• Sonuç bulunamadı

ALLAH YOLUNDA OLMA

2. SEBÎLÜLLAH‟IN DAVRANIġLARA YANSIMASI

2.3. KITÂL

bayı göstermenin nihaî çaresi olarak algılamıĢlardır. Hedef ve mahiyet bakımından diğer savaĢ tanımlamalarından çok farklı olması sebebiyle Ġslâm hukukçuları, Arap dilinde silah-lı çatıĢmayı ifade eden diğer kelimeler yerine daha çok cihad terimini kullanmıĢlar ve bunu öbür savaĢların istilâ, sömürü, baskı ve zulüm gibi olumsuz amaçlarından ayırmak için

“Allah yolunda ve uğrunda” nitelemesiyle birlikte ifade etmiĢlerdir.754

Bir ülkede kıtale fertler tek baĢlarına veya gruplar halinde karar veremezler. SavaĢ kararı alma yetkisi devlete aittir. Yani kamu otoritesi savaĢ kararını Allah adına alır. Aksi halde bunun adına fî sebîlillah savaĢ veya kıtal denilemez. Dolayısıyla belirli kiĢi ve grup-ların kendi inanıĢ ve davranıĢgrup-larına uymayan kiĢilere hayat hakkı tanımamaları, onları sin-dirmek için bir takım gayri insani davranıĢlara baĢvurmaları zulümdür, terördür. Bilindiği üzere Mekke döneminde, Müslümanlar devlet düzeyinde organize olmadan müminlere savaĢ izni verilmemiĢ ve savaĢla da yükümlü tutulmamıĢlardır.

Kıtâl kelimesi Kur‟ân‟da on üç yerde, bu kökten türeyen isim ve fiil olarak yüz altmı-Ģaltı yerde geçmektedir. Bunlardan yirmi beĢinde “fî sebîlillah / Allah yolunda” kavramı ile birlikte kullanılmıĢtır. Diğerleri ise insanların birbirleri ile ilgili muameleleri hakkındadır.755

Allah yolunda yapılması istenen savaĢ, hiçbir Müslümanın inancı konusunda baskı altında kalmaması, insanların her türlü beĢerî ihtirastan uzak olarak Allah‟a inanmaları ve inançlarının gereğini yerine getirme imkânına kavuĢmalarıyla hedefine ulaĢmıĢ olur.756

Enfâl sûresinin 39. âyetinde Allah yolundaki savaĢın/kıtâlin hedef ve gayesi Ģu Ģe-kilde belirlenmiĢtir:

﴿

َُلَمْعَيَاَمِبََهّٰللاََّنِاَفَاْوَهَتْناَِنِاَفَِهّٰلِلَُهُّلُكَُنيّٖدلاََنوُكَيَوَ ةَنْتِفََنوُكَتَاَلَىّٰتَحَْمُهوُلِتاَقَو َ

َ ري ٖصَبََنو

َ

َ

“Baskı ve şiddet (fitne) kalmayıncaya ve din tamamen Allah‟ın oluncaya kadar on-larla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıy-la görendir”757

Sebîlüllah kaydı ile gelen kıtâl âyetleri toplu olarak incelendiğinde çoğunluğunun bu amele verilecek olan mükâfatları içerdiği görülmektedir. Mal ve can feda edilerek yapılan

754 Ahmet Yaman, “SavaĢ”, DĠA, XXXVI, Ġstanbul 2009, s. 190.

755 Abdulbâkî, a.g.e., s.533-536

756 Yurdagür, “a.g.md.”, DĠA, XXII, 62.

757 Enfâl, 8/39.

lah yolundaki savaĢın mükâfatı, elbette çok büyük olacaktır. En büyük mükâfat ise Allah‟ın kulundan razı olması ve onu sevmesidir. Saf sûresinin 4. âyeti bu hususu bildirmektedir:

َ صو ُصْرَمَ ناَيْنُبَْمُهَّنَاَكَاًّف َصَٖهِليٖبَسَىٖفََنوُلِتاَقُيََنيٖذَّلاَ ُّب ِحُيََهّٰللاََّنِا

َ

َ ﴿

“Şüphesiz ki Allah, kendi yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak savaşanları sever.”

