• Sonuç bulunamadı

ALLAH YOLUNDA OLMA

2. SEBÎLÜLLAH‟IN DAVRANIġLARA YANSIMASI

2.4. ĠNFÂK

görmek kesinlikle yasaklanmıĢtır. Allah Teâlâ, koyduğu kurallara göre savaĢmaları konu-sunda Müslümanları uyararak Ģöyle emretmiĢtir:

﴾ََنيٖدَتْعُمْلاَ ُّب ِحُيَاَلََهّٰللاََّنِاَاوُدَتْعَتَاَلَوَْمُكَنوُلِتاَقُيََنيٖذَّلاَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُلِتاَقَوَ﴿

“Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin.

Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.”768

Hamdi Yazır, bu âyetin tefsir ederken, gerek savaĢta ve gerekse diğer zamanlarda Al-lah‟ın emirlerinin ve tayin ettiği sınırların aĢılmasının, harbe karıĢmayan kiĢilerin, kadınların, çocukların, yaĢlıların ve din adamlarının öldürülmelerinin, ayrıca ölülerin burnunu, kulağını ve diğer organlarını kesmenin dinen kesinlikle yasaklanmıĢ olduğunu belirtmiĢtir.769

gibi, Allah‟a isyan mahiyetindeki iĢlere yapılan harcamaları776 da kapsamaktadır. O halde infâk kavramını övülen ve yerilen olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Övülen infâk malını, Allah‟a itaat mahiyetindeki iĢler, bakmakla yükümlü olduğu kiĢiler, misafirler, va-cip veya mendup fiiller, iyi iĢler için sarf etmektir. Yerilen infâk ise, malı Allah‟a isyan mahiyetindeki iĢlere sarf etmektir.777

Ġnfâk, genel olarak insanın dünyada kazandığı, kendisine rızık olarak verilen Ģeyle-ri, mal ve mülkünü Allah rızası için baĢkalarına vermek suretiyle elden çıkarmasıdır.778 Ġnfâk kelimesi, özellikle fî sebîlillah tamlamasıyla birlikte kullanıldığında, diğer anlamla-rından daha öncelikli olarak “Müslümanların Allah‟ın yolu / dini uğruna yaptıkları cihada maddî katkı sağlama, bilhassa para yardımı yapma” anlamı kazanmaktadır.779

Sebîlüllah kavramı ile kayıtlanan infâk âyetlerine780 bakıldığında infâkın teĢvik edilmesi ve âhiretteki mükâfatları noktasında yoğunlaĢtıkları görülmektedir. Ġnfâk, Müs-lümanı hem dünyada hem de âhirette tehlikelerden koruyan bir kalkan gibidir. Allah Teâlâ bu konuda Ģöyle buyurmaktadır:

َُكيٖدْيَاِبَاوُقْلُتَاَلَوَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُقِفْنَاَوَ﴿

َ﴾ََنيٖن ِسْحُمْلاَ ُّب ِحُيََهّٰللاََّنِاَاوُن ِسْحَاَوَِةَكُلْهَّتلاَىَلِاَْم

“(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever.”781

Müminin, özellikle savaĢ hali gibi durumlarda sahip olduğu malın hiç değilse bir kısmını Allah yolunda infâk etmemesi, kendisini tehlikeye yani düĢmanın kucağına atması demektir. Çünkü malın bir kısmının elden çıkmasından korkup da cihada yardım edilmezse düĢmanın galip gelmesi sonucu elde ne mal, ne can, ne de namus kalır. Bu âyet gayet veciz bir Ģekilde Müslümanlara “ortak çabaya Ģahsî ve maddî katkınızı esirgemek suretiyle kendi yıkımınızı hazırlayabilirsiniz” demektedir.782

776 Örn: ﴾...َاَهَنوُقِفْنُيَسَفَِهّٰللاَ ِليٖبَسَ ْنَعَاوُّد ُصَيِلَْمُهَلاَوْمَاََنوُقِفْنُيَاوُرَفَكَ َنيٖذَّلاََّنِا﴿

“Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır ...” Enfâl, 8/36.

