, el-Kâmil, III, 163, aynı

râvînin müstakil biyografisi için bk. İbn Adî, el-Kâmil, V, 331

253

Bazı râvîlerde cerh lafzı belirtilmemiş, ancak râvînin biyografisi incelendiğinde hadis hırsızı olduğu ya metinden veya bir hadis münekkidinin ilgili sözünden anlaşılmıştır. Bk. İbn Adî, el-Kâmil, I, 448; II, 220. Bazı durumlarda ise İbn Adî, râvînin hadis hırsızı olduğuna dair kanaatini biyografinin sonunda zikretmiştir. Bk. İbn Adî, el-Kâmil, V, 341

254 İbn Adî, el-Kâmil, II, 146.

255

İbn Adî, el-Kâmil, II, 146.

256 İbn Adî, el-Kâmil, II, 315.

257 İbn Adî, el-Kâmil, I, 448.

258

49 görmüştür.259

İbn Adî, biyografilerde râvîye dair örnekler zikrettikten sonra, ilgili hadis veya biyografi hitama ererken kâle’ş-şeyh lafzıyla kendi yorumlarını belirtir.

İbn Adî’nin yer verdiği hadis hırsızlarının yaklaşık yarısına yakınında isnad analizi yapıldığında râvîlerin büyük çoğunluğunun açıkça semâa delalet eden haddesenâ lafzıyla rivâyette bulunduğu görülmüştür. Râvîlerin tebe-i tabiûn tabakasından sonra yaygın olarak hadis hırsızlığı faaliyetini yürüttükleri tespit edilmiştir.

Râvîleri hadis hırsızlığı ile cerh ederken çoğunlukla yesriku’l-hadîs lafzına yer vermiş, iki yerde yesriku hadise’n-nâs260

, bir yerde yesriku’ehâdîs261, bir yerde zamirin merciinden anlaşıldığı üzere serikatü’l-hadîs262

, bir yerde yesriku hadîse’d-dıâf263 ibâreleri biyografilerde yer almıştır. Ayrıca râvîlerin hadisleri nitelenirken mesrûk264 ifadesine yer verilmiştir.

Râvîlerin cerhine sebep olan hadisleri birçok örnek üzerinden dile getiren İbn Adî265, her hadisi isnadıyla birlikte vermiş, râvînin hadis hırsızlığı yaparken isnadda kimin/kimlerin266 yerine kendisini ikâme ettiğini çoğunlukla ismiyle belirtmiştir. İbn Adî, bunu “bu hadis X kişiyle ma’ruftur, Y bunu ondan çalmıştır” şeklinde açıklamıştır.267

İbn Adî’nin çoğunlukla metni sahih hadisler için kullandığı bu ibare, metni uydurma olan hadislerde ise iki farklı şekilde tezahür etmiştir. Eğer uydurma metin, hadis hırsızları arasında elden ele geziyorsa o zaman kimin kimden çaldığını

259 Münekkidlerin ilk geçtiği yer zikredilmiştir. Diğer atıflar için bk. EK-2.

260 İbn Adî, el-Kâmil, III, 561; VII, 105.

261

İbn Adî, el-Kâmil, VI, 275.

262 İbn Adî, el-Kâmil, IX, 428.

263 İbn Adî, el-Kâmil, IX, 450.

264 İbn Adî, el-Kâmil, IX, 394; X, 653.

265 Müellif, bir kısım râvîlerde ise râvînin hadis hırsızı olduğunu belirtmiş ancak örnek vermemiştir.

Bk. İbn Adî, el-Kâmil, VI, 564.

266 Hadis hırsızı, isnadda birden fazla kişinin rivâyet ettiği hadisi de kendisine nispet edebilir. Bk. İbn

Adî, el-Kâmil, VI, 82.

267

50 belirtmiştir.268

Uydurma metnin sadece bir hadis hırsızı tarafından isnadı uydurulmuşsa “bu hadis bu isnadla bâtıldır” ifadesini kullanarak hadis hırsızının da içinde bulunduğu isnadı okuyucuya göstermiştir.269 Bazı durumlarda ise râvîye dair uydurma hadis örneklerini zikretmekle iktifa etmiştir.270

Kitapta birden fazla râvî tarafından çalınan hadisler görülmektedir.271 İbn Adî hadis hırsızlığı yapan kimselerin bazen tek tek isimlerini zikretmiş bazı durumlarda ise “bu hadisi bu râvî ile birlikte duafâ’dan bir grup çaldı”272

diyerek hadis hırsızlığı yapan bir topluluktan bahsetmiştir.

İbn Adî, hadis hırsızlarını anlatırken onların cerhine sebep olan başka kusurlarına da dikkat çekmiştir. Bunlar arasında, sikalar adına bâtıl rivâyetlerde bulunmak 273, ma’ruf olmayan kimselerden hadis tahdîs etmek274, münker rivâyetlerde bulunmak ve isnadlara ziyade yapmak275, sikalardan gayr-ı mahfûz hadisler tahdîs etmek276, görmediği kimselerden hadis rivâyetinde bulunmak277, mevkûf hadisleri ref etmek278, hadis uydurmak ve hadisi başka birisine yamamak279, isnadları280 ve metinleri kalb etmek281, isnadlarda tesviye tedlîsi yapmak282, mürselleri vasletmek,283 metne ziyadede bulunmak284, görmediği kimselerden rivâyette bulunmak285 zikredilebilir.

