• Sonuç bulunamadı

Müfessirlerin GörüĢleri

2. SEBÎLÜLLAH KAVRAMI

2.2. SEBÎLÜLLAH KAVRAMININ ANLAMINA DAĠR GÖRÜġLER Kur‟ân-ı Kerîm‟de sebîlüllah kavramı toplam altmıĢ dokuz defa; aynı manayı ifade

2.2.2. Müfessirlerin GörüĢleri

Müfessirlerin sebîlüllah kavramı hakkındaki görüĢleri bu kavramın değiĢik fiiller ile kullanıldığı bazı âyetleri nasıl tefsir ettiklerine bakılarak açıklanacaktır. Fakat zekâtın verileceği yerleri zikreden Tevbe sûresinin 60. âyetindeki fî sebîlillah grubu ile ilgili yo-rumlar ayrı bir baĢlık altında inceleneceği için burada yer verilmeyecektır.

Allah Teâlâ, Bakara sûresinin 154. âyetinde kendi yolunda Ģehit olanların durumu-nu Ģöyle haber vermektedir:

﴾ ََنوُرُع ْشَتَاَلَْنِكٰلَوَ ءاَيْح ََاَْلَبَ تاَوْمَاَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَُلَتْقُيَْنَمِلَاوُلوُقَتَاَلَوَ﴿

“Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bu-nu bilemezsiniz.”

239 Ġbn Manzûr, a.g.e., XI, 319-320.

240 Fîrûzâbâdî, el-Kâmûs, s. 1012.

241 Zebîdî, Ebü‟l-Feyz Muhammed Murtezâ, Tâcu‟l-„arûs min cevâhiri‟l-Kâmûs, I-XL, tah. Heyet, Türâ-sü‟l-Arabî, Kuveyt 1994, XXIX, 161.

242 ġertûnî, a.g.e., I, 493.

243 Ömer, a.g.e., II, 1031.

Âyetteki “Allah‟ın yolu” terkibine bazı müfessirler “Allah‟a itaat ve Allah‟ın dini-ni/kelimesini yüceltme uğrunda”244 manası vermiĢlerdir. Bursevî, âyetin genel manasına uygun olarak “sebîlüllah cihaddır, çünkü Allah‟ın sevabına ve rahmetine ulaĢmanın yolu-dur”245 diyerek tefsir etmiĢtir.

Allah Teâlâ, Bakara sûresinin 190. âyetinde Müslümanca savaĢmanın ölçülerini vermekte ve Ģöyle emretmektedir:

َ

ََنيٖدَتْعُمْلاَ ُّب ِحُيَاَلََهّٰللاََّنِاَاوُدَتْعَتَاَلَوَْمُكَنوُلِتاَقُيََنيٖذَّلاَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُلِتاَقَو َ﴿

َ

َ

“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çün-kü Allah aşırı gidenleri sevmez.”

Bazı müfessirler, âyette geçen sebîlüllahı “Allah‟a varmanın ve rızasına ermenin yolu olan Allah‟ın dini, Allah‟ın emirlerine itaat etme ve O‟nun rızasını talep etme yolun-da, Allah‟ın dinini / kelimesini yüceltme uğrunda”246 diye tefsir etmiĢlerdir. Râzî de bu manayı tercih ederek247 Ģu hadîs-i Ģerîfi delil göstermiĢtir:

َلتاقَنمَوهَ"َ:لاقفَ،هللاَليبسَيفَلتاقيَنمعَلئسَملسوَهيلعَهللاَىلصَيـبنلاَنأَىسومَوبأَىور

"َةعمسَالوَءايرَلتاقيَالوَ،ايلعلاَيهَهللاَةملكَنوكتل

“Ebû Musa, Peygamber‟e (sav) Allah yolunda savaşanın kim olduğu sorulduğunda, şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Allah yolunda olan kişi, Allah‟ın kelimesinin en yüce ve en yüksek olması için savaşan; gösteriş ve kahraman sayılmak için savaşmayan kimsedir.”248

Son dönem ġiî müfessirlerden olan Tabâtabâî (1981), savaĢın Allah yolunda ola-bilmesi için hedefinin dini egemen kılmak ve tevhîd mesajını tüm insanlara ulaĢtırmak

