• Sonuç bulunamadı

Adalet Eleştirisi Olarak Toplumsal Muhabbet

I. BÖLÜM

2.1. Siyasetnamelerin Sınıflandırılması

2.2.3. Adalet Eleştirisi Olarak Toplumsal Muhabbet

"Hikmet" odaklı siyasetnameler erdemli yönetimlerin temelini erdemli insanların varlığına dayandırmaktadırlar. Doğası gereği medeni olan insanların yardımlaşmadan erdemli olabilmesi mümkün değildir (İbn Bacce 2017: 128). Bütün insanlar hayatlarında mükemmel olana erişmek için birçok şeye muhtaç olduklarından her birinin ihtiyaçlarını karşılayacak başka insanlar gerekmektedir. Erdemli yönetimler ise hakiki

Dolunay Hilal Hilal İlk Dördün Son Dördün

mutluluğu elde etmek için birbirleriyle yardımlaşan bireylerden oluşmaktadır (Farabi 2017; İbn Rüşd 2013). Yardım da Nasirüddin Tusi'ye göre üç şekilde ortaya çıkmaktadır. Birincisi yardıma muhtaç olan şeye tikel bir yardımı içeren madde olarak yardımdır. Bitkinin kendisiyle beslenen bir hayvana sağladığı yardım madde olarak yardıma örnek verilebilir. İkincisi yardıma muhtaç olan şey ve onun fiili arasında vasıta olan ve besini organlara ulaştırmada besleyici kuvvenin suyunun yardımında bir benzeri görülen araç olarak yardımdır. Üçüncüsü ise yardımcının yardıma muhtaç olana nispetle yetkinlik sahibi olduğu hizmet olarak yardımdır. Hizmet olarak yardım da kendi içinde zat olarak hizmet ve araz olarak hizmet şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Zat olarak hizmette fiilin gayesi, kölenin sahibine yardımı gibi yardımın kendisidir. Araz olarak hizmette ise fiilin başka bir gayesi vardır ve yardım ona tabidir. Araz olarak hizmet çobanın sürüye yardımındaki gibidir. İnsanlar her üç türle kendilerine yardım edilmesine muhtaç oldukları gibi hizmet yoluyla birbirlerine yardım etmek için de kendi türlerine muhtaçtırlar (Tusi 2013: 235-236).

"Hikmet" eserlerinde insanların yaşamlarını devam ettirmesi birbirleriyle yardımlaşmalarından ve buna bağlı olarak da toplu halde yaşamalarından geçmektedir. Çeşitli meslek ve sanatlarda yardımlaşan insanların bir arada yaşadığı yeri "medine" olarak isimlendiren yazarlar toplumsallaşmayı da "temeddün" kavramıyla açıklamaktadırlar (Tusi 2013: 239). "Temeddün" adı verilen bu birlikte yaşama hali aileden âleme uzanan bir medenileşme yolunu da ifade etmektedir Toplulukların bazıları büyük, bazıları orta ve bazıları küçüktür. Küçük olanlar bir şehirde bulunan aileye, mahalleye ve şehre, orta büyüklükte olanlar tek bir ulustan meydana gelen millete, büyükler ise birçok ulustan oluşan âleme karşılık gelmektedir (Farabi 2012; Farabi 2017; Tusi 2013).

Şekil 2.3: Nasirüddin Tusi’de toplanma biçimleri (Tusi, 2013)

İnsanları bir arada tutan unsurlardan biri de yardımlaşmaya bağlı olarak toplumsal sevgidir. "Hikmet" odaklı siyasetnamelerin bir adalet eleştirisi olarak sunduğu toplumsal sevgi (muhabbet) doğal bir birleşimin ürünüdür. Muhabbet insanlar için doğal ve iradi olarak ikiye ayrılmaktadır. Annenin çocuğuna duyduğu sevgi doğal olan sevgiye örnektir. İradi olan sevgi ise çabuk bağlanıp çabuk çözülen, geç bağlanıp çabuk çözülen, çabuk bağlanıp geç çözülen, geç bağlanıp geç çözülen olmak üzere dörde ayrılmaktadır. Çabuk bağlanıp çabuk çözülen sevgi lezzettir. Gençlerin ve onların doğasında olanların ilişkileri lezzet üzerine kuruludur. Tekrarlı bir şekilde bitip yeniden başlar. Eğer lezzete dayalı sevgi uzun sürüyorsa lezzetin kalıcılığına ve tekrarlanacağına dair bir inanç bulunmaktadır. Geç bağlanıp çabuk çözülen sevginin nedeni ise yarardır. Yararın az bulunup çabuk geçen bir şey olması ve ortak yararlar uzun sürdüğünden bu sevgi türü de lezzete nazaran daha uzun ömürlü olmaktadır. Yaşlıların ilişki kurma biçimi yarar üzerinedir. Çabuk bağlanan ve geç çözülen sevgi ise iyiliğe dayanmaktadır. İyi insanların benzer özelliklerde olmasından dolayı çabuk kurulan bu bağ iyilik için gerekli olan ve ayrılmayı zorlaştıran gerçek birleşimden dolayı da geç çözülmektedir. Sevginin dördüncü türü olan geç bağlanan ve geç çözülen muhabbet ise lezzet, yarar ve iyiliğin birleşiminden oluşmaktadır (Tusi 2013: 249-251).