777 Gül, “a.g.m.”, s. 242.

778 Yunus Ekin, “DünyevîleĢmeye Bir Çözüm Olarak Ġnfâk AnlayıĢı”, SÜĠF Dergisi, Sakarya 2002, sy. 6, s.

82.

779 Gül, “a.g.m.”, s. 259.

780 Bkz: Abdulbâkî, a.g.e., s. 715.

781 Bakara, 2/195.

782 Esed, a.g.e., s. 56.

Taberî, söz konusu “tehlike” kelimesinin anlamıyla ilgili Ģu yorumları nakletmekte-dir: Tehlike, a) Allah yolunda ister nafile ister farz olan harcamanın, maddî, manevî fe-dakârlığın ve vazifelerin, yani infâkın terk edilmesidir. b) Vermekten ve harcamaktan do-layı maddî kayba uğrama endiĢesidir. c) Günahlara dalmanın neticesinde tevbe etmek yeri-ne kiĢinin rahmet-i ilâhiden ümit kesmek suretiyle eski haliyeri-ne devam etmesidir. Yiyeri-ne te-beu‟t-tâbiînin ileri gelenlerinden Süfyan es-Sevri‟den nakledilen “Bu âyet savaĢ hakkında değil, Allah yolunda sarf hakkındadır”783 haberi de aynı hususu desteklemektedir. Bu tak-dirde Müslümanlar Allah yolunda infâk etmemek suretiyle kendi sonlarını hazırlamakta, toplumsal çöküĢ ve gerilemelerine yine kendileri sebebiyet vermiĢ olmaktadırlar. Ġnfâkın terk edilip sadece para kazanma ve istirahat etme sevdasına düĢülmesi, toplumları ve me-deniyetleri ayrıca esarete ve mahkûmiyete götürür. Böylece inançlarını ve ibadetlerini öz-gürce eda edemez, ekseriyetle tepkici ve savunmacı çözümler üretmekten kurtulamaz ve kendi düĢünce dünyalarını yeniden inĢa edemezler.784

Bakara sûresinin 195. âyetinde geçen “Allah yolunda infâk” tabirinin, âyetin bağ-lamı dikkate alındığında öncelikle ülkenin savunması için gerekli maddî yardımda bulun-mayı ifade ettiği görülmektedir. Ancak bu tabirin geçtiği birçok âyet ve hadisin birlikte değerlendirilmesinden çıkan sonuca göre Allah‟a itaat ve ibadet niyeti taĢıyan, Ġslâm‟a ve Müslümanlara yardım ve fayda sağlayan her harcama Allah yolunda infâk sayılmaktadır.

Ġslâm medeniyet tarihinde de böyle bir niyet taĢıması Ģartıyla ülkenin savunması, hac hiz-metleri, yoksulların desteklenmesi, okul, kütüphane, cami, yol, köprü, çeĢme, bakımevleri gibi hayır kurumlarının tesisi, hatta tabiatın korunup geliĢtirilmesine kadar çok çeĢitli hiz-metler için yapılan her türlü harcama Allah yolunda infâk kapsamında değerlendirilmiĢtir.

Âyetin devamında, “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” cümlesiyle bir anlamda, cimrilik edip bu tür harcamalardan kaçınmanın Müslüman toplum ve fertler için tehlike oluĢturduğu bildirilmiĢtir.785

Allah Teâlâ, Müslümanlara savaĢ ortamında infâkı emrettiği gibi savaĢı önleyici bir tedbir olarak da infâkı göstermektedir. Çünkü savaĢa hazırlıklı olmak, düĢmanın kötü emellerini engelleyecektir. Bu açıdan Allah Teâlâ Ģöyle buyurmaktadır:

783 Süleyman AteĢ, ĠĢârî Tefsîr Okulu, AÜĠF Yayınları, Ankara 1974, s. 59.

784 Ekin, “a.g.m.”, s. 93.

785 Çağrıcı, “Ġnfak”, DĠA, XXII, 289.

