• Sonuç bulunamadı

3. İSMAİL HAKKI UZUNÇARŞILI'NIN AÇIKSÖZ'DEKİ TARİH VE KÜLTÜR

3.7. Müftü ve Nakibüleşrâf Teşkilâtı

"Şeriat-ı İslamiye'nin hüsn-ü tatbiki için nasın selamette rehberi olan bu kutsi vazife hükümet-i Osmaniye'nin tesisi zamanında ehemmiyetle nazar-ı itibara alınmış ve hükümetin tevsiyle mütenasip bir mevki-i mümtaz işgal etmiştir.

Devletin ibtida-i tesisinde Bursa kadılığı umur-u şeriyeye müteallik kaffe-i umurun merciği olduğu ve sonraları teşkilatın tevsiği nispetinde ordu kadılığı, kadı askerlik mensuplarının ihdas edildiği ve daha sonra ise Anadolu ve Rumeli kazaskerlikleri ile müftülük memuriyet-i mühimmesinin ayrıldığı ve Kanuni Sultan Süleyman devrinde müftünün kadı askerlere takdimi görülüyor.

Şu mukaddimeyi izah ettikten sonra taşralarda müftü veya şeyhülislam namına icrı;ı-i ahkam-ı şeriye edenlere dahi (müftü) unvanı verilmiş olup el-yevm bu vazife-i kutsiye ehli taraflarından ifa edilmekte bulunmuştur.

Bu makam-ı celile tayin olunacak zevat için meşihat-ı İslamiye makamını ihraz eden zevat tarafından (aslı akval-i Hanefı'ye) üzere fetva vermesi ve fetvaların altına vaaz' imza etmesi için mezuniyet verildi. Müftülerin hecr ve infısadı şeyhülislama aittir.

Payitahta şeyhülislamın infısadı vukuunda kendisine halef olacak zat-ı müftüyü ister isterse ibka ederdi. Müftü olan zata şeyhülislam hazır tarafından iftaye mezun olduğuna dair buyruldu verirdi. Şu halde müftü şeyhülislam namına icra-i ahka.m-ı şeriye ederdi.

89

Bade! İslam inha olunur ki (....) mezun bala fena olduğuna binaen mezuniyetin istişar olunmayla hala müftü (....) efendi hecr olunup yerine iftaye seka izn verilmiştir.

Gerektir ki alel-i istifana aslı ikval Hanefı'ye aleyhim el rahmete himmeteh ile ifta edip ketb-i muteberde nakl şerç ve imzalarında (...) müftüsü olduğu tasrih eylesin vel İslam erre fi evail Ramazan el-mübarek (...).

İşte aşağı yukarı itfaya mezuniyet buyrultusu bu suret veçhiledir. Taşrada merkez vilayet liva ve bazen kazalarda bu makam-ı mühimmeden başka bir de Nakib-üleşraf memuriyeti vardır.

İptida sadet-i kirama nazır tayini Yıldırım Bayezid zamanında ihdar edilmiş ise de sonraları muntazaman bu vazifeye bakılamamış ve zamanımıza kadar nakibüleşraf tayini dokuz yüz tarihlerinde Sultan Bayezid Sani zamanından itibaren başlamıştır.

Sultan Bayezid veli devrinden iptida memalik-i Osmaniye'deki sadet üzerine nakibüleşraf tayin edilen Molla Kırımi merbası Seyyid Mahmut Efendi olup yevmi yirmi beş akçe ile tevzif edilmiştir. Taşralarda payitaht nakibüleşrafa kaymakam olmak üzere sadet-i kiramdan sahi ül nasip olduğu müspet olan zevat tayin ve intihab olunurdu. Nakibüleşraf kaymakamlarının vazifesi sülale-i Tahir'e peygamberlerinden olduklarını iddia edenlerin vesaiki nesebiyelerini tetkik ile her önüne gelenin siyadetine mani olmak ve salahiyeti dairesinde olan mahallerdeki saadetin muntazaman defterini tutmak onlardan gayrisine yeşil sarık sardırmamak ve saadetin ahval ve harekatını tetkik lıe hükkamı müdahale ettirmeden saadete müteallik müsaili hal etmek gibi işlerle iştigal idi.