244 Ġbn Ebû Hâtim, Abdurrahmân b. Muhammed, Tefsîrü‟l-Kur‟âni‟l-„azîm müsneden „ani‟r-Resûl ve‟s-sahâbe ve‟t-tâbi„în, I-X, tah. Es„ad Muhammed Tayyib, Mektebetü Nizâr Mustafa el-Bâz, Mekke-Riyad 1997, II, 262, 330, 459; Süyûtî, Ebü‟l-Fazl Celalüddin Abdurrahmân b. Ebî Bekr, ed-Dürrü‟l-mensûr fi‟t-tefsîri bi‟l-me‟sûr, I-XVII, tah. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî, Merkezü Hicr, Kahire 2003, II, 69; Âlûsî, ġihâbuddîn Mahmûd b. Abdillâh, Rûhu‟l-me„ânî fî tefsîri‟l-Kur‟âni‟l-„azîm ve‟s-seb„i‟l-mesâni, I-XXX, Dâru Ġhyâ‟i‟t-türâsi‟l-Arabî, Beyrut, ty., II, 20; ġevkânî, Ebû Abdillâh Muhammed b.

Ali, Fethu‟l-kadîr el-câmi„ beyne fenneyi‟r-rivâye ve‟d-dirâye min „ilmi‟t-tefsîr, I-V, tah. Abdulkâdir Umeyre, Dârü‟l-Vefâ, yy., 1994, I, 299.

245 Bursevî, a.g.e., I, 258.

246 Sa„lebî, Ebû Ġshâk Ahmed b. Muhammed, el-KeĢf ve‟l-Beyân, I-X, tah. Ebû Muhammed b. ÂĢûr, Dâru Ġhyâ‟i‟t-türâsi‟l-Arabî, Beyrut 2002, II, 87; ZemahĢerî, el-KeĢĢâf, s. 116; Beyzâvî, a.g.e., II, 108; Nesefî, a.g.e., I, 102; Ebüssuûd, a.g.e., I, 320; Bursevî, a.g.e., I, 305.

247 Fahreddîn Râzî, a.g.e., V,138.

248 Buhârî, “Cihâd”, 15; Müslim, “Ġmâre”, 149; Nesâî,” Cihâd”, 21; Ġbn Mâce, “Cihâd”, 13; Ebû Dâvûd,

“Cihâd”, 15.

olması gerektiği belirterek ancak böyle bir savaĢın sırf Allah rızası için yapılan bir ibadet niteliğini kazanabileceğini kaydetmektedir.249

Allah yolunda savaĢın emredildiği Bakara sûresinin 244. âyetinde Müslümanlara Ģöyle buyrulmaktadır:

َ ميٖلَعَ عيٖمَسََهّٰللاََّنَاَاوُمَلْعاَوَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُلِتاَقَو

﴾ ﴿

“Öyleyse Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah her şeyi işiten, her şeyi bilendir.”

Âyetteki savaĢın ne adına yapılacağını belirleyen sebîlüllaha “Allah‟ın dinini yü-celtme yolunda”,250 “Allah‟ın insanları hidayet ettiği dini251 (kullarına vazettiği Ģeriatı252),

“Allah‟a itaat uğrunda”253 manaları verilmiĢtir. Tefsîru‟l-menâr‟da Ģöyle bir açıklama kay-dedilmiĢtir: “Sebîlüllah, Müslümanların haklarının ellerinden alınmaması ve dinlerini açık-ça yaĢamaktan engel olunmamaları için Allah‟ın kelimesinin yüceltilmesi, dinin ve dine davetinin güven altına alınması yoludur. Bu tanım dinî açısından savaĢtan (kıtâl /

َُلاَتِقْلا

)

da-ha kapsamlıdır.”254 Bir baĢka âyetin tefsirinde ise “sebîlüllah itikad ve amelde Allah‟ın rızasına ve sevabına ulaĢtıran yoldur” tanımı yapılmaktadır.255

Hamdi Yazır, Bakara sûresinin 261. âyetini256 tefsir ederken sebîlüllahın “Allah yolu ve dini” olduğunu belirterek, Allah yolunda cihadın, dinin güvenli ve dindarların baskıdan korunması için yapılması gereken hareketlerin en önemlisi olduğundan dolayı, fî sebîlillah deyiminin, Ģeriatta daha çok cihad anlamında örf haline geldiğini kaydetmiĢtir.257

Allah Teâlâ, Bakara sûresinin 195. âyetinde Ģöyle buyurmaktadır:

َْحُمْلاَ ُّب ِحُيََهّٰللاََّنِاَاوُن ِسْحَاَوَِةَكُلْهَّتلاَىَلِاَْمُكيٖدْيَاِبَاوُقْلُتَاَلَوَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُقِفْنَاَوَ﴿

ََنيٖن ِس

َ

“(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.”

