• Sonuç bulunamadı

Müteahhirûn Dönemi Eserleri

2. DUAFÂ LİTERATÜRÜNDE SERİKATÜ’L-HADÎS

2.2. Müteahhirûn Dönemi Eserleri

Zehebî, eserinin mukaddimesinde istifade ettiği kaynakları, cerh edilen râvîlerin vasıflarını, kullandığı cerh tabirlerine yer vermiştir. Müellif burada müttehem bi’l-kizb lafzını kullansa da husûsen serikatü’l-hadîs ibaresine yer vermemiştir.288

Zehebî,

Mîzânü’l-i‘tidâl adlı eserinde hadis hırsızlarını cerh ederken en fazla yesriku’l-hadîs

ibaresini kullanmıştır. Bunun yanında iki kez müttehem bi serikati’l-hadîs289

ve bir kez de min esraki’n-nâs li hadîs290 lafzına yer verdiği gözlenmiştir. O aynı zamanda, hadis ıstılâhı olarak serikatü’l-hadîs lafzının sınırlarını çizmiş ve el-Mûkizâ adlı eserinde kavramın tanımlama yoluna gitmiştir.

Zehebî’nin eserindeki biyografilere bakıldığında İbn Adî’ye göre oldukça muhtasar olduğu göz ardı edilmemelidir. İbn Adî’nin hadis hırsızına dair verdiği birçok

288 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 109-115.

289 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 127; IV, 401.

290

53

örneğe karşın, Zehebî’nin biyografileri bazen birkaç satır olacak kadar kısadır.291 Zehebî, râvîlerle alakalı İbn Hibbân ve İbn Adî’nin eserlerinden oldukça istifade etmiş, ancak bu bilgileri aktarırken zaman zaman ihtisara gitmiş, İbn Hacer ise bu bilgileri eseri Lisânü’l Mîzân’da ikmal etmiştir.

Zehebî, râvîleri anlatırken onların rivâyette bulundukları kimseleri, beldelerini, cerh edildikleri vasfı ve önceki münekkidlerin onlar hakkında zikrettikleri ibareleri belirtir ve onlara ait kimi zaman birkaç örnek hadise yer verirken292 bazen hiç hadis zikretmez.293 Zehebî, biyografilerin çoğunda önceki münekkidlerden alıntılar yapsa da, hadis hırsızlarının bir kısmında kendi görüşüne kultü lafzıyla yer verir. Bu görüşlerde hadis hırsızının yalancı olduğuna dair bir cerh lafzı,294

hadis hırsızının önemli bir âlimin hocası olduğu295

, nisbesine dair ek bir bilgi296, râvî hakkında önceki münekkidin rivâyette bulunduğu hadis sayısı ve o münekkidin görüşleri297, râvîden rivâyette bulunan talebeleri ve beldesi298, vefat tarihi299, künyesi300, râvînin asıl isminin ne olduğu301 gibi bilgilerle karşılaşılabilir.

Zehebî’nin, Mîzânü’l-i‘tidâl’deki hadis hırsızlarını incelerken en fazla yararlandığı kaynaklar İbn Hibbân ve İbn Adî’nin eserleridir. Müellif, bu iki münekkidin görüşlerine sık sık atıfta bulunmuştur. Zehebî bunun yanında hadis

291 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, V, 150.

292 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 160-161.

293

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 167-168, 221; II, 299, 415.

294 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 161. 295 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 224. 296 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 238. 297 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 380. 298 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 391.

299 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 169; III, 395.

300 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 278.

301

54 hırsızlarının biyografilerinde, Yahyâ b. Maîn302

, Ali b. el-Medînî (v. 234/849)303, Osman b. Ebû Şeybe304, Ahmed b. Hanbel, Amr b. Ali el-Fellâs (v. 249/864)305,Buhârî (v. 256/870)306, Iclî (v. 261/875)307, Ebû Zür’a308, Ebû Dâvûd (v. 275/889)309, Ebû Hâtim310, Salih Cezere (v. 293/906)311, Nesâî (v. 303/915)312, Ebû Ya‘lâ el-Mevsîlî (v. 307/919)313, Ukaylî (v. 322/934)314, Ezdî (v. 374/985), Dârekutnî (v. 385/995), Hâkim (v. 405/ 1014)315, İbn Merdûye (v. 410/1020)316, Berkânî (v. 425/1034)317, Hatîb318, İbnü’l-Cevzî319

gibi kendisinden önceki münekkidlerin görüşlerine yer vermiştir.

