• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. Fakahet Odaklı Siyasetnamelerde Kamunun Yönetimi Düşüncesi

2.3.1. Mülkün Emanet Kabul Edilmesi

"Fakahet" odaklı siyasetnameler yönetime emanet bakış açısıyla yaklaşmakta kamusal hakları Allah hakkı olarak değerlendirmektedir. Şerif er-Radi hükümdarı yönetiminde emanete riayet etmesi yönünde uyarırken Allah'ın ona kendi hakkından verdiklerini onun için korumasını nasihat etmiştir (Radi 2016: 324). Bedreddin ibn Cemaa da hisbe teşkilatı memuru muhtesibin görevlerini Allah'ın hakları, has hakları, Allah ve kul haklarının müşterek olduğu haklar kapsamındaki görevler şeklinde sıralamıştır (İbn Cemaa 2010: 55-56). Maverdi ise asıl cezaları anlatırken insanların haklarından kaynaklanan ve Allah haklarından kaynaklanan cezalar şeklinde ikiye ayırmıştır (Maverdi 2017: 416). Kamusal hakların ve malların yöneticiye ait olmadığını vurgulayan ve hükümdarın da halkın malı üzerinde sınırlarını belirleyen Allah hakkı söylemi yönetimin hükümdar ve devlet görevlileri için emanet olduğunu vurgulamaktadır. Vergilendirme işlemlerinde halkın mallarından Allah'ın hakkı olandan fazlasının alınmasının yasaklanması da mülkün emanet kabul edildiğini göstermektedir

(Radi 2016: 281). Emanetten ise hem hükümdar hem de kamu görevlileri şahıslarına yönelik tasarruf edemezler. Muhammed b. Turtuşi halkın malları ve canları korunduğu için kamusal mallarla birlikte görevleri, makamları da emanet saymaktadır. (Turtuşi 2011: 145). İbn Teymiye devlet görevlerinin kuvvet ve emanet unsurlarını içerdiğini dile getirmektedir. Kuvvet, adaleti bilme ve hükümleri infaz etme kudretiyle ilgiliyken, emanet unsuru yönetimde şahsi çıkarın gözetilmemesine karşılık gelmektedir (İbn Teymiye 1999: 38-39) Necmeddin Daye de benzer şekilde makam sahiplerinin ehliyet, emanet ve diyanet özelliklerine sahip olması gerektiğini savunmuştur. (Daye 2017: 170).

Kamuya ait bir hakkın insanların bireysel haklarından farklı olarak Allah hakkı şeklinde ifade edilmesi kamunun yönetimine ayrıca önem atfedildiğini göstermekte ve hakkın ihlali halinde hükümdara dahi uyarılarda bulunmaktadır. Bu durum "hikmet" ve "kudret" metinlerinden farklı olarak "fakahet" metinlerinde yöneticinin seçilmesi gerekliliğinin tartışılmasına bile yol açmıştır (Cemaa 2010; Maverdi 2017; Radi 2016). "Hikmet" ve "kudret" odaklı siyasetnamelerden farklı olarak "fakahet" eserlerinde hükümdarın seçilebilmesi söz konusudur.

Hükümdarın seçilmesi ya seçmenler topluluğunun seçimi ya da önceki halifenin adaylar arasından tayini ile gerçekleşmektedir. Şerif er-Radi dört halifeden Ömer b. Hattab'dan sonra halifelik yapacak kişinin altı kişilik bir şuradan çıkan kararla seçildiğini dile getirmiştir (Radi 2016: 150). Maverdi de halifenin ya seçmenler topluluğu tarafından seçilmesiyle ya da önceki halifenin adaylar arasındaki tayini ile göreve getirildiğini dile getirmiştir (Maverdi 2017: 32-33) Bedreddin ibn Cemaa da benzer şekilde halifenin ya seçmenler topluluğunun beyatı ya da halifenin kendi yerine birini bırakmasıyla görevlendirildiğini ifade etmiştir (Cemaa 2010: 35).