249 Tabâtabâî, Muhammed Hüseyin, el-Mîzân fî tefsîri‟l-Kur‟ân, I-XXII, Müessesetü‟l-Alemî, Beyrut 1997, II, 61.

250 Mahallî – Süyûtî, a.g.e., s. 53; Bursevî, a.g.e., I, 378.

251 Taberî, a.g.e., IV, 426.

252 Taberî, a.g.e., XI, 527.

253 Begavî, a.g.e., I, 294.

254 ReĢîd Rızâ, a.g.e., II, 461.

255 ReĢîd Rızâ, a.g.e., X, 579.

256 “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”

257 Yazır, a.g.e., II, 192.

Kur‟ân-ı Kerîm‟i baĢtan sona kadar tefsir eden ilk müfessir olan Mukâtil b. Sü-leymân, bu âyeti “Allah‟a itaat ettiğinizi göstermek için O‟nun uğrunda mallarınızdan infâk edin manasındadır”258 diyerek tefsir etmiĢtir. Buradaki sebîlüllah terkibi hakkında bazı müfessirlerin yorumları ise Ģöyledir: “Sebîlüllah ile cihad ve tüm hayırlı iĢler kaste-dilmiĢtir. Fakat mutlak söylendiğinde cihad için kullanılmaktadır.”259 “Sebîlüllah, Allah‟ın dini ve Ģeriatıdır.”260 “Allah yolunda demek, Allah‟ın dini ve O‟na itaat uğrunda demek-tir.”261 “Allah‟ın rızası uğruna tasadduk edin. Bu cihad ve diğer tüm hayır konuları anla-mında genel bir ifadedir.”262 “Sebîlüllah cihaddır.”263 “Sebîlüllah hayır, iyilik ve hakkın müdafaası yoludur.”264

Bursevî, sebîlüllahın anlam sınırlarını geniĢleten Ģu açıklamayı yapmaktadır:

“Sebîlüllah Allah‟ın sevabına ve rahmetine götüren dinidir. Allah‟ın, dinini ikame etme ve aziz kılma konusunda infâk olarak emrettiği her Ģey bu âyetin kapsamına girer. Hac ve umre yapmak, inkârcılarla cihad etmek, sıla-ı rahim, fakir ve miskinleri destekleme aile ve evlatların hukukuna riayet veya bunların dıĢında kiĢiyi Allah‟a yaklaĢtıran her Ģey buna dâhildir.”265

Cemâlüddîn el-Kâsımî (1914), bu âyetin Allah‟a itaat ve yaklaĢma yollarında malı infâk etmeyi emrettiğini ve düĢmanla savaĢan Ġslâm ordusuna malî destek olmanın da Allah yolunda infâkın en önemli bölümlerinden olduğunu kaydetmektedir.”266

Kur‟ân Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir adlı eserde Bursevî‟nin yukarıda aktarılan kapsamlı sebîlüllah yorumu daha da geniĢletilerek Ģu açıklamalar kaydedilmiĢtir:

“Âyet, insanın sahip olduğu maddî imkânlardan Allah‟ın hoĢnutluğunu ve âhiret mutlu-luğunu kazandıracak hayır yollarına harcamada bulunmasını, Kur‟ânî kavramla infâkta bulunmasını emretmektedir. Müslüman âlimlerce ve Ġslâm medeniyeti tarihinde, böyle bir niyete dayanması Ģartıyla ülkenin savunulması, hac hizmetleri, yoksulların

258 Mukâtil b. Süleymân, Kitâbu tefsîri‟l-hamsi mi‟e âye mine‟l-Kur‟ân, s. 52.

259 Begavî, a.g.e., I, 215.

260 Endelûsî, a.g.e., II, 73.

261 Mâtürîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed, Te‟vîlâtü Ehli‟s-sünne, tah. Mecdi Ba Sellum, I-X, Dârü‟l-Kütübi‟l-ilmiyye, Beyrut 2005, II, 64.

262 Nesefî, a.g.e., I, 103.

263 ġevkânî, a.g.e., I, 349.