Zehebî’nin yararlandığı münekkidler ile mütekaddim dönemi âlimlerinin yararlandığı münekkidler karşılaştırıldığında, müellifin kendisinden öncekilere göre oldukça fazla kaynaktan istifâde ettiği ortaya çıkmaktadır. Mütekaddimûn dönemi eserlerinde kendilerinden önceki münekkidlere dair bilgiler senedli bir şekilde belirtilirken müteahhirûn dönemi eserlerinde bu bilgiler isnadsız bir şekilde yer almıştır.

Râvîler hadis hırsızlığının yanı sıra münekkidler tarafından kezzâb320, la be’se bih321, metrûk322, müttehem bi’l-kizb323, leyse bi şey324, leyse bi sika325, zâhibü’l-

302 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 379.

303 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 33.

304 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 385.

305 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 156.

306

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 278.

307 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, VI, 370.

308 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 73.

309

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 33.

310 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 383.

311 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, VI, 127.

312 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 420. 313 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, V, 342. 314 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, V, 183. 315 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 161. 316 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 283.

317 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 249.

318

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 141.

319 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 142.

320 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 224.

321

55

hadîs326, şeyh327, zayıf328, fîhi nazar329, metrûku’l-hadîs330, râfızî331, şîî332 olarak nitelenmiş; mevzû hadisler rivâyet etmek333, rivâyetlerinde çokça tedlîs yapmak334, telkin kabul etmek335, işitmediği rivâyetleri tahdîs etmek336 hocaları adına hadis uydurmak337, sikalar adına münker rivâyetlerde bulunmak338, isnadları metinlere terkib etmek339 gibi faaliyetlerinden dolayı cerh edilmişlerdir.340

Zehebî, mütekaddim dönemdeki iki esere göre, hadis hırsızlarının vefat tarihine daha fazla yer verse de hadis hırsızlarının kâhir ekseriyeti düşünüldüğünde çok az râvînin vefat tarihi ile karşılaşılmıştır.341

İbn Adî’de satır arasında hadis hırsızı olduğu anlaşılan râvîlere dair Zehebî, müstakil biyografiler açmıştır.342

Zehebî, hadis hırsızlarında mükerrer biyografilere de yer vermiştir. Hadis hırsızlarından Zeyd b. Avf343

, aynı zamanda Fehd b. Avf344 olarak anıldığı için eserin ilgili yerlerinde iki kez geçmiştir. Bunun yanı sıra İbn Hacer

322 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 420.

323

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 12.

324 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 73.

325 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 168.

326 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 249.

327

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 372.

328 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 33.

329 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 278.

330 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, V, 183.

331 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, V, 328.

332

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, VII, 199.

333 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 161.

334 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 357.

335

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 346.

336 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 395.

337 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, V, 150.

338 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, V, 205.

339

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, VI, 127.

340 Bu paragraftaki cerh lafızlarında, İbn Hibbân ve İbn Adî’nin cerh ibarelerine mükerrer olmaması

hasebiyle yer verilmemiştir.

341 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, I, 379- 380, 421; II, 142, 236, 249, 299, 357; III, 34, 348, 395; IV, 325; V,

474; VI, 47, 127, 175, 263, 268, 290, 347; VII, 159, 199

342

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, II, 345 ( Hakem b. Mübârek); III, 300 ( Süleyman b. Şuayb es-Siczî); IV, 50 ( Abbas b. el-Hasen el-Belhî).

343 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 155.

