1. ĠSLAM HUKUKUNDA AKĠT VE FESĠH KAVRAMLARI, FESHĠN
1.2. FESĠH KAVRAMI
1.4.1. Meydana Gelme ġekli Açısından Feshin Kısımları
1.4.1.3. Münferid Ġradeyle GerçekleĢtirilen Fesih
1.4.1.3.1. Müstakil Olarak Gerçekleştirilen Fesih
Feshin bu türünde taraflardan birinin veya üçüncü bir Ģahsın yargıya müracaat etmeye ihtiyaç duymadan kendi irade beyanıyla veya fiiliyle akdi feshetmesi söz konusu olmaktadır. Akdin yargı kararı olmaksızın tek taraflı ve müstakil olarak feshinin mümkün olduğu durumlardan biri, yapılan akdin tabiatı itibariyle gayri lazım olması halidir. Bu mahiyetteki akitlerden iki taraf için de bağlayıcı olmayan âriyet, vedîa, karz, vekâlet gibi akitlerde her iki tarafın, tek taraf için bağlayıcı olan kefâlet ve rehin gibi akitlerde ise akit kendisi hakkında bağlayıcı
olmayan tarafın sözleĢmeyi bağımsız olarak feshetme yetkisi vardır.200
Tarafların akit sırasında ileri sürdükleri Ģartlardan kaynaklanan
muhayyerlik201 haklarında da, muhayyer taraf mahkeme kararına ihtiyaç olmadan
akdi feshedebilir. Nitekim Kâsânî bu tür muhayyerlikler kapsamındaki Ģart muhayyerliği hakkında, bu muhayyerlik kime ait olursa olsun, akdin muhayyer olan Ģahsın tek taraflı tasarrufuyla feshinin geçerli olacağını, bunun için karĢılıklı rızanın ve hâkimin hükmünün Ģart olmadığını ifade etmiĢtir. Buna gerekçe olarak da bu muhayyerlikle gerçekleĢen fesih iĢleminin, akdin diğer tarafının verdiği yetki ve
onay neticesinde gerçekleĢmiĢ olmasını göstermiĢtir.202
Yine Ģart muhayyerliğinde ilgili taraf muhayyerlik süresi içerisinde akdi diğer tarafın bilgisi olmadan feshetse ve henüz mezkûr süre tamamlanmadan diğer taraf bundan haberdar olsa, yapılan fesih
iĢlemi hukuken tamamlanmıĢ kabul edilmektedir.203
Bu da Ģart muhayyerliğine sahip
199 Hayrettin Karaman, Mukayeseli Ġslam Hukuku, 3 c., Ġstanbul, Ġz Yayıncılık, 2001, C: II, s. 442- 443.
200
Ġbn Receb, el-Kavâid, s. 115; Senhûrî, Mesâdiru‟l-Hakk, C: VI, s. 233.
201 Muhayyerlikler konusu çalıĢmamızın ikinci bölümünde ayrıntılı olarak ele alınacaktır. 202 Kâsânî, a.g.e., C: V, s. 271-272; Hûrân, a.g.e., s. 133-134.
203 Mevsılî, el-Ġhtiyâr, C: II, s. 13; Merğînânî, el-Hidâye, C: III, s. 31; Haskefî, a.g.e., s. 403; Kâsânî,
55 bulunan tarafın yargı kararına ihtiyaç duymadan akdi tek baĢına bozmaya yetkili olduğunu göstermektedir.
Nakd muhayyerliği de Ģart muhayyerliğinin bir türü olarak
değerlendirildiğinden bu muhayyerliğe dayalı fesih iĢleminin geçerliliği için de yargı kararına ihtiyaç olmayacağı açıktır. Vasıf muhayyerliğine gelince, bu muhayyerlikte taraflar akde konu olan Ģeyin belli bir vasıfta olması hususunda anlaĢmaktadırlar. Bu ise zımnen tarafların mevzu bahis vasfın bulunmaması halinde bu vasfa rağbet eden tarafın akdi feshetme hakkına sahip olacağı hususunda anlaĢtıklarını ifade etmektedir. Dolayısıyla bu muhayyerlikte de taraflardan birinin elde ettiği fesih hakkı, diğer tarafın verdiği yetki ve onaya dayanmaktadır. Bu sebeple kanaatimizce Ģart ve nakd muhayyerliklerinde olduğu gibi burada da fesih iĢlemi mahkeme kararına ihtiyaç olmadan ilgili tarafın müstakil tasarrufuyla gerçekleĢtirilebilir. Tarafların anlaĢmasına bağlı olmaksızın Ģer‟î bir hak olarak sabit olan muhayyerliklerde de ayıp muhayyerliği haricinde akdin yargı yoluna baĢvurmaksızın feshedilebileceği hususunda bir görüĢ ayrılığı yoktur. Mesela Hanefî mezhebince meĢru görülen görme muhayyerliğinde, bu muhayyerliğe sahip bulunan tarafın akdi karĢı tarafın rızasını almadan ve yargı yoluna baĢvurmadan feshedebileceği mezhepte
ittifakla kabul edilmiĢtir.204
Çünkü bu muhayyerliğin sebebi olan ma‟kûdun aleyhin
görülmemiĢ olması, akdin tamamlanmasına mani sayılmaktadır.205
Dolayısıyla bu muhayyerliğe dayanarak yapılan fesih, henüz tamamlanmamıĢ bir akdi kabulden
imtina etmek hükmünde kabul edilir.206 Meclis muhayyerliğine istinaden yapılan
fesih de, kanaatimizce müstakil olarak gerçekleĢtirilen fesih kapsamındadır. Zira mahiyeti itibariyle meclis muhayyerliğinin taraflara verdiği fesih hakkı akit meclisiyle sınırlıdır. Bu sebeple bu muhayyerlikte feshin yargı kararına ihtiyaç duymayacağı açıktır.