Allah yolunda savaĢ, nefsi, dini, malı, aileyi, zayıf ve mazlum kiĢileri korumak için Allah‟ın koyduğu kurallara uygun olarak, izin verdiği ve emrettiği Ģekilde yani Ģeriat sınır-ları içinde yapılan savaĢtır. Bu Ģartlara uygun bir Ģekilde bunlardan birini müdafaa ederken öldürülen Müslüman Ģehîd sayılmaktadır. Hz. Peygamber, Ģu hadisinde uğrunda ölünecek değerleri Ģöyle sıralamaktadır:

َ"

،ديهشَوهفَهمدَنودَلتقَنموَ،ديهشَوهفَهنيدَنودَلتقَنموَ،ديهشَوهفَهلامَنودَلتقَنم

َ

َلتقَنمو

ديهشَوهفَهلهأَنود

َ

َ"

“Kim malını müdafaa sırasında öldürülürse şehîddir. Kim kanını müdâfaa sırasın-da öldürülürse şehîddir. Kim dinini müdâfaa sırasınsırasın-da öldürülürse şehîddir. Kim ailesini müdâfaa sırasında öldürülürse o da şehîddir.”758 Nisâ sûresinin 75. âyetinde bunlara ilave-ten mazlum ve mustaz„af kiĢiler için de savaĢılması emredilmektedir:

ََنيٖذَّلاَِناَدْلِوْلاَوَِءاَسِّنلاَوَِلاَجِّرلاََنِمََنيٖفَع ْضَتْسُمْلاَوَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفََنوُلِتاَقُتَاَلَْمُكَلَاَمَوَ﴿

َاَنَّبَرََنوُلوُقَيَ

َْجاَوَاَهُلْهَاَِمِلاَّظلاَِةَيْرَقْلاَِهِذٰهَْنِمَاَنْجِرْخَا

﴾ًَري ٖصَنَ َكْنُدَلَْنِمَاَنَلَْلَعْجاَوَاًّيِلَوَ َكْنُدَلَْنِمَاَنَلَْلَع

“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu mem-leketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp du-ran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?”

Allah Teâlâ, kendi yolunda savaĢıp bu uğurda ölen ve öldürenlere Tevrat, Ġncil ve Kur‟ân‟da ebedî cennet hayatını vâdetmiĢtir:

َْنَاََنيٖنِمْؤُمْلاََنِمَىٰرَت ْشاََهّٰللاََّناََِ﴿

ََنوُلَتْقُيَوَََنوُلُتْقَيَفَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفََنوُلِتاَقُيََةَّنَجْلاَُمُهَلََّنَاِبَْمُهَلاَوْمَاَوَْمُهَسُف

َاوُر ِشْبَتْساَفَِهّٰللاََنِمَٖهِدْهَعِبَىٰفْوَاَْنَمَوَِنٰاْرُقْلاَوَِلي ٖجْنِاْلاَوَِةيٰرْوَّتلاَىِفَاًّقَحَِهْيَلَعَاًدْعَو

َٖذَّلاَُمُكِعْيَبِب

َْمُتْعَياَبَى

﴾َُمي ٖظَعْلاَُزْوَفْلاََوُهَ َكِلٰذَوَٖهِب

758 Tirmizî, “Diyât, 22; Ebu Dâvud, “Sünnet”, 32; Nesâî, “Tahrim”, 22; Ġbn Mâce, “Hudud”, 21.

“Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler.

Allah, bunu Tevrat‟ta, İncil‟de ve Kur‟ân‟da kesin olarak vâdetmiştir. Kimdir sözünü Al-lah‟tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin.