344

56

tarafından aynı kişi olduğu tespit edilen Muhammed b. Ahmed b. Yezîd el-Belhî345 ile Muhammed b. Ahmed b. Yezîd es-Sülemî’yi346 de Zehebî, ayrı kişiler olarak zikretmiştir.347

Yine Süleyman b. Şuayb es-Siczî348 ve Süleyman b. Îsâ es-Siczî349 aynı kişi olmalarına rağmen iki farklı biyografi şeklinde sunulmuştur.

Ayrıca hadis hırsızlarından Abdullah b. Muhammed b. Sinan güvenilir bir râvî olan Ravh b. el-Kâsım’dan yüzün üzerinde rivâyette bulunmuş hatta bu hadis hırsızının lakabı rivâyette bulunduğu Ravh’a nispetle “er-Ravhî” olarak anılmıştır.350

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân’ı Zehebî’nin Mîzânü’l-i‘tidâl’ine tekmîle351

olarak yazdığı için biyografilerde öncelikle Zehebî’nin yorumları, sonrasında ise İbn Hacer’in katkıları yer almaktadır. Bu sebeple hadis hırsızları ele alınırken, gerekmediği sürece Zehebî’nin görüşleri belirtilmemiş, İbn Hacer’in kanaatleri öne çıkarılmıştır. İbn Hacer, biyografilerde Zehebî’nin görüşünü verdikten sonra intehâ diyerek kendi görüşüne ve diğer âlimlerden eklemek istediği bilgileri zikretmiştir.352

Kitapta hadis hırsızları cerh edilirken en fazla kullanılan ibâre yesriku’l-hadîs lafzıdır. İbn Hacer’in ilavelerinde iki yerde yesriku’l-ehâdîs353, bir yerde yesriku ehâdîse’s-Sevrî354

, bir yerde de sereka’l-hadîs ifadesi yer almaktadır.355

345 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, VI, 43.

346 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, VI, 47.

347 Mükerrer olduğu bilgisi için bk. İbn Hacer, Lisânu’l-Mîzân, VI, 505.

348

Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 300.

349 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, III, 308.

350 Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl, IV, 181-182.

351 Ancak burada İbn Hacer’in, Zehebî’nin Mîzân’ında yer alan Kütüb-i Sitte râvîlerini dışarıda bıraktığı

gözardı edilmemelidir. Bk. Lisânu’l-Mîzân, (Müellifin mukaddimesi), I, 191

352

Karagözoğlu, Zayıf Râvîler, s. 174

353 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 401; VII, 325.

354 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VIII, 100.

355

57

Müellif eserinde incelediği 92 râvîde, Mîzân’a ilave olarak yararlandığı kaynaklar arasında Hâkim’in Tarihu Nîsâbûr’u356, Hatîb’in el-Müttefik ve’l-

müfterik’i357, İbn Hibbân’ın es-Sikât’ı358 ve Sahîh’i359, Halîlî’nin el-İrşâd’ı360, İbnü’l- Muzaffer’in Garâibu Mâlik b. Enes’i361, İbnü’l-Cevzî’nin el-Mevdûât’ı362, Ebû Nuaym’ın Tarîhu İsbehân’ı363, Dârekutnî’nin el-İlel’i364, Hâkim’in el-Medhal’i365, İbn Mende’nin Ma‘rifetu’s-sahâbe’si366

sayılabilir.

Görüşlerine yer verdiği münekkidler arasında Mîzân’a ilave olarak, Ebû Nuaym (v.219/834)367, İbn Nümeyr (v. 234/849)368, Muhammed b. el-Müsennâ (v. 252/866)369, Bezzâr (v. 292/905)370, İbn Ukde (v. 332/944)371, Hamza es-Sehmî (v. 427/1036)372,Ali b. el-Medînî373, İbnü’s-Sem’ânî (v. 489/1096)374, Cûzekânî (v. 543/1148)375, bulunmaktadır.

İbn Hacer, râvîlerin bir kısmında Zehebî’ye itirazlar yöneltmiştir. Zehebî İbrahim b. Bekr eş-Şeybânî’yi, İbn Adî’den atıfla hadis hırsızı olarak nitelemiştir. İbn Hacer ise, İbn Adî’den alıntılanan Zehebî’nin yorumunu şüpheli karşılamış ve İbn

356 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 238.