Akdin ayıp muhayyerliği sebebiyle feshi ise ġâfi‟î ve Hanbelî hukukçulara
göre muhayyerlik hakkı olan âkid tarafından müstakil olarak
204 Kâsânî, a.g.e., C: V, s. 281.
205 Ġbnü‟l-Hümâm, Fethu‟l-Kadîr, C: VI, s. 298; Kâsânî, a.g.e., C: V, s. 281. 206
56 gerçekleĢtirilebilmektedir. Bu hususta akit konusu malın teslim alınmıĢ olup
olmaması arasında bir fark bulunmamaktadır.207 Hanefîlere göre ise muhayyer taraf
malı henüz teslim almamıĢsa akdi tek baĢına feshedebilir. Teslim almıĢ olması
halindeyse fesih karĢı tarafın rızasına veya hâkimin hükmüne ihtiyaç duyar.208
Hanefî
hukukçular malın kabzedilmesinden önce akdi henüz tamamlanmıĢ
saymadıklarından, bu durumda muhayyer Ģahsın tek baĢına yaptığı feshi karĢı tarafın
icabını geri çevirmek gibi değerlendirmiĢlerdir.209
ġâfi‟î ve Hanbelî fakihler ise, teslim alınmıĢ olsun veya olmasın, mebî‟in kusurlu çıkması halinde akdi feshetmenin müĢteri için Ģer‟î bir hak olduğu düĢüncesinden hareket etmiĢ, bu sebeple tıpkı talak hakkında olduğu gibi kiĢinin kendi meĢru hakkı olan bir tasarrufu tek baĢına
gerçekleĢtirebileceğini söylemiĢlerdir.210
Kabzdan önce veya sonra olsun fâsid akdin feshedilmesi taraflar için Ģer‟î bir yükümlülük olduğundan, fesâd gerekçesiyle yapılan fesihte de yargı kararı veya
karĢılıklı rıza Ģartı aranmamaktadır.211
Aynı Ģekilde akdin eda ehliyeti eksik ya da akdi yapmaya yetkisi/velâyeti bulunmayan kimse (fuzûlî) tarafından gerçekleĢtirilmesi sebebiyle mevkûf olması durumunda, yetkili Ģahıs dilediği takdirde akdi tek baĢına feshetme hakkına sahip olur. Çünkü eda ehliyeti eksik kimseler yargı kararına ihtiyaç duyulmaksızın kendiliğinden mahcûr kabul edilmekte olup, bunların yaptıkları kendilerine zarar verebilecek akitler Ġslam hukukçularının çoğunluğuna göre velilerinin onayına bağlı
olarak mün‟akid olur.212
Bu durumda velinin akdi onaylamama hakkını kullanması mün‟akid olmuĢ bir akdi feshetmek anlamına gelir. Bunun için yargı kararına ihtiyaç olmayacağı açıktır. Fuzûlînin yaptığı akit de çoğunluğa göre mün‟akid olmakla
beraber adına akit yapılan kimsenin onayına mevkuftur.213
Kendisinden yetki
207
Nevevî, Ravza, C: III, s. 478; Ġbn Kudâme, el-Muğnî, C: IV, s. 119; Hûrân, a.g.e., s. 162-163. 208 Kâsânî, a.g.e., C: V, s. 281; Ġbn Kudâme, a.g.e., C: IV, s. 119.
209 Kâsânî, a.g.e., C: V, s. 281.
210 Ġbn Kudâme, el-Muğnî, C: IV, s. 119.
211 Molla Hüsrev, Dürer, C: II, s. 175; Ġbn Nüceym, el-Bahr, C: VI, s. 103. 212
Ali Haydar, a.g.e., C: II, s. 667-668.
213 Bkz. Serahsî, el-Mebsût, C: XIII, s. 153; Ġbn Âbidîn, Reddü‟l-Muhtâr, C: IV, s. 505; ġirbînî,
a.g.e., C: II, s. 351; Ġbn RüĢd, a.g.e., C: III, s. 189; Ebû Ġshâk Burhâneddîn Ġbrahim b. Muhammed, el- Mübdi‟ fî Ģerhi‟l-Mukni‟, 8 c., Beyrut, Dâru‟l-kütübi‟l-ilmiyye, 1418/1997, C: IV, s. 16; Zühaylî, a.g.e., C: IV, s. 3013; BeĢir Gözübenli, “Fuzûlî”, DĠA, 1996, C: XIII, s. 239-240.