َ ةَّوُقَْنِمَْمُتْعَطَتْساَاَمَْمُهَلَاوُّدِعَاَوَ﴿

َاَلَْمِهِنوُدَْنِمََنيٖرَخٰاَوَْمُكَّوُدَعَوَِهّٰللاََّوُدَعَٖهِبََنوُبِهْرُتَِلْيَخْلاَ ِطاَبِرَْنِمَو َ

َْظُتَاَلَْمُتْنَاَوَْمُكْيَلِاَ َّفَوُيَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَ ءْیَشَْنِمَاوُقِفْنُتَاَمَوَْمُهُمَلْعَيَُهّٰللَاَْمُهَنوُمَلْعَت

﴾ََنوُمَل

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Al-lah‟ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat AlAl-lah‟ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez”786

Mevdûdî‟ye göre düĢmanın aniden saldırması durumunda hiçbir gerileme ol-maksızın hemen askerî harekâta giriĢilebilmesi için her an düzenli bir ordu ve gerekli bir teçhizatı hazır bulundurulması gerekmektedir. Yukarıdaki âyetin emrettiği hususlara dikkat edilmezse düĢmanın Müslümanları hazırlıksız yakalayıp büyük kayıplar verdir-mesi mümkündür.787

Celal Yıldırım, bu âyetin muhatabının devlet, ordu ve halk olduğuna dikkati ç e-kerek bunların görevlerini Ģöyle açıklamıĢtır: “Âyetin devlete olan hitap yönü, idare eden kadronun bu konuda düzenli ve disiplinli bir ordu vücuda getirmesi ve bu orduyu çağın geliĢen her türlü silahlarıyla donatıp en azından kuvvetler arasında dengeyi sağlar düzeye getirmesidir. Orduya olan hitap yönü, iç ve dıĢ düĢmanlara karĢı hem yeterince hazırlıklı olması, hem de çok uyanık bulunmasıdır… Halka olan hitap yönü, çalıĢıp ekonomik gücünü artırmak, devletine yeterince vergi vermesini bilmek ve kazancının bir bölümüyle hem kendi bünyesinde sosyal adaleti kurmak, hem de orduya yardım ederek onun gücüne güç katmaktır.”788

Müslümanlar tüm bu hazırlıklar için mallarından infâk etmeleri konusunda teĢvik edilmiĢlerdir. Bu bakımdan az veya çok olmasına bakılmaksızın infâk edilen her Ģeyin kar-Ģılığının verileceğini müjdelenmiĢtir.

Bu konuda Allah Teâlâ Ģöyle buyurmaktadır:

َُهّٰللاَُمُهَيِزْجَيِلَْمُهَلَ َبِتُكَاَّلِاَاًیِداَوََنوُعَطْقَيَاَلَوًَةَريٖبَكَاَلَوًَةَريٖغ َصًَةَقَفَنََنوُقِفْنُيَاَلَوَ﴿

ََاوُناَكَاَمََنَسْحَا َ

﴾ََنوُلَمْعَي

786 Enfâl, 8/60.

787 Mevdûdî, Tefhîmu‟l-Kur‟ân, II, 181.

788 Yıldırım, a.g.e., V, 2398.

“Ve yine onlar, az ya da çok, (Allah için) ne zaman bir harcamada bulunsalar, yeryüzünde (Allah için) ne zaman bir yol kat etseler, bu onların lehine kaydedilmektedir;

Allah yaptıkları her şey için onları en güzel bir biçimde ödüllendirecektir.”789

Ġnfâk, medeniyet ve toplumların varlık Ģartlarından, sosyal değiĢimi belirleyen un-surlardan (sünnetullah) biridir. Muhammed sûresinin 38. âyetinde bu durum Ģöyle ifade edilmektedir:

َْبَيَاَمَّنِاَفَْلَخْبَيَْنَمَوَُلَخْبَيَْنَمَْمُكْنِمَفَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُقِفْنُتِلََنْوَعْدُتَِءاَلُؤٰهَْمُتْنَاَاَهَ﴿

َُلَخ

َُهّٰللاَوََٖه ِسْفَنَْنَع َ

﴾َْمُكَلاَثْمَاَاوُنوُكَيَاَلََّمُثَْمُكَرْيَغَاًمْوَقَْلِدْبَتْسَيَاْوَّلَوَتَتَْنِاَوَُءاَرَقُفْلاَُمُتْنَاَوَُّىِنَغْلا

“İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik ya-panlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O‟ndan yüz çevirecek olursanız, yerini-ze başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.”