357 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 253.

358 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 254.

359 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VI, 272.

360

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 120.

361 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 120.

362 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 68.

363

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, IV, 560.

364 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 176.

365 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 397.

366 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VI, 208.

367

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 608.

368 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 498.

369 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 41.

370 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 370.

371 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 340.

372

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 61.

373 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 560.

374 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, IV, 279.

375

58

Adî’nin bu râvî için çok fazla hadisi bulunmayan, rivâyetlerinden bir kısmının mesrûk hadis, bir kısmının ise münker rivâyet olduğunu dile getirmiştir.376Ancak İbn Adî’de râvînin biyografisine bakıldığında İbn Adî’nin mezkûr hadis hırsızı için Zehebî’nin de belirttiği gibi kâne bi-Bağdâde, yesriku’l-hadîs [Bağdatlıdır, Hadis hırsızlığı yapar] ibaresini kullandığı görülmüş377, İbn Hacer’in zühulda bulunduğu gözlenmiştir.

İbn Hacer’in itirazları elbette bu râvîyle sınırlı kalmamıştır. İbn Hibbân’ın es-

Sikât’ta zikrettiği İbrahim b. Müceşşir adlı hadis hırsızı hakkında münekkidin hata

yaptığını ifade etmiştir.378

İbn Hibbân’ın yanı sıra, Zehebî’nin râvî hakkında İbn Adî’de, Hasen b. Abdurrahman biyografisinde zikredilen İbrahim b. Müceşşir’e dair hadis hırsızlığı bilgisine yer vermediği gözlenmiş379

ve İbn Hacer bunu biyografiye ilave etmiştir.380

Onun itirazlarından birisi de Ahmed b. Sâlim b. Hâlid b. Câbir b. Semüre adlı hadis hırsızı için gerçekleşmiştir. İbn Hibbân’ın Ahmed b. Semüre olarak isimlendirdiği bu zâtın nisbesinde problem olduğunu Darekutnî’den alıntılayarak ifade eden Zehebî, bu kişinin gerçek adının Ahmed b. Seleme b. Hâlid b. Câbir b. Semüre olduğunu dile getirmiştir. İbn Adî ile İbn Hacer ise bu kişinin Ahmed b. Sâlim olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak Zehebî’nin İbn Hibbân’ın serikatü’l-hadîs ile vasıfladığını söylediği bu râvî hakkında İbn Hacer böyle bir bilgiye rastlamadığını, bu kişinin hadis hırsızlığı ile vasıflanmadığını söyleyip, Zehebî’nin aksine görüş beyan etmiştir. Ancak Lisânü’l-

376 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 254.

377

İbn Adî, el-Kâmil, II, 11.

378 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 339.

379 İbn Adî, el-Kâmil, III, 540-541.

380

59

Mîzân’ın muhakkiki Ebû Gudde’ye göre günümüzdeki Mîzânü’l-i‘tidâl’in matbû

nüshasına bakıldığında bu ibârenin düşmüş olduğu görülmektedir.381

Yine Ahmed b. Seleme el-Kûfî adlı hadis hırsızı için de İbn Hacer, Zehebî’ye itirazda bulunur. Zehebî bu râvînin nisbesinin Semürî olduğunu dile getirir.382 İbn Hacer, Semürî383 nisbesine sahip olan kimsenin Ahmed b. Sâlim olduğunu, Dârekutnî’nin onu Ebû Seleme olarak andığını ve İbn Adî’nin bu iki şahsı künyelerinden ayırdığını belirtir. İbn Adî’ye göre Ahmed b. Sâlim es-Semürî, Ebû Semüre künyesine, Ahmed b. Seleme el-Kûfî ise Ebû Amr künyesine sahiptir. Ayrıca İbn Hacer, Ahmed b. Seleme’nin hadis hırsızları arasında yaygın olarak çalınan “Ben ilmin şehriyim, Ali de kapısı” hadisini çaldığını ifade eder.384