Şekil 2. 4: Halifenin seçilme usulleri (Maverdi 2017; Cemaa 2010)

Seçmenler topluluğunun seçiminde hilafete aday olanlar karşılaştırılır ve üstün, faziletli olana beyat edilir. Seçmenler topluluğu beyat etmek için halifenin bulunduğu yere gelmelerinde herhangi bir zorluk bulunmayan emirler, âlimler, reisler gibi önde gelen insanlardan oluşmaktadır. Beyat için seçmenler topluluğunun sayısına yönelik kesin bir şart yoktur. Beyat esnasında hazır bulunanlar yeterlidir. Bütün şehir halklarının beyat etmesi beyatın geçerliliği için gerekli değildir. Eğer beyat esnasında olmayanlara beyat haberi sonradan ulaşırsa seçilen halifenin ehil olması şartıyla onların da beyat etmeleri gerekmektedir (İbn Cemaa 2010: 35). Eğer seçmenler topluluğundan biri adaysa görev ona teklif edilir kabul etmesi halinde de halife olur. Eğer teklifi kabul etmezse hilafet akdi için serbest rıza gerektiğinden zorlanmaz. Halife adaylarının şartları eşitse ve güzel huyları değişkenlik gösteriyorsa -biri daha bilgili diğeri daha cesaretli gibi- dönemin ruhuna uygun daha olgun olan tercih edilir. İki halife adayından birini seçmek güçse ya iki adaydan da vazgeçilir ve ikisinin dışında biri seçilir ya ikisi arasında kura çekilir ya da kuraya gidilmeksizin seçmenler heyeti hangisine biat etmeyi dilerse onu seçmekte serbesttir. Ancak Maverdi hükümdarın kura ile seçilmesinin sakıncalarına da değinmiştir. Çünkü hükümdarlığın akde bağlı ortak kabul etmeyen bir makam olması kuranın geçerliliğini sarsmaktadır. Bir devlette iki ayrı yerde iki ayrı imama vazife verilmişse her ikisinin de imamlığı geçersiz sayılır (Maverdi 2017: 30-39) Hükümdarın tek olması ilkesi "kudret" siyasetnamelerinde de olan ve "hikmet" eserlerinden ayrılan bir yönetim unsurudur.

Hükümdarın veliaht usulü ile tayininde ise halife en uygun adayı bulmak zorundadır. Veliaht tayin edilen kişi için seçmenler heyetinin rızasının arandığı

durumlar da söz konusudur. Halife iki kişiyi veliaht tayin etmiş fakat herhangi birini seçememişse hükümdarın ölümünden sonra seçmenler heyeti iki adaydan birini hükümdar seçer. Halifenin ikiden daha fazla aday göstermesi ve aralarında göreve gelme sırası belirlemesi de mümkündür. Hilafet üçüne de sırayla intikal eder. Veliaht hükümdarın oğlu veya babası olursa seçmenler heyetinin de adayı uygun görmesi gerekmektedir. Ancak tayinde oğla ya da babaya biat etmemek gerektiği ya da sadece babaya biat akdinden ayrılmanın caiz sayıldığı görüşler de bulunmaktadır. Hükümdar, seçmenler heyetinin seçimine benzer olarak, tayin ettiği veliahtın durumu değişmedikçe onu azledemez. Ancak veliahtın mevcut durumunu koruyamaması neticesinde hükümdar onu azletmek ister ve başkasını tayin ederse ikincisinin veliahtlığı hükümsüzdür. İlkinin görevden feragati gerekmektedir. Veliahtın tek başına istifası da veliahtlığın sona ermesi için yeterli değildir. İstifayı tayin eden hükümdar da kabul etmelidir (Maverdi 2017: 39-48). Halife şartları sağlayan bir kimseyi veliaht tayin ettiğinde ahdi adayın da kabul etmesi gerekir. Veliaht tayin edildikten sonra ve kendisine bu görevi bırakan halifenin ölümünden önce kabul etmesi şarttır. Veliahdın reddetmesi halinde beyatın gerçekleşmesi mümkün değildir (İbn Cemaa 2010: 35).

"Fakahet" odaklı siyasetnamelerde kamusal mal ve görevlerin emanet sayılması, onlarda Allah'ın hakkının olduğunun dile getirilmesi "kudret" metinlerinin aksine yöneticinin değil yönetilenlerin daha çok dikkate alındığını göstermektedir. Yönetilenler de emanettir ve hükümdar onlar üzerinde de dilediği gibi tasarrufta bulunamayacaktır. Mülkün hükümdarın malı olabileceğini reddeden bu eserler yönetimlerin seçimle belirlenebileceğini tartışmışlardır. Genel anlamda toplumun çıkarlarının dikkate alındığı "fakahet" odaklı siyasetnamelerde yönetimin temeli iyiliği gerçekleştirme ve kötülükten sakındırmaktır.

2. 3. 2. Yönetimin Temeli: İyiliği Gerçekleştirmek Kötülükten Sakındırmak