Kur‟ân-ı Kerîm, inkârcıların ve gayri müslimlerin de kendi inançları ve hedefleri uğrunda, insanları Allah‟ın yolundan engellemek için harcama yaptıklarını da haber ver-mektedir. Hatta bu hedeflerinden ve harcamalarından asla vazgeçmeyeceklerini de hatır-latmaktadır:

َُقِفْنُيَاوُرَفَكََنيٖذَّلاََّنِاَ﴿

ََّمُثًَةَرْسَحَْمِهْيَلَعَُنوُكَتََّمُثَاَهَنوُقِفْنُيَسَفَِهّٰللاَِليٖبَسَْنَعَاوُّد ُصَيِلَْمُهَلاَوْمَاََنو

ََ

ََ

﴾ََنوُرَشْحُيََمَّنَهَجَىٰلِاَاوُرَفَكََنيٖذَّلاَوََنوُبَلْغُي

“Şüphe yok ki, inkâr edenler mallarını (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenil-giye uğrayacaklardır. İnkâr edenler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.”790

Ehl-i kitâbın maddî konulardaki hatalarını hatırlatan Allah Teâlâ, onlar gibi olun-maması için kendi yolunda infâk etmenin gerektiğini bildirmektedir:

اَيَ﴿

ََيَوَِلِطاَبْلاِبَِساَّنلاََلاَوْمَاََنوُلُكْاَيَلَِناَبْهُّرلاَوَِراَبْحَاْلاََنِمَاًريٖثَكََّنِاَاوُنَمٰاََنيٖذَّلاَاَهُّيَا َ

َِليٖبَسََْنَعََنوُّد ُص

ََبَهَّذلاََنوُزِنْكَيََنيٖذَّلاَوَِهّٰللا

﴾َ ميٖلَاَ باَذَعِبَْمُهْرِّشَبَفَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاَهَنوُقِفْنُيَاَلَوََة َّضِفْلاَو َ

789 Tevbe, 9/121.

790 Enfâl, 8/36.

“Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını hak-sız yollarla yiyorlar ve Allah‟ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleye-rek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.”791

Kur‟ân‟a göre, yapılan harcamaların ahlakîliği hususunda genel değer ölçülerinden biri de insanların inanç ve ibadet hürriyetlerini kısıtlama ve ortadan kaldırma amacını güt-memektir. Ġnsanlığın aleyhine yapılan harcamalar ahlakî açıdan değersiz ve infâkın dıĢın-dadır. Ġnsanlığın Yüce Allah‟tan uzaklaĢtırılması ve maddî-manevî sömürülmesi adına ya-pılan ve uzun vadede toplumları köleleĢtiren harcamalar, Kur‟ân‟da yasaklanmakta ve ah-lakî değeri olmadığı vurgulanmaktadır.792

Allah Teâlâ, kendi yolunda infâk edenlere müjdeler verdiği Bakara sûresinin 261.

âyetinde Ģöyle buyurmaktadır:

َِباَنَسََعْبَسَ ْتَتَبْنَاَ ةَّبَحَِلَثَمَكَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَْمُهَلاَوْمَاََنوُقِفْنُيََنيٖذَّلاَُلَثَمَ﴿

َُهّٰللاَوَ ةَّبَحَُةَئاِمَ ةَلُبْنُسَِّلُكَىٖفََل

﴾َ ميٖلَعَ ع ِساَوَُهّٰللاَوَُءاَشَيَْنَمِلَ ُفِعا َضُي

“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olan-dır, hakkıyla bilendir.”