İşte asıl bu büyük başarıdır.”759

Allah yolunda can verenler peygamberlerden hemen sonra gelen Ģehîdlik makamına eriĢmektedirler. O makama eriĢen Ģerefli kullar, bambaĢka bir âlemde yaĢamakta ve Rable-ri tarafından rızıklandırılmaktadırlar.760 Allah Teâlâ, kendi yolunda savaĢan kullarına ba-ğıĢlanma ve rahmet,761 günahlarının örtülmesi,762 büyük bir ecir,763 güzel bir rızık764 ve amellerinin asla zayi edilmemesi765 gibi mükâfatlar da vâdetmiĢtir.

Ġslâm‟da barıĢ esas olmasına rağmen tarihî tecrübeler göz önüne alındığında Müs-lüman toplumların huzur içinde yaĢamaları ve dinî hayatlarını idâme ettirebilmeleri için her an savaĢa hazır olmaları gerekmektedir. SavaĢ ölüm, yıkım ve acı getiren sonuçları itibariyle hiçbir zaman arzu edilmese de dünya hayatının kaçınılmaz gerçeklerindendir. Bu açıdan gerek Kur‟ân-ı Kerîm‟de gerekse hadislerde, Müslümanlar zorunlu oldukları za-manlarda savaĢa katılmaları konusunda teĢvik edilmiĢlerdir.766

Ġslâm hukukunda barıĢın her zaman önceliği olduğu için anlaĢma teklif eden düĢ-man ile savaĢılmaz.767 Eğer savaĢmaktan baĢka çıkar yol kalmamıĢsa, o zaman da Allah yolunda yapılacak olan savaĢında belli kuralları vardır. SavaĢta insanın haysiyeti ve Ģerefi-ni ayaklar altına almak, savaĢı kazanmak uğruna her türlü zulmü ve kuralsızlığı meĢru

759

Tevbe, 9/111.

760 “Sakın Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanmayın! Aksine onlar hep hayattadırlar, Rablerinin katın-da rızıklandırılırlar.” Âl-i Ġmrân, 3/169; Ayrıca bkz: Bakara, 2/154.

761 “Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah‟ın bağışlaması ve rahmeti onların topla-dıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.” Âl-i Ġmrân, 3/157.

762 “… Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim …” Âl-i Ġmrân, 3/195.

763 “… Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.”

Nisâ, 4/74.

764 “Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir. Şüphe yok ki Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” Hac, 22/58.

765 “… Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.” Muham-med, 47/4.

766 “(Ey Muhammed!) Artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun! Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah inkâr edenlerin gücünü kırar. Allah‟ın gücü daha üstündür, cezası daha şiddet-lidir.” Nisâ, 4/84; Ayrıca bkz: Bakara, 2/193, 244; Enfâl, 8/39, 65.

767 Örn. bkz: Enfâl, 8/61; Tevbe, 9/7.

görmek kesinlikle yasaklanmıĢtır. Allah Teâlâ, koyduğu kurallara göre savaĢmaları konu-sunda Müslümanları uyararak Ģöyle emretmiĢtir:

﴾ََنيٖدَتْعُمْلاَ ُّب ِحُيَاَلََهّٰللاََّنِاَاوُدَتْعَتَاَلَوَْمُكَنوُلِتاَقُيََنيٖذَّلاَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُلِتاَقَوَ﴿

“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin.

Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.”768

Hamdi Yazır, bu âyetin tefsir ederken, gerek savaĢta ve gerekse diğer zamanlarda Al-lah‟ın emirlerinin ve tayin ettiği sınırların aĢılmasının, harbe karıĢmayan kiĢilerin, kadınların, çocukların, yaĢlıların ve din adamlarının öldürülmelerinin, ayrıca ölülerin burnunu, kulağını ve diğer organlarını kesmenin dinen kesinlikle yasaklanmıĢ olduğunu belirtmiĢtir.769