Nakibüleşraf kaymakamlarının da az!ve nasbı umur-u memalik-i Osmaniye'deki saadetin nazırı olan payitaht nakibüleşrafına ait idi.

"umdet ül sadet ül sebat Mehmet Çelebi el-mükerrem tahiyyat ül safiye inhafıyla inha olunur ki Kastamonu kazasında olan sadet-i kiram zari ül ihtiram tarafımızdan sizi üzerine kaymakam nasib ve tayin etmişizdir. Gerektir ki sahi ül nasb olanlara tecil ve ikram ve tesidi zahir olanları istimal-i alametten men' ve ibtida-i senede istimal-i alamete ruhsat vermeyip ırk-ı Tahir'e ecanip ithalinden ihtiraz ve ihzar ve haps ve tahsil ve ikamet had ve ta'zirde sair hükkama dahil ve taarruz ettirmeyip siyanet-i ırz siyadet ve feraset emr-i eşrafta ikdam ve ihtimam edesiz vel-İslam 1085 el-fakir Mehmet Seyyid ül-Hüseyni. Ali eşraf el-memalik el-Osmaniye burada istimal-i alamet demekten maksat yeşil sarıktır ki atideki nakip buyruldusunun arz ettiğimiz bir kısmında muharrerdir.

90

"(...) kazaların nakibüleşraf (...) kaymakamlığı işbu sene erba ve seban ve mıa elf Zilhicce'nin beşinci gününden sanifinizden iştikak olunmakla cenahına taviz ve sipariş olunmuştur." Denildikten sonra: "kaza ve kaymakamlardan başka müceddeden bir ferde yeşil sardırmayasız ve tavcihiye ve devriye ve urusiye ve muhdesat vesaire namer ziya namıyla bir heba almayıp ihraç dahi aldırmayıp" bundan nakip kaymakamlarının tevcihiye, devriye, urusiye namlarıyla aldıkları vergilerden men oluyorlar.

Nakibüleşraf kaymakamlarının, vazifelerini hüsn-ü ifa etmeyip önüne gelenlere sadettendir diye yeşil sardırıldığından dolayı badema ispat-ı siyadet edecek olanların payitahta nakibüleşraf huzurunda isbat etmeleri lazım olduğuna dair bir emr-i vurud etmiştir kiber-vech-i zir kayd olunuyor.

"umdet ül-saadet el-kiram Kastamonu ve Taşköprü Gönü ve Göl merkuzu ve Devrekani ve Araç ve Küre-i hudut kazaları kaymakamlığı Es-seyyid Ali Efendi dam-ı eşraf­ ı siyadete tahiyyatı safiye ve ithafiye inha olunur ki hidemat-ı seniyye-i sadet kiramda hüsn-ü sulufuna binaen zikr olunan kazalarda olan eşraf üzerlerine kaymakamlığımız hizmeti sana ibka ve sipariş olunmuştur.

Gerektir ki arz-ı Tahir nebüvviye intayı meşhur ve müteyyin olanlara izaz ve ihtiram edip bağır ve ceht çeri arz ve mallarına taarruzdan hazez edesiz ihrar ve tedip ve hukuk-u şeriye-i sabite tahsil ihda ettikte sair hükkamı müdahale ettirmeyip tevhidi zahir ve kadı ve kaymakamlar temsili ile dahil olanları alamet hazır istimalinden men ve zecr edip kendi alamet ve vazına bir ferda izin vermeyesiz. İda-i saht nasb siyadet edenleri huzurumuzda itbata havale edip bu ve diyet kebir ve emanet-i azimeye Kemah elvari riayet eyleyesiz vel- İslam her rufi fi gurre Rebiülevvel fi sene isneyn ve salis ve mia ve elf."

(Açıksöz, Sayı: 331, 9 Kasım 1921)