264 ReĢîd Rızâ, Muhammed, Tefsîrü‟l-Kur‟âni‟l-Hakîm, I-XII, Dârü‟l-Menâr, Kahire 1947, II, 213.

265 Bursevî, a.g.e., I, 308.

266 Kâsımî, Muhammed Cemâleddin, Mehâsinü‟t-te‟vîl (Tefsîru‟l-Kâsımî), I-XVII, tah. Muhammed Fuâd Abdulbâkî, Dâru Ġhyâi‟l-kütübi‟l-Arabiyyeti, yy., 1957, II, 479.

lenmesi; okul, cami, yol, köprü, çeĢme, bakımevleri gibi toplumsal hizmet ve hayır müesseselerinin kurulması ve güçlendirilmesi, hatta tabiatın korunup geliĢtirilmesine kadar çok çeĢitli hizmetler için yapılan her türlü harcama Allah yolunda harcama sa-yılmıĢtır.”267

Allah yolundan alıkoyma hakkındaki bir âyette Ģöyle buyrulmaktadır:

َ﴾

...

َِهّٰللاََدْنِعَُرَبْك ََاَُهْنِمَٖهِلْهَاَُجاَرْخِاَوَِماَرَحْلاَِد ِجْسَمْلاَوَٖهِبَ رْفُكَوَِهّٰللاَِليِبَسَْنَعٌَّد َصَوَ ريِبَكَِهيٖفَ لاَتِقَْلُق َ

...

﴿

“… Allah‟ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram‟ın ziyareti-ne engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır …”268

Âyetteki müĢrikler tarafından engellenmek istenen sebîlüllahın ne olduğu konusun-da müfessirlerden Ġbnü‟l-Cevzî, Ġbn Abbas ve Süddî‟den rivayet edilen görüĢe uygun ola-rak “buradaki sebîlüllahtan kasıt hac ibadetidir, çünkü müĢrikler Resûlullah‟ı Mekke‟den alıkoymuĢlardı” diye açıklamıĢtır.269 Mükâtil b. Süleyman‟a göre müĢriklerin insanları dine girmekten engellemeleri nedeniyle âyetteki sebîlüllahtan maksat Ġslâm dinidir.270 Bazı müfessirler âyetteki sebîlüllahı Mescid-i Haram olarak,271 bazıları ise sebîlüllahın genel manası olan “Allah‟ın rızasına ulaĢtıran dini Ġslâm veya Allah‟ın rızasına ulaĢtıran her Ģey”272 olarak tefsir etmiĢlerdir.

ََجَوَاوُرَجاَهََنيٖذَّلاَوَاوُنَمٰاََنيٖذَّلاََّنِا َ﴿

َ مي ٖحَرَ روُفَغَُهّٰللاَوَِهّٰللاَ َتَم ْحَرََنوُجْرَيَ َكِئٰلوُاَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُدَها

“Şüphesiz inananlar ve Allah yolunda hicret edip savaşanlar; kesinlikle bunlar, Allah‟ın rahmetini umarlar. Allah, gerçekten bağışlayıcı ve merhamet sahibidir.”273

Yukarıdaki âyette hicret ve cihad amelleri ile birlikte kullanılan sebîlüllah “Allah‟ın yolunda, Allah‟a itaat uğrunda” Ģeklinde tefsir edilmiĢtir.274

267 Komisyon, Kur‟ân Yolu, I, 302.

268 Bakara, 2/217.

269 Ġbnü‟l-Cevzî, Ebü‟l-Ferec Cemâlüddin, Zâdü‟l-mesîr fî „ilmi‟t-tefsîr, I-IX, Mektebetü‟l-Ġslâmî, Beyrut 1984, I, 238.

270 Mukâtil b. Süleymân, et-Tefsîrü‟l-kebîr, I, 186.

271 Nesefî, a.g.e., I, 112; ġevkânî, a.g.e., I, 384; Kâsımî, a.g.e., II, 541.

272 Ebüssuûd, a.g.e., I, 338; Âlûsî, a.g.e., II, 109; ReĢîd Rızâ, a.g.e., II, 316.

273 Bakara, 2/218.

274 Taberî, a.g.e., III, 667; Sa„lebî, a.g.e., II, 141; Ġbnü‟l-Cevzî, Zâdü‟l-mesîr, I, 239.