268 İbn Adî, el-Kâmil, I, 397, 448.

269 İbn Adî, el-Kâmil, VIII, 13, 199.

270

İbn Adî, el-Kâmil, IX, 174.

271 “Men kezebe” hadisini çalan birden fazla hadis hırsızı hem eserin mukaddimesinde hem de bu

râvîlerin biyografileri anlatılırken dile getirilmiştir. Bk. İbn Adî, el-Kâmil, I, 97; VI, 82, VIII, 195.

272 İbn Adî, el-Kâmil, I, 434.

273

İbn Adî, el-Kâmil, I, 396.

274 İbn Adî, el-Kâmil, I, 403.

275 İbn Adî, el-Kâmil, I, 427.

276 İbn Adî, el-Kâmil, II, 148.

277 İbn Adî, el-Kâmil, III, 127.

278

İbn Adî, el-Kâmil, III, 414.

279 İbn Adî, el-Kâmil, III, 548.

280 İbn Adî, el-Kâmil, V, 343.

281

51

Ayrıca İbn Adî incelemiş olduğu hadis hırsızlarından birisinde mesrûk hadisleri “Adevî’nin hadisleri Çalması ve Hadislere Başka Kimseler Eklemesinin Zikredilmesi” şeklinde bir başlık altında incelemiştir.286

İbn Adî, hem hadis hırsızlarının isnada kendilerini eklediklerini belirtmiş, hem de isnadda değiştirlen diğer isimlere dikkat çekmiştir.287

Mütekaddimûn dönemindeki iki eserin inceledikleri hadis hırsızları dikkate alındığında İbn Hibbân’ın eserinin mukaddimesinde, hadis hırsızlığına lafzen değilse de, açmış olduğu cerh nevilerindeki örnekler üzerinden zihnî arka planda bahsettiği kanaatine varılabilir. Hadis hırsızlarına dair ele aldığı 34 biyografide, râvîlere dair hükümleri de dile getirmiştir. İlgili biyografilerde az da olsa -6 atıf- kendisinden önceki üçüncü asır müelliflerinin görüşlerine yer vermiştir. Râvîlerin, hadis hırsızlığı dışında cerh edildikleri diğer sebepleri de ortaya koymuştur. Bunun yanı sıra hadis hırsızlarının mensûbiyeti, yaşamış olduğu yerler konusunda da bilgiler vermiştir. İbn Adî, eserinin mukaddimesinde mesrûk bir hadise örnek vermiş ve buradaki hadis hırsızlarının adlarını tek tek zikretmiştir. Eserinde 83 hadis hırsızına yer veren müellif, kendisine müstakil biyografiler açmadığı hadis hırsızları istisna edilirse, râvîlerin cerh sebeplerine, beldelerine, lakaplarına yer vermiştir. Kendisinden önceki üçüncü asır münekkidlerine, İbn Hibbân’a göre daha fazla yer vermiştir. Râvîlere dair pekçok hadis zikreden İbn Adî, biyografilerde kendi görüşlerine de yer vermiştir. Onun hadis hırsızlığı

282 İbn Adî, el-Kâmil, V, 652.

283

İbn Adî, el-Kâmil, VI, 275.

284 İbn Adî, el-Kâmil, VIII, 637. Ali Kuzudişli, hadis hırsızlarının metne ziyâde yaptığını düşünmektedir.

Ancak ilgili kitaplardan yapılan taramalarda hadis hırsızlarında sadece bir ravî için bu ifade ile karşılaşılmıştır. Kanaatimizce metne müdahalede bulunmak hadis hırsızları arasında yaygın olarak yapılan bir şey değildir. Onların fiili, metni olduğu gibi çalarak isnadla ilgili değişiklikler yapmaktır. (Bk. Kuzudişli, “Hadis Hırsızı (Sâriku’l-Hadîs): Bir Cerh Teriminin Anlattıkları”, s. 51).

285 İbn Adî, el-Kâmil, X, 164.

286 İbn Adî, el-Kâmil, III, 551.

287

52

meselesinde, en önemli ayricâlıklarından biri, vermiş olduğu bu örnek hadislerde hadisin aslında kime ait olduğunu, eğer isnadda birden fazla değişiklik yapıldıysa bunları tek tek belirtmesidir. Eserinde toplu hadis hırsızlıklarına da yer veren münekkid, râvîlerin uydurma veya sahih metni çalmalarını kullandığı ifadelerle vurgulamış ve uydurma hadislerin, hadis hırsızları tarafından nasıl yaygınlaştırıldığını göstermiştir. O da tıpkı İbn Hibbân gibi, râvînin hadis hırsızlığı dışındaki cerh sebeplerini belirtmiştir.

Mütekaddimûn dönemi eserlerine yönelik bu değerlendirmelerden sonra, müteahhirûn dönemi eserleri hadis hırsızlığı zaviyesinden incelenecek, tekrara düşmemek kabilinden İbn Hibbân ve İbn Adî’nin görüşleri ihtisar edilecek, bunun yanında iki dönem eserleri arasında bazı karşılaştırmalar yapılacaktır.