İtirazlarından biri de Ahmed b. Abdullah b. Meysera adlı hadis hırsızı hakkındadır. Zehebî, bu râvî hakkında İbn Hibbân’dan alıntılayarak “onun hadisleri ile ihticâc helal olmaz ve hakkında eleştiri bulunmaktadır [tekellemû fîhi]” demiştir. Ancak İbn Hacer, ilgili eserde tekellemû fîhi kısmını göremediğini ifade etmiştir.385

Ancak İbn Hibbân’ın Kitâbü’l-Mecrûhîn’inde İbn Hacer’in yer verdiği hadis hırsızlığına dair bir ibâre yer almaz.386 Ayrıca Ebû Gudde’nin dipnotta işaret ettiği üzere Kitâbü’l-

Mecrûhîn’in metninde tekellemû fîhi ibâresi de yoktur. Muhakkikin tahminine göre,

381 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 466-467; ayrıca bk. Muhakkikin dipnotu ve Zehebî, Mîzân, I, 236.

382 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 473.

383 Mîzânu’l-i’tidâl’in kullandığımız neşrinde nisbe “es-Semerkandî” olarak geçmektedir. Bk. Zehebî,

Mîzân, I, 238.

384 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 474.

385 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 497.

386

60

Zehebî’nin burada Ebû Hâtim olarak kasdettiği kişi Ebû Hâtim er-Râzî’dir ve o el-Cerh

ve’t-ta‘dil’de mezkûr râvî için yetekellemûne fîhi387

cerhini kullanmıştır.388

Abdurrahman b. el-Hâris el-Kefertûsî adlı hadis hırsızı hakkında ise Zehebî, isminin Ahmed b. Abdurrahman olduğunu ama bazen de Abdurrahman dendiğini temriz sîgasıyla ifade etmiştir. İbn Hacer ise Ahmed b. Abdurrahman’ın râvînin babası olduğunu ve ikisinin de aynı lakapla -Cahder [kısa boylu]- anıldıkları için bu şekilde bir karışıklığın olduğunu belirterek durumu açıklığa kavuşturmuştur.389

İbn Hacer’in itirazlarından biri de İbn Adî’de hadis hırsızı olarak vasıflanmamış bir râvînin, Zehebî’nin eserinde İbn Adî tarafından hadis hırsızı olarak anılmasıdır. Ma‘dân b. Îsâ ed-Dabbî, Mîzan’da hadis hırsızlığı ile itham edilirken İbn Hacer bu kişinin Hâlid b. Ğassân olduğunu, Ma‘dân b. Îsâ’nın hadis hırsızı olarak anılmadığını belirterek Zehebî’ye itiraz etmiştir.390

İbn Hacer’in itirazlarının yanında, Zehebî’ye yapmış olduğu tekmîlelerde râvînin isim değişikliğine dair bir bilgi391, Zehebî’nin yer vermediği münekkidlerin yorumları392

, hadis hırsızına dair anlattığı kıssada eksik bıraktığı kısımlar393, râvînin beldesi394, mezhebine yönelik bilgiler395, vefat tarihleri396 görülmüştür. Bazı

387 İbn Ebû Hatim, el-Cerh ve't-ta'dil, I, 58.

388

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 497.

389 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 92-93.

390 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VIII, 106; ayrıca bk. İbn Adî, el-Kâmil, IV, 334.

391 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 272.

392 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 444; III, 68.

393

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 515.

394 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 68; VI, 10.

395 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 351.

396

61

biyografilerde ise İbn Hacer, Zehebî’nin râvî hakkında verdiği bilgilere hiçbir eklemede bulunmamıştır.397

Ayrıca İbn Hacer, İbrahim b. Abdullah b. Hâlid adlı hadis hırsızının biyografisinde İbn Hibbân’dan alıntı yaparken geçen yüsevvi’l-hadîs cerh lafzının tesviye tedlîsine delalet ettiğini açıklamıştır.398

Zehebî’nin dışında İbn Hacer’in râvîleri cerh ederken hadis hırsızlarına dair aktardıkları ibâreler daifü’l-hadîs, vâhi’l-hadîs399

, müstakîmü’l-hadîs400, leyse bi’l- kavî401, yüfsidü’l-hadîs402, yetekellemu fîhi403, kesîrü’l-vad‘404, leyse bi-şey405, münkerü’l-hadîs406, kesîrü’l-vehem407, zâiğ408, sika409, yuhaddisü bi’l-menâkîr ani’s- sikât410, la şey’411, mechûl412 şeklinde tavsif edilir. Ayrıca râvîler hakkında “Sika râvîler

adına bâtıl [isnadlar] uydurur.413

Bir hadisi diğerinin içerisine dâhil ediyordu, sika değildir.”414

şeklinde cerh ifadelerine yer vermiştir.

397 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 65, 280; IV, 505; V, 524; VI, 281.

398 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, I, 304.

399

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 41.

400 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 132.

401 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, II, 370.

402

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 465.

403 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 560.

404 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, IV, 560.

405 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 176.

406

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 267.

407 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 398.

408 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VI, 11.

409 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VI, 272.

410 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VII, 325.

411

İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VIII, 218.

412 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, VIII, 344.

413 İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, V, 397.

414

62

İbn Hacer’in biyografilerde Mîzân’a ilave olarak vefat tarihi eklediği hadis hırsızları da olmuştur.415

Müteahhirûn dönemi eserleri serikatü’l-hadîs zâviyesinden incelendiğinde, mütekaddim dönemi eserleri Kitâbü’l-Mecrûhîn ve el-Kâmil’den çokça istifade ettikleri, bunun yanı sıra diğer münekkidlerin de görüşlerine sık sık yer verdikleri gözlenmiştir. Müteahhirûn dönemi eserlerinde, mütekaddimûn dönemi eserlerine göre örneklerin sayısı azalmış, âlimlerin görüşleri verilirken isnadlar terk edilmiştir. İbn Hacer’in eseri Zehebî’ye tekmîle olarak yazıldığı için zaman zaman müellifin itirazları ile karşılaşmak kaçınılmazdır. Mütekaddim dönemde 34-83, müteahhir döneminde 92-94 aralığında hadis hırsızına ulaşılmış olması, İbn Hibbân’ın eseri istisna edilirse, hadis hırsızlarının büyük bir kısmının İbn Adî tarafından tespit edildiğini, Zehebî ve İbn Hacer’in az bir eklemede bulunduğunu göstermektedir ki müteahhirûn eserlerindeki bu farklı isimlerin İbn Adî’nin vefatından sonra ortaya çıkanlar da hesaba katıldığında çok şaşırtıcı olmadığı ortadadır.

Sonuç olarak hicrî üçüncü asır eserlerinde hadis hırsızlığı kavramının çok az kullanıldığı, bu vasıftaki râvîlerin daha çok yalancı olarak anıldığı tespit edilmiştir. Hadis hırsızlığının terim olarak kullanımının eserlerde yaygınlık kazandığı dönem ise hicrî dördüncü asır eserleridir. İncelenen dört kitap içerisinde, eserlerin tekâmülü de göz önünde bulundurulduğunda, hadis hırsızlarına en az yer veren kitabın İbn Hibbân’ın

Kitâbü’l-Mecrûhîn’i, en fazla yer verenin ise Zehebî’nin Mîzânü’l-i‘tidâl’i olduğu

ortaya çıkmıştır.

415

63

Bu dört kitap üzerinde hadis hırsızlarının kaçında müelliflerin aynı görüşte olduğu bir başka merak konusudur. Şekil -3’de görüleceği üzere, dört müellifin ittifakla hadis hırsızı olduğuna kanaat getirdiği râvî sayısı 8 kişidir. Râvîlerden 55 kişi üç müellif, 37 kişi iki müellif, 32 kişi bir müellif tarafından hadis hırsızı olarak kabul edilmiştir.416

Şekil 3

Münekkidlerin Hadis Hırsızları Hakkındaki İttifak Oranı

Râvîler arasında bir tür derecelendirme yapmak gerekirse, münekkidler nezdinde 8 râvînin kesinlikle hadis hırsızı olduğu, 55 râvînin yüksek ihtimalle hadis hırsızı olarak kabul edildiği şeklinde sonuçlara varılabilir. Ayrıca üç müellifin 55 râvî üzerinde ittifak etmesi, hadis hırsızlarının yaklaşık üçte birinde münekkidlerin aynı görüşte olduğunu gösterir. Sadece bir müellif tarafından hadis hırsızı olarak anılan kimselerde ise, râvî

416

Üçlü-ikili ve tekli tasniflerdeki sonuçlara, farklı kombinasyonlarla ulaşıldığına dikkat edilmelidir. 0 10 20 30 40 50 60

Dört Müellif Üç Müellif İki Müellif Bir Müellif

İttifak Oranı

64

erken dönem kitaplarında yer alıyorsa sonraki âlimler tarafından hadis hırsızı olarak kabul edilmediği veya geç dönem kitaplarında yer alıyorsa, mütekaddimûn âlimlerinin tespit edemediği ya da onlar vefat ettikten sonra ortaya çıkan hadis hırsızları olduğu ihtimali düşünülebilir.

Ayrıca bu dört eserde Kütüb-i Sitte râvîlerinden hadis hırsızlığı ile itham edilen 19 râvînin adları Abdurrahman b. Vâkıd, Abdülmelik es-Sabbâh, Abdülvehhâb b. Dahhâk, Amr b. Mâlik er-Râsıbî, Dâvûd b. el-Muhabber, Esîd b. Zeyd, Hammâd b. Üsame, Hüseyin b. Ali b. el-Esved, İbrahim b. Abdüsselâm, Katan b. İbrahim, Katan b. Nüseyr, İsmail b. Ebû Üveys, Muaviye b. Ebü’l-Abbas el-Abesî, Muhammed b. Câbir el-Yemâmî, Muhammed b. Humeyd er-Râzî, Muhammed b. Süleyman b. Hişâm, Muhammed b. Yezîd Ebû Hişam er-Rufâî, Süveyd b. Said, Yahyâ b. Abdülhamîd el-Himmânî’dir. Bunlardan koyu renkli olan 9’u ise Sahîhayn’de rivâyeti bulunan hadis hırsızlarıdır.

Hadis hırsızları içerisinde kadılık mesleğini icrâ eden, fukahâdan kimselerin bulunduğu dikkat çeken unsurlardan birisidir.417 Burada İbn Dakîkul’îd’in fukaha nezdinde bu tür senedlerde değişikliklerin problem olmadığına dair ifadesi hatırlanmalıdır. Ancak bu konuda fıkıh tarihinden de istifade ederek yapılacak bir araştırma, hadis hırsızlığında yeni bir kapı aralayabilir.

Mütekaddimûn döneminde hadis hırsızlığı daha çok rivâyet hırsızlığı iken müteahhirûn döneminde hadislerin artık ilgili kitaplara da geçmesiyle birlikte daha çok cüz hırsızlığına veya kitaplara müdahale etme şekline dönüşmüştür. Ancak Zehebî, bu

417

65

şekilde yapılan kitap ve cüz hırsızlığının, hadis hırsızlığı kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini ifade etmiştir.

İki dönem arasındaki farklardan birisi de özellikle İbn Adî’nin eserinde dikkat çekilen toplu veya zincirleme hadis hırsızlıklarının, sonraki dönem eserlerinde net görülememiş olmasıdır. Bunun bir sebebi de hiç kuşkusuz, müteahhirûn dönemi eserlerindeki örnek azlığından kaynaklanmaktadır. İki dönem arasında râvîlerin vefat tarihlerinin verilmesi hususunda da farklılıklar göze çarpmıştır. Çalışmanın bir sonraki başlığı bu meseleye ışık tutacaktır.