Allah‟a itaat ve ibadet mahiyetinde olan, Ġslâm‟a ve Müslümanlara yardım ve fayda getiren her harcama Kur‟ân‟ın deyiĢiyle fîsebîlillâhtır. Bunların en faziletlisi de Ġslâm‟a güç kazandırmaya, onu koruyup geliĢtirmeye, ülkeyi düĢmana karĢı savunmaya yönelik yapılan cihad harcamalardır. Bu manada harcama (infâk) yapanların alacağı karĢılık, top-rağa ekilen ve bire yedi yüz veren buğday tanesi örneği ile açıklanmıĢtır. Genellikle iyilik-lerin sevabı bire on olduğu halde793 Allah yolunda harcama yapmanın sevabının bire yedi yüz oluĢu hem çok önemli bir teĢvik unsurudur hem de “nefisler cimriliğe meyilli”794 oldu-ğu için bu ibadetin diğerlerinden daha zor olduoldu-ğunu göstermektedir.795

791 Tevbe, 9/34.

792 Ekin, “a.g.m.”, s. 95.

793 “Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez.” En„âm, 6/160.

794 Nisâ, 4/128.

795 Komisyon, Kur‟ân Yolu, III, 26.

Bu âyetin devamında infâkın Allah katında kabul edilmesinin Ģartları sıralan-maktadır:

﴿

َُرْجَاَْمُهَلَىًذَاَاَلَوَاًّنَمَاوُقَفْنَاَاَمََنوُعِبْتُيَاَلََّمُثَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَْمُهَلاَوْمَاََنوُقِفْنُيََنيٖذَّلَا َ

َاَلَوََْمِهِّبَرََدْنِعَْمُه

﴾ََنوُنَز ْحَيَْمُهَاَلَوَْمِهْيَلَعَ فْوَخ

“Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rableri katında mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.”796

Ġslâm‟a göre infâk sonrası veren kiĢinin karĢısındakine baĢa kalma ve gönül incitme gibi davranıĢlarda bulunmaması çok önemlidir. Çünkü infâk ve sadakanın Allah rızası için yapılmıĢ olmasının Ģartı, yardım yapılan kimseden hiçbir menfaat veya teĢekkür bekleme-mek, yapılan yardım sebebiyle onu minnet altında bırakmamak, incitmebekleme-mek, sanki hiçbir Ģey vermemiĢ gibi davranmaktır. ĠĢte infâkı bu Ģekilde yapanlar büyük bir ecir alacaklar ve üzüntüden kurtulma saadeti de onların olacaktır.

Ġnfâkın kimin adına ve nasıl verileceği önemli olduğu gibi ne zaman verileceği de çok önemlidir. Müslümanların darda ve zorda kaldıkları durumlarda onlara yardım eden-lerle, bolluk günlerinde yardım edenler asla bir değildir. Her Ģey zamanında güzel ve de-ğerli olduğu gibi infâk da en çok ihtiyaç duyulduğu anda en dede-ğerlidir. Allah Teâlâ, zaman açısından değerli amelleri Ģöyle açıklamaktadır:

﴿

ََاَْنَمَْمُكْنِمَىٖوَتْسَيَاَلَِضْرَاْلاَوَ ِتاَوٰمَّسلاَ ُثاَريٖمَِهّٰلِلَوَِهّٰللاَِليٖبَسَىٖفَاوُقِفْنُتَاَّلَاَْمُكَلَاَمَو َ

َِلْبَقَْنِمََقَفْن

ََنِمًَةَجَرَدَُمَظْعَاَ َكِئٰلوُاََلَتاَقَوَِحْتَفْلا

َاَمِبَُهّٰللاَوَىٰن ْسُحْلاَُهّٰللاََدَعَوَاًّلُكَوَاوُلَتاَقَوَُدْعَبَْنِمَاوُقَفْنَاََنيٖذَّلا

﴾َ ريٖبَخََنوُلَمْعَت

“Ne oluyor size ki, Allah yolunda harcamıyorsunuz? Hâlbuki göklerin ve yerin mi-rası Allah‟ındır. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savaşanlar, daha sonra har-cayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi, sonradan infâk eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı vâdetmiştir. Allah‟ın yap-tıklarınızdan haberi vardır.”797

796 Bakara, 2/262.

797 Hadîd, 57/10.