57 alınmadan adına akit yapılan kiĢi, bilgisi dıĢında yapılan bu akdi onaylamama hakkına sahip olup, burada da fesih için yargı yoluna baĢvurmaya mahal yoktur. Akit konusu malda baĢkasının mülkiyet hakkının sabit olması (istihkâk), vekilin yaptığı akdin vekâlet sınırları dıĢında olması gibi durumlarda da, akde mübaĢeret eden kiĢi fuzûlî sayıldığından adına yetkisiz olarak akit yapılan Ģahıs doğrudan fesih yetkisine sahiptir. Ancak birinci durumda feshin sübutu için mahkemenin istihkâk hükmünü vermiĢ olması ve müĢterinin istihkâk konusu mala
ödediği semeni geri almıĢ bulunması Ģarttır.214
Öte yandan mebî‟in kabzdan önce kısmen telef olması, bir kısmının istihkâkı
gibi sebeplerle akdin bölünmesinden (teferruku‟s-safka)215 kaynaklanan
muhayyerlikte de, muhayyer olan taraf bizce akdi tek baĢına feshetme hakkına sahip olur. Zira bu durumda akdin feshi, henüz tamamlanmamıĢ bir akdi, bölünmesi sebebiyle mahiyeti değiĢtiği için kabule yanaĢmamak gibidir. Bu ise geçerliliği mahkeme kararına ihtiyaç duyan bir tasarruf değildir.
Akdin yargı kararına ve karĢılıklı anlaĢmaya ihtiyaç duyulmaksızın tek kiĢinin tasarrufuyla feshinin mümkün olduğu mezkûr durumlardan Ģu sonuçlara varıyoruz:
1) Mülkiyetin intikalini gerektirmeyen gayri lazım akitlerde, akitle bağlı olmayan taraf akdi tek baĢına feshedebilir.
2) Taraflardan birine veya her ikisine belirli süre veya durumlara bağlı olarak akdi feshetme imkânı veren bir Ģart, akit sırasında zımnen veya sarahaten akde dâhil edilmiĢse, bu Ģarttan yararlanan taraf akdi tek baĢına feshedebilir.
3) Akdin feshi taraflar için Ģer‟î bir yükümlülük ise, taraflardan her birinin akdi müstakil olarak feshetme yetkisi vardır.
214
Ebu‟l-Ġhlâs Hasen b. Ammâr eĢ-ġürünbülâlî, Gunyetü zevi‟l-ahkâmi fî buğyeti Düreri‟l-
hükkâm, 2 c., (Molla Hüsrev‟in Düreru‟l-hükkâm‟ı ile birlikte), y.y., Dâru ihyâi‟l-kütübi‟l-arabî, t.y.,
C: II, s. 190.
215 Akdin bölünmesi mevzuu fesih hakkı doğuran sebepler kapsamında ikinci bölümde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
58 4) ġer‟î bir hak olarak sabit olan ve akdin hukuki sonuçlarının kesin ve bağlayıcı bir Ģekilde tahakkukuna mani olan muhayyerliklerde, muhayyer taraf akit kesinlik kazanmadan önce akdi tek baĢına feshedebilir.
5) Tek baĢına akit yapmaya Ģer‟an ehil ve yetkili olmayan kimselerin yaptıkları akitler, âkidin velisi veya yetkili Ģahıs tarafından doğrudan feshedilebilir. ġunu da ifade etmek gerekir ki, tarafların akdi tek baĢına feshetme imkânına sahip olduğu durumlarda da, karĢılıklı anlaĢmazlık sebebiyle feshin gereği yerine
getirilemiyorsa ilgili taraf yargıya baĢvurmak zorunda kalabilir.216
Mesela müĢterinin Ģart muhayyerliğine sahip olduğu bir alıĢveriĢ akdinde, satıcı müĢterinin muhayyer olduğunu inkâr ediyor ve akdin feshine karĢı çıkıyorsa, müĢteri nizaı çözmesi için konuyu yargıya intikal ettirir. Bu gibi durumlarda yargı kararı feshin sübutunun bir ön Ģartı olmayıp, anlaĢmazlığın çözülüp feshin gereğinin yerine getirilmesini sağlayan bir vasıtadır.
Müstakil olarak gerçekleĢtirilen feshin öznesinin tarafların dıĢında üçüncü bir Ģahıs olması da mümkündür. Eksik ehliyetlilerin ve fuzûlînin yaptığı akitlerin feshi bu duruma örnek teĢkil etmektedir. Bunun dıĢında Ģart muhayyerliğinde üçüncü bir Ģahsın muhayyer olmasının Ģart koĢulması durumunda, tarafların dıĢındaki bir kiĢinin akdi doğrudan feshetme yetkisi söz konusu olmaktadır. Çünkü böyle bir durumda Ġslam hukukçuları üçüncü Ģahsı muhayyerlik hakkını kullanma hususunda bu Ģartı ileri süren tarafın vekili gibi değerlendirmekte ve ikisinden hangisi bu hakkı önce
kullanıp akdi feshederse akdin münfesih olacağını kabul etmektedirler.217