"Hikmet" odaklı siyasetnamelerde yardımlaşma ve sevginin şekillendirdiği "temeddün" toplumu bir arada tutan ve yönetimi besleyen bir kavramdır. Temeddüne dayalı toplumda hekime ve hâkime ihtiyaç olmayışı bir adalet eleştirisi üzerinden sunulmuştur. Adalete olan ihtiyaç sadece toplumsal sevginin yokluğunda ortaya çıkmaktadır. İbn Bacce'ye göre toplumsal sevgide eksiklik olup çatışmanın ortaya çıkması adalete ve onu hayata geçirecek yöneticiye olan ihtiyacı artıracaktır (İbn Bacce

2017: 26) İbn Rüşd'e göre de adaletin varlığı sevginin yokluğundan kaynaklanmaktadır. Eğer toplumsal sevgi tesis edilmiş olursa hakkını vermeye ve hakkını almaya ihtiyaç olmayacağından adaleti sağlamak da gerekmeyecektir (Tusi 2013: 247). Çünkü fertler aralarındaki çatışmaları toplumsal muhabbetin yardımıyla hallettiğinden muhtemel bir anlaşmazlığı çözecek hükümdarı da gerekli görmemektedirler. Toplum tasavvurundan hareketle kaleme alınan teorik nitelikli "hikmet" odaklı siyasetnamelerde yönetimin temel amacı saadete, mutlak mutluluğa ulaşmak olduğundan gücü tek başına elinde tutan bir hükümdar tipolojisi yoktur. Yönetim erdemlilikten uzaklaştığında bireyler arasındaki sevgi azalacağından ve toplumsal muhabbet unsuru ortadan kalkacağından

anlaşmazlıklar çıkacaktır. İnsanlar çatışmalarını çözemeyeceklerinden de

anlaşmazlıkları uzlaştıracak bir yöneticiye ihtiyaç duyulacaktır.

Farabi insanın yoluna çıkan her ne ise onu ezmesini ve ezen kişinin ezileni kendisine köle yapmasını adaletin gereği olarak görmektedir. Adaleti uman ve uygulayan kişi ya başkasına yapmak istediği şeyi başkasının kendisine yapmasından korkan ya da gerçekten ne olup bittiğini bilmeyen aldatılmış insandır. Adalet kelimesi korku ve zayıflıktan doğan fiiller hakkında ve "adil" olmayı zorunlu kılan tehlikeli durumlarda kullanılmaktadır. (Farabi 2017: 137-139). Nasirüddin Tusi ise adaleti yapay, muhabbeti ise doğal bir birleşim şeklinde nitelendirmekte; yapayın doğala tabi olmasına benzer olarak muhabbeti adaletten üstün görmektedir (Tusi 2013: 247). Adalet kavramına sadece toplumsal muhabbetin sağlanamadığı yönetimde düzeni korumak adına müracaat edilmektedir.

"Hikmet" odaklı siyasetnameler insanların tek başlarına ihtiyaçlarını gideremeyeceği ve varlıklarını karşılıklı yardımlarla devam ettireceklerini öne sürmektedir. Yardıma ihtiyaçları neticesinde bir arada yaşama mecburiyetleri toplulukları meydana getirmiştir. Toplumu bir arada tutan unsur ise karşılıklı sevgidir ve toplumsal muhabbetin tesisi çatışmaları da önlemektedir. Eğer toplumda sevgi eksik olursa bu doğrudan yönetsel bir kargaşaya sebebiyet verecek ve düzeni sağlayacak başka bir kavrama ve kişiye gerek olacaktır. Bahse konu kargaşayı çözecek olan kişi bir yönetici, kavram ise adalettir. "Hikmet" odaklı siyasetnamelerde adalet sadece

toplumsal muhabbetin sağlanamadığı yapılarda kargaşayı çözmek için başvurulan